My Husband ||Chanyeol||

By Bbaekkie04

104K 3.7K 7.5K

Gergindim. Bu sanırım katıldığım otuz sekizinci evlilik görüşmesiydi. Ya da otuz dokuz? Kırk olma ihtimali de... More

◽Minnacık Tanıtım ◽
Bölüm 1㊚
Bölüm 3㊚
Bölüm 4㊚
Bölüm 5㊚
Bölüm 6㊚
Bölüm 7㊚
Bölüm 8㊚
Bölüm 9㊚
Bölüm 10㊚
Bölüm 11㊚
Bölüm 12㊚
Bölüm 13 ㊚
Bölüm 14 ㊚
Bölüm 15 ㊚
Bölüm 16㊚
Bölüm 17㊚
Bölüm 18㊚
Bölüm 19㊚

Bölüm 2㊚

5.2K 284 1.1K
By Bbaekkie04

Shi Ra yatağının üstüne yayılmış ekonomi dergilerine göz atıyordu; günlerdir evlilik görüşmelerinin içinde boğulduğu için baya uzak kalmıştı konulardan.

O yokken dolar 0.007 oranında oynamış, dünyanın dengesi alt üst olmuştu.

"Ben yokken olur zaten bütün her şey."dedi ve yatağın üstündeki başka bir dergiyi aldı.

Derginin kapağındaki yazıyı okuyunca gözleri parlamıştı; gelecek 30 yıl ve Kore ekonomisi.

"Sen bir şahesersin..."diye fısıldadı dergiye doğru, hayal mi kuruyordu yoksa?

Tam zevkten dört köşe halde dergiyi aralayacaktı ki odasının kapısından gelen gürültülerle duraksadı ve açılan kapıdan hışımla giren ve bir bulldoga benzeyen babası nedeniyle elindeki dergiyi düşürdü.

Babası kızının o şaşkın halini görünce kendini sakinlemeye çalışıyordu ama olmuyordu.

Nesi vardı bu kızın?

Onun yaşındaki her genç kadın evlenmek isterdi ama kızı evlilik görüşmelerinde kendini kabul ettirmemek için elinden geleni yapıyordu.

"Yine ne yaptın?"dedi, artık tüm sorunları kızının çıkardığından emindi.

"Şirket dosyalarıyla evlenmeye mi meraklısın yoksa?" Kızının gözlerinin heyecanla parladığını görünce umutsuz bir şekilde iç çekti ve odanın ortasındaki büyük koltuğa oturup kravatını gevşetti.

Hizmetçiler kapının önünde dikilmiş efendilerinden her hangi bir emir bekliyorlardı.

Adam tekrar Shi Ra'ya bir bakış attı ve hafifçe kalbinin bulunduğu bölgeyi sıvazlayarak;

"Senin yüzünden öleceğim."dedi, Shi Ra'nın yüzü hemen düşmüştü.

Yatağından kalkıp babasının yanına geldi ve elini tutmaya çalışarak;

"Senden ne istedim baba? Tek istediğim evlenmemek, bir de şirketi yönetmek."

Bir açıdan bakılırsa kızı mükemmel evlattı.

Çalışkan, zeki, dürüst, güzel... Bir de annesine çeken şu kısa boyu olmasaydı...

Adam yüzünü astı.

"Benim senden başka beklentilerim de var."dedi imalı bir ses tonuyla.

Shi Ra yüzünü buruşturup;

"Bugün gerçekten benim suçum yoktu. Adam tam bir geri..." Babasının öfkeli bakışları nedeniyle konuşması sekteye uğradı ve yutkunarak sustu.

Adam kapıya dönüp;

"Kâhya Lee, buraya gelin, davetiyeyle."dedi ve tekrar kızına bir bakış attı.

Shi Ra anlamıyordu. Hafif kırlaşmış saçlarında parlyan gün ışığıyla odaya giren Kâhya Lee çok farklı bir ışıltı saçıyordu.

Elindeki zarfı nazikçe efendisinin eline bıraktı ve eğilip selamını verdikten sonra odadan çıktı. Shi Ra dalgın bir şekilde asaletine hayran olduğu bu moruğu seyrediyordu.

"Baba, Kâhya Lee kaç yaşındaydı?"

Cevap gelmediğini fark edince babansına dönerken;

"Baba sana bir..."

'Babasının okuduğu dergi... O dergi...'

Hızlıca babasının elindeki dergiyi kapıp yatağın altına fırlattı, yüzü utançtan kızarmıştı. Babası hafifçe öksürdükten sonra;

"Kaç yaşında kadın oldun hala mı erkeklerle ilgili der..." Hızlıca elini babasının ağzına götürdü..

"Baba yalvarırım sus!"diye inledi, adam gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Shi Ra adamın konuşmayacağını anlayınca ellerini geri çektiğinde çıkarcı babası;

"Ama bir şartım var."diye ekledi.

Shi Ra kaşlarını düşürürken "Neymiş o?"diye sordu, zaten neredeyse kadınlar için çıkarılmış playboy dergisi olan bir şeyi babasına yakalattığı için utanç duyuyordu.

Ama ne yapabilirdi ki?

Erkekler fazlaca yakışıklıydı.

Babası elindeki zarfı uzattı.

"Bu çok kadim dostumun kızının galerisinin açılış davetiyesi." Shi Ra duyduğu tamlama yüzünden afallasa da durumu çaktırmamaya çalıştı, tek kaşını kaldırıp;

"Ee?"diye sordu.

"Eesi, bu genç işi yere benim yerime sen gideceksin. Aslında senin de için çürük ya. Neyse..." Shi Ra babasının imasını duymazdan gelmeye çalışarak kağıda uzandı.

"Her neyse,"diyerek adrese göz gezdirdi.

"Eh, on-on beş dakikalığına uğrarım."

Aslında o sürenin on-on beş dakikayla sınırlı kalmayacağının farkında değildi.

➰➰➰➰➰➰

Chanyeol elindeki telefonu evirip çevirirken sinirle karşısındaki boş duvara bakıyordu.

Şu an o odadaydı, ölsem de gelmem dediği yer, şirket ofisi.

Buranın boğucu ortamında durmaya devam ederse içinin çürüyeceğine emindi, neden hiç renk yoktu?

Buranın tımarhane olduğuna dair delil aramaya çalıştı ama bulduğu tek şey babasının gençlik fotoğrafı oldu.

İki yanında duran kadınlara göz attıktan sonra sırıtıp;

"Bak sen bizim köftehora."dedi ve tekrar koltuğa oturdu-yayıldı.

Keyfi biraz yerine gelmişti. İçeri giren sekreter patronun bu ultra yakışıklı ve ultra ukala oğlunu görünce şaşırsa da onun kendisine bakışları kadını cezp etti ve Chanyeol'a yaklaşıp;

"Bir arzunuz var mıydı efendim?"diye sordu.

Chanyeol yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirerek;

"Mümkünse soyunur musun?"dedi.

Kadın duydukları nedeniyle şaşkınlığa uğramıştı, ne diyordu bu adam?

"E... Efendim?" dedi inanamazmış gibi. Chanyeol yüzündeki gülümsemeyi bozmadan;

"Soyun ve mümkünse başka şeyler giy. Göz zevkimi acayip bozuyorsun."

Kadın bozulmuş bir yüz ifadesiyle odadan çıkarken;

"Bunu neden o küçük mekanik beyine yapamadım?"diye mırıldandı.

Evet, o işkolik manyağın takma adı buydu.

Aslında o şampanyalı manyağa işkolik manyak demek daha mı uygun düşerdi?

"Voah, kelimelerimi tükettin güzelim."dedi ve kendi kendine güldü.

Odaya giren babası artık oğlundan umudu kesmiş olsa da ilk defa ofiste yüzünü asmadığını görüp sevindi.

"Ne o? İşe dönmeye mi karar verdin?"diye sorduğunda oğlunun tekrar çatılan kaşlarını görüp kendine lanetler okudu.

"Sana dedim. Çalışmayacağım. Bunu yapamam." Adam anlıyordu oğlunu.

Yaşadığı travma nedeniyle böyle davranması normaldi ama evlenirse düzeleceğine inanıyordu.

"Oğlum,"diyerek elini genç adamın omzuna yerleştirdiğinde adam ona destek vermesi gereken eli silkti.

"Ne var?"

Adam asla oğluyla eskisi gibi olamayacağını algılayınca üzüldü ama belli etmemeye çalıştı.

"Bu akşam büyükannenin çok yakın bir arkadaşının torununun galeri açılışı var. Oraya gitmeni rica edeceğim, zira büyükanneni kıramazsın ve orası gençler için olan bir yer."

"Hayret ki evlilik görüşmesinden bahis açmamıştı, Chanyeol "Acaba bunadı mı?"diye düşünmeden edemedi.

"Eh, madem büyükannem istemiş..." Eline aldığı kağıda şöyle bir göz attıktan sonra;

"Tamam. Gideceğim."dedi.

➰➰➰➰➰➰

Shi Ra lacivert, hoş kesimli elbisesini son kez kontrol ettikten sonra yavaş adımlarla odadan çıktı, gören İngiltere kraliçesi II. Elizabeth ile beş çayında buluşacağını sanırdı. Babası kızını süzdükten sonra;

"Çok abartmadın mı? Hem o kuyruk ne öyle?"dedi ve kahkaha atmamak için dudaklarını birbirine bastırdı.

Shi Ra gözlerini devirerek;

"Kuyruk değil bu. Moda."dedi ve yanındaki hizmetçiye dönüp birkaç talimat verdikten sonra kapıya yöneldi.

Tam o sırada sonradan hatırlamış gibi babasına döndü .

"Senin hatırın olmasa hayatta yapmazdım bunu. Kıymetini bil baba."dedikten sonra o dergileri çok ama çok gizli bir yere saklamayı akıl ettiği için şükretti.

Şoförü ona kapıyı açtıktan sonra kuğu gibi süzülerek arabaya yerleşti ve hafif bir müzik eşliğinde yolculuğuna başladı.

Aklında hala okumaya fırsat bulamadığı 'Gelecek 30 Yıl ve Kore Ekonomisi' makalesi vardı. Ha, bir de kaslı, ultra yakışıklı oppalar.

Keşke onlar gibi bir tanesi görüşmeye gelseydi diye düşündü ve aklına sabah görüştüğü adam gelince irkildi, hayır, o kadar sorumsuz bir insan bu muhteşem oppalarla bir tutulamazdı.

Continue Reading

You'll Also Like

786K 64.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
326K 20.9K 33
Karanlığın travmasını yaşayan Jungkook ve onu karanlık bir odaya kilitleyerek cezalandıran Bay Kim. Seme~Taehyung Uke~Jungkook •Mpreg•
18.8K 2.6K 17
O hep "kırılmadım sorun yok" diyordu, fakat ruhu yavaş yavaş ölüyordu. Texting&düzyazı
31.4K 3.6K 20
"MİNHO EZ BENİ"