"Yok canım!"

134K 5.4K 263
                                    

Bölüm görseli için @kartanesi98 e çok teşekkür ederim, ellerine sağlık canım benim. ❤️
Çalan telefonun sesiyle uyandım. Sahi, kaç saattir uyuyorduk? 2 falan?
Cengiz ve Ahmet canımızı okumuşlardı yine. Karı koca ayaklarımızı hissetmiyorduk bebek sallamaktan.
Tolga arayanın gelmişine geçmişine söverek telefonu açtı,
"Efendim Yeşim?"
Yeşim kim be? Telefonun ardındaki kişinin bağırıp çağırdığını duyabiliyordum.
"Sakin ol, tekrar söyle ne olmuş?"
"Anladım, tamam geliyorum."
Sonra kalktı, hiçbir açıklama yapmadan giyinme odasına gitti.
Şuanki durumumu, aylar öncesinden sipariş edip ayırttığı kıyafetin kendisine haber verilmeden satıldığını öğrenen müşteri, olarak tanımlayabilirdim.
Öyle sinirli, öyle çaresiz, öyle boşlukta..

Giyinme odasından siyah, paçaları lastikli eşofmanı, siyah tişörtü ve camel renk Burberry kapitone montuyla çıktı.
Komodinden telefonunu, çekmeceden de tabacasını aldı.
Şaşırmıyordum çünkü tuvalete bile tabancayla gidebilirdi, tuvalette zaten bir tabanca olmasaydı..
Odadan çıkmadan önce beni farketti şehzade hazretleri.
"Uyandığını farketmemişim."
"Nereye gidiyorsun?"
"Gelince anlatayım, tamam? Acil biraz. Beni merak etme." Deyip, dudaklarıma bir öpücük bırakıp çıktı odadan.
Salak salak baktım arkasından öyle..

----------

2,5 saat olmuştu, neredeydi bu herif? Yeşim kimdi? Tolga'yla nasıl tanıştılar? Yeşim güzel mi? Yeşim böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
Ay beynim yandı benim. Vallaha gitti. Yandı devreler!

Bu sırada garaj kapısının sesini duyunca perdenin kenarını azıcık çekip baktım, Tolga'ydı. Hemen yatağa girdim, uyuma numarası yapacaktım. Korkuyordum...

Montunu ve tişörtünü çıkarttığını anladım seslerden. Sonra yatağın yan kısmı hafif çöktü, belimin altına bir kol girip tüm belimi sardı, beni kendine çekti.
"Uyumadığını biliyorum."
Umursamadım.
"Hadi Helin, konuşmamız lazım."
Yine umursamadım.
"Gece yarısı bir kere uyanırsan asla uyumazsın. Bunu bir tek ben bilirim. Ayrıca yolumu gözlerken giydiğin sabahlık da üstünde kalmış yavrum."
Gözlerimi sinirle açtım;
"Yolunu gözlemiyordum!"
Bir kahkaha attı,
"Öyle olsun, hiç didişemem seninle. Sor hadi!"
"Neyi?"
"Yeşim'le ilgili merak ettiklerini."
"Cidden mi? Hepsini cevaplayacak mısın?"
Başıyla onayladı, iki koluyla belimi tutup kucağına oturmamı sağladı, böylece göz göze geliyorduk.
"Yeşim kim?"
"İngiltere'ye gitmeden önceki okulumdan arkadaşım."
"Ne iş yapıyor?"
"Manken." Gıcık şey!
"Bir anda görüşmek nereden çıktı?"
"2 ay önce babası vefat etti ve babasının tüm şirketleri, serveti Yeşim'in üstüne kaldı. Ama şuan başarısız bir yönetici olarak görülüyor, ve tehditler alıyor. Bu yüzden de kendini tehdit edenlerden bildiği birkaç kişiye dava açtı, benim ilgilenmemi istedi."
"Az önce niye gittin ona?"
"Evine birisi girmiş. Korkunca kimi arayacağını bilememiş."
"Son soru;" dedim, ellerimi tuttu,
"Dinliyorum küçük hanım."
"O mu güzel ben mi?"
Bir kahkaha attı,
"Hiç karşılaştırmadım."
"Şimdi karşılaştır o zaman."
"Karşılaştıramam."
"Neden?"
"Çünkü onu hiç incelemedim, incelemeye de niyetim yok. Beni sadece sen ilgilendirirsin."
Duyduğum cümlenin verdiği hoşnutlukla gülümsedim,
"Bir gün seni beni mutlu ettiğin kadar mutlu edebilecek miyim acaba?"
Gülümseyip ellerimin üstüne birer öpücük bıraktı,
"Benimle evlendin, her şeyime dayandın, bana iki evlat verdin. Daha ne kadar mutlu edebilirsin ki?"
"Bilmiyorum, ama edeceğim."

---------

Alışverişten döndüğümde Ahmet ve Cengiz Han hala öğle uykusundalardı. Bir iki saatliğine Akasya'ya gitmiş, gezmiş, birkaç parça giysi almıştım.
Eve girince elimdeki poşetleri kızlara verdim, ayağımdaki siyah, yılan derisi stilettoları çıkarıp elime aldım, üst kata geçtim. İlk olarak çocukları kontrol ettim, ardından kendi odama geçtim.
Yağ yeşili yüksek bel tayt-pantolonum,siyah, önü kısa, arkası birazcık daha uzun siyah gömleğim vardı üstümde. Gömleğin önünü içime sokmuştum. Takı olarak tektaşımı, beştaşımı, bir de altın,kalın zincirli bilekliğimi takmıştım. Saçlarımı mandal tokadan kurtardım, dağıttım. Tam o sırada telefonum çalmaya başlayınca yılan derili Mc'Cartney'ime yöneldim, telefonumu bulup açtım,
"Sevgilimm!"
"Duydum ki benim hatun Akasya'larda geziyormuş?" Sesinden gülümsediği belliydi,
"Geç duymuşsun, eve geldim."
"Helin, bir şey söyleyeceğim."
"Söyle hayatım?"
"Yeşim'i yemeğe çağırdım."

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin