9. Bölüm Yırtık Duvak

71.7K 3.2K 250
                                    

Efsane bir multimedya. Empati kuracağımız bir bölüm. Replikleri bu bölümde bekliyorum. Seçmek gerçekten zor olsa da benim için çok mutluluk verici oluyor. Hepinizin eline emeğine okuyan gözlerine sağlık.

Bu bölümde bir söz var. O söz gün gelecek Kerem'in karşısına çıkacak. Hem de acı bir şekilde. Onu o gelen bölümde göreceğiz.

Multimedya kahve ve #esaret 9. bölüm. Buyrun efenim bölüm sizlerin.☕️🐞💜

#HanKerforever 🙏

Soğuk boş bakışlar, ayak sesleri ve alkol kokusu gittikçe yaklaşırken Hande nefesini tutup korku dolu gözlerle bir adım geri gitti. Kerem boş bakışlarla yanına yaklaşırken geri attığı adımlar sırtının duvarla buluşmasıyla son buldu.

Nefesi yoğun bir şekilde karanlığı delip odayı doldururken gözlerini kapatıp başını yan çevirdi. Dudaklarını ağlamamak için bastırırken Kerem'in yanına iyice yaklaştığını, artık duyulmayan ayak sesinden ve alkol kokan nefesinin yüzünü yakmasından anlıyordu. Kalbi ağlarken, gözyaşları kapalı gözlerinden yanaklarına süzüldü. Boşta kalan ellerini duvara dayayıp çaresiz bir şekilde beklemeye başladı.

Dışarıdan görülen ve içten yaşadıkları. Kimsenin aklına gelmeyen gelmeyecek... Hızla inip kalkan göğsünden, kalbi firar edecekmiş gibi çarparken ona inat nefesini tuttu. Kaçacak gidecek bir yeri de yoktu! Kimsesi de yoktu! Her zaman ve tek ümidi yaradana sığınmak... Kalbi çığlık çığlığa dua ederken dili tutulmuş gibiydi. Dudaklarını bastırıp sesizce ağlarken kalbinden yükselen "Allah'ım beni bu çaresiz durumdan kurtar" sözüydü. Kırık bir dua. İçli, hisli bir yakarış...

Alkol kokusu yoğun bir şekilde  yüzüne çarpıp ciğerlerine dolarken duvara dayadığı elleri gevşedi. Her şeyin bittiği vakitti. Ağır bedeli başka türlü ödemenin zamanı gelmişti. Omuzları düşerken duvara dayadığı yüzünü yavaşça çekti. Islak gözlerini açıp karşısında duran evlendiği adama baktı. Bakışları öfkeliydi ama boştu. Boştu ama bir şeyler soruyordu. Soruyordu ama cevap almak istemiyordu. Korkuyla yutkundu. Odada duyulan sadece nefes sesleriydi. Ta ki Hande titrek ağlamaklı sesiyle fısıltı şeklinde çıkan sesiyle konuşana kadar.

"Bana dokunma. Lütfen."

Karanlık odada nefes seslerinin durması aynı anda oldu. Hande yalvaran gözlerle bakarken Kerem aynı gözlerle tepkisiz bakıyordu. Hande'ye biraz daha yaklaştı.

"Sana dokunmak mı? Hiç kimse değil sana, öyle mi? Kendini dokunulacak kadar büyük mü görüyorsun?"

Hande acı bir ifadeyle bakarken ağır bedele eklenen sözün altından kalkamadı. Hücresinde yaptığı ilk konuşma. Duyduğu ilk sözler. Yaşadıkları katlanarak omuzlarına yığıldı. Büyük? Neydi ki büyük olsun? Yaşadıklarına bir kez daha yanarken külleri karanlık odaya dağılmaya başladı. Terasın loş ışığının yansımasında uçuşan küllerini görmüyordu ama hissediyordu. Başını olumsuz anlamda sağa sola çevirdi. Ağlamaklı sesiyle konuşurken sesi zor çıkıyordu.

"Değilim. Ben hiçbir şey değilim."

Kerem, duymayı beklemediği sözleri anlamaya çalışırken gözlerini kıstı. İfadesiz bakan gözleri baştan aşağı Hande'yi süzdü. Gözleri tekrar gözlerini bulduğunda soğuk sesi kısık ama tok çıkıyordu.

"Hiçbir şey olmadığını bilmen iyi. Böylece yerini de bilirsin. Yatağın orası. Bunu da biliyorsundur umarım. Bilmiyorum dersen az önceki sözlerimi geri alırım."

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin