ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"

By myandme

161K 8K 335

Küstüm Ben Kendimle Affedemem Asla Gençliğimde Yaptığım Hataları Bir Anlık Öfkeyle Nasıl Bırakırım Seni Pişma... More

Tanıtım
KARAKTER'LER...
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
Gelecekten kesit!
5.Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8. Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16. Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20. Bölüm *FİNAL*

17.Bölüm

5.5K 332 20
By myandme

Altın Kadeh'in gelmiş geçmiş en uzun bölümü ile karşınızdayım. Çatladım yazana kadar ama sonunda buda bitti dediğim bir bölüm oldu. Aklımdaki sahneyi yansıtamadım baş ağrısından ölmek üzereyim ama düşünüp yazabildiğime şükrediyorum. :D

Bu arada Şarkıyı medyaya ekleyemiyorum youtube'dan kaldırılmış bulamadım. İmkanınız varsa izlesene.com'dan açıp öyle okuyun o kısmı. Önemli olan verdiği his, söyleme biçimi o sahne müziksiz okunmamalı bence.

İyi okumalar. :D

***HAZAL 2015***

Hastanede Çağkan ile yaptığım konuşmanın üzerinden bir hafta geçmişti.

Bir hafta boyunca her gün evde vakit geçirmiş, film izlemiş ve son iki senedir olduğumuz gibi, Çağkan ve Çağıl olarak eğlenmiştik.

Bu süre zarfında Çağkan kendine gelmiş olsa da uzun süreli bir tedavi için İsviçre'de ki bir kliniğe yatma fikrinden vazgeçmemişti. Tüm kuruntularından kurtulmadan yanımda olmak istemediğini söyleyip durmuştu.

Onu terk etmeyeceğimi bildiği için Berat'a karşı olan tavrı da değişmiş son birkaç gündür onu hala seviyorsam affetmem gerektiği konusunda konuşup durmuştu. Ama ben istemiyordum. Onunla görüşmek ya da konuşmak istemiyordum.

Bu sebeple bir haftadır bara da gitmiyordum. Deniz ve Ulaş her gün arayıp beni ikna etmeye çalışmıştı. Ulaş ile eskisi gibi konuşmaya başlamıştık. Her ne olursa olsun o olaylardan sonra bana kol kanat geren insanlardan biride oydu.

Berat'ın ismi bile kalbimi tekletirken onunla tekrar bir arada olma düşüncesi beni korkutuyordu. Aradan senelerin geçmiş olması beni aldattığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bana inanmamış olmasını değiştirmiyordu.

**

****BERAT****

Olmuyordu, yapamıyordum. Hazal'ı Çağkan ile kavga ettiğim günden beri göremiyordum. Bu da yetmezmiş gibi bir haftadır o herifle aynı evde kalmış ve çıkmamıştı. Sindiremiyordum. İkisini bir arada düşünmek bile her yeri ateşe vermeme neden oluyorken, bir de gerçek olduğunu bilmek.

Eline bir bidon benzin ve çakmak versem de beni yaksaydı daha iyiydi.

İçten içe kavrulmak bile daha az can yakıyordu.

Bugün Çağkan yurt dışına çıkıyordu. Bu yüzden kendimi biraz olsun dizginleyebiliyordum. Ulaş ve Deniz beni zorla tutuyorlardı çünkü hanım efendi benimle görüşmek istemiyordu.

Evet kabul ediyorum piçin önde gideniydim. Kesinlikle hatalıydım ve bunu bilmek yeterince can yakıcıydı. Ama onu bırakamazdım. Onun nefes alıyor olmasına bile hala inanamıyorken...bir daha asla elimden kaçıramazdım onu. Son üç senedir bir ölüden farksızdım çünkü onu kaybetmiştim. Geri dönüşü olmayacak bir biçimde tamamıyla aptallığımdan ötürü.

Onun sevgisi, aşkı her şeyi öylesine fazlaydı ki, gittikçe saplantı haline getirmiş gibi görünsem de değildi işte. Bunun adı da tarifi de yoktu. Belki delilik diyebilirdik eğer literatür den bir kelime seçmek istiyorsak delilik bile diyebilirdik.

Salonda oturan Ulaş'a ters bir bakış attım ve dolanmaya devam ettim. Çağkan gider gitmez Hazal'ı görmeye gidecektim. Ve siktiğimin saati bir milim bile ilerlemiyordu.

**

******HAZAL*****

"Döndüğünde de burada olacağım." Diyerek gülümsedim. Göz yaşlarım akmaya yüz tutmuş gibi tek tek dökülürken kendimi teselli etmeye çalışıyordum sanırım. Altı üstü birkaç ay kalacak ve dönecekti.

"Biliyorum ve bu yüzden utanıyorum. Yaptığım şeyleri sorgulatıyorsun bana bebeğim ve ben senin olgunluğun karşısında eziliyorum."

Onunda gitmek istemediğini biliyordum ama mecburdu. Daha iyi olacaktı.

"At aklından bunları lütfen Çağkan. Sen benim her zaman olmasını istediğim abim, ailem oldun bana. Bu yüzden git koca adam ve beni fazla bekletme." Göz yaşlarımı sildikten sonra sıkıca sarıldı bana.

İçim de ısınmıştı sarılmasıyla.

Benden zar zor ayrılınca Erdem ile de vedalaştım ve daha fazla uzatmamak için onlara "Allaha emanet olun" dedikten sonra çıktım havaalanından.

Tam taksiye binecekken bir elin belimden kavraması ile çığlık attım ama ağıma kapattığı bir bezden aldığım koku ile gözlerim karardı ve kendimi boşluğa bıraktım.

**

*****BERAT*****

Yaptığım şeyin etik bir hareket olmadığının farkındaydım elbet. Ama umurum damıydı? Tabi ki hayır. Çünkü o yanımdaydı.

Yatırdığım yatakta gözlerini açmasını bekliyordum. Hangi yatakta mı? İstanbul daki evimde, her köşesinde Hazal'ın olduğu her karesinde kokusunun bulunduğu ve onunla kavga ettikten sonra sadece onu kaybettiğim gece geldiğim evde.

Her şey burada başlamış ve bitmişti. Ama şimdi tekrar burada başlamamız gerekiyordu.

Eğer onu bu yüzleşmeye zorlamasaydım beni asla affetmez ve dinlemezdi. Sonsuza kadar süründürür, gerekirse bulunduğum şehri terk ederdi.

Her ne kadar zorbalıkta yapsam, aklıma dolan görüntüler benim bile kanımı donduruyordu. Ben ona bu evin salonunda el kaldırmıştım.

Ben onun gözlerinin içine baka baka bizi yıkan kadını bu yatağa almıştım.

Ben ona olan sevgimi kullanarak onu yaralamıştım.

Sevgi öfkenin bahanesi olabilir miydi? Arkasına sığınabileceğimiz bir ifademiydi?

Değildi ve olmamalıydı ama şuan annesinin eteklerine sığınmış bir çocuk misali sarılıyordum ben öfkeme.

Kendimi aklamak için suçluyordum Sevgi'yi.

Tüm bunlar aptallığımdan ötürü kaynaklanan nedenlerdi. Ve ben geriye dönüp "Evet hatalar yaptım ama beni olgunlaştırdı" diyemeyeceğim kadar büyük hatalar yapmıştım.

Hazal'ın gözlerini aralaması ile düşüncelerimden sıyrıldım ve buruk bir gülümseme sundum ona.

Benim yüzümden bu haldeydik. Oysa şimdi yanında ona sarılıyor ya da belki de çocuğumuzu uyutuyor olurduk.

"Beni dinle Hazal'ım. Ne olur dinle. Başka türlü benimle konuşmayacaktın o yüzden seni buraya getirdim." Diyerek söze girdim.

Hazal toparlanıp hızla yataktan kalktı ve tiksinti ile baktı yatağa sonra aynı gözleri bana çevirdi. Gözlerimi kapattım ve bakmadım. Onun bana öyle bakmasını kaldıramazdım.

Bu ölmekten bile beterdi.

"Bakma bana öyle. Sadece konuşmak istiyorum. Anlatmak istiyorum. Yaşamıyorum ben can özüm. Sen yokken ben her gün öldüm. Her gün aptallıklarıma yandım, sövdüm."

Ellerimi yüzüme kapatmış konuşurken derin nefes aldım ve ona baktım. Güzelim gözleri dolmuş, yeşilleri belirginleşmişti.

"Konuşmak istemiyorum. Sen beni bu iğrenç yere nasıl getirirsin. Sen..." söyleyeceklerini yuttu ve devamı gelmedi. Gelmedi çünkü hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

Yanına yaklaştım ve ellerini ellerimin arasına alırken çırpındı ve kurtulmaya çalıştı. "Bırak beni, dokunma."

Sakinleşmesi için ellerimi çektim ve tam önüne oturarak dizlerimi kendime çektim. Gözlerim dolmuş sinirden bedenim kasılmıştı.

"Sadece dinle. O gün neler olduğunu anlatmak istiyorum. Kurtulmak istiyorum artık. Üç senedir her gün anlattım ben o günü senin hayaline. Her gün ölmenin umudu ile sana kavuşacağım gün için açtım gözlerimi. Oysa tek istediğim gözlerimi hiç açamıyor olmakken.

Ben o lanet günden iki gün önce bir mesaj almıştım. Ulaş'ın sana olan ilgisi ile ilgili bir mesajdı. Bu bana çok dokunmuştu. Sana değen gözlerimi bile senden kıskanıyordum ben Hazal'ım. Sonra ise o gün sana ulaşamadım ve ben Ceren'i aradım. Oda senin benim yanıma çıktığını sandığını geveledi. Güya süslenmiş bir heyecanla dışarı çıkmışsın. Bende belki sürpriz yaparsın diye bekledim ama sen gelmedin, mesajın geldi. Ulaş ile birlikte olduğuna dair o yerin adresi ve resminiz. Sinirlendim ama ihtimal vermedim. Sadece merak ettim. Ama geldiğimde sen Ulaş'ın elini tutuyor ve gülümsüyordun, ben delirdim ne yaptığımı bilmiyordum. Ne söylediğimi duymuyordum. Ceren'in söylediği ve gelen mesaj vardı aklımda."

Yutkundum ve tuttuğum göz yaşını serbest bıraktım. Ben bu kadın için her gün ölmüşken bir bebek gibi de ağlardım. Ben onun için her şeyi yapardım.

"Öyle bir görüntü beklemiyordum çünkü sen arkadaş olduğumuz dönemde bile Ulaş ile yakın temas kurmamıştın. Sonra eve gittim ve içtim. Sana bir şey yapmamak, kendime bir şey yapmamak için sadece içtim. Ama aradan çok geçmeden o geldi. Ben onunla birlikte olmadım. Yemin ederim olmadım. Sana asla yalan söylemedim biliyorsun. Beni tanıyorsun Hazal inan bana ne olursa olsun asla seni aldatmam. Seni bu yatakta biriyle görsem bile gidip inat uğruna birlikte olmam. Sadece o kadar gözüm dönmüştü ki, o senin geldiğini söylediğinde soyunmasını ve yatmasını söyledim sadece ve o da yaptı." Alayla gülümsedim. Ona baktığımda gözyaşlarının hala aktığını ama yere odaklandığını gördüm. Dediklerimi dinliyor ve bir tepki vermiyordu.

"Ondan sonra sen kendine orospu muamelesi yaptığında, ellerim kırılsaydı keşke can özüm. Kırılsaydı da kalkmasaydı sana elim. Bu seni aldatmış olmamadan bile daha ağır geliyor bana işte. Ben bile affedemiyorum onu. Ama sen beni affet. Yüzüm olmasa da af dilemeye, sen yap. Benim için de beni affet. İkimizin yerine göster büyüklüğünü Hazal'ım. Yoksa dayanamam sensizliğe."

Gözleri gözlerime değdiğinde bekledim.

Tek bir söz söylemesini. Ama söylemedi. Öylece yüzüme baktı ve ağır ağır yerinden kalktı.

Düşünmesi için zaman tanıyacaktım ama peşini bırakmayacaktım. Beni affetmesi gerekiyordu.

Kapıdan çıkmadan önce elinden tuttum ve bana dönmesini bekledim. Ters bir ifade ile bakarken konuştum alelacele "Bu akşam bara gel lütfen. Deniz seni almaya gelecek. Sadece bu gece. Bana bir şans vermemiş olsan da gel." Dedikten sonra bıraktım ellerini.

Üşümüştü ellerim, titremişti bedenim gidişiyle.

Bırakamazdım ben onsuz yapamazdım.

**

**HAZAL**

Her ne kadar istemesem de gelmiştim işte. Şimdi sağ yanımda Ulaş sol yanımda Deniz var iken bar taburesinde oturmuş Berat'ı bekliyordum.

Sadece merak...diye tekrarladım içimden. Sadece merak.

Aniden ışıklar kararmış sadece sahnenin ışığı aydınlanmışken, elinde gitarı ile taburede oturan Berat'ı görmek beni şaşırtmıştı.

Zamanında ne söylersem söyleyeyim ikna olmamıştı sahneye çıkmaya.

Ama şimdi karşımdaydı.

Herkes susmuş pür dikkat sahnedeki yabancı adamı inceliyordu ben ise nefesimi tutmuş onun benim dengelerimi bozan sesini işitmeyi bekliyordum.

Sitemim Kendime Üstüne Alınma

Pişmanları Oynarım

Emsali Olmadı Çektiğim Acının

Çektikçe Seni Anarım

Güç Sandım Arkamda Bırakıp Gitmeyi

Şimdi Yalnız Kalanım

Suç Sandım Belkide Öyle Çok Sevmeyi

Nasıl Başa Sararım

Çarelermiş Umutlarmış Hep Yollarımız Yalan

Dualarmış Adaklarmış Hiçbiri Tutmadı Gelmedin Aman

Dikkatle dinledim. İçime çeke çeke, tek tek her kelimeyi sindirircesine kabullendi bedenim. Ağırdı sözleri. Onun bir parçası gibiydi.

Küstüm Ben Kendimle Affedemem Asla

Gençliğimde Yaptığım Hataları

Bir Anlık Öfkeyle Nasıl Bırakırım Seni

Pişmanlık Bu Kadar Acı Olmamalı

Gözleri gözlerime , sözleri kalbime dokunmuştu. Evet pişmanlığını çok net görüyordum, hissediyordum. Ama yetmiyordu işte. Hatırladığım anılarım, gözümde canlanan görüntüleri aradan seneler geçmemiş gibi tazecikti.

İlk günkü kadar acıtıyordu canımı. Kavuruyordu tüm benliğimi. Sıkışıp kaldığım senelerin içinde kaybolmuştum ben. Yeni yeni benliğini bulan bir genç kadar savunmasızdım.

Sitemim Kendime Üstüne Alınma

Pişmanları Oynarım

Faydası Olmadı İçtiğim Şarabın

İçtikçe Daha Yanarım

Dostluk Varmış, Vefa Varmış

Sorarım Yok Yalann

Ölüm Kalsam Duyan Olmaz

İyice Bitap Düştüm Vurdu Zaman

Sözleri öyle bir gerçeklikle akıyordu ki dilinden, tüm yaşamını sığdırmış gibiydi sözlere.

Küstüm Ben Kendimle Affedemem Asla

Haram Zehir Oldu Hep Yıllarım

Bir Şansın Daha Var Sil Baştan Deseler

Ben Akıllanmam Yine Aynısını Yaparım

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Benim sahnemi benim için ele geçirmişti. Ruhuma ilaç olan müzik, bu gece iğnelerini batırıyordu tenime. Evet gençtik, hata yaptık ama kaybettiğim seneleri ve yaşadıklarımı düşündükçe içimdeki öfke alev olup akıyordu dilimden.

Affedemiyordum...

Affetmek istemiyordum...

Affedemezdim...

Berat'ın bir kez daha beni yıkmasına izin veremezdim.

Her ne olursa olsun. Beni aldatmamış olması bile silmiyordu o görüntüleri kafamdan. Geçmiyordu kırgınlığım. Ya da direnmek istiyordu aklım.

Bilmiyordum. Ama kalbim böyle hızlı atarken kendime sürekli tekrarlamalıydım.

"Affetmek yok"


Continue Reading

You'll Also Like

350K 23.8K 25
Bir düğün, bu düğünü her şeyi ile organize eden bir şirket ve geline aşık olan şirket sahibi... Yasaklar nereye kadar kelepçeleyebilirdi sözleri... Y...
522K 6K 9
Ortaya atılan bir iddia ve kırılan kalplerin hikayesi.... Alev Aslan'ın tek istediği birazcık sevgi ve ilgiydi. Kimsenin kalbini kırmak, gururuyla oy...
132K 9.1K 33
Ateşli intikam ikinci kitabıdır. Birinciyi okumadan da okuyabileceğiniz bir hikayedir.:) Kız kulesini izlerken birden bana döndü. "Aslında sen aynı i...
TUTSAK By Elsa

Mystery / Thriller

76K 2.7K 37
"Ben; kışı yaşadığım bir akşam beni yakan rüzgarı da çok iyi tanıyorum, bir cehennem akşamı beni üşüten alevleri de"