Poupée de Cire •Taeten•

By leesegra

32.1K 4K 1.3K

Burada uzanıyorum, yığılmış şekilde, gel ve benim yanıma uzan Gerçek hissettiren bir hatıra olmalı benim yanı... More

•II•
•III•
•IV•
•V•
•VI•
•VII•
•VIII•
•IX•
•X•
•XI•
•XII•
•XIII•
•XIV•
•XV•
•XVI•
•XVII•
•XVIII•
•XIX•
•XX•
•XXI•
•XXII•
•XXIII•
•XXIV•
•XXV•
•son•
•mum çocuğun vedası•

•I•

1.9K 221 50
By leesegra

Kasım 2016

Sonbahar kasvetlidir.

Turuncu yapraklar olur yerlerde, can vermişlerdir. Yağmurlar olur, bulutlar. Renkli şemsiyeler ve kışlık montlar. Asfalt yağlıymış gibi görünür hep, arabaların silecekleri çalışır ve çokça ıslatır sonbahar. Kahve de güzel gider. Birkaç arkadaş varsa okuldan sonra yürüyüşler yapılabilir yahut evde kitap okumak da güzel bir seçenektir.

Tüm bunlara rağmen sonbahar kasvetlidir genelde. Rengi kahvemsi bir turuncudur. Bu ıslak toprak ve yapraklardan dolayı böyle düşündürtür.

Ancak Ten için sonbahar berrak kırmızı bir renkte.

Yağan yağmurların yahut su birikintilerinin içine giren lastik seslerini duydukça ve kahve kokusu da eklenince kırmızı bir renk cümbüşü oluyor Ten'in zihninde. Yumuşak ve huzur verici kırmızılar.

Okul bahçesinde yürürken çıkarttığı sesler de zihninin kırmızıya yıkanmasına neden oluyor. Araya karışan ince çizgilerde bej de var üstelik. Kuş sesleri?

Olabilir.

Daha önce yalnızca bir defa sınıfının yerini öğrenmek için gelebildiği okul koridorunu ilk günden geç kalmanın mahcubiyetini sırtlanarak geçiyor. Converselerinin bağcıklarını değiştirmekle uğraşmasaydı geç kalmazdı ancak bağcıklar havayla uyumlu olmalılar. Kendini yalnızca bu şekilde dışa vurabiliyor ve bu alışkanlığından birkaç dakika için vazgeçecek değil.

Aklında şimdiden dönmeye başlamış sayısız renkle boğuşup vitraylara vuran yağmur damlalarına odaklanmaya çalışıyor. Camların renkli olması okulun daha az ışık almasına neden olurken sonbahara artı olarak daha bir karanlık koridorlar. Ama böyle olması Ten'i şaşırtmıyor, sonuçta Saint Jeffre Lisesi manastırdan bozma bir okul. Ailesinin kendisini ani bir kararla böyle bir okula göndermesi ise ayrı bir muamma üstelik.

Farkında olmadan sınıfının kapısına geldiğinde ellerinin titriyor olması hissettiğinden daha endişeli olduğunu anlamasını sağlıyor. Endişeli, çünkü daha önce hiç bir sınıf liseli öğrencinin yapabileceği kadar gürültülü bir yerde bulunmadı. Bulunmadı, çünkü ailesi Ten'in sahip olduğu yeteneklerinden dolayı onu bu tür ortamlardan uzak tuttu. Hatta on yedi yaşına kadar süren eğitimini evde, özel öğretmenlerle aldı. Ancak şöyle bir durum da vardı ki Ten'i St. Jeffre'ye elle tutulur hiçbir neden sunmadan gönderen yine ailesi.

Ten anne ve babasının tutarsız davranışlarını yıllardır sorgulamıyor. Bunun nedeni umursamaz bir genç olması değil aksine çok sorup artık yorulmuş olması. Çünkü hiçbir zaman net cevaplar alamadı ve sürekli soru işaretlerinin ve ailesinin sahip olduğu sırların ardında kaldı. Ve bu da onu oldukça yordu.

Bu zamana kadar yaptığı gibi, ülkenin öbür ucuna gelip manastırdan bozma bir okula kaydolmasını da bu yüzden sorgulamıyor Ten.

Aklını başka şeylerle dağıtmasını fırsat bilerek kapıyı bir kez tıklatıp sınıfa giriyor.

Ten'in sınıfa girdiğini ilk olarak ayakta ders anlatan öğretmen fark ediyor. Zaten sınıfın birçoğu uykuda, bunda dersin sözel olmasının ve sonbahar yağmurlarının da etkisi var. Ten sınıfın sessiz olmasına oldukça seviniyor çünkü beklediği gibi zihni onlarca farklı tona bulanıp algılarını kapatmıyor. Toplum içine çıkarken onu en çok korkutan şey bu.

Gözlükleri düşecekmiş gibi duran öğretmen başta boş bakışlarını genç adamın üzerinde gezdiriyor, ardından biri kulağına fısıldamış gibi gözlerini anlayış parıltıları süslüyor. İki yanına açtığı ellerini birbirine vurduktan sonra da büyük bir gülümseme yüzünü kaplıyor.

St. Jeffre yeni öğrencilere alışık değil. Civarındaki birçok okula zıt olarak kasvetli gotik mimarisi burayı velilerin tercih listesine kolay kolay eklemeyeceği bir okul yapıyor. Bu özelliklerinden dolayı sayılı olan öğrenci ve öğretmenleri nakil gelecek olan bir öğrencinin varlığına oldukça şaşkın ve hakkında birçok söylenti var yeni öğrencinin. Erkek olduğunu bilmeleri kız öğrencileri heyecanlandırıyor, erkek öğrenciler ise çoktan oynayacakları kartları ayarlamaya başladı.

Ama her iki tarafa da hakim olan asıl duygu merak.

İşte bu sebeple sınıfın uyanık kısmı Ten'i gördüğünde uyuyanları uyandırıyor ve sınıf şaşkınlıkla genç adama dönüyor.

Öğretmense ilk şaşkınlığını atmış, Ten'in ürkek ifadesini yüzünden silmeye çalışarak genç adama yavaşça yaklaşıyor.

"Sen Theon olmalısın." diyor erkek öğretmen, eli genç adamın sırtında.

Ten, zihnine dolan yeni renkle gözlerini kapatma isteğini zorlukla bastırıyor. Gözlerini kapatmak istiyor çünkü öğretmenin ses rengi gerçekten mayıştırıcı. Bebek mavisine biraz yeşil katılmış gibi.

Ten rahatladığını hissediyor. Üstündeki ilk korkunun yükü hafiflemiş, yerinde birkaç parça kalmış sadece.

"Evet, efendim." diyor Ten de.

Sonra öğretmen Ten'i sınıfın içine kadar getiriyor ve tahtanın önünde sınıfa sesleniyor.

"Evet çocuklar, bu, yeni arkadaşımız Theon Darnell." Ardından Ten'e bakarak gülümsüyor. Oldukça güleç ve sıcakkanlı diye düşünüyor genç adam. Okulun aksine.

"Onu ders aralarında yalnız bırakmayın." Gülümsüyor yeniden ve genç adama bakarak "Söylemek istediğin bir şey var mı?" diye soruyor.

Ten başını kaldırma cesaretini ilk kez göstererek tüm sınıfı süzüyor.

Sınıfa girdiği ilk anın aksine herkes uyanık şimdi. Çıt dahi çıkarmadan kendisine bakıyorlar. Kafalarında dönüp duran soru işaretlerini bulunduğu yerden bile görebiliyor. Her şeyden önce tüm sınıftan farklı olarak gözlerinin çekik olmasına şaşırdıklarını düşünüyor. Ama sandığının aksine sınıfında başka Asyalı öğrenciler de var.

Yalnızca o an sınıfta değiller.

Ten, öğretmenin sorusunu asılı bıraktığını fark ederek "Bana lütfen Ten deyin." diyor tüm sınıfa seslenerek. Theon ismini kimse kullanmıyor çünkü, sadece resmiyette o şekilde geçiyor.

Herkes başını anlayışla sallıyor ve öğretmen boş sıralardan birine yolluyor genç adamı. Neyseki sıralar tekli ve Ten birileriyle ekstra iletişim kurma çabasına girmek zorunda değil. Bu onu düşündüğünden daha mutlu ediyor.

Yine de sınıfı susturabilmek mümkün değil.

Kendisine bakarak fısıldayan ve bunu çekinme belirtisi dahi göstermeden yapan öğrencilerin pekala farkında siyah saçlı genç. Sınıfa ilk girdiği anın aksine herkes oldukça dinç ve bunu fırsat bilen öğretmen dersi anlatmaya daha büyük bir istekle devam ediyor. Ancak öğrencilerin odağı başka, bunu sınıfın önünden geçen sıradan biri bile fark edebilir.

Ten, renklerin kafasını karıştırmasını engellemek ve sakinleşmek için sırasının üstüne kazınmış yazıları okumakla geçiriyor dersin bir kısmını. Çünkü annesi böyle yapmasını söylemişti. Elinden geldiğince başka şeylere odaklan. İlgisini çeken fazla bir şey bulamayınca yanına aldığı not defterlerinden birini çıkartıyor bu kez ve sayfalarının kenarlarına anlamsız şekiller çizmeye başlıyor. Aslında o şekiller zihnindeki renklerin nasıl oluştuğunu anlatıyor. Ama sahip olduğu tek renk kurşun kalem bunu açıklayabilmek için yeterli değil.

Sonra dersin bitmesine kaç dakika kaldığını hesaplamaya çalışıyor, yarısını on dakika geçmişler. Yeni, daha doğrusu gittiği ilk resmi okulunda girdiği ilk dersten geri sayım yapmasının onu ne kadar iyi bir öğrenci yapacağını hesaplıyor ve sonuçlar pek de iç açıcı değil.

Öğretmenin sesi yüzünden kafası sıraya düşmek üzereyken sınıf kapısının çalındığını işitiyor Ten. Merakla ve yapacak başka bir şey olmamasının bilinciyle elini çenesine yaslayıp kapıya bakıyor. Sınıfın geri kalanından çok da bir tepki yok ama. Sanki buna alışıklar.

Kapı yavaşça açılıyor ve sınıfa iki öğrenci giriyor. Birisinin kapüşonlusu yüzünü örtmüş, diğerininse beyaz saçları yağmurdan ıslanmış.

Ten sınıfa giren gencin renksiz saçlarına daha dikkatli bakıyor, alışılmışın dışında, farklı gözüktüğünü düşünüyor. Boya olup olamayacağını kafasında hesaplamaya çalışırken yeni gelen öğrenci parmaklarını ıslak saçları arasından geçiriyor ve Ten renksiz saçların varlığından emin oluyor.

Diğer gencinse kapüşonun altından attığı ürkek bakışları onu liseli birinden çok ortaokul öğrencisi gibi gözükmesine neden oluyor.

Ve Ten'in fark ettiği ve oldukça şaşırdığı asıl şey ikisinin de gözlerinin kendisininkiler gibi çekik olması.

Tesadüfün böylesi.

Öğretmen bıkkın bir tavırla ellerini belinin iki yanına yerleştiriyor, dersin bitmesine dakikalar kala gelen iki öğrenciyi süzüyor.

"Neden geç kaldığınızı öğrenebilir miyim?"

Kapüşonlu olan başını önüne eğiyor, beyaz saçlı olan ona bakarak konuşuyor.

Tek bir kelime söylüyor.

"Yağmur."

Ten, zihninin içinde aniden patlayan renkle bir anlığına sersemliyor. Boş bir tuvalin üstüne ucundan boya damlayan bir fırça fırlatmışsınız gibi aniden ve sarsıcı bir şekilde boyanıyor tüm zihni.

Mor? Hayır hayır daha açık mor.

Eflatun? Lila?

Sanki şeffaf mavi ve kırmızının iç içe geçmesi gibi. Rahatlatıcı ve sarsıcı. Aynı zamanda acı verici ve yabancı.

Ne bu?

Daha önce karşılaştığı hiçbir şeye benzemediğini düşünüyor Ten. Çünkü hiçbir ses, hiçbir renk yalnızca tek bir tonla onu bu kadar sarsmadı.

Gözlerini boşluğa diktiğinin çok geç farkına varıyor ve daha öncekini katlayan bir merakla beyaz saçlı genci sınıfın içinde arıyor. Bulması da uzun sürmüyor saçlarından dolayı, iki sıra önünde, duvar kenarında oturuyor. Ten onun sadece yan profilini ve ıslanmış saçlarını görebiliyor.

Ders sonlanana kadar ondan tarafa bakıyor Ten. Renksiz saçlı genç ise bir kere bile başını arkaya çevirmiyor. Yeni gelenlerle ilgilenmiyor, diye düşünmekten kendini alamıyor hatta yeni öğrenci. Ya da sadece farkında değil.

Dersin sonuna kadar, sadece uğraşacak başka bir şeyi olmadığı için o genci ve sesinin rengini düşünüyor Ten.

Eşsiz bir renge sahip ancak rahatsız edici. Soğuk da sanki biraz. Eski bir resmi hatırlatıyor, belki de bir fotoğrafı.

Farklı hissettirdiğini düşünüyor.

Okulun karanlık koridorlarında çan sesi yankılandığında ise tek düşündüğü şey biraz hava almak oluyor.

Continue Reading

You'll Also Like

1.4K 127 9
Joshua ve Seokmin öğle vakitlerini beraber geçirirlerdi ve bunun sonucunda ne olacağını ikiside tahmin etmiyorlardı
8.1K 455 22
"Son anıma kadar yanımda olduğun için teşekkürler Jaehyun... Sana yaptıklarıma, çektirdiklerime rağmen yanımda olduğun için Teşekkürler Jaehyun." "Ta...
123K 5K 33
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
1K 214 13
Taehyun, kendi arkadaşının ayarladığı çocuğun randevusuna gidecekti. Gittiğinde ise karşısında onun sevmediği bir insan tipi olan keko olan çocuğu gö...