spideypool // larry

By bearschangedmylife

42.6K 2.6K 7K

iki çılgın insan iki çılgın kişilik iki çılgın kahraman(!) ve iki maskenin arkasına saklanmış azgın MARVEL SH... More

1
3
4
5
6
7
8
(; 9 ;)
Quenstion
10
New Chapter
11
12 'Where's my Dark Spidey?'
13
new chapter
14
15
16
17
18
TANITIM~
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28

2

2.2K 196 422
By bearschangedmylife

Jsıwusjsndjsklwmdmflsjwjdm

İyi okumalar ;)

"Hayır.. Bırakma,"

"Yapma!"

Hızla, bağırarak yataktan doğruldum. Nefes nefese etrafa bakarken terden alnıma yapışmış perçemlerimi geriye attım.

"Tanrım, berbat bir kabustu!"

* * *

"Ah, Louis Koca Göt Tomlinson da buradaymış demek! Uzun süredir karşılaşmadık? Dolaplarda takılmayı özledin mi?"

Tişörtümü avuçlarının içine aldı ve ben dolabıma ilerleyemeden diğer taraftaki dolaplara fırlatıldım.

"Kurtulduğunu mu sandın yoksa?"

Yüzünü benimkine yaklaştırıp tısladığında alayla gülümsedim.

"Senin tek sorunun ne biliyor musun Grimshaw? O koca kafanın beynine büyük gelmesi."

Nick sinirle hırlayıp sırtımı bir kere daha sertçe dolaplara çarptırıp bedenimin yere düşmesini sağladı. Okulda zilin sesi duyulduğunda burnundan soluyarak eğildi ve havlamaya başladı.

"Dua et işlerim var, yoksa ben sana ve o koca götüne yapacağımı biliyorum."

Arkasına dönüp koridorda ilerlerken öğrenciler de hızla sınıflara doluşup koridoru boşalttılar. Hala yerde oturduğumu fark edince arkamdaki dolaplardan destek alarak kalkmaya çalıştım. Karşımda kalan dolabım gürültüyle açılıp içinden en son çıkmasını istediğim kişi çıktığında ise korkuyla, kalkamadan tekrar düştüm.

"Agh! O lanet piçe gününü göstereceğim! Benim Böceğim'i ezmek neymiş görecek!"

Ağzım beş karış açık bir karşımdaki koca bedene bir de arkasındaki daracık dolaba baktım.

"Sen nasıl...oraya,nasıl-ne?!"

"Böceğim biliyorsun seni asla yalnız bırakmazdım aslında ama dolabına girebilmem için en azından bir kolumun çıkık olması gerekiyordu. Üzgünüm bebeğim, bir saniye."

Sağlam kolunu kaldırıp çıkık olduğundan başı boş sallanan kolunu tutup yerine yerleştirdiğinde yüzümü buruşturmamak için kafamı eğdim ve tekrar dolaptan destek alarak bu sefer ayağa kalkabildim.

Daha kafamı kaldırıp ona hesap soramadan vücudum sert kollar tarafından sarıldı.

"Böceğim! Demek sen okulda bu durumlara maruz kalıyorsun! Ama merak etme o siktiğimin veledi kesilmiş penisini dolabında bulunca dolaba tıkılmak ne demekmiş anlayacak!"

Gerçek anlamda hareket edemiyordum. Bu herifin bedeni çürük değil miydi? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu?

"Öleceğim yer," Alabildiğim kadar nefes aldım ve devam ettim. "Senin kolların olmayacak! Beni serbest, bırak!"

"Ah,"

Yeni fark etmiş gibi kolları gevşetti fakat yine de ondan ayrılmama izin vermedi.

"Üzgünüm Böceğim. Çok sinirlenmiştim küçük bedenini çok zorlamışım. Ama şunu da söylemeliyim ki, senin benim kollarım dışında bir yerde ölmene asla izin vermem."

Son cümlesini görmezden geldim çünkü üstünde durmam gereken daha önemli bir cümle vardı. Bir dev olarak bedenim ona küçük gibi gelebilirdi ama öyle bir şey yoktu!

"Ben. Küçük. Değilim."

Maskenin arkasından bana nasıl bir ifadeyle bakıyordu bilmiyorum ama uzun bir süre hiç bir şey söylemeden bana baktı.

"Ow!" Beni tekrar bedenine yasladı ve kafasını da kafama yaslayarak sürtmeye başladı. "Çok sevimlisin!"

"Harry. Beni rahat bırak!"

Hareketleri hızla durdu ve beni omuzlarımdan tutarak yüzümü görebilecek konuma getirdi.

"S-sen, benim ismimi ilk defa söyledin.. Bana, ismimle seslendin."

Bir burun çekme sesi duyuldu. Bir elini omzumdan çekti ve elini yumruk yapıp gözlerini sildi.

"Beni bu kadar duygusal gördüğüne bakma. Aslında bu kadar duygusal değilimdir fakat, sen bir ilerleme kaydedince, kendimi tutamadım."

Tekrar bir burun çekme sesi duyulduğunda timsah gözyaşlarını silmeye devam ediyordu. Gerçekten, siz olsanız nasıl bakardınız? Şahsen ben, tıpkı bir moron gibi baktığıma emindim.

Baygın bakışlarımı ondan çektim ve tam ağzımı açıp bir şey söyleyeceğim sırada tekrar kollarının arasında sıkıştım.

"Aw Louis! Seni seviyorum Böceğim!"

"Tamam! Bu kadar yeter!" Sonunda onu omuzlarından geri itip kendime alan sağladığımda iç çektim. "Senin yüzünden dersi kaçırdım."

"Ve bu nedenle bugünün geri kalanını benimle geçireceksin!"

"Hayır!" Ama şuan hiç diğer derslere giresim de yok. "Ama okulda da kalmayacağım."

Ellerini birleştirmiş umutla bana uzanan Deadpool'a baktım. Of'ladım ve en uygun yeri düşündüm.

"Bana kimliğimi öğrendiğini söylediğin bina yeterince yüksek. Oraya git ben de geleceğim."

Çantamı yerden kaldırdım ve koridorda çıkışa doğru ilerledim.

"Kimsenin bizi göremeyeceği.."

Arkamdan duyulan mırıldanmalarını görmezden geldim. Kim bilir neler planlıyordu.

"Ah ve bu arada! Neredeyse unutuyordum!"

Yürümeyi durdurdum ve merakla ona dönünce elinden sarkan maskemi görmeyi beklemiyordum.

"Dolabında bunu buldum. Bunu dolaba koymak ne kadar güvenli sence?"

Hızlı bir ağ fırlatarak maskemi aldığımda bunu beklemediğinden eli havada kalmıştı.

"Ah! Böceğim, beni şaşırtıyorsun!"

Bana ilerlemeye başladığını fark ettiğimde maskemi cebime sokuşturup arkamı döndüm ve koşarak okuldan çıktım.

"Seni bekliyor olacağım Böceğim!"

◀  ◀  ◀

Havada süzülürken sağ tarafımdaki binaya ağ fırlatarak yönümü değiştirdim. Bunu yapmak harika hissettiriyordu. Herkesin benim yerimde olmak istediğinden eminim ama kimse olamaz, çünkü ben İnanılmaz Louis Tomlinson'um.

Binaya ulaşmama az kalmıştı. Biraz daha yukarıda kalan binanın çatısına ağ fırlatarak kendimi yukarı çektim. İlerideki vince de ağ fırlattım mı varmış olacağım. Kafamı eğdim ve metrelerce aşağıda kalan karınca görünümlü insanlara baktım. Büyük ihtimalle kimisi beni fark etmişti ama bu durum benim egomu tatmin etmekten başka bir şey yapmıyordu. Fakat keşke egomu başka bir zaman tatmin etseydim. Çünkü önümdeki tehlikeyi fark edemedim!

Kaçmak için başka bir yere odaklandım fakat artık çok geçti. Hızımı alamayarak çatının kenarına çıkmış bedeninin üzerine çullandım ve beraber yere yuvarlandık. İki metre kadar ilerde yuvarlanmamız durduğunda ben alttaydım. Lanet olsun! Örümcek hislerim her ufak boku tehlike olarak algılayıp bu devi nasıl görmezden geldi anlamıyorum!

"Böceğim? İyi misin?"

"Kalk üstümden!"

Ellerinden birini boynuma diğerini belime yerleştirerek kendini yan tarafa attı ve beraberinde beni de üstüne çekti.

"Sonuçta üstünde değilim, değil mi?"

Maskenin arkasındaki suratın pişkin pişkin sırıttığını tahmin ederek yüzünü ağ ile kapladım. Attığı ince çığlığa şok olarak baktım ve hemen üstünden kalktım.

"Bugün berbat bir gün. Gerçi o kabustan sonra ne kadar iyi bir günüm olabilir ki?"

"Oh, Böceğim kabus mu gördü? Hmm, sen söyleyince ben de bugün gördüğüm rüyayı hatırladım."

(wattpad sınırlama getirmeden önce; Spideypool'un birbirine sarıldığı ve Deadpool'un Örümcek Adam'ın poposunu mıncıkladığı sahneye ait bir fotoğraf vardı.)

Bir elinde yüzünden çıkardığı ağ, diğer eli de çenesinde uzaklara dalmış bir şekilde oturuyordu. Umarım, gördüğü her ne ise benim şuan göremediğimin farkındadır.

"Buraya benden ne istediğini öğrenmek için geldim. Yani uzatmayacağım."

Cümlemi algılar algılamaz elindeki ağı bir kenara fırlatıp ayağa kalktı.

"Belli değil mi?"

"Olması mı gerekiyor?"

"Evet. Yeterince belli ettiğimi düşünmüştüm."

"Bu da ne demek?"

"Bu.." Yaklaştı ve ellerini belime yerleştirerek beni kendine yasladı. "Seni istiyorum, demek."

Maskelerimiz gittikçe birbirine yaklaşırken sağ elimi kaldırdım ve ağzını kapattım. Sol elimi de karnına koyup kafamı sol tarafa çevirdiğim sırada bana yaklaşmaya çalışıyordu.

"Geri çekil Deadpool."

"Ama Böceğim!"

"Ciddi ol biraz! Ben, seni yere sermeden bana asıl amacını söyle!"

Kollarını geri çekti ama aramızdaki mesafeyi açmadı. Ben de ellerimi belime koyup cevabını bekledim.

"Gerçek amacım? Bunu mu duymak istiyorsun?"

"Evet, çabuk ol!"

"Pekâla, işte geliyor." Sol eliyle çenemi tuttu ve kaldırıp yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe bıraktı. "Sana sahip olmak istiyorum. Benim olmanı istiyorum. Seni, kostümün üzerindeyken becermek istiyorum. Seni, sertçe, dağınık odamın her bir tarafında, farklı pozisyonlarda sikmek istiyorum. Sertçe. Yeterince açık mı?"

Gözlerim kocaman olmuş şekilde yutkundum ve ona cevap vermedim. Ya da veremedim. Kulaklarıma kadar kızardığıma eminim, Tanrım! Neyseki maske var ama, buna nasıl bir cevap verilir ki!? Öyle bir şeye tabii ki izin verecek değildim!

"Ve ayrıca," Kavradığı çenemi bıraktı ve parmaklarını boynuma ilerletip okşadı. "Evime taşınacaksın."

"NE DEDİN?!"

Elini sertçe iteledim ve bir adım geri çekilip sinirle ona baktım. Sırıttığı maske olsa bile belli oluyordu!

"Asla evine taşınmam!"

"Eh, o zaman biz de senin odanı kullanırız artık. Annen de bizi dinler, ha?!"

"Sen," Sinirden köpürdüğümü hissettim. Tamam, şu gece suçları yüzünden küçük bir yer bulmuştum ve ayrılmayı düşünüyordum. Ama bu duyduklarımdan sonra bunun o kadar da iyi bir fikir olarak görmüyorum. "Sakın bir daha odama girme! Evden ayrılacağım zaten!"

Tanrım, bunu neden söyledim ki! Gerçekten düzgün düşünmemi engelliyordu.

Popomun, çatının betondan korkuluklarına yaslandığını hissettiğimde kafamı kaldırarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Tamam, sanırım örümcek hislerim bozulmuştu. Ellerimi kaldırdım ve tekrar -onu itmek amaçlı- omuzlarına tutundum.

"Ne-"

"Bu harika,"

Boğuk mırıltısından sonra maskemle kapanmış dudaklarımın üzerinde bir sürtünme ve baskı hissettim. Sıcak nefes de hemen arkasından geldi. Bir saniye.

Beni öpüyordu!

Maskelere aldırmadan dudaklarıma yaptığı baskıyı sürdürdü ve ellerini belime götürdü. Nasıl benden bu kadar güçlü olabiliyordu!? Sağ eli aşağıya kayıp kalçamı sıktığında kendimi tutamadım.

"Oh,"

"Demek kalçan düşündüğüm gibi hassas, ha?"

Bir şey söylemedim çünkü kızarmakla meşguldüm. Ben ne zamandır bu kadar utangacım?

Ellerini boynuma çıkarıp maskemin ucunu tuttu. Maskeyi çekiştirip burnumun üstüne kadar kıvırdı. Aynı şeyi kendi maskesine de uygularken ben neyi bekliyordum ki! Hızla arkamdaki betona elimi yaslayıp binadan atlamak için hareketlendim. Ben yükselemeden elleri bacaklarımı bulup beni aşağa çekti. Bir elini sırtıma koyup bir kolunu belime sardı ve gövdelerimizi birbirine yasladı. Gözlerim tam hizamdaki duadaklara ve -görebildiğim kadarıyla- farklı boyutlardaki lekelere kayınca daha önce onun yüzünü hiç görmediğimi fark ettim.

Dikkatimin dağılmasından faydalanarak kafamı iki yanından tuttu ve dudaklarımızı birleştirdi.

"Hm!?"

Ben de ellerimi kaldırıp kafasına koydum ve onu itmek için kullandım.

"Çekil!"

İkinci deneme olarak, elimi arkamdaki betona koyduğumda bu sefer amacıma ulaşmıştım. Ama birazına. Elleri belimi bulup aşağı atlamamı engellemiş ve beni betona otutturmuştu.

"Bırak artık beni."

"Dur Louis! Sana söylediğim neden eksikti. Devam etmeme izin ver."

Sessiz kalarak devam etmesi için ona baktım.

"Böceğim," Bir elini başımın arkasına bir elini de belime yerleştirip devam etti. "

"

İyi, tamam! Güzel öpüşüyor ve gerçekten tahrik oldum ama bunlar tabii ki beni kandırması için yeterli değil!

Birkez daha dudağını sertçe ısırdım ve o geri çekilmek zorunda kalınca da şimdiye kadar yapmam gereken şeyi yaparak suratına sert bir yumruk geçirdim. Maskemi düzeltip oradan ayrılmadan önce yere düşmüş olan bedenine bağırdım.

"O kadar kolay değil!"

▪ ▪ ▪

Haaaaay! Yine ben ;P

Bakalım nasıl ilerleyecek merak ediyorum lxjueuekkf
Şunu sorma gereği duyacak kadar çok resim koydum. Sanırım çok kolaya kaçıyorum ve anlatmaktan kaçarak resim koyuyom jahdusjsjkd fazla geliyor ya da gereksiz buluyorsanız söyleyin bir dahakine azaltırım ;)

İnşallah beğenmişsinizdir

Yazım hatası varsa kusura bakarak söyleyin :P

Çok değerlisiniz,

-Hazel

Continue Reading

You'll Also Like

89K 5K 34
you got me like upside down you standing there i swear my whole world is turned around [yarı texting, kenan yıldız fanfiction]
97.2K 13.6K 28
"Sadece Taekook ve Vguk'un birbirine zıt aşk hayatı." *** Sinirlerinizi parçalayacak bir Jungkook, Feminen ve şımarık bir Taehyung, Yumuşacık yüreğ...
12.9K 3.6K 20
"Kusura bakma seni rahatsız ediyorum ama sana söylemem gereken bir şey var. Ben hamileyim."
105K 7.2K 37
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...