Eva; Gelecek Umuttur

By GlsmOzdmr

593K 34.1K 3.6K

29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm -Final-
Veda Konuşması
Eva Severlere Yeni Hikaye

54. Bölüm

5.3K 392 30
By GlsmOzdmr

Athan; 

Karşımdaki acıklı tabloyu izlerken ağlamam gerektiğini biliyordum fakat ağlamıyordum. Rosalinda ameliyatın girişinde babasının elini sıkıca tutuyordu. Micheal Greenwood'un onun elini okşamasına bakıyordum. 

''Seni burada bekleyeceğim.'' dedi bay Greenwood.

''Seni seviyorum baba.'' Rosalinda'nın bu son sözü üzerine eğilip alnından öptü kızını ve ellerini ayırdılar. Bay Greenwod'un Rosalinda'nın kulağına fısıldadığı şeyi duyamamıştım. Göğsümde kavuşturduğum ellerimi çözüp Ameliyathaneye sokulan Rosalinda'nın peşinden gittim. İkinci kapıdan gerçek ameliyathaneye girmeden yakalamıştım. ''Kahraman doktor geldi.'' 

''Doktor olmak zaten kahraman kelimesinin eş anlamlısıdır. Tüm hayatımızı başkalarının hayatı için feda ediyoruz gönüllü olarak.'' dediğimde sırıttı.

''Uzun süre sonra gerçek Athan'ı görmek mükemmel.'' Rosalinda'nın gülmesiyle hafifçe sırıttım. O an üzerimden kalkan yükü hissettim. Farklı bir ben olduğumu suratıma vurması Rosalinda'nın gerçeği anlamamı sağladı. Stres gidince rahatladım. 

''İçeride bol şans.'' dediğimde gözlerini devirdi.

''Şans dileme bana dua et. Bakarsın Tanrın dualarını kabul eder.'' dediğinde başımı tamam anlamında salladım. Oluşan sessizlikte birbirimize baktık. Sonra son kez sırıtıp arkamı döndüm. Tam ameliyathaneden çıkarken Rosalinda'nın sesini duydum. ''Biliyorum beni bekleyeceksin.'' demişti. Arkamı dönmedim. Bir kez daha bakmadım Rosalinda'ya. Koridora geri çıktığımda Bay Greenwood ayakta bekliyordu. Duvarın kenarında bir tane koruması vardı. Dev gibi bir adamdı. 

''Genç adam kahve içmek ister misin?'' sorusuyla önce şaşırdım. Sonra Bay Greenwood'un cevap beklediğini görünce  başımı olumlu anlamda salladım. Arkasını dönüp ilerlemesini izledim sonra peşine takıldım.

-

Karşımda zarif şekilde kahvesini yudumlayan adama baktım. Sıcak kahveyi bir dakika içerisinde bitirmek gibi gereksiz bir yeteneğe sahip olduğum için utanmıştım. Bakışlarımı zorla Bay Greenwood'un üzerinden çektim. 

''Bay Greenwood...'' diye söze başladım. Amacım özür dilemekti. Fakat Bay Greenwood fincanını fincan altlığına bırakıp bana baktığında sustum. Bunu istiyordu. Tek kelime etmeden susmamı sağladı. 

''Lütfen bana Micheal diyebilirsin. Sizli konuşmamıza gerek yok. Sen artık ailemizden sayılırsın Athan. Kızım için yaptıkların paha biçilemez. Beni aradığın için özür dilemek istiyorsan aklından çıkar o düşünceyi. Benim sana teşekkür etmem gerekir.'' dediğinde ağzım hafifçe aralandı. O mükemmel İngiliz aksanı değil ne diyeceğimi tahmin etmesi beni bu kadar şaşırtmıştı. Kafamı sadece sallayıp onu onaylamakla yetindim. Bu adamda insanı hipnotize eden bir durum vardı. Bir süre daha konuşmadık. Bu sefer sessizliği Micheal bozdu. ''Athan, yakışıklı ve başarılı bir genç adam olmuşsun. Başarılı olacağını seni ilk gördüğümde anlamıştım. Yakışıklı olacağın konusu ise biraz karışıktı.'' dediğinde güldüm. Ortamdaki gergin havayı dağıtmak için bu espriyi yaptığını biliyordum.

''Teşekkür ederim. Bu fırsatı yüz yüze yakalayabileceğim aklıma gelmezdi ama fırsat gelmişken teşekkür ederim. Her şey için teşekkür ederim. Greenwood vakfı olarak eğitim hayatım, kişisel gelişimim için hep arkamdaydınız çok teşekkür ederim.'' dediğimde gülerek başıyla teşekkürü kabul ettiğini belli etti. 

''Senin gibi gençlerin eğitimi her zaman bizim için önemli, bu dünya üzerinde gördüğün her bir eser yok olmaya mahkumdur. Sadece iyi eğitilmiş insan yok olmaz. İyi eğitilmiş bir insan kitap yazar, resim çizer, beste yapar, okur, doğaya saygı duyar ve sayılabilecek bir sürü özelliği vardır. İçlerinden en önemlisi nedir biliyor musun?'' sorusuyla direkt gözlerime baktı. Durdu. Düşünmem için fırsat verdi. Çekinerek konuşma cesareti bulmam birkaç dakikamı almıştı.

''İyi eğitilmiş bir insan, insan yetiştirir.'' dediğimde suratına gururlu kocaman bir gülümseme yerleşti. 

''Sen iyi eğitilmiş bir Greenwood insanısın. Sanat Akademisinde yaptıklarında harika bizzat görme fırsatı yakalamıştım.'' dediğinde şokla gülümsedim.

''Beni hatırlıyor musunuz?'' 

''Elbette, sen Eva'nın özel konuğuydun. Eva, Greenwood vakfı gecelerine özel konuk getirmez. Ömrü boyunca tek özel konuğu sendin. Biricik kızımın hayatındaki tek özel konuğu unutmam.'' dediğinde fincanına uzandı. Sonra durdu. Elini hafifçe havaya kaldırdı. Arkasındaki devasa koruması anlamadığım bir hızla fincanı aldı. Arkasını dönüp anlamadığım bir şekilde başka bir fincan bıraktı masaya. Bu fincanda da kahve vardı. Tek fark dumanı tütüyordu. Sıcaktı. Korumayı takip ettiğimde kafeteryaya ilerliyordu. Patronunun zevklerini iyi ezberlemişti. Her şeyin zamanını iyi biliyordu. Aniden ben korumaya odaklandığım için ana konuyu kaçırdığımı anlamam zaman almıştı. Eva, özel konuk, tek ben... Sorun şuydu ben Eva'nın değil Rosalinda'nın özel konuğuydum. Beni İngiltere'ye Rosalinda göndermişti. Eva karşılayıp benimle ilgilenmişti. Bunu Micheal bilmiyorsa sebebi olmalıydı. 

''Bu beni onurlandırdı.'' demekle yetindim. Rosalinda veya Eva'yı satmayacaktım. Eva... Yine aklıma gelmişti. Bakışlarımı Micheal'ın gözlerine çevirdim. O aynı maviler... Fakat Eva'nın bakışları daha derindi. Gözleri daha güzeldi.

''Rosalinda ile ne zamandır görüşüyorsunuz?'' sorusuyla düşüncelerimden sıyrıldım. Surat ifadesine odaklandım. Sorusu masum değildi. Bakışları hiç değildi. Başka bir iması vardı. Rosalinda ile aramda bir şey olup olmadığından çok Rosalinda'nın hayatıyla ilgili gibiydi. 

''Rosalinda, Lou'yu ziyaret etmeye geldiğinde görüşüyoruz. Çoğu zaman fırsatım olmadığı için denk gelemiyoruz maalesef.'' dediğimde kahvesinden yudumluyordu. Salak değildim. Başkasının hayatını ifşa edecek hiç değildim. 

''Rosalinda genelde New York ve çevresinde olmayı sever. Eva'ya yakın olmak hoşuna gidiyor. New Young için Eva'yı ikna etmek zor oldu onun için Eva kazandığında ise Eva'nın çevresinden ayrılmıyor.''

''Eva, New young da mı?'' şaşkınlıkla düşünmeden öne atılmıştım. Sorum istemsizce çıkmıştı. Bu durumdan haberim olup olmadığını anlamak istemişti. Ben ise istediği cevabı anında vermiştim. Kafasını sallayarak beni onayladı. Bakışlarını bahçeye çevirdi. Konuşmayı burada bitirdiği belliydi. Hiçbir şey bilmediğimden emin olmuş gibiydi. Telefonum titrediğinde cebimden çıkarıp ekrana baktım. Ashle mesaj atmıştı.

'Athan, ben kendimi iyi hissetmiyorum... Ölmek istiyorum...' 

Mesajı okuduğumda istemsizce kaşlarımı çattım. Hayalleri yıkıldığı için böyle hissediyordu. Bu adil değildi. Derin bir nefes aldım. 

''İyi misin?'' soruyla bakışlarımı karşımda oturan Micheal'a çevirdim. Endişeli bir hali vardı.

''Ah, hayır yani evet ama Rosalinda ile ilgili değil. Bir arkadaşım.... Önemli değil.'' dedim. 

''Genç adam önemli bir haber almış olmalısın. Suratındaki endişe gerçek. Eğer anlatırsan belki çözüm bulabiliriz.'' dediğinde sesindeki ve beden dilindeki o samimiyet insanı ele geçiriyordu. İnsanı etkileme yolunu biliyordu. Bir süre kararsız kaldım. Belki bu durumda tek yardım edebilecek kişi karşımda oturuyordu. Greenwood şirketinin sahibiydi. Yönetim kurulu başkanlığı yapıyordu. Ne kadar güvene bilirdim? Rosalinda beni sık sık ziyaret ederdi. Biraz önce Micheal'a yalan söylemiş olabilirdim ama Rosalinda'nın bana her şeyi anlattığını da bilmiyordu. Karşımda insanı kolayca etkileyebilen insanın ne kadar acımasız olduğunu biliyordum. Timsah gibiydi önce kendi yavrusunu yer sonrada gözyaşı dökerdi. Her şeyin farkındaydım Ashle zaten batmıştı kaybedecek bir geleceği yoktu. Bu kadar büyük bir olayı saklayamayacaktı. Belki bir şansı olabilirdi. Derin bir nefes aldım ve telefonu cebime koydum. 

''Şuan kızınız ameliyat olurken böyle bir olay saçma olacak ama arkadaşım Greenwood şirketinde çalışıyor....'' Ashle'nin başına gelen her bir şeyi anlattım. Sözümü kesmeden sonuna kadar dinledi. ''...Bu basit bir olay değil biliyorum şuan tek yardım edebilecek kişi sizsiniz.'' 

''Genç adam o olay o kadar basit değil.'' dedi ve sustu. Bir süre düşündü. Uzun uzun camdan dışarı bahçeye baktı. Doğayı izledi. Geri konuşmaya başladığında bana döndü. ''Silah şirketiyle ben ilgilenmiyorum. O şirket evet Greenwood genel merkezine bağlı ama her şirketin kendi sahibi var. Üzgünüm genç adam arkadaşın kendi başının çaresine bakmak zorunda. Tek tavsiyem arkadaşın sessiz kalsın.'' tekrar sustu. ''Eva bunu öğrendiğinde intikamı herkesi kavuracak.'' diye mırıldanmıştı. Duymamazlıktan geldim. Benim duymam için söylememişti. Kendi kendine konuşmuştu. Bende bakışlarımı kafeteryaya çevirdim. Arkadaşlarımı bize uzak bir masada otururken gördüm. Richie ve William bana bakıyordu. Lou ve Aabha ameliyathanedeydi. Arkadaşlarıma aldırış etmeden önüme döndüm. O sırada Micheal'ın telefonu çaldı. Çıkarıp kimin aradığına baktı. ''Önemli bir telefon cevap vermek zorundayım.'' dedikten sonra telefonu açtı. Konuşması yarım dakika sürmüştü. Aniden ayağa fırladı. Bende onunla birlikte ayağa kalktım. 

''İyi misiniz?'' sorumla kafasını olumsuz anlamda salladı. 

''Jeti hazırlayın hemen gidiyoruz.'' dediğinde koruması telefonunu çıkarıp arama yaptı. ''Genç adam kızım ameliyathaneden çıktığında onun yanında olursan arkadaşının sorununu kimse duymadan çözerim.'' dedikten sonra tek kelime etmeme fırsat vermeden hızla uzaklaştı. Korumasına emirler vererek ilerliyordu. 

''Athan ne oldu?'' Richie'nin sesiyle Micheal'ın arkasından bakmayı kestim. 

''Bilmiyorum telefon geldi ve gitti.'' dedim.

''Kızı ameliyat olurken onu beklemeden gitti mi?'' William şaşkınca arkasından bakıyordu.

''Sanırım kızından daha çok sevdiği şeyler var.'' derken kalktığım yere geri oturdum. Biraz önce yaşadığım enteresan olayı düşünürken karşıma oturan arkadaşlarıma baktım bu tüm sorunlar bittiğinde yine baş başa kalmıştık. Sadece biz, Avustralya da Sydney  Üniversitesinin hastahanesinde ben, arkadaşlarım ve hastalarla baş başa kalmıştım. Derin bir nefes aldım. Bundan sonraki sıradan hayatıma.


Diğer hikayelerimi profilimde bulabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 119K 65
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
97.8K 1K 9
"Abin bu söylediklerini duysa ne olur biliyorsun değil mi Mavi?" "Şimdilik duymayacağına göre bence sorun yok Feyyaz." "Bana Feyyaz Abi demelisin Mav...
62.6K 5.1K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
1.3M 60.2K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...