Yarı'm #wattys2016

By gulusunusevsinler

18.4M 632K 38.3K

Hikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen ya... More

Memnun oldum Yarı'm.
İyiyim..
"Dediğimi Duydun."
Bak Küçük Hanım;
"Sevgilisiyim Canım."
"Senden Güzel Anne Olur.."
"Zorundasın."
"Derdin ne senin?"
"Boşver güzelim."
"Düzgün Dur."
"Hele bir baksın.."
"Bir şey demeyecek misin?"
"Saklı cennetteki melek.."
"Her Gün Daha Çok Sev Beni"
"Özür Dilerim."
"Sıra bize geliyor."
"Gidiyoruz Buradan."
"Neden mutsuz olayım?"
"Seni, Helin'e emanet ediyorum."
"Kendi Canıyla Ödeyecek."
"Sana güveniyorum."
"Bir sen, bir de uyku.."
"Adamı adam yapan sözüdür."
".. hayatımda yaptığım en akıllıca şeydi."
"Ben artık sen olmuşum.."
"Yalvarırım bırakma beni.."
"Daha çok mutlu olmanı istiyorum."
"Beni oraya getirtme."
"Belki de, güzel gelin.."
"Korkmuyorum."
"Yaşayamayacağımı Düşündüm."
"Hasta mısın?"
"Nefret Ediyorum!"
"Ne oldu şimdi?"
"Burası, tamamen senin.."
"Sana Dokundu!"
"Melek gibisin.."
"Söz sözdür."
"Beni dinle şimdi.."
"Bu olayı unutalım.."
"Haberin olsun, hayatım."
"Hayatımda gördüğüm en güzel gelinsin.."
"Gülümsemeni seviyorum."
"Seni seviyorum."
"Canım istediği içindi.."
Kesit - "İyi Ki.."
"Senden uzak kalmak.."
"Çok teşekkür ederim!"
"Sizi seviyorum.."
"Dengesiz oğluna sor.."
"Sen de gelsen?" Part I
"Sen de gelsen?" Part II
"Ne halin varsa gör!"
"... merak etme.."
"Baba olmak.."
"Laf etme oğluma."
"Bitkin Düştün.."
"Aklın yolu bir."
"Ben sanırım.."
"Öyle söyleme.."
"O herif için.."
"Geç dalganı.."
"Çünkü seni.."
"Cesaret yavrum."
"Söz ver bana.."
"Getireceğim."
"Ba-ba!"
"Bir de şey var.."
"Ne kadar harika.."
"Nasıl baş edeceksin?"
"Kaprisini sevdiğim.."
"On dedi!"
"Bırakmam tabi.."
"Helin Karalar" Hakkında;
"Yok canım!"
"Al benden de o kadar.."
"Olur ya.."
"Lütfen gelme.."
Kesit; "Sana inanmıyorum."
"Ben çok kötü bir şey yaptım."
"Baba ne demek?"
Final - "Ben senden razıyım."
Birkaç soruya cevap;
Özel Bölüm: "Öpersin geçer.."
Gulusunusevsinler'den sürpriz. ❤️
Yarı'm 2 Yayınlandı!
"Ben senin yuvanım."

Özel Bölüm: "Anca beraber kanca beraber!"

120K 4.5K 405
By gulusunusevsinler

"Çocuklarımı bırakıp şuradan karşı tarafa bile geçmem Tolga! Asla olmaz!"
Uzandığı yataktan kaşlarını çatarak bir bakış attı, başının altında birleştirdiği ellerinden birini bana doğru uzatarak konuşmaya başladı;
"Üç günlüğüne baş başa tatil yapacağız, ne var bunda? Ananeleri, dedeleri başlarında. Hoş, oğlanlar amcalarında kalmak istiyor zaten."
"Hah! Oğullarınla birlik ol tabi! Utanmıyorsun dimi el kadar bebekleri kandırmaya?!"
"Oğullarıma bebek deme! Koca adam onlar!"
Bir kahkaha attım,
"Biri 6, diğeri 4,5 yaşında!"
Ayağa kalktı, yanıma geldi, bileğimi hafifçe kavrayıp o çarpık gıcık gülüşünü gözler önüne serdi,
"Hadi ama, üç gün sadece. Baş başa vakit geçireceğiz.." dedi kulağıma eğilerek.
Bileğimi elinden kurtardım, bir elimi göğsüne koydum,
"Veletlerim gelmezse ben de gelmem, sevgilim."
"Ben de çocuklarımla tatil yapmayı istiyorum Helin, ama onlar varken çok yoruluyorsun, canın burnunda geziyorsun. Stresten uzak sakin bir üç gün geçir istiyorum."
"Stres falan olmuyorum, en son çocuğumu bırakıp tatile gittiğimde, evladımı kaçırdılar. Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"
"Kaçıranı öldürdüm ya. Daha ne istiyorsun?"
"Şşt! Uluorta söyleme, çocuklar duyacak!"
"Ne var bunda? Öğrensinler. Ailelerine el süreni temizleyecekler. Gereken bu. Neyse, konumuz bu değil."
"Çocuklarım gelmeyecekse ben de gelmeyeceğim."
Yüzüme düşen saçlarımı geri itip konuştu,
"Sen bilirsin. Bana sızlanmak yok ama."
Gülümsedim,
"Sızlanırım, biliyorsun." dedim, ellerimi ensesinde birleştirirken..
Başını geriye attı, gülümseyerek konuştu;
"Çekeceğiz nazını artık.."
"E çek artık.."

------------

"Bavuymu ben süyüklecem!" havaalanının ortasında, Selin babasının ve şoförümüzün taşıdıği valizlerin peşinden koşarken böyle cırlıyordu. Ahmet kaşlarını çattı;
"Anne ya! Sustuy şunu!"
Cengiz konuştu;
"Ben babama yaadım edicem!" deyip, babasına doğru koşmaya başladı.
Ahmet de peşinden, "Hayıı! Ben edecem!" diye bağırarak gidince arkada tek başıma kaldım.

----------

Karşımda Ahmet ve Cengiz, kucağımda Selin, yanımda Tolga vardı. Oğullarıma kaş göz yapıp duruyordum. Sesleri buradan kokpite kadar gidiyordu büyük ihtimalle. İçecek servisi başladı, tatlı bir hostes gelip Selin'e eğilerek sordu,
"Küçük hanım, çikolatalı süt mü, sade süt mü?"
Selin göz devirdi,
"Sütyü çay ayayım."
Hostes kızın ağzı şaşkınlıkla aralanırken, Tolga ve diyaloğu duyan birkaç yolcu kahkahalara boğulmuştu.
Gülümsedim,
"Aç karna sütlü çay mideni bulandırır miniğim." deyip, hostese döndüm, "Ablası biz ona şeftali suyu alabilir miyiz?"
Hostes Selin'in meyve suyunu, Ahmet ve Cengiz'in -sabahın köründe nasıl içtiklerini anlamadığım- kolalarını verdi, bir kabin görevlisine Tolga'nın bizim için istediği Türk kahvelerini söyleyip uzaklaştı.
Cengiz'le Ahmet 'Kolayı en yüksek hüüp sesini çıkararak kim içecek' yarışması yapmaya başlayınca Tolga'ya döndüm;
"Allah aşkına şunları sustur. Sabah sabah rezil oluyoruz insanlara. Benden korkmuyor sıpalar.." diye mırıldandım isyan içinde.
"Sıkma canını." diyerek oğlanlara döndü,
"Ahmet Han, Cengiz Han. O kolalar düzgünce içilsin babacım, hadi."
Anında düzgünce içmeye başladılar. Yüzleri düşmüştü tabi. Selin de durumu farketmiş, onlara dil çıkarıyordu.
"Abilerinle dalga geçme, vallahi ananene gönderirim seni, ayağında sallayarak uyutur."

-----------

Karşımda Ahmet ve Cengiz, kucagımda Selin, hepsi sızmıştı. Tolga boştaki elimi tuttu, öptü.
"En son İzmir'e iki kişi gitmiştik, ne ara beş olduk..?"
Başımı omzuna yasladım.
"Sana yanlışlıkla aşık oldum, sanırım ondan oldu."

-----------

Tolga otelde çocukları rahatça kontrol edebileyim diye bağlantılı odalar ayarlatmıştı. Odamızın içinden bir kapı ilk olarak küçük bir oturma odasına, oradan da yan odaya açılıyordu.Oğlanları yan odaya yerleştirmiştim. Selin yanımızda uyuyacaktı.
Tolga isyan etti;
"Bu cadı hep aramızda mı olacak?!"
Selin çemkirdi;
"Hayıy! Sen koytukta yat! Bu yatak iki kişiyik!"
Tolga kaşlarını çattı;
"Sen beni yataktan mı atıyorsun yay kafa?!" ( Tolga, hanımefendiyi gıcık etmek istediğinde saçlarını ima ederek Selin'e böyle sesleniyordu.)
"Evet! Kovuyom! Hep sen annemlen yatıyon! Git abimleyle yat! Picama paytisi yapicas bis!"
"Aşkım, partiye babayı da alalım?"
Bu sırada Tolga lavoboya geçti, Selin bana dehşetle döndü;
"Ama anne bu nasıy oluy babamın ayaklayını pempe oceyle boyayamayıs ki!"
"Kim demiş? Boyarız! Ama boyarsak o da bizimle uyuma hakkı kazanır, anlaştık mı?"
"Anlasdık!"

---------

Ben Cengiz'in, Tolga Ahmet'in yanına uzanmış, onları uyutmaya çalışıyorduk. Selin yan odada sızmıştı.
Ahmet konuştu;
"Ben masalsız uyuyamam!"
Cengiz katıldı:
"Anne bise masal anlat!"
"Ama ben sadece prenses masalı biliyorum?"
"O zaman sen piremsesli anlat babam onu koykunçlu yapsın!"
Tolga konuştu;
"Haa korkunçlu yapayım da siz de yatağımızda uyuyun tam olsun!"
Göz devirdim.
"Korkunçlu olmaz ama hokus pokuslu olur."
"Tamam!" dediler bir ağızdan.
Ben başladım;

"Bir zamanlar, ormanlarda bir peri yaşarmış."
Tolga atıldı,
"Tabi peri de olsa kız başına ormanda dolaşamaz, bu perinin iki de abisi varmış."
Ahmet konuştu;
"Aa Şelin'le bis gibi!"
Tolga onayladı;
"Evet, abileri onu ormanda asla yalnız bırakmaz, ona bakan genç erkek perilerin gözlerini oyar-"
"Öhöm! Gözlerine peri tozu sıkar," diye düzelttim.
"Evet, peri tozu sıkar, ileriye giderlerse tam alınlarının çatına bir tane-"
"Bir tane büyülü uyku oku fırlatırlarmış, değil mi babası?!" dedim imalı imalı.
Onayladı.
"Hı-hı. Ondan şeyaparlarmış. Neyse. Bu abi periler çok akıllılarmış. Baba peri ortalarda yokken anne periye bakanları amca perilere şikayet ederlermiş. Amca periler de gelip adamı bir güzel-"
"Adamlarla bir güzel konuşur, bakmamalarını söylerlermiş."
Cengiz kahkaha attı.
"Amcamlara benzemiyo! Amcamlar bi sağ bi sol-" dedi yumruğunu kaldırarak. Tolga'nın dürtüp beni göstermesiyle sustu, kıkırdadı.
Devam ettim,
"Ayrıca Anne Peri, bu çocuk perilere güzel güzel yemekler yapar, çocuk periler onları yiyince Anne Peri çok çok mutlu olurmuş."
Tolga devam etti,
"Anne Peri'nin en sevdiği yemek tarifi ise; büyülü, mega sihirli Knorr Ezogelin'miş."
Devam ettim,
"Bu arada Baba Peri, tüm gün bır bır konuşur, yemek yeme vaktinde bir güzel yer, sonra Anne Peri'yi kızdırmak için uğraşırmış."
"Ama Baba Peri bunları hep sevdiğinden yaparmış."
"Anne Peri'nin en sevdiği atasözü 'Çevir kazı yanmasın' mış."
Tolga tamamladı,
"Sonra mutlu mesut yaşamışlar! Hadi uyku vakti!"
Oğlanlar bir ağızdan sızlandılar, ancak babalarının kararının değişmeyeceğini anlayınca gözlerini kapadılar.
5-6 dakikaya da uyuyakaldılar zaten.
Sessizce kalkıp üstlerini örttük, odadan çıktık. Çocukların kapısını kapadığı gibi beline bir çimdik attım;
"Seni o büyülü ezogelinde boğarım!"
Bir kahkaha attı, kolunu belime sardı, saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.
"Gel hadi, sahilde yürüyelim."

----------

Tolga pantolonunun paçalarını katlamış, ben ayağımdaki sandaletlerden kurtulmuştum. Elele sahil şeridi boyunca yürüyorduk.
"Balayımızı hatırlıyormusun?" dedi denize bakarak.
Elini daha çok sıktım.
"Hatırlıyorum.."
"Biraz yarım kalmıştı sanki." dedi, göz kırptı.
"Olur öyle.."
"Planım sana geç de olsa güzel bir balayı yaşatmaktı. Çocukları getirmeye o yüzden yanaşmadım."
"Böyle bir plan olduğunu az çok tahmin etmiştim. Yoksa çocukları almadan bir yere gitmezsin sen.." dedim, boştaki elimi de elimi tutan koluna doladım.
"Bazı şeyler için hala geç değil." diye mırıldandı.
"Ne gibi?" dedim merakla.
"Gece yarısı denize girmek gibi."
Dehşetle dudaklarımı araladım.
"Sırılsıklam oluruz!"
"Hava 35 derece, istesen de hasta olamazsın. Hemen kururuz."
"Olmaz Tolga, üstümüz başımız haşat olur."
Ayağıyla elbisemin eteklerine biraz su sıçrattı.
"Haşat oldu bile, gel hadi." dedi, gömleğini çıkarıp kumların üstüne attı, cüzdanını ve telefonunu da üstüne fırlattı.
Elimi tekrar kavrayıp hızla suya yöneldi.
"Tolga! Deli misin sen?!" aynı anda karşı koymaya çalışıyordum.
"Böyle bir havada bunu yapmamak delilik asıl!" deyip daha çok suya çekti. Neredeyse belime kadar ıslanmıştım.
"Böyle şeyler filmlerde olur! Gerçek hayatta bu insanı zatürre eder!"
"Bir şeye de itiraz etme Helin!" ıslanacağın kadar ıslandın, olan oldu bir kere! Gel hadi!"
Bileğimden daha çok çekti. Köprücük kemiklerime kadar sudaydım. O da neredeyse göğsüne kadar ıslanmıştı.
Elimi bırakmadan biraz daha ilerledi,
"Tolga! Ayağım değmiyor!"
"Önemli değil." dedi sakince.
"Önemli! Korkuyorum! Gece gece suya girme fantezin mi var senin? Bolu,ev, burası?!"
Bir kahkaha attı.
"Sızlanma, anın tadını çıkar."
"Ayağıma yosunlar değiyor! Ne anı ne tadı?!"
Gözlerini kısıp bileğimden hızlıca çekip kucağına aldı, kollarımı boynuna doladım.
"Ne yapıyorsun?!"
"Artık ayağına yosun değmiyor. Bir kelime daha olumsuz bir şey söylersen suya atarım."
Parmağımla 'bir' işareti yaptım masum masum.
"Negatif bir şey mi?" dedi tek kaşını kaldırarak.
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Söyle. Tek hakkın var."
"Manyak herif! Seni gırtlaklamak istiyorum ama aksi gibi deli gibi seviyorum! Gıcık oluyorum sana! Şuan popom donuyor dudaklarım üşüyor ama yine de sana kızamıyorum! Nesin sen be! Nesin?!"
"Bu 1'i biraz geçmedi mi?" dedi kaskatı kesilmiş çenesiyle.
"Yoo hayır hayır!"
O beni suya atacağı sırada boynunu bırakmadığım için beraber suyun dibini boyladık. Çıktığımızda alnım alnına yaslıydı. Ters ters bakıyordu. Zafer kazanmış edasıyla sırıttım, dudaklarını hışımla dudaklarıma kapadı. Ensesindeki kollarımı daha çok sıklaştırıp bacaklarımı beline sardım. Nefes almak için ayrıldığımızda mırıldandım,
"Anca beraber, kanca beraber sevgilim."
"Bana uyar.." dedi dişlerinin arasından ve gülüşümü tekrar öpücüğü susturdu.

----------

Asansörde eteğimi sıkıyordum. Tolga ise asansörün duvarına yaslanmış, iki eli cebinde, beni izliyordu.
"Al işte, hani kururdu?!"
Pis pis sırıttı.
"Kabul et, hayatındaki en güzel deneyimlerden biriydi."
Göz devirdim, devam etti;
"Ayrıca, çok güzelsin."
İstemsiz olarak güldüm, toparlandım.
"Her zamanki halim."
İki elini havaya kaldırdı,
"Aksini iddia etmedim." dedi sırıtarak.

----------

Odaya girerken beklediğim son şey, yastığına sarılmış, ağzında emziği, elinde pembe oje şişeleriyle yatakta oturarak beni bekleyen Selin'di.
"Annecim? Uyandın mı?" dedim telaşla.
Emziğini ağzından attı.
"Paymaklaymışı boyamadık! Babadan başyayayım!
Tolga konuştu;
"Boyamak derken, pembe ojeleri mi kastediyor?!!!"
Mahcup mahcup gülümsedim,
"Söz verdim.."
"Ben senin yüzüne traş köpüğü sıkıyor muyum ki, sen bana oje sürdürüyorsun?"
Ters bir bakış attım.
"Seninle suya girdim, kıyafetlerimle hem de.."
Göz devirdi, Selin'e döndü.
"Sadece bir parmak!"
"Hayıy onyüz paymak!"
Konuşmaya dahil oldum,
"Fıstığım, sadece baş parmaklar."

----------

"Pişt, Helin?"
"Hmm" diye mırıldandım uykulu uykulu. Selin'i anca uyutabilmiştim.
"Aseton falan var mı yanında? Gusül musül olmaz kızım bunla!"
"Getirdim Tolga, uyu hadi."
"Hah, iyi bari.. Helin?"
"Hmm..?"
"Şu cadıyı da atayım mı yan odaya?"
Omuz silktim.
"Hayır."
"Kalk o zaman."
"Ne?"
"Kanepeye gideceğiz."
"Ne?!"
"Güzel nostalji olacak. Balayında düzgün yatakta uyuyamamak kaderimizde var. Kalk hadi." deyip yataktan kalktı. Tabi ben kalkmadım. Yanıma gelip resmen sürükleye sürükleye kaldırdı, ortadaki oturma odasına geçtik.

---------
"Gerçekten bu kanepede uyumak istediğine emin misin?!" dedim isyankar bir tavırla."
Başıyla onayladı,
"Gel hadi."
Omuz silkip yanına uzandım, göğsüne sokuldum.
Bir kolunu belime sardı, mırıldandı;
"Selin Hanım 13 kiloluk cüssesiyle kocaman yatakta yatsın, benim ayaklarım kanepenin dışında kalsın. Ayrıca ayaklarımda pembe boya var. Noluyor lan!"
Kıkırdadım.
"Zamanında yanıma yaklaşıp 'Konsantre Helin istiyorum.' demeyi biliyordun. Al sana konsantre Helin. Ayrıca düşüyorum, sıkı tut."
Belime iyice sarılıp konuştu;
"Bu kız şimdiden bizi parmağında oynatıyor, sıçtık."

----------

"Baba! Pikinim nasıy?!"
Tolga kaşlarını çattı.
"Nerede bikini?"
"Üştümde! Annemde de vay!"
Tolga hışımla bana döndü, gözlerini kısarak pareomun altını görmeye çalıştı;
"Bikini giymemişsindir, değil mi?!"
Cevap vermeden, Selin'in yanına gittim.
"Babaya bakma aşkım, harikasın."
Selin'e puanlı pembe bir bikini giydirmiş, kendim ise kırmızı, üçgen bir bikini giymiş, boynuma farklı uzunlukta, ince zincirli üst üste üç altın kolye takmıştım. Siyah, dizimin bir karış üstündeki pareomun altından bikini zor seçiliyordu.
Tolga, Ahmet ve Cengiz de takımlardı. Kamuflaj desenli şortlarıyla çok tatlı görünüyorlardı.

Tolga sakin kalmaya çalışarak odadan çıktı, biz de peşinden çıktık.

----------

"Asla giremezsin!"
"Havuza girmeyeceksem neden geldim buraya?!"
"Şansını zorlamasan havuza girerdin. Mayo falan alamadın mı lan? Bu ne?!" sesini alçak tutmaya uğraşıyordu, kulağıma eğildi;
"Uyurken bile giymezsin bunu!"
Kaşlarımı çattım.
"Abartıyorsun. Burada herkes böyle geziyor görmüyor musun?!"
"Gezmesinler. Normal bir şey değil bu! Elin adamları benim karımın götüne göğsüne niye baksın ulan?!"
"İyice saçmalıyorsun."
"Saçmalayan ben değilim, insanlar. Böyle midesizlik olmaz."
Omuz silktim.
"Havuza gireceğim."
"Hayır."
"Balayında girmiştim?!"
Kulağıma eğildi yine;
"Balayında havuzlar kişiye özeldi, çıplak bile yüzebilirdin.Yeri burası değil. Çok istiyorsan akşam kapattırırım havuzu girersin."
"Yanmadıktan sonra ne anlamı var?! Tolga, sen yanımdayken kim bana bakmaya cesaret edebilir Allah aşkına?!"
"Ya ederlerse? Öldüreyim mi illa? Hapse mi gireyim?!"
Elimi göğsüme koydum,
"Saçma sapan konuşma."
Kaşlarını çattı,
"Ben şimdi çocuklarımla havuza gidiyorum, ve sen locadan asla ayrılmıyorsun."
Omuz silktim.
"Bunun acısını çıkaracağım.."

----------

Duştan çıkmış, beline bir havlu bağlamış, saçlarını kuruluyordu. Çocukları çoktan yıkayıp giydirmiştim. Odalarında televizyon izliyorlardı.
O'nu görünce yüzüne bakmadan banyoya girdim, saç fırçasını alıp saçlarımı taramaya başladım.
"Bugünle ilgili bana trip atmaya kalkma sakın." dedi net bir şekilde.
Omuz silktim.
"Ben artık sana trip atmakla uğraşmıyorum Tolga. Enerjimi tüketiyor."
Bir lahavle çekti, baş havlusunu banyoya girip astı.
"Elin erkekleri sana bakacaktı. Buna asla izin vermem. Asla." dedi içimi titretecek ürperticilikte sert bir sesle.
Derin bir nefes aldım, fırçayı yerine bıraktım.
Yatağa girip sırtımı onun yatacağı tarafa döndüm. Arkadan kumaş sesleri geliyordu. Üstünü giyiyordu anlaşılan.
Sonra hiçbir şey demeden içeri gitti.
Geldiğinde Selin'i de getirmesini beklemiştim ama getirmedi. Soğuk bir sesle konuştum;
"Selin nerede?"
"Abisinin boynuna sarılıp uyuyakalmış. Üçü de uyuyor. Yataklarını birleştirdim, Selin düşemez.
Başımla onaylayıp sırtımı tekrar döndüm.
"Yapma." dedi net bir şekilde. Bir kolu belimi buldu, elini tuttum, parmaklarımı elinin üstünde gezdirdim,
"Kırıldım.."
Sırtüstü yatmamı sağlayıp dirseklerinden güç alarak üstümde durdu;
"Kırmak istemedim.."
"Biliyorum.."
Parmaklarını dudaklarımın üstünden geçirdi;
"Öpsem geçer mi?"
"Denemen lazım.."

---------

Bir elini ozumda gezdirirken mırıldandı. Nefesi enseme çarpıyordu.
"Her bir santimini seviyorum. Başkasının sana bakması fikri beni öldürüyor.."
Omzumdaki elini yakaladım, yatak örtüsün altından belime getirip bıraktım, kolunu hemen sıkılaştırdı, ona döndüm, ellerimi yüzüne koydum,
"Ne kadar seviyorsan o kadar öp.."
"Çok uzun sürer.. Geceler yetmez."
"Yettiği kadar.." deyip dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Kıskanmak en ilkel ve en samimi duygudur. İçten gelir, sahtesi olmaz. Kıskançlıktan ölecek kadar sevin ve kıskaçlıktan ölecek birisi tarafından sevilin.

Öyle "O baktı, bu baktı." diye kıskanmayın sadece.
Her gün okula veya işe giderken bastığı taşları kıskanın mesela..
Her sabah o uykulu halini gören ailesini kıskanın..
Veya derslerde-toplantılarda uyuyakaldığında onu gören arkadaşlarını.
Hiç olmadı, her sabah başını okşadığı sokak kedisini kıskanın..
Ve sevin;
Aynı gökyüzüne bakıyorsanız, gökyüzünü sevin.
Aynı anda hayattaysanız, hayatı sevin.
Mesafeleri de sevin.. Aşkın gıdasıdır mesafe. Aranızda binlerce kilometre olabilir, sevin. İkiniz de toprağın üstündeyseniz sorun yok! Mesafeler güzeldir. Kavuşamamanın burukluğunu taşırken koskocaman umutları barındırır sinesinde.
Bir de, benden size bir sır;
O'nu yarattığı için yaradanı sevin.
Atan kalbini durdurmadığı için bir kere daha sevin sonra!
Onu doğuran anneyi yarattığı için, bir kere daha sevin!
Sizi kavuşturabilecek tek güç onda, o yüzden hep O'nu sevin.

İyi uykular.. ❤

Continue Reading

You'll Also Like

586K 11.5K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
30.3K 1.7K 102
Bir ZeyKer hikayesi... //11 Nisan 2020 - 11 Nisan 2021\\ « 99 BÖLÜM » 17 yaşındayken hiç beklemediği bir anda, beklemediği biri tarafından ihanete...
3.9M 149K 68
Başarısı, dimdik omuzları ile herkesi kendine hayran bırakan bir kadın, Işıl Sencer. Gizemli Cazibe Tüm gücüne rağmen geride duran ama güven veren a...
1.8M 52K 49
-"Ah Tanrım! Beni korkuttun." Kelimelerin döküldüğü dudaklarının kıpırtısıyla dudaklarımı yaladım. Ona eşlik eden sesi kulaklarımı okşadı. Erkekliğ...