13

1K 73 97
                                    

Merhaba,

"Başka bir şey var mı anne?"

"Sanırım bu kadar bebeğim. İşini bitir de çabuk gel hadi, seni özledim."

Zaten taşınmamı hiçbir zaman içten onaylamamıştın, değil mi?

"Tamam anne."

Veda edip aldıklarımı son kez kontrol ettim. Ayrı evlerde yaşıyor olmamız, ona sahip çıkamayacağımı veya yardım etmeyeceğimi göstermezdi. Her zamanki gibi evin alışverişini ben yapıyordum. Tuttuğum küçük dairenin otelden farkı yoktu gözümde. Malum birisinin de oldukça etkisi vardı tabii, ama bir Örümcek Adam olmak bazı fedakârlıklar gerektiriyordu.

Marketteki işim bitince evin yolunu tuttum. Birkaç binaya gözüm çarptı, iç çekerek kafamı eğdim. Bir ağ fırlatıp eve kadar havada süzülmek vardı.

Derin bir nefesle kapıyı çaldım ve annemin güzeller güzeli suratını görmeyi bekledim. Kapıyı açıp gözleri beni bulduğu gibi gülümsedi. Ama bir şey söyleyemeden gözleri arkama kaydı. Kaşları merakla havaya kalkıp olayı anlamaya çalışır gibi bir bana bir arkama baktı. Ne olduğunu anlamadan sırtıma yaslanan gövdeyle zıpladım. Yüzümdeki şok ifadesi annemin dikkatini çekerken arkamdan boğuk bir ses geldi.

"Merhaba."

* * *

"Ah, demek işten tanışıyorsunuz?" Dedi annem Harry'nin önüne tabakları bırakırken.

"Evet efendim." Dedi Harry de, nereden bulduğunu bilmediğim bir kibarlıkla.

Annem onun karşısına otururken gülümsedi.

"Lütfen tatlım, Jay demen yeterli."

"Tamam Jay." Dedi, kibarlıktan uzaklaşmak için fırsat kollayan Harry.

"Pizzacı'da uzun süre kalamadığını söylemiştin Lou, ama anlaşılan arkadaş edinmek için yeterli bir süreymiş."

"Evet, öyle de denebilir." Diye mırıldandım kendimi, belki kaybolurum, düşüncesiyle gömdüğüm koltuktan.

Annemin sesleniş şeklinden olduğunu düşündüğüm bir nedenle gözlerini dikmiş, saklayamadığı muziplikle bana bakıyordu.

"Evet Harry, sen hala orada mı çalışıyorsun?"

"Hayır Jay. Ben de beklemeden arkasından ayrıldım. Lou'suz pek tadı çıkmıyordu."

Neredeyse gülerek bitirdiği cümlesi gözlerimin kocaman açılmasına neden olurken, telaşla kafamı anneme çevirdim.

Kaşlarını kaldırmış, keyifli keyifli gülüyordu. Harry'yi sevmişe benziyordu ve bunun leyhime olacağını hiç sanmıyordum.

"Louis'yi o kadar sevmiş olmalısın, çok güzel." Gözlerini bana çevirdi ve yanağıma, bırakmamak üzere, elini uzatırken devam etti. "Gerçi benim küçük LouLou'mu herkes sever. Şunun sevimliliğine bak!"

Annemin kıskacından kurtulabilmek adına koltukta tepinirken derin bir nefesle kendimi geriye attım.

"Anne, şunu yapmayı keser misin artık!?" Yanaklarımın kızardığını hissediyordum, lanet olsun Harry'ye iyice oyuncak olacaktım. "Özellikle de 'küçük LouLou' kısmını!"

"Üzgünüm bebeğim, sevimliliğine dayanamıyorum." Derken hiç de üzgün gibi durmuyordu.

Somurttuğum suratımla suratına baktım, bön bön. "Ben gidip içeceklerinizi tazeliyim." Diyerek ayaklanırken gülmeye devam etti.

Bardaklarımızı aldığı gibi mutfağa yöneldi, bense kesinlikle Harry'nin olduğu tarafa dönmeksizin annemin gidişini izledim. Arkamda bir hareketlilik hissettim ama mutfak kapısına bakmaya devam ettim.

spideypool // larryWhere stories live. Discover now