Merhabalar Efenim. Bugün ki Kitap Kokan Kadınımız @ozgeerk( kendisi çok canım ablam olur.) Tanımıyanınız yoktur ama ben yine de tanıtayım. Kendisi Masum Koza, Destan kitaplarının ve Kutsal,Neşter,Mühür,Sınırsız Ol,Bozbora,Diriliş-Nefes, Usta, Yeksan ve Ebedi Yansıma hikayelerinin yazarıdır. Bakalım nasıl cevaplar almışız bu sefer. 😍 Unutmadan medyadaki şarkı Ablam'ın özel zevkidir. Dinlemeyi unutmayınız efenim.
(Röportajı bugün atmayacaktım . Malumunuz olaylar yüzünden ama bir parça olsun yüzünüz güler belki diyerek bu saatte atmaya karar verdim. Umuyorum ki bu son olsun. Ve Allah hepimizi korusun.)
1)Ablacım öncelikle seni bir tanıyalım. Özge kimdir? Ne yapar? Ne yer? Ne içer?
Merhaba tatlım. Özge Kimdir? Kendi halinde okumaya ve yazmaya aşık; evli, bir kız çocuğu annesi 33 yaşında bir kadındır. Azıcık deli dolu, bazen kapalı kutu, genellikle mantıklı, yazdığı romantik karakterlerin aksine oldukça ormantik... Ne yer dersen çikolata için ölümüne kapışırım, ne içer dersen vallahi sudan başka bir şey sevmem kolay kolay...
2)Elinde hayatının herhangi bir güne geri dönme şansın olsaydı ve o günü bir daha yaşasaydın. Bu gün hangi gün olurdu?
Hmmm zor bir soru. Sanırım iki güne geri dönmek isterdim. Bİlmeyenleriniz çoktur; ben eşime ilk gördüğümde aşık oldum ve bu adam benim eşim olmalı dedim. Tekrar o gün, aynı şartlarda; onunla karşılaşmak ve o hafif yeşile çalan gözleriyle buluşmak isterdim. Yukarıdaki soruda ormantiğim dedim ama burası pek bir romantik oldu sanırım
İkincisi de sanırım babamın öldüğü gün olurdu. Ellerini tutuyordum son nefesini verirken o güne neden geri dönmek isteyesin ki diyebilirsiniz; ama ben dönmek isterdim. "Korkma bak ben yanındayım, buradan çok daha güzel bir yere gideceksin... Seni çok ama çok seviyorum... Sen sahip olabileceğim en harkülade babasın... Benim babam olduğun için teşekkür ederim..." derdim. Nefesim kesilene kadar onu ne çok sevdiğimi söylerdim.
3)Yazma maratonun nasıl başladı?
Sanırım artık herkes ezberledi. Vallahi benim küçük cadıya hamileydim. Zor da bir hamilelik geçiriyordum. Dışarı çıkıp kitap alamıyorum. Evdekileri de 3'er 5'er defa okumuşum. E sıkıldım tabi doğal olarak. Ben yazacağım yahu ne var yani dedim... Çok kolay dile getirdim ama sonrasında ne kadar özveri gerektiren bir iş olduğunu anladım tabi. Ondan sonra da bırakamadım. Benim için nefes almak kadar mecburi bir şey oldu yazmak.
4)Bize yaptığın en büyük sakarlığı anlatır mısın?
Ya bu çok komik bir hikaye aslında. Üniversitede bir hocamız var. Hepimizin ödü kopuyor. Öyle otoriter öyle korkutucu ki... Onun dersinden geçmek Nobel almak gibi... Dersin ortasında sevgilimle mesajlaşıyorum sıra altından. Hoca seslendi "Özge " diye. Ben ne desem beğenirsiniz. "Efendim aşkım "dedim. Hocaya... Yerin dibine girdim tabi. Dedim kesin kaldım. ölse geçirmez bu beni. Çok şükür korktuğum gibi olmadı.
5)Şuan da bir hikayenin başkahramanı olsaydın ve hayatını sen yazsaydın. Nasıl bir hayatın olsun isterdin?
Aslında bir hikayemin baş kahramanıyım. Ama kimse bilmiyor . O yüzden laf aramızda
6)Ablam hikaye yazarken başına ilginç bir olay geldi mi?
Aslında gelmedi... Yani sanırım gelmedi. Ayy bilemedim şimdi geldi mi ki?
7)Hikaye yazarken birisi seni görse hakkında ne düşünür?
Güzel soru. Vallahi beni uzaktan izleyen biri " bu kadın neyin kafasını yaşıyor" diyebilir. Çünkü daima müzik dinlerim yazarken ve aynı anda o şarkıyı söylerim. Bir yandan yazmaya devam ederim. Arada şarkının gazına gelirim ellerim kollarım oynar. Ayy ne kadar sakil görünüyorumdur karşıdan kim bilir( Bazen eşim başını uzatır kapıdan " Uçtun aşko yine... Az sakin "der. Artık nasıl şekillere büründüysem.
8)Bana çok az kişinin bildiği bir özelliğini ya da huyunu söyler misin?
İki özelliğim var böyle. İlki; eğer çok makyaj yaptıysam, ekstra ekstra süslüysem kesin çok hastayımdır kendimi iyi hissetmek için yapmışımdır. Diğer huyum da; oldukça güler yüzlüyümdür, kolay kolay kimseyle sorun yaşamam, insanları yargılamamaya çalışırım ama madalyonun öteki tarafında çok soğukkanlı biriyim. Pire için yorgan yakarım umrum olmaz. Ama sen bu kadar acımasız olamazsın derler şaşırırlar. Tabi bu durum çok çok uç konularda kendisini gösterir. Bir de beni böyle sinir etmeye çalışırlar ama umursamaz tavrımla karşımdakini sinir ederim.
9)Diyelim ki çok önemli bir işin var ve bir yere yetişmen lazım ama aklında müthiş fikirler dolanıyor. Yazmasan uçup gidicekler ne yapardın ?
Hayatta yazmadan gitmem. Hiç olmadı telefonuma not ederim. Ses kaydı yaparım. Gazete kenarına yazarım. Çünkü bir kere muazzam güzel bir sahneyi kaybettim o şekilde. Yatmıştım, aklıma geldi. Bütün ayrıntıları diyaloglara kadar zihnimde. Sabah ilk iş yazmalıyım dedim. Sabah bir kalktım ki tek bir kelam yok aklımda. Bu arada bu olay DESTAN'da olmuştu hala içim içimi yer o sahneyi nasıl atladım diye.
10)Ablacım eskiden wattpad daha sakindi. Şuan baya büyüdü,kalabalıklaştı. Doğal olarak bazı sorunları beraberinde getirdi. Sen gidişattan memnun musun? Sence neler yapılabilir?
Ben mümkün olduğunca kendi okurlarımla ilgilenmeye çalışıyorum. O kadar yoğunum ki gelen yorumlara dönemiyorum çoğu zaman. Wattpad büyük bir imkan sağlıyor isteyen herkese. Eğer doğru kullanılırsa tek kelime ile bulunmaz nimet. Ama berbat tarafları var mı; elbette var. Bunların ne olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşallah kendi içinde bir otokontrol sistemi bir an evvel kurulabilir.
11)İlk hikayenden beri büyük bir keyifle takipteyim. Peki DESTAN nasıl ortaya çıktı? Bu raconları nereden öğrendin?
Teşekkür ederim ablacım. Destan nasıl çıktı? Sevgili Mihri'nin bir şiiriyle çıktı. Aynı zamanda masum kozayı yazarken Hayal'i ayağa kaldıracak olan gücün aşk olmadığını, başka şeye ihtiyaç duyduğunu vurgulamak istiyordum. Çok önceleri böyle bir karakter sokma fikri vardı aklımda ama DEVRAN karakteri Mihri sayesinde oluştu. Ve sonra ben bile duramadım. Hala yazabilirim onu.
12)Ablacım fantastikte yazıyorsun aşkta, aksiyonda .Zor olmuyor mu senin için? Birde bunları aynı an da yazıyorsun yeri geldiğinde.
Aslında aynı anda yazmak benim tercihim. Biliyorum biraz bekletiyorum böyle olduğunda ama sadece bir hikaye yazdığımda tekrara düşebiliyorum. Ama birden çok ve farklı türlerde hikayeyi aynı anda yazdığımda bir nevi bellek temizliği oluşuyor bende. Aralarda geçişler daha kolay oluyor. Farklı türlerde yazmaya gelince; her zaman benim için ilk aşk fantastiktir. Her şeyi yazmayı bırakırım ama onu bırakamam.
13)Ablam tam bir kitap tutkunusun. Röportajımızı okuyacak olanlara tavsiye edeceğin kitaplar ya da yazarlar var mı?
Benimkisi tutkunluğu bir tık geçti artık yaşam tarzı benim için. Okumadan bir günüm asla ama asla geçmez. Kitap tavsiye etmeyeceğim ama şöyle nacizane bir tavsiyem var; Kitap okumak demek illaki dünya klasiklerini okumak değil. En büyük hata daha bu alışkanlığı edinmemiş genç beyinlere zorla koca koca klasikleri okutmaya çalışmak bence. Bu tıpkı zorla birine aşık ol demek gibi. Siz aşık olabilir misiniz size uygun olmayan birine? Olamazsınız. Kitap aşkı da böyle işte. Doğru kitapla buluştuktan sonra onun hazzını alırsınız. Ve bu bir yaşam tarzına dönüşür. O vakitten sonra zaten o kocaman dünya klasiklerini daha bilinçli bir beyinle ve zevk alarak okursunuz. Benim fikrim tabi bu (
14)Pekii Devran mı? Destan mı?
Efsuna aşkını kabul edip babalığına kavuştuktan sonraki hali. Yani her ikisini de harmanlayıp ruhuna katan hali.
15) Ablacım hep bahsederiz ya "işte güçlü kadın" diye sence güçlü kadın nasıl olmalı?
Kadınlar zaten içlerinde güçle doğar. Yüce Yaradan bunu bize nasip etmiş. Bizler Dünyaya yeni bir canlı getirebilme özelliğine sahibiz. Anne olabilen her kadın istese dünyanın yönünü bile değiştirir. Sadece gücünün farkında olmayan ve yaşadığı şartlar gereği bunu ortaya çıkaramayan kadınlarımız var. Sistem bozuk . Yoksa tüm kadınların ruhu büyük,ilahi bir güçle dolu.
16)"Tazecik yazarlara tavsiyelerin neler?"demiyeceğim.Ama neyi tavsiye etmezsin? Neleri yapmasınlar?
Öncelikle popüler olma kaygısıyla yazarsanız birilerinin kopyası olur ve gölgede kalırsınız. Kimseyle ilgilenmeyin. Ne kadar okundum ne kadar vote aldım kısımlarına bakmayın. Bunlar önemsiz. Amacınız birilerinin kalbine dokunmak olsun. Klişe olmasın diye abuklaşmayın. Hayatta her şey klişe zaten. Ölüm , doğum, aşk, ihanet... bunların hepsi klişe. Kaç farklı şekilde anlatılabilir ki? Mühim olan kendinize has bir şekilde anlatabilmeniz ve bunu okurun kalbini titreterek yapabilmeniz. Zorlamayın kendinizi. Serbest bırakın. Karakterlerinizi oluşturun. Önce siz sevin karakterlerinizi. Siz severseniz, okur da sever. Karakterinizi sevilirse hikayeniz de sevilir. Çünkü inandığınız karakterin profilini sağlam oluşturduğunuzda hikaye kendiliğinden akacaktır. Zorlamayın. Çok yakışıklı çok güzel olması şartı koymayın. Bırakın okur hayal etsin. Seks satar mantığı gütmeyin. Emin olun belli bir noktadan sonra o da bayacaktır. İşiniz duyguyu vermek olsun. Her ne olursa olsun; öfkede olsa, aşk ta , seks de... İşin duygusuna yönelin. Ondan sonrasında zaten okurla kurulacak o köprü siz farkına bile varmadan oluşacak.
17)Ve son olarak"Merve'yi nasıl bilirsiniz?" köşesindeyiz. :)) Ablam beni çok gömmeden cevapla lütfen.
Merveciiiik . Bu tarz sosyal platformlarda okuyanların favori yazarları olduğu gibi, yazarlarında favori okurları olur. Hiç görmeden hiç dokunmadan öyle garip bir bağ kurarsınız ki; kırk yıllık dostlarınız bile şaşırır kendilerini eksik görür. Sen de benim özellerimden birisin. Her bölüm eklediğimde şimdi Merve'den "sende seviliyorsun ablacım" yorumu gelir diye bakarım yorumlara. Hiç de şaşmaz. Yüzüme gülümseme getirenlerdensin Mervecim, Gönül köprüsünü en iyi kurduklarımdan birisin. Yüzümü güldürdüğün her bir an için teşekkür ederim. Rabbim sana bir sürü gülücük nasip etsin. Seviliyorsun ♥
Bu muhteşem cevaplar için Ablam'a çok teşekkür ediyorum. Son soruda utandırdı beni birazcık. :) Biraz hastaydı biraz da yoğun ama beni kırmadı sağolsun. 😍 İyi ki varsın cansın ablam. Bir röportajın daha sonuna geldiğimize göre haftaya görüşürüüüz.