"Yalvarırım bırakma beni.."

220K 7.6K 504
                                    

"Ben artık sen olmuşum Helin, ha seni, ha kendimi korumuşum.."

Böyle bir durumda bile rahatça uyuyabilmiştim. Duyduğum ses, aldığım koku, güvendiğim adam... Başıma ne gelirse gelsin, beni huzurlu olmaya zorluyordu. Belki 8-9 saatlik bir huzur ama, olsun..

Sabahın erken saatlerinde Tolga tarafından uyandırıldım. Her zamanki gibi bir uyandırmaydı ama, bu sefer telaşlıydı. Gözlerimi aralayınca üstündeki koyu renk kot pantolon ve lacivert kareli gömlekten, yeni kalkmadığını anladım. Belli etmemeye çalışıyordu, ama sinirliydi. Daha fazla sinirlenmesini istemediğim için kalktım, ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Tipimi zar zor da olsa toparlayıp - o kadar saat ağlayınca biraz zor oldu tabi - hızlıca bir duş aldım, banyodan çıktım.
Tolga'yla göz göze gelince konuştum;
"Bir planımız mı var?"
"Evet, kalın giyin ve valizleri topla." Deyip telefonuna gömüldü.
Kolon göyön vö volozlörü toplo, demedim. Diyesim geldi, ama demedim.

Valizleri çıkarıp ne var ne yok tıkmıştım içlerine. Zor olmuştu, ama bitmişti sonunda.
Koyu renk dar bir kot giyip, üstüne açık gri, oversize, dizlerimde biten kaşe kabanımı geçirdim. İçimde beyaz bir tişört vardı. Ayağıma siyah deri çizmeleri giydim. Yanımdaki en büyük çanta o olduğu için Burberry çantamın içine tüm ıvır zıvırlarımı attım. Unutacağını bildiğim için Tolga'nın telefon şarjını, kulaklığını vs. De toplayıp çantama koydum.
Beyefendi dellenmesin diye son derece sade bir makyaj yaptım. Alışveriş yaparken Tolga'ya aldığımız siyah, uzunca bir atkıyı boynuma hızlıca doladım. Koluma MK saatimi taktım. Kolyem boynumdaydı zaten. Yüzüğüm de sol elimde. Daha fazla aksesuara gerek yok, diye düşündüm.
Saçlarımı da tepede düzgün bir şekilde atkuyruğu yapıp, oturma odasına Tolga'nın yanına gittim.
"Ben hazırım, istediğin zaman çıkabiliriz.."
Başını telefonundan kaldırıp bana baktı, hızlıca yerinden kalkıp, valize koymayıp yatağın üstüne ayırdığım lacivert kapitone montla lacivert atkıyı aldı, valizleri kapının önüne çıkardı, odadan çıktık.
Görevliler hemen yanımızda belirdi, valizleri aldılar.
Biz de Tolga'yla üst kata kahvaltı yapmaya çıktık. Hoş, ikimiz de hiç bir şey yememiştik, moral bozukluğundan iştahımız yoktu.
Yemek faslı da bitince lobiye indik, Tolga otel müdürüyle bir şeyler konuştu, sonra yanıma geldi. Otelin bizim için kiraladığı arabaya bindik, yola koyulduk.
"Nereye gidiyoruz?"
"Havaalanına."
"Takip etmesin.." Dedim ürkek bir sesle.
"Havaalanına ters yoldan gideceğiz, ve giderken araç değiştireceğiz. Otelden resmi olarak çıkışımız cumartesi yapılacak. Paris'te gezdiğimiz düşünülecek. Rahat ol, o bizi burada ararken biz çoktan gitmiş olacağız."
Başımla onayladım, ama hala korkuyordum. Farketmiş olacak ki, aradaki kol yastığını kaldırıp, beni kendine çekti, ayaklarımı toplayıp, yanına sokuldum.
"Nereye gideceğiz?"
"Havaalanı dedim ya."
"Öyle değil.."
"Norveç, Oslo'ya."
Gülümsedim.
"Neden güldün?"
"Soğuk ülkeleri seviyorum.."
O da gülümsedi.
"Neden güldün?" Dedim onu taklit edercesine.
"Sıcaktan nefret ederim."

Kısa süre sonra tenha bir yolda durup beyaz, spor bir Mercedes'e bindik. Bu sefer şoför yoktu, arabayı Tolga kullanıyordu.

Havaalanına gelip arabayı otoparka park ettik, valizleri alıp içeri girdik, check-in yapıp, bekleme salonuna geçtik. Başka bir havayolu şirketinin yine VIP salonundaydık. Bilardo, mini golf sahası falan da vardı burada. Oturup insanları icelemeye koyuldum.
Tolga da yanımda, telefonuyla uğraşıyordu. Biraz sonra bir garson gelip bir şey isteyip istemediğimizi sordu,
"İki kahve." Dedim Fransızca olarak.
Garson gidince Tolga bana dönüp;
"Elin adamıyla neden konuşuyorsun?"
"İki kahve, dedim sadece Tolga. Abartma."
" Hiç bir erkekle konuşmayacaksın, bir daha tekrar etmeme gerek kalmasın sakın."
Psikopat mı, manyak mı, takıntılı mı, hepsi mi?
Neyse Helin, alttan al.. Diye geçirdim içimden.
"Tamam, haklısın. Bir anlık boşluğuma geldi."
"Gelmesin."
"Tamam." Gıcık.
Bu sırada kahveler geldi, erkek garsona söylememe sinir olduğundan, sırf inat uğruna içmedi Paşa Hazretleri..

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin