Buz Adam

By Evsancimen

305K 12K 734

Buz gibi olan, her şeyi içinde yaşayan, duygularını herkesten saklayan belki de duyguları olmayan bir adam dü... More

Buz Adam -1-
Buz Adam -2-
Buz Adam -3-
Buz Adam -4-
Buz Adam -5-
Buz Adam -6-
Buz Adam -7-
Buz Adam -8-
Buz Adam -9-
Buz Adam -10-
Buz Adam -11-
Buz Adam -12-
Buz Adam -13-
Buz Adam -14-
Buz Adam -15-
Buz Adam -16-
Buz Adam -17-
Buz Adam -18-
Buz Adam -19-
Buz Adam -20-
Buz Adam -21-
Buz Adam -22-
Buz Adam -23-
Buz Adam -24-
Buz Adam -25-
Buz Adam -26-
Buz Adam -27-
Buz Adam -28-
Buz Adam -29-
Buz Adam -30-
Buz Adam -31-
Buz Adam -32-
Buz Adam -33-
Buz Adam -34-
Buz Adam -35-
Buz Adam -36-
Buz Adam -37-
Buz Adam -38-
Buz Adam -39-
Buz Adam -40-
Buz Adam -41-
Buz Adam -42-
Buz Adam -43-
Buz Adam -44-
Buz Adam -45-
Buz Adam -46-
Buz Adam -47-
Buz Adam -48-
Buz Adam -49-
Buz Adam -50-
Buz Adam -51-
Buz Adam -52-
Buz Adam -53-
Buz Adam -54-
Buz Adam -56-
Buz Adam -57-
Buz Adam -58-
Buz Adam -59-
Buz Adam -60-
Buz Adam -61-
Buz Adam -62-
Buz Adam -63-
Buz Adam -64-
Buz Adam -65-
Buz Adam -66-
Buz Adam -67-
Buz Adam -68-
Buz Adam -69-
VEDA -70-

Buz Adam -55-

2.8K 141 10
By Evsancimen

Karan gideli yaklaşık 2 saat olmuştu. Kararan gökyüzü ve yanan sokak lambasının altında resmin uçan küllerinin arkasından göz yaşı döküyordum. Teyzemin, Nur'un, Tuna'nın kaç kere aradığını sayamadım. Muhtemelen teyzemle Nur beni merak etmiş ve Nur'da arayıp Tuna'ya sormuştur. Şuan kimseye açıklama yapacak durumda olmadığım için hiç bir telefona bakmadım. Karan'a en azından son bir kez ne hissettiğimi söylemeliydim. Bunu başka biri yapmış olsa ''gurursuzluk'' diyebilirdim ama şuan nitelendirileceğim sıfatlarda benim için önemli değildi. 

Derin bir iç çekip elimin tersiyle gözyaşlarımı silip Karanların evinin yolunu tuttum. Onu bu kadar incitmiş olduğuma inanmak istemiyordum. ''İncinmek'' sözcüğü Karan'a uzak geliyordu. O incinmezdi ki, incitirdi. Yani hep böyle olmuştu. Onu böyle üzmüş olduğum için tuhaf, karmakarışık hissediyordum. 

Kapıyı tıklattığımda nefes alıp almadığımı bilmiyordum. Sanki kan vücudumdan çekilmiş, kalbim durmaya hazırlanıyor ama son bir kez Karan'ı görmek istiyor gibi. Karşıma gelse de ne diyecektim ki? ''Karan az önce yalan söyledim çünkü saçmalamakta üzerime yok'' falan mı? 

Korktuğum olmadı, kapıyı Kumru açtı. Onunla da ilk defa yüz yüze geliyorduk son olaylardan sonra. 

-Vera?

-Karan evde mi?

-Hayır okuldan sonra hiç gelmedi. Büşra bizdeydi, onu buraya yollamış kendininde bir işi varmış.

O sırada o kafedeki kız yani Büşra dedikleri işte, o geldi. Kıza öfkeyle mi baksam, tepkisiz mi kalsam bilemediğim için boş gözlerle onu süzdüm. 

''Gelsene'' dedi, gözlerinin içine iyice bakıp yutkundum. Reddetmek en iyisidir diye düşünerek ''Ben gitsem iyi olacak'' dedim. Arkamı döndüğümde Kumru kolumdan tuttu.

-Vera bana kızgın mısın?

Pişmanlıkla dolu olan gözlerine baktım, elimle yanağını okşayıp ''Değilim ama şimdi gerçekten gitmem gerek'' dedim. 

Arkamı dönüp gidecekken bu sefer beni durduran ses Kumru'dan başkasıydı, Büşra..

Yanıma gelip ''Sizin bankınıza bak, ordadır ve lütfen kuzenimi üzme. O kolay kolay bir kızı anlatmaz kimseye.'' dedi. İki sarsıntıyı aynı anda yaşamıştım. Karan'la Büşra kuzenlerdi ve Karan beni ona anlatmıştı. İşte o an Büşra'ya nasıl bakacağıma karar verip gülümsedim ve koşarak okula gitmek için hızlı hızlı adımladım geldiğim yolu. 

Heyecandan kalbimin ritminin nasıl değiştiğini anlatamam.

Sokak lambaları sanki Karan'a gideyim diye aydınlatıyordu yollarımı. Arabalar daha temkinli geçiyordu yoldan, rüzgar daha güzel esiyordu sıcaklamadan çabucak ona ulaşayım diye ama kalbim? Okula geldiğimde kalbim tüm iyi şeylere zıt gitmek istercesine zorluyordu göğüs kafesimi. Elimi sol yanıma kenetleyip derin bir nefes aldım. ''Allahım lütfen, lütfen bu sefer ağlayarak ayrılmayalım. Lütfen ilk defa yüzüm gülerek döneyim şu uğruna geldiğim yolları.''

Demir kapının üzerinden atlayıp arka bahçeye koşmaya başladım. Kapüşonu kafasına geçirmiş bir beden, elinde ufacık bir ışık.. Muhtemelen sigaranın ateşiydi gözüme gözüken. 

Arkasına gelip öksürdüm. Hiç arkasına bile dönmedi, sanki kimse yokmuş gibi davranmaya devam etti. Karşısına oturmak varken yanına geçtim. Kapüşonunu kafasından sıyırdım ve ıslanmış olan saçlarını elimle karıştırıp kafasını omzuma koydum. 

''Zor değil mi?'' dedim fısıldar sesle. Kafasını iyice omzuma yerleştirip ''Çok zor'' dedi.

Biliyordum, zordu. Sevdiğin halde imkansıza batmak çok zordu. Elimle ıslak olan saçlarını karıştırdım, okşadım. 

-Vera?

-Hıh?

Sigarasından bir nefes alıp dışarı verdi.

-Ona da bana baktığın gibi bakıyor musun?

Bir soru ne denli acıtabilirdi bir insanın yüreğini? Bir soru bin yara açar mıydı kalpte? Bir soru kaç kere tüketirdi bir insanı? Kaç kere çaresizliğe sürüklerdi adım adım? Yutkunmaktan, cevabı net olsa da bir süre cevaplayamadım. Derin bir nefes alıp öptüm ıslak saçlarından, ''Asla'' dedim. ''Ben tek sana öyle baktım, hep sana. Canımı yaktığında bile kendini suçlu hissetme diye ağlamamak adına kaç kere çenemi sıktığımı hatırlamıyorum Karan. Koşa koşa gelmek istediğim senden bir adım uzaklaşıyorum her gün. Ben bakamam kimseye öyle.''

Omuzumu başına yer yaptı, iyice sokuldu. Sigarasını banka bastırıp söndürdü ve sanki ben yokmuşum, başını koyduğu evdeki yastığıymış gibi rahattı. Bugünü telafi etmesi gereken bendim. Onun için ben konuşmaya başladım.

-Biliyor musun? Ben hep ağlayayım da babam silsin gözyaşlarımı isterdim. Küçükken istediğim bir şey olmadığın da hemen odama koşar ağlardım. Belki babam gelir, ellerini yanaklarımla birleştirir o lanet ıslaklığı kurutur diye. Mesela annem bana bir şeker almıştı böyle kocaman bir lolipop ama normallerinden büyük, tadı da berbattı şansımdan. Yani biraz daha yesem kusacağım o derece. Mutfağın tezgahına bırakmıştım annem çöpe atsın diye. Sonra gelip abim yemiş, bende bunu görünce ağlayarak odama koştum. Aslında derdim abimin yemesi değil, belki babam ağladığımı görür de gelir umuduyla. Sonra abim gidip o şekerlerden bir kutu almıştı sırf susayım diye ama daha çok ağlamıştım ''ben bunları sevmiyorum neden aldın'' diye.  

Hafiften dudaklarının kıvrıldığını hissedebiliyordum. Başını kaldırdı ve ''Gözlerini kapat'' dedi. Bir an ne olacağını anlamayıp gözlerine baktım, ''Hadi Vera, kapat gözlerini.''

Dediğini yapıp gözlerimi kapattım. Ellerini yanaklarımda gezdirdi ve akan gözyaşlarımı baş parmağıyla sildi, ''Bugün gözyaşlarını silenin ben değilde, baban olduğunu düşün olur mu?'' dedi. O an içimde köpüren ağlama hissini tarif edemem. Böyle bir şey düşüneceği aklıma bile gelmemişti. Ellerini yanağımda gezdirmeyi bıraktığında gözlerimi açmaya cesaretim yoktu. 

-Aç gözlerini.

-Açamam, cesaretim yok.

-Neden?

-Açarsam babam gider. 

Bu cümleyi söyledikten sonra ellerimi tuttu. ''O zaman gözlerini açmadan şuan karşında baban varmış ve ellerini tutan oymuş gibi konuş'' dedi. Bu benim için çok değişik ve zordu. ''Karan ben yapamam'' dedim ama ''Karşında Karan yok, baban var.'' diye beni ikna etmeye çalışıyordu. ''Peki'' diyip öksürdüm.

-Merhaba baba, ben kızın. Şu doğumuna geldiğini sandığın ama aslında kendi ölümüne geldiğin varya hani, ona sebep olan benim. Oysa olmasaydı o kaza, sen yanımda olacaktın. Sığınağım ikiyken üçe çıkacaktı. Ne güzel olurdu değil mi? Sığındığım en büyük ve en güvenilir limanı kaybettim, şimdi bir tane kaldı. Bir de sen olsaydın daha güvende olurdum. En azından ağlamazdım kolay kolay. Bu kadar güçsüz olmazdım. ''Annen ölmüş başın sağ olsun'' diyenlere, ''Sağ olun ama benim bir de babam var. O güçlü, dev gibi. Öyle bırakıp da gitmez, annem ona bıraktı bizi'' derdim. Annem hep ''Ben ölürsem'' diye başlayan cümleler kurduğunda kalbim sıkışır, nefes alamazdım. O korkuyu sende yaşayamadım. Küçükken bu kızın en çok devlerden korkardı. Sen yoksun diye çok ağlardım annemde artık ağlamayayım, sana olan ilgim azalsın diye ''Baban bir devdi'' derdi. Ben o zaman devleri sevmeye başlamıştım biliyor musun? Hatta her önüme gelene ''Benim babam kocaman bir dev'' derdim. Keşke şimdi yanımda olsan da o dev gibi kollarınla beni sarsan. Biliyorum, ikinizde beni gökyüzünden izliyorsunuz. Seni hiç görmeden dev kadar sevdiğimi unutma baba..

Gözleri kapalıyken ne kadar çok ağlayabilirdi bir insan? Gözümden çıkan yaşlar çeneme doğru akarken normal akışını bırakmış sanki bir çeşmeden su akıyor gibi hızlı ve çok akıyordu. Karan bana sarılıp ''Koca dev adamın, dev kadar kalbi olan minik kızı, ağlama'' dedi.. Bu cümle ne kadar da hoşuma gitmişti. ''Koca dev adamın, dev kadar kalbi olan minik kızı..''

Başımı Karan'ın boynundan çektiğimde ''Sıra sende'' dedim. Gözlerini kocaman açıp ''Bunu benden isteme sakın'' dedi. Gözlerimi kısıp ''Hadi ama Karan, ben seni kırmadım lütfen.'' dedim. Başını ''hayır'' anlamında salladı. Önüme dönüp parmaklarımla uğraşmaya başladığımda ''Tamam'' diye bir ses işittim, ''Üzülme tamam, yapacağım.''.. Hemen yüzüme kocaman bir gülümseme yayıp Karan'a döndüm, ellerimi uzattım. O yeşil gözlerini yumduğunda sigaranın bile arasında sanat eseri gibi durduğu ellerini sıkıca tuttum. Derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı. 

-Selam anne! Ben de işte tanıdığın, yüzünü bildiğin, doğurduğun ama bakmak yerine kendi rahatlığın için terk ettiğin oğlun. Normalde sana içimi açmayı bırak ''anne'' bile demezdim ama karşımda her şeyimi kaybetmişken her şeyim olan bir kız var, kıramadım. Herkes dışarıdan berbat bir insan olduğumu düşünüyor senin yüzünden! Kimse beni incitmesin diye duvarlar ördüm kendime. Kimse bir daha terk edemesin diye hayatıma da almadım birini. Bir bedene iki terk ediliş fazlaydı üçüncüyü kaldıramam diye düşündüm. Belki burada, yanımda olsaydın daha duygu yüklü biri olabilirdim. En azından hislerimi belli ederdim değil mi? Senin köreltip, yok ettiğin duyguları bir daha gün yüzüne çıkaramamıştım ben. En ufak şeyde kanayan ilk yara senin açtığın oluyor, insanlar bunu kullanıyor. Ne kadar iğrenç ve sıçılası bir durum ''Annesi bunu başka bir herif için terk etti'' damgası. ''Annem beni başka bir herif için terk etmedi'' diyemiyorsun mesela. Keşke gidiş sebebin daha geçerli olsaydı. Senin boktan sebeplerin benim kendimi savunmamı engelliyor ve biri beni bununla vurduğunda inkar etmek yerine öfkelenip, ağzını burnunu kırıyorum karşıdakinin. Senden nefret ediyorum! Ama sana koşmak istiyorum. Bir kere karşında hıçkıra hıçkıra ağlayıp bir daha karşıma çıkma istiyorum. Artık sana ''Senden nefret ediyorum'' demeyi seviyorum çünkü seni önemsediğimi hissediyorum bu cümleyi söylerken. İnsan önemsemediği birinden nefret bile edemez değil mi? 

Allahım sanki Karan'ın kirpiklerini teker teker dizmişsin gibi, diğerlerinden çok daha farklı, çok daha başka..
Uzun kirpiklerinin arasında bir su damlası belirdi birden. Karşımda ağlayamaz belki diye sarıldım, bakışlarımı arkadaki yosunlara diksem de Karan'ın içini çekişi ağladığını saklayamıyordu işte. 

Kalktı yerinden, kapüşonunu kafasına geçirdi, ''Artık gitsek iyi olacak'' dedi. Acısını belli edince savunmasız olduğunu düşünüp kaçıyordu benden. 

Gözlerine bakıp ''Üzülme, terk edip giden annenin terk etmeyi beceremeyen oğlu'' dedim.

Yere eğip kafasını ''Ağlama, koca dev adamın, dev kadar kalbi olan minik kızı'' dedi.

Hoşça kal, buzları bir günde kaynar suya dönüşen güzel adam..

Hoşça kal, duvarını aşmama izin veren sıcak yürekli buz adam..

Continue Reading

You'll Also Like

111M 4.5M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
9M 567K 54
Gözlerinizi açtığınızda yıkılmış bir evde uyanacaksınız. Tek çıkış yolunuz yerin altı olacak. Kendinizi bulduğunuz çıkış noktası her bir yanı kameral...