Eva; Gelecek Umuttur

By GlsmOzdmr

593K 34.1K 3.6K

29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm -Final-
Veda Konuşması
Eva Severlere Yeni Hikaye

36. Bölüm

7.4K 559 78
By GlsmOzdmr

Athan;

Şapkamı verandadaki yerine asarken dönüp batmakta olan güneşe baktım. Bir çiftçinin oğlu olmanın güzel yanı buydu. Kendinize ait verimli topraklarda çiftliğinizin olması. Sallanan sandalyesinde öylece sallanan babama döndüm.

''Teşekkür ederim.'' dedim. Sanırım onun şuan anlayabileceği en basit cümleydi. O buna dahi tepki vermedi. Ben onun bu halini sevmiyordum. Babam değilmiş gibi geliyordu. Hayır bu sadece oturup boşluğa bakan insan...

''Athan, ona zaman tanı.'' Lizz halam evden elinde tepsiyle verandaya çıktığında her zamanki şefkatli bakışı yüzündeydi. Babamın yanındaki sehpaya tepsiyi bırakıp diğer sandalyeye oturdu. Kardeşini böyle görmek onu da üzüyordu biliyordum. O bunu belli etmeyecek kadar... Polyanaydı. Babam ona polyana  Lizz demeyi severdi. 

''Haklısın.'' dedim. Aslında değildi. Bu daha kötüye gidecekti. Bu saatlerde susmak değil gün içinde kendi işlerini yapamayacak hale gelecekti. Şu anlık polyanacılık oynamamın sakıncası yoktu. Lizz hala bana gülümserken gözleri arkamdaki bir noktaya kaydı. Bende merakla onun baktığı yöne döndüğümde arabadan inen insanları gördüm. Daha dikkatli baktığımda inen kişiler tanıdıktı. Babamda olan aklım yüzünden arabanın sesini duymamıştım. Verandadan hızla indim. Gelen misafirlerime doğru yürümeye başladım. William gelip sarıldığında karşılık verdim.

''Hastasın he?'' geri çekilip bana baktı. ''Dostum bu eski bahçıvanın içinde bile seksisin.'' derken suratını ekşitti. Onu duymazlıktan geldim. Henrie'ye sarıldım. Lou arkasında duruyordu. Ona da başımla selam verdim. En son ise arabadan inen kişiye baktım. Ashlie çekingen  şekilde bana bakıyordu.

''Hoş geldin, geldiniz.'' diye düzelttim. Eksik olan birini fark ettim. ''Aabha nerede?'' 

''Onun nöbeti var.'' Lou sinirle söylemişti bunu ve yanımdan geçerken omzuma vurdu. 

''Ne yaptım?'' diye dudaklarımı oynatarak William'a sordum. 

''Sen yapmadın Aabha işleri batırdı.''

''Sonra konuşun bunu...'' Henrie, William'ın omzundan tutarak verandada babamla konuşan Lou'ya doğru ilerlemeye başladı. Arabanın yanında sadece Ashle  ve ben kalmıştık.

''Hasta olduğunu söylediler.'' derken bana bakmaktan kaçınıyordu. 

''Pek sayılmaz, uzaklaşmak istedim.'' dedim. O ise etrafa bakınmaya devam ediyordu.

''Demek burada büyüdün.'' Uçsuz bucaksız uzanan yeşil araziye bakıyordu. O arazide otlayan hayvanlara. ''Biraz büyük bir yermiş.''

''Avusturalya büyük bir kıta.'' demekle yetindim. Bir süre sessizlik oldu. ''Babamla tanışmak ister misin?'' soruma gülerek başını sallamakla yetindi. Yanıma gelmek için adım atınca durdurdum. ''Hayvanlarla ilgilendim pek güzel kokmaya bilirim.'' 

''Ov, peki.'' mesafesini koruyarak bana yaklaştı. Verandaya yürürken babamın konuştuğunu gördüm. Hatta gülümsüyordu. Bu... 

''Baba?'' dedim. Bu ağzımdan kaçmıştı. Sohbeti bölmek istememiştim. Babamın bakışları beni buldu.

''Athan, misafirlerimiz olduğunu neden söylemedin?'' dediğinde daha çok güldüm. Verandanın merdivenlerini hızla çıktım. Arkadaşlarım babama ulaşmam için kenara çekildiler. 

''Daha yeni geldiler baba...'' diye fısıldadım.

''Annen kız kardeşini doktora götürdü. Şimdi kim misafirlerimize servis yapacak?'' Ayağa kalkmak için hamle yaptığında onu durduramadım. O şuan da değildi. Lizz halam öne atıldı. 

''Ben buradayım, sen düşünme bunu.'' derken onu omzundan tutup geri oturttu.

''Lizz, kocana söyle senin gibi güzel kadını tek bırakmasın.'' babamın cümlesine Lizz halam kafasını sallayarak tepki vermekle yetindi. Lizz halam yirmi yıl önce boşanmıştı. Bakışlarım Lou2ya takıldı. O ise sevecen bir gülüşle durumu onaylıyordu. Bunlar normal semptomlardı ama kabullenmek semptomlar gibi olmuyordu. Kendimi toplamak için öksürdüm. 

''Baba, seni yeni biriyle tanıştıracağım.'' Ashle'yi gösterdim. ''Bu Ashle...''

''Yabancıları eve getirmemen gerektiğini kaç kez söyleyeceğim Athan!'' babam aniden bağırınca cümlem yarıda kesildi. sinirlenmişti. Şuan beni kaç yaşında sanıyordu acaba? Geri çekildim. William kolumdan tutup verandadan beni uzaklaştırırken Lizz halam babamla ilgileniyordu. Verandadan inerken ona bakmayı bıraktım. İleride kurduğumuz çardağa ilerlerken kimse tek kelime etmiyordu. 

''İlaçlarını düzenli kullanıyor.'' dedim. Lou başıyla onayladı.

''Doktorundan dosyalarını istemelisin. Göz atmak isterim.'' dedi. Başımla onu onayladım.  

''Ne oldu ona?'' Ashle'nin sorusuyla hepimiz ona döndük. ''Doktor değilim ben. Sıradan bir mimarım.'' derken isyanı haklıydı.

''Alzheimer.'' Lou sadece bu kadar söylemekle yetindi. Çardağa geldiğimizde ilk ben oturdum. Ayakta duracak gücü kendimde bulamıyordum. Sonra Lou oturdu ve Ashle oturacakken Richie onu durdurdu. 

''Soğuk içecek alalım. Lizz halanın muhteşem turtalarından eminim vardır. Bana yardım eder misiniz?'' Richie'nin hamlesini William tamamladı. Ashle'nin koluna girdi.

''Lizz halanın turtalarına bayılacaksın...'' konuşa konuşa Ashle'yi sürüklüyordu. Alayla güldüm.

''Sanırım planımdan haberdarsın.'' dedim. Lou geriye yaslandı.

''Richie ile ciddi bir ilişkiye başladığımızı söylemiş miydik?'' 

''En son kavga ediyordunuz.'' dedim. Masanın üzerinde duran çiçeklerden bir tanesini elime aldım.

''İlişkimizde şeffaflıktan yana karar aldık.'' 

''Şeffaflık benim kararlarımı mı paylaşmak?'' Çiçeği elimde döndürüyordum. Richie'ye güven olmayacaktı. Her konuşulanı  yine sevgilisine yetiştirecekti. 

''Hayır, yakın arkadaşımız için endişelenmek. Daha çok erken Athan. Yapmaya çalıştığın şey kariyerinde büyük bir başarısızlık açacak. Son zamanlarda zaten kendini odaklayamadın. Çok boşladın eğitimini.''

''Ne yapmamı istiyorsun? Önümüzdeki yılları sizleri asiste ederek mi geçireyim?'' böyle bir çıkış yapmak istememiştim. 

''Hayır, hayır sadece eskisi kadar sıkı çalışmayla bir yıl sonra bunu denemeni. Neden bu kadar acele ediyorsun? Uzmanlığını senin gibi gözde cerrah adayı için başarısız bir denemeyle elde etmek istemezsin. Ne oldu, Ashle ile denediniz olmadı mı? Taşınırsın. Ashle ile karşılaşmaman için her şeyi yaparız. Tekrardan eskiye dönersin. Sadece erken olduğunu söylemek istiyorum.'' Lou öne eğilip elimde oynadığım çiçeği aldı ve elinin arasında ezdi. Sonra elini açarak elinde duran buruşmuş çiçeği gösterdi. Eliyle düzelte bildiği kadar düzeltti. ''Biraz önceki elindeki çiçek, şuan benim elimdeki çiçek oldu. Aynı gözükmüyor değil mi? Evet. Çiçek olduğu gerçeğini değiştirir mi? Hayır. Eskisi kadar güzel mi? Hayır. Ama hala çiçek. Böyle olacaksın. Biz senin başarılı olacağını bileceğiz ama kendi değerini başarısız bir denemeyle düşüreceksin.'' sustu. Konuşmamı bekledi. Konuşmadım. En sonunda elindeki çiçeği kafama attı. 

''Ne?'' dedim. 

''Burası konuşman gereken kısım. Filmlerde veya kitaplarda böyle şeyler daha kolay oluyordu. Konuşsana.'' diye çıkıştı sertçe. Derin bir nefes aldım.

''Ashle ile denedik olmadı dersem rahat bırakır mısın?'' sorumla kaşlarını çattı. 

''Ağrı kesici bağımlısı olan hastalarımın migren numarası ile karşıma gelmeleri kadar kötü yalancısın.''

''Yalan değil kaçış yolu deniyorum.'' dedim. İşe yaramayacaktı. Lou bana baktı. Sonra masanın altından sertçe tekme attı. ''Şiddet? Bu kısma geldiysek... Rosalinda dan bir farkın kalmadı.'' 

''Biliyordum! O kadından bu kadar korkun neden?'' derken biraz bana yanaştı.

''Lou, çocuk değilsin tehlikeli biri olduğunu anlamadım dersen ben senin bacağına vururum.''

''Sen neden korkuyorsun?'' dediğinde sorusunun farklı amaçla olduğunu anladım. Zaten onun tehlikeli olduğunu biliyordu. Benim korku sebebimi soruyordu. 

''Ben onun bursuyla okudum. Sadece üniversite değil. Tüm hayatım boyunca eğitim bursumu o karşıladı. Onun neler yapabileceğini bilecek kadar uzun tanıyorum. Şimdi ortada dolaşması beni korkutuyor. Sebepsiz yere etrafımda dolaşıyor. O kadın atom bombası gibi birine sataşırsa sadece o kişi değil çevresine de acımaz ve...''

''Senin etrafında dolanmıyor.'' cümlemi kesen Lou'ya baktım. Gözlerini kapatmış derin bir nefes alıyordu. Gözlerini açtı. Mavi gözlerini bana dikti. ''Bunu söyleyeceğim için başım büyük belaya girecek ama...'' etrafına bakındı. Hayvanlardan başka kimse olmadığından emin olmak istiyor gibiydi. Öyleydi de arkadaşlarımız mutfaktaydı babamla Lizz halayı hala verandada aynı yerinde görebiliyordum. ''Benim etrafımda dolanıyor. Sen benim çevremde olduğun için etkileniyorsun.''

''Anlamadım. Rosalinda'nın seninle nasıl bir bağlantısı olabilir.'' Tamamen Lou'ya döndüm.

''Ölüyor.'' dediğinde suratım nasıl bir hal aldıysa Lou sustu. Bir süre bekledi. Kafamla devam etmesi için hareket yaptım. Çünkü konuşamayacaktım. Rosalinda ölüyor muydu? O ölemezdi. O... ''Beyninde çok büyük bir kitle var. Kitle alınması çok riskli bir yerde...''

''Tahmin edeyim bunu almanı istiyor. Yap.'' dedim. Lou alanında başarılıydı. Bunu başarabilirdi. Rosalinda yapmasını istiyorsa yapmaması için sebep yoktu. 

''Athan ne saçmalıyorsun. Ameliyattan kurtulma şansı yok diyebilirim. Mucize olur yaşaması. Eğer kitleyi almaya kalkışmazsam birkaç yıl daha yaşayabilir iyimser bir tahminle.'' derken bakışlarını kaçırıyordu. 

''Louise!'' sesim yüksek çıkmıştı. Sakladığı bir şey vardı. 

''Kitle sol frontal lob da yer alıyor. Ölürken istemediği biri olabilir...'' derken gözlerimin içine baktı. Olayın ciddiyetini anlamamı istiyordu. Şimdi anlıyordum. Rosalinda'nın neden ölümü göze alarak bu ameliyatı olmak istemesini. Entelektüel davranışlarını, konuşmasını, istemli davranışları... Hepsini kaybedecekti. Büyük olasılıkla kaybetmeye başlamıştı bile. Ben buna dikkat etmediğime inanamıyordum. 

''ilaç kullanıyor mu?'' sorumla Lou olumlu anlamda kafasını salladı.

''O çok tehlikeli biri Athan.... O kadar iyi rol yapıyor ki ölene kadar bu rolü yapabilecekmiş gibi geliyor. Devam etsin bu role onun birkaç yılını elinden alamam.'' dedikten sonra ikimizde sustuk. 

Rosalinda Greenwood

Ölecek. Genç yaşında ölecek. Paranın alamayacağı bir şey peşine takılmıştı. Kaçış yolunu yine parayla arıyordu. Onu ilk tanıdığım günde ve tanıdığım son an olan şuanda dahi öleceğini düşünmemiştim, düşünmüyordum. simyacılar yıllarca felsefe taşını aramıştı. Ölümsüzlük ve zenginlik için. Ben ise felsefe taşının sadece öyle isimlendirildiğini düşünürdüm. O insandı ve Rosalinda da beden bulmuştu. Şimdi konuşma yetisini dahi kaybedebilecek konuma gelmişti. Rosalinda... 


Diğer hikayelerimi profilimde bulabilirsiniz.

instagram: Eva_Wattpad


Continue Reading

You'll Also Like

305K 17K 59
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
930K 28.2K 34
Mardin'de ilk görevine başlayan Doktor Mine ve Mardin Ağası Baver. Mine Antalya'da uzun yıllar yaşamış ve "Asla Mardinli adamla evlenmem!" Diyerek d...
62.6K 5.1K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
97.9K 1K 9
"Abin bu söylediklerini duysa ne olur biliyorsun değil mi Mavi?" "Şimdilik duymayacağına göre bence sorun yok Feyyaz." "Bana Feyyaz Abi demelisin Mav...