"Baba ne demek?"

170K 6.2K 507
                                    

Kağıt peçeteleriniz hazırsa, okuyun sevdiceklerim.
Medyada müzik var.

Korkuyordum..
Kocam babasını öldürmüştü çünkü.
Korkuyordum,
Çünkü bu adam benim ona yaşattıklarımın acısını çıkarmıştı babasından.
Korkuyordum,
Çünkü bir canavara dönüşmüştü.
Ve korkuyordum,
Çünkü bu canavar, tamamen benim eserimdi..

---------

"Yapmış olamaz.." Diye mırıldandım ürkekçe.
"O bunu yapmaz.." Gönlümden geçenler, akıl ve mantık süzgecimde öylece kalıverirken, hala kendimi inandırmaya çalışıyordum.
"Yapmamıştır.. Değil mi?"
Vural rahatsızca kıpırdandı yerinde.
"Yapmamak için bir sebebi yok."
Titriyordum korkudan. Tekli berjere oturdum yavaşça. Pelin konuştu;
"Vural? Peki tutuklanır mı?"
"Tutuklanmaz. Soner'le Ahmet bir kılıf uydurur, bir iki güne serbest kalmasını sağlarlar."
Pelin rahatlarken ben daha da korkmaya başlamıştım.
Benim çocuklarımın babası, bir katil miydi?
Neden şaşırıyorum? Kayınpederim de bir katil değil mi?
Aklımı okumuş gibi konuştu Vural;
"Tolga'nın yerinde olsam aynısını yapardım. Sakın ola onu suçlayayım deme."
"Adalete teslim etmek varken ne-"
"Ne adaleti Helin ya?! Ne adaleti?! Cengiz Abi öldü, adalet nerede? Mehveş Teyze öldü, adalet yine ortada yok?! İzmir'de sana yapılanlar, aldığın tehditler, Tolga'ya yapılan komplolar... Nerede o adalet?!"
"Babasını öldürmek ona acı verecek, vicdan azabı çekecek.."
"Tolga pişman olacağı şeyleri yapan bir adam değil, çocukluk arkadaşım bu adam, tanıyorum. Ayrıca, yaptığı şeyi suç olarak görmüyorum."
"Pardon?" Dedi Pelin şaşkın şaşkın.
Açıkladı;
"Kısas diye bir şey var. Fazıl Tolga'dan iki can aldı, karısını yaraladı, onu öldürmeye çalıştı.. Tolga az bile yaptı."
Telefonu çalınca hemen açtı Vural,
"Söyle Abi. Hayır, Helin'le Pelin'in başındayım. Bu arada Ahmet Amca haberi alınca toplantıdan çıkmış, yanınıza geliyor. Evet. Durum nasıl? Tamam, bir saate geçerim senin eve. Tamam. Ne?! O piçin ne alakası var lan?! Kapa hadi kapa. Geliyorum birazdan."
"N'oldu?" Dedim merakla.
"Birşey yok, Ahmet'in evine geçeceğiz durumu tartışmak için."
"Kapatırken bir şeye kızdın?"
"Ahmet Fatih'i de al dedi, ona kızdım."
"Neden Fatih'i istedi ki?"
"Bilmiyorum Helin, öğrenince söylerim."

--------

"Annecim, uyu hadi.. Lütfen prensesim.."
Ayağımda Selin'i sallarken resmen uyuması için yalvarıyordum.
"Baybi oynucam!"
"Barbie'yi uyanınca beraber oynayacağız, anlaştık mı? Şimdi uyuyoruz."
"Ama ben simdi oonumak iştiyom!"
"Ben de şimdi uyumanı istiyorum babası kılıklı. O keçi inadını bırakıp uyuyacak mısın, yoksa ananeni mi çağırayım?"
-Annem Selin'i kucağına alıp zamanında bana uyguladığı kundak taktiğini uygulayarak 5 dakikada uyuttuğu için Selin 'anane' ve 'uyku' kelimelerini bir arada duyunca meleğe dönüşüyordu.-
"Tendim uyucam!"

---------

Tam Selin uykuya daldığı, beşiğine koyduğum sırada, Cengiz'in bağırışlarını duymaya başladım;
"Aaaaameeeeeeddd! O beniiiiiiim! Anneeeeeeee! Aaaaaamet akülü ayabamı çayıyooooooooo!"
Üstüne Selin de uyanıp ağlamaya başlayınca, kanımın damarlarımdan çekilip alnıma toplandığını hissettim.
Selin'i kucağıma alıp aşağıya indim, Cengiz ve Ahmet arasındaki problemi çözüp misafir odasına gittim. Zaten mayışık olan Selin omzumda uyuyakalmıştı. Beşiğine koymaya çalıştım, boynumu bırakmadı. Odadaki megafonun düğmesine bastım;
"Havva."
"Buyrun Helin Hanım?"
"Selin'le misafir odasındayım, canavarlara sahip çık olur mu?"
"Tabi efendim.."

--------

Yüzümdeki saçlarla uyandım. Saat kaçtı böyle? Ağzındaki emziği, sapsarı lüle saçlarıyla Selin uyanmış, kendi saçlarını uçlarından tutup benim başıma getiriyor, kıvırcık sarı saçlarla nasıl olduğumu hayal edip gülmeye başlıyordu.
"Cadoloz! Bana mı gülüyorsun sen?!"
Selin ayağa kalktı, ellerini beline koydu. Emziğini atıp konuştu;
"Şana güüyom tabi!"
Tam Selin'i gıdıklayacakken kapı çalındı,
"Gir?"
İçeri Havva girdi, elinde telefonum vardı;
"Efendim, Vural Bey. Acil diyor."
Telefonu aldım,
"Efendim Vural?"
"Müjdemi isterim!"
"Çıktı mı..?" Diye mırıldandım, gülümseyerek. Bir hafta olmuştu. Bir haftadır göz altındaydı.. Tonla haber çıkmıştı hakkında.
"Evet. Geliyoruz şimdi, evde konuşuruz."
"Kim kim geliyorsunuz?!" Dedim endişeyle. Tolga'nın çocukları görmesini istemiyordum. Ben bile hazır değildim onu görmeye..
"Ahmet ve ben." Dedi imalı imalı, neyi kast ettiğimi anlamıştı.
"Tamam, bekliyoruz.."

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin