Buz Parçaları

Galing kay cehennemegidenotoyol

416K 15.1K 1.1K

Mutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON Higit pa

BUZ PARÇALARI
BP- 1
BP- 2
BP- 3
BP- 4
BP- 5
BP- 6
BP- 7
BP- 8
BP- 9
BP- 10
BP- 11
BP- 12
BP- 13
BP- 14
BP- 15
BP- 16
BP- 17
BP- 18
BP- 19
BP- 20 ♣️İlk Çeyrek
BP- 21
BP- 22
BP- 23
BP- 24
BP- 25
BP- 26
BP- 27
BP- 28
BP- 29
BP- 30
BP- 31
BP- 32
BP- 33
BP- 34
BP- 35
BP- 36
BP- 37
BP- 38
BP- 39
BP- 40 ♣️İkinci Çeyrek
BP- 41
BP- 42
BP- 43
BP- 44
BP- 45
BP- 46
BP- 47
BP- 48
BP- 49
BP- 50
BP- 51
BP- 52
BP- 53
BP- 54
BP- 55
BP- 56
BP- 57
BP- 58
BP- 59
BP- 60 ♣️ Üçüncü Çeyrek
BP- 61
BP- 62
BP- 63
BP- 64
BP- 65
BP- 66
BP- 67
BP- 68
BP- 69
BP- 70
BP- 71
BP- 72
BP- 73
BP- 74
BP- 75
BP- 76
BP- 77
BP- 78
BP- 79
Teşekkürler
100K!
Playist Listesi
200K!
300k!

Final ♣️ Son Çeyrek

4.6K 119 52
Galing kay cehennemegidenotoyol

Ömer gözlerimin önünde acı çekiyordu ve ona hiçbir şekilde yardım edemiyordum. Sadece yanında durup yüzüne boş boş bakıyordum. Her şey güzel olacak, yeniden mutlu olacağım derken Ecrin'in bulunması ve ölmesi üzerine hayallerim yeniden başıma yıkılmıştı. Ömer ellerimin arasından kayıp gitmek üzereydi. Onsuzluk nefes almamı engelliyordu. Karaya çarpan bir balık gibi çırpınıyordum. Elimden gelenin fazlasını yapmıştım.

Ömer o gün eve yine geç gelmişti ve gelir gelmez de kristal bardağına kehribar rengi viskini koyarak odasına çekilmişti. Bunu yapmayı son zamanlar da bıraktığı için biraz şaşkındım.

Üzerinde farklı bir şey vardı. Huzursuzluk kaplamıştı tüm benliğimi. Son günler de garip şeyler yaşamıştık. Artık kaldıracak gücüm yoktu.

İçten içe beklediğim anın yaklaştığını fark ediyordum ama bunu bir türlü kendime inandıramıyordum.

Daha sonra beni yanına çağırdığında son günlerde ilk defa göz göze geldik. Tavırları çok soğuktu. İnfazına karar verilmiş bir kurbanın hayatını elinden alacak cellad gibi bakıyordu. Hiç acımadan. Bir an bile tereddüt etmeden. Keskin bakışları tek bir noktaya sabitlendiğin de olduğum yerde kaybolacağımı sandım. Beni neden yanına çağırmıştı?

"İrem bir karar aldım ikimiz içinde en iyisi bu olacak," dediğinde kalbim korkuyla atmaya başladı. Sesi kulağım da çınladı. Kaşlarım çatılmıştı. Zihnim kırmızı alarm verdiğinde konuşmasını istemedim. Çünkü ne diyeceğini biliyordum.

Aylardır bu anı düşünerek kendimi hazırlamaya çalışmıştım ama hazırlanamamıştım. Kim böyle bir an için kendini hazırlayabilirdi ki?

"Sana son günlerde çok zarar verdim."

Gözlerim dolmaya başladığında daha fazla konuşmaması için içimden çığlık atıyordum ama dıştan hiçbir şey duyulmuyordu.

"Bu ev, kapıda duran araba, istediğin kadar para ve seni korumaları için özel korumlar."

Bunların hiçbirini istemiyordum. Ben sadece Ömer'i istiyordum. Beraber olmak ve sonsuza kadar Mutlu yaşamak.

"Güvenliğini düşündüm, bu konuda endişelenme."

Sen olmazsan ben güvende olamam ki. Bana neler söylüyordu? Neden bunları anlatıyordu bilmiyorum ama susmasını istiyordum. Boğazım düğümlenmiş bir şekilde Ömer'e bakıyordum.

Bütün organlarım kasılmıştı. Hiçbir tepki veremiyordum. Ağlamam, bağırmam, çırpınmam gerekmiyor muydu?

"Geleceğini de düşündüm ve senin için özel hocalar tuttum."

Bunu bana neden yapıyorsun Ömer?

Neden veda eder gibi konuşuyorsun?

"Kedim Şans sana emanet, zaten seni de çok sevdi."

Ben kedine sahip çıkmak istemiyordum, ben seninle olmak istiyorum.

"Gitmem gerek İrem."

Gitmem gerek.

Gitmem gerek.

Gitmem gerek.

Hafızamda birçok kez yankılandığın da öylece durdum ve Ömer'in ayağa kalkıp kapıya doğru yürüyüşünü izledim. Kalbim yerinde tepinerek, "gidiyor tepki versene!" dedi ama Öylece durmuş bakıyordum.

İç sesim çığlık çığlığa gidiyor diye bağırıyordu. Seni bırakıyor, bir şeyler yap!

Sonra aniden ayağa kalkarak koşmaya başladım.
Çığlıklarım sokakta yankılandı. "Gidemezsin! Ömer beni bırakamazsın!" Boğazımı yırtarcasına bağırdım, ayağım takılarak yere kapaklandım. Hava sabahtan beri kapalı ve bulutluydu. Birde yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Gözümü kısarak, hızlı adımlarla arabasına ilerleyişini izledim. Benden kopuyordu. Her defasında gidiyordu ama bu sefer geri dönmemek üzere gidiyordu. Geri dönmeyeceğini hissediyordum. Ayağa kalkarak koştum. "Gitme Ömer, yalvarırım gitme." Kolunu tutarak durdurdum. Kaşları çatılmış bir şekilde bana bakıyordu. Mavinin en koyu tonu gözleri gözlerimle buluştuğunda içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. İlk defa gözlerinin içine dört saniyeden fazla baktığımda bir şey göremedim, fazla ifadesiz bakıyordu. Fazla donuk bakıyordu.

"Zorlaştırma İrem," dedi. Hala kolunu sımsıkı tutuyordum. "Üzgünüm, gitmem lazım, beni bırakmalısın."

Gözlerim dolmaya başlamıştı. "Neden gidiyorsun? Başını çevirerek iki yana salladı.

"Göremiyorsun," dedi.

Burnumu çekerek, koluna biraz daha sarıldım. "Neyi görmem gerekiyor?"

Arabanın kapısını açarak, bana döndü. Kollarında ki kaslar gerilmişti. "Sana zarar veriyorum, gözlerimin önünde ölüyorsun ve ben sana hiçbir şey yapamıyorum."

"Nasıl? Ömer ben seninle iyiyim. Biz bir bütünüz. Ne olursa olsun," diyebildim. Burnumu bir kez daha çektim.

Bırakıyor!

Zihnim çığlık çığlığa bağırmaya devam ediyordu.

Beni bırakmasını istemiyordum.

Gitmesin!

Beni bırakma diye bağırsam yine de beni bırakır mıydı?

"Seni ne kadar kırdığımın farkında değil misin? Gözünün önünde başka birisiyle öpüştüm, onunla yattım, sana değersiz gibi hissettirdim. Her şeye rağmen beni kabullenebiliyorsun. Kendi kendime bir söz vermiştim, asla seni incitmeyeceğim diye sözümü tutamadım İrem. Sana en büyük zararı ben verdim," dedi.

Beni, bana zarar veren her şeyden uzak tutmuştu ama bilmiyordu en büyük zararı ondan almıştım. Bana en çok Ömer zarar vermişti.

Boğazım düğümlenerek Ömer'e baktım. "Çünkü seni seviyorum... Seni her şekilde affedebilirim Ömer," Sessizlik ve kalbimin parçalara ayrılarak dağılması. Sonra arabasına binerek uzaklaştı. Öylece kaldım. Kelimeler tükendi.

Benim hayallerim onun gözlerinde soldu, yıkıldı, tükendi.

Tanrım gidiyor, lütfen gitmesine engel ol.

Nefes alamadım.

Sonra duraklayarak bana baktı, gözlerinde hissettiğim tuhaf bir bakış vardı. Kolumu kavrayarak beni arabaya doğru çekti. Anlamsızca ona baktım. Sürücü koltuğuna geçerek hızla gaza bastı, kenara tutunarak öne doğru fırlamayı engelledim. Araba bir sağa bir sola savruluyordu. Durup dururken nereye gidiyorduk böyle? Hiçbir şey söylemeden yola bakıyordum. Silecekleri çalıştırmaya başladı, bugün çok fazla yağmur vardı.

Ömer'le tam bir yıldır beraberdik ve şimdi gidecekti.

Uzakta park göründüğünde kaşlarım çatıldı. Tanıştığımız yere mi getirmişti beni? Annemle benim anılarımın olduğu yerdi.

"Buraya neden geldik?" diye sordum ama bana cevap vermeden arabadan indi. Peşinden bende inerek peşinden yürüdüm. İlk defa yan yana oturduğumuz banka doğru ilerledi, araba hala çalışır vaziyette kalmıştı. Banka oturarak bana baktı, ayakta kalmayı tercih ederek önünde durdum.

Cebinden bir paket çıkararak sigarayı yaktı. Gözlerini kısarak bana baktı. Onu ilk gördüğümde hissettiklerim düştü aklıma, gözlerinin gözlerime değişi canlandı hafızamda, sinir etmişti beni. O günden beri değişen hiçbir şey yoktu onun için ama benim için vardı. Yağmur şiddetli bir şekilde yağmaya devam ediyordu.

Bir yıldır bir sürü şey yaşamıştım.

Bir yıldır bir sürü şey gerçekleşmişti.

"Başladığımız yerde bitsin İrem," dediğinde kaşlarım çatıldı.

Sonra ayağa kalkarak bana doğru yaklaştı. Çenesine zar zor geliyordum. Bana birkaç saniyeden fazla baktı. Gözlerine ilk defa uzun uzun baktım. Çünkü bu onu son görüşümdü. Bizim hikayemiz mutlu sonu hak etmiyordu. Biz mutlu olmayı hak etmiyorduk.

Yavaşça ilerlemeye başladı.

Sarılmadı, öpmedi, veda etmedi. Arkasından ona baktım. Durduramadım. Sadece bakmakla yetindim.Arabasına binerek son hız parktan ayrıldı.

Gitti.

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

685K 35.2K 36
(+18) Eylem ve Ömer Asaf, çocukluklarından itibaren tanışan, yaklaşık on yıldır birlikte olan bir çifttir. Ateşin yaktığını, buzun dondurduğunu, rüzg...
6.1M 118K 85
"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmaz...
993K 65.7K 51
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
19.5K 1.6K 71
Beklediğim sensin benim. Arzu ve hasretle adına mısralar sıraladığım yegane insansın. Bu kitapta benim sana hediyemdir; Seni Beklerken, sana yazdık...