•XII•

1.1K 153 40
                                    

Sara - Soaked Through

İnsanın geçmişinde yamaları olur bazen. Koca koca delikleri kapatmaya uğraşan soluk renkli bez parçaları... Her parçada biraz daha yitmiş geçmiş, değişmiş, değiştirilmiş. Her yamada biraz daha bozulmuş yollar, çukurlar büyümüş, hiçbir el yetişememiş. O elleri kaybetmiş çünkü insan. Her delikte birilerine veda etmiş hatta unutmayı seçmiş.

Unutmayı seçmiş çünkü insanın geçmişinde yamaları olur bazen. Koca koca delikleri kapatmaya yetmeyen soluk renkli bez parçaları... Her deliğin ardında acı dolu anılar birikmiş, yolları çok dikenliymiş. Her diken ağrısında hatırlamış ama insan. Geçmiş değiştirilse bile o ellerin izi hiçbir zaman silinemezmiş.

.

Arabanın camına yasladığı eli şakaklarına masaj yaparken başının üstüne çöken rahatsızlığı bu şekilde önleyemeyeceğini biliyor Ten. Aslında tam olarak rahatsızlık diyemez üstünde gezen bulutlara. Yalnızca bir ağırlık var işte, kaşlarına ve hatta gözlerine kadar çöküyor, bir şeyleri birleştirip düşünmesine kolayla izin vermiyor.

Dönüş yoluna çıkalı on dakika kadar oldu, bu süre zarfında ne Ten ne Jaehyun tek kelime etti. Yapılan son konuşmanın etksinin üzerlerindeki baskısı biraz daha hafiflesin diye birbirlerine zaman tanımışlar sanki, yine de bir bekleyiş var. Hem Taeyong da yok arabada, Hansol ile kaldı ve Ten bahsettikleri şeylerden sonra beyaz saçlı gencin yapacaklarını kestiremiyor, bu durum haliyle canını sıkıyor. Geride birilerini bırakmak zor, her koşulda zor.

Direksiyon başındaki Jaehyun gözlerini bir anlığına yoldan çekip Ten'e bakıyor ve yeniden yola dönerken dudaklarını nihayet aralıyor.

"Bir çıkmazın başında gibi görünüyorsun, hyung." diyor Jaehyun. "Taeyong haklıydı. Seni bir çıkmaza sürükledik."

Jaehyun'un endişeli ve suçluymuşçasına çıkan ses tonu Ten'i oldukça rahatsız ediyor çünkü içinde bulundukları durumda onu daha fazla üzmek istemiyor.

Başını yasladığı elinden çekerken "Hayır, Jaehyun." diyor. "Öğrenmem gerekiyordu artık. Sadece şimdiye kadarki her şey bir yalandan ibaretmiş gibi geliyor." Dürüstçe devam ediyor. "Kendi hayatımı perdeler ardında oynuyormuş gibi hissettim."

Jaehyun'un kaşları çatılıyor. Ten'in durumunu kavradıkları andan beri tek yaptığı şey onunla empati kurmaya çalışmak. Eğer kendi başına böyle bir şey gelmiş olsa, eğer o hem Taeyong'u hem Ten'i, Hansol ve diğerlerini, geçmişini unutmuş olsa ve aniden tüm hepsi yeniden karşısına çıkıp ayaklarına dolansa nasıl bir tepki verir, bu denli bir olgunlukla karşılayabilir mi her şeyi, merak ediyor. Avuçlarında yalnızca cevapsız soruları kalınca da Ten'e daha fazla saygı duyabiliyor.

"Başta," diye başlıyor konuşmaya Jaehyun. Uzun bir konuşma yapacak, girişinden belli. "Seni okulda gördüğümde inanamamıştım hyung. O kadar imkansızdın ki gözümüzde artık, yaşadığına dair bile kesin bir bilgi yokken elimizde hemen arka sıramızda oturuyor olman fazla olağanüstü gelmişti. O zorbalar sana karıştığında senin yanında olmamız, birlikte okulun bahçesinde yürümemiz... Tüm bunlar yalnızca hayaldi gözümde. Belki gereksiz detaylar ama tüm bu basit şeylerin düşüyle uyuyabildim ben ancak hyung. Hep birlikte sıradan gençler gibi olalım istedim sadece ama hayatlarımızda kopmuştu bir şeyler çoktan ve toplayamıyorduk kendi kendimizi işte."

Poupée de Cire •Taeten•Where stories live. Discover now