Maskeli Baloda Sevdim (Tamaml...

Od SevsenAtaker

2.3M 191K 113K

Bir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü gör... Více

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
FİNAL

22. BÖLÜM

27.5K 2.4K 1.1K
Od SevsenAtaker

Hani filmlerde herkesin donduğu o an vardır ya? Hani sonraki sahne ağır çekimde devam eder? Tüm ayrıntıları kaçırmamak için ekranın her yerini aynı anda görmeye çalışırsın ya? İşte aynen öyle oldu.

Ben daha Arda'nın alerjim olduğunu nasıl bildiğini düşünürken, saniye hızıyla cevap verdi. "Deniz'den duymuştum. Sanırım oradan aklımda kalmış." Ses tonunda endişe kırıntıları hissettiğim için şaşırmıştım.

Ben daha bu şaşkınlığımı üzerimden atamamışken, Arda'nın uzattığı ıslak mendili elinden dalgınlıkla aldım. "Sağ ol."

"Rica ederim." diyerek duraksadı. "Pelin seninle... acaba biraz konuşabi-"

Üstümü ve parmaklarımı tam silmiş, tekrar teşekkür etmek için başımı kaldırıp Arda'nın ne diyeceğine bakacakken, başka bir ses duyup o tarafa döndüm.

"Burada neler oluyor? Pelin, sen iyi misin?"

Hoppala! Onun burada ne işi vardı? "Kaan?"

"Seninle konuşmak için buraya geliyordum, dışarıdan her şeyi gördüm Pelin. Gel buradan gidelim." Bana uzattığı ele aval aval baktım.

Bakışlarımı tekrar çevirip Arda'ya baktığımda, yüzünün birden karardığını gördüm. "Burası bizim mekanımız, git kendi çöplüğünde öt." Az önceki yardımsever adam gitmiş, tekrar hızla Belalı olmuştu.

Kaan, Arda'yı umursamadı. "Olay çıkarmana gerek yok, sadece kız arkadaşımla konuşmak istiyorum." Sonra bana döndü. "Gel canım." diyerek elini tekrar uzattı.

Ben zincirleme olayların nasıl geliştiğini idrak edemeden, bir de 'kız arkadaşım' ve 'canım' kelimelerinin nasıl algılanacağına takılmışken, Kaan elimden tutup beni kapıya götürmüştü bile. Deniz de lavabodan dönmüş, olayı kavramaya çalışıyordu.

Aynı anda kendime gelerek ayak direyip, "Kaan elimi bırak lütfen." dedim.

"Bu ikisi üzerine saldırıyordu Pelin." Elimi kurtarmak için çekiştirmeme şaşırmıştı. Parmaklarımı daha sıkı kavradı. "Yardım etmeye çalışıyorum." diye fısıldadı.

Bir yanımda Kaan, diğer yanımda Deniz ve Arda, onların arkasında da koca bir kafeterya dolusu insan vardı. Rezillik diz boyuydu.

"Kaan, kimsenin bana saldırdığı filan yok. Uzaktan nasıl göründü bilmiyorum ama her ikisi de bana zarar vermeye çalışmıyordu. Gördüklerini yanlış değerlendirdin."

Sonra oda arkadaşımın hala endişeyle bakan ağabeyine döndüm. Olayların bu hale gelmesi benim suçumdu. Deniz'e az önce sergilediğim vurdumduymaz tavırlar onu çileden çıkarmış, keyifli kahvaltım bu şekilde sonlanmıştı. Aylar sonra güçlü olduğumu hissettiğim ilk an, hezimetle son bulmuştu.

O yüzden özür diler bir sesle konuştum. "Derya bana mesaj attı. Gece gelmeyeceğini yazdı. Başka da bir şey bilmiyorum Deniz. Kardeşin döner dönmez, sana söz veriyorum haber vereceğim. Ama önce benim konuşmama izin ver, tamam mı?"

Yenilgiyle başını eğen Deniz, sessizce beni onaylayıp masasına doğru yürüdü. Arda hala ne yapacağını bilmez halde bir Kaan ile bana, bir de birleşmiş ellerimize bakıyordu.

Yüzündeki hayal kırıklığı ifadesi saniye hızıyla değişip tekrar karanlık bir öfkeye döndü. Belki de haklıydı. Aylardır ilk defa aramızda medeni bir konuşma geçmişti ve bu ufacık umut kırıntısı, Kaan'ın gelişiyle bir anda toz olup yok olmuştu.

Elimi tutan parmakların benimkileri sıkıp hafifçe çektiğini hissettiğimde, etraftaki bakışlara aldırmadan dönüp Kaan'la birlikte bahçeye çıktım.

Hala el ele yürüdüğümüzü fark ettiğimde parmaklarımı çözüp bir adım uzaklaştım. Keyifle başlayan bir sabahın nasıl bu kadar faciaya dönüşebildiğini anlamamıştım.

"Sanırım seni zor durumda bıraktım Pelin, özür dilerim." Kaan bir eli cebinde yere bakıyordu.

"Neden yaptın?"

Ayağının ucuyla bir taşa vurdu. "Sadece seni o belalıların elinden kurtarmak istedim."

"Keşke önce bana sorsaydın. Dediğim gibi, yanlış anladın. Ayrıca benim halledemeyeceğim bir şey değildi. Deniz, Derya'nın abisi. Dün kampüse dönmediği için kız kardeşini merak etmiş. Bana yerini bilip bilmediğimi soruyordu."

"Peki diğeri?" diyerek başını kaldırıp yüzüme baktı.

"O önemli biri değil, Arda sadece Deniz'in arkadaşı."

"Emin misin?" diye sorduğunda bir kaşını havaya kaldırdı. Bana inanmamış gibiydi.

Bir an dedikoduların onlara da ulaşıp ulaşmadığını düşündüm. Şu ana kadar bana bildiğini hissettirecek bir şey sormamıştı. Yoksa biliyor muydu? "Ne demek istedin?"

Kaan başımın arkasındaki bir noktaya bakıyordu. "Erkeksi iç güdü diyelim." dedi düşünceli düşünceli.

Ne ima ettiğini anlayamadığım için konuyu değiştirdim. "Sen benimle ne konuşacaktın?"

"Bu gece benimle çıkar mısın?" Gülümsediğinde gamzeleri ortaya çıktı.

Kollarımı göğsümde birleştirip bir ayağımı sinirle yere vurdum. "Döndük dolaştık aynı konuya mı geldik Kaan?"

"Arkadaşça çıkamayacak mıyız Pelin?"

Anlaşıldı beni yine piyon gibi kullanmaktı niyeti. Artık onu o kadar iyi tanıyordum ki! O yüzden doğrudan konuya girdim. "Alara bu defa ne yaptı?"

Yerdeki başka bir taşa ayağıyla vurdu. "Tavsiyene uydum, ona bundan sonra serbest olduğunu söyledim."

"O ne yaptı?"

"Açıkçası bu kadar sevineceğini tahmin etmezdim."

Bu kız ne yapmaya çalışıyordu? Artık Kaan ile birlikte olmak istemiyorsa neden açık açık söylemiyordu? "Peki sen nasıl hissediyorsun?"

"Rahatlamış, omuzlarından büyük bir yük kalkmış gibi."

Bunu duyunca şaşırdım. Bir kaşımı kaldırarak, "Veee?" diye sordum.

"Senin söylediklerini çok düşündüm. Beni istemeyen bir kızın daha fazla peşinde koşmak istemiyorum. Belki de benimki sadece bir alışkanlıktı."

"Kaan, neredeyse beş yıllık bir geçmişiniz var ve sen ona evlenme teklif ettin. Buna alışkanlık mı diyorsun?"

"Biliyorum ve şu anda kabul etmediğine de çok mutluyum."

Dilinin başka, yüreğinin başka söylediği bakışlarından belliydi. "Üzgünüm ama sana cevabım 'hayır'." dedim.

"Ne demek hayır?"

"Düpedüz hayır. Seninle çıkamam Kaan. Bu yanlış olur. Hem benim kalbimde biri var."

"O mu?" diyerek çenesiyle yine arkamdaki bir noktayı gösterdi. Kimi işaret ettiğini görmek için dönmeme gerek yoktu. Arda oradan bizi mi izliyordu yani?

"Buradan biri değil. Kim olduğunu sana söyleyemem Kaan, üzgünüm." Bu dediğim doğruydu, özellikle de ben bile daha kim olduğunu bilmezken.

"Pelin, ben senin için beş yıllık ilişkimi bitirmeye hazırım diyorum. Sana çıkma teklif ediyorum."

Kaan'ın hayal dünyasından çıkıp gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyordu artık. O yüzden duruşumu dikleştirip sert bir sesle konuşmaya başladım.

"Bir konuda yanılıyorsun." Parmağımla göğsünü dürttüm. "İlişkini benim için bitirmiyorsun. İlişkinizi bitiren Alara. Bunu kabul etmek zorundasın. Kendi kendine bahane üretme. Ben senin için bir piyon, bir kurtuluş olmak istemiyorum. Ama bir arkadaşa, bir dosta ihtiyaç duyduğun her anda, bil ki yanında olurum. Asla ama asla, sorunlarından kaçmak için beni kullanmana izin veremem."

Yüzündeki acı yüreğimi sıkıştırdı. Ama bunu yapmak zorundaydım. O yüzden sesimi yumuşatarak devam ettim. "Seni kaybedemeyecek kadar çok seviyorum Kaan ama yalnızca bir dostun olarak. Ötesi yok, olamaz da." dedim gözlerinin içine bakarak.

Kaan'ın bir süre ağzını bıçak açmadı. Yüzü çeşitli düşüncelerle çarpılmış, kendisiyle savaş halindeydi. Sonra birden beni kollarının arasına alıp saçımdan öptü.

"Haklısın, her söylediğinde haklısın. Ben de seni seviyorum Pelin ama yalnızca bir kız kardeş, bir dost olarak. Alara'ya aşığım, bunu değiştiremem. Aşkımı anlaması için ne gerekiyorsa yapacağım."

Kollarım beline sarılı halde parmak ucumda yükselip yanağını öptükten sonra bir adım geri çekildim. "Haydi şimdi doğru sevgilinin yanına seni Aşk Çocuğu." Bir elim yanağına sahte bir tokat attı. "Git Alara'yla aranı düzelt." diyerek kahkaha attım ve kollarından sıyrıldım.

Dönüp gitmeden önce bir kez daha gözlerime baktı. "Sevdiğin adam umarım ne kadar şanslı olduğunu biliyordur. Çünkü sen güzel seviyorsun."

Kaan gittikten sonra bahçede biraz daha dolandım. Sonra bizim köşemize gidip oturdum. Kaan'ın az önce söylediklerini düşündüm. Sanırım haklıydı, Tuna'yı seviyordum sevmesine de, bunu dışarıdan bakan biri olarak nasıl anlamıştı ona hayret ediyordum.

Gözlerimi kapatıp doğanın dinginliğini hissettim. Kış güneşi içimi ısıtıyor, tepemdeki ağaçların dalları arasında serçeler cıvıldıyordu. Huzurla içimi çektiğimde güneşimi kesen bir gölge hissettim.

"Özür dilerim."

Duyduğum sesle aniden gözümü açarak karşımdaki kişiyi daha iyi görebilmek için elimi güneşe siper ettim. "Özür mü?"

"Üzerine o şekilde gelmemeliydim." diyerek karşıma oturdu. Ne diyeceğini bilemez halde parmaklarıyla oynuyordu. Sonra derin derin burnundan bir nefes alıp vererek arkasına yaslandı.

Uzun süren sessizliği bozarak, "Seni anlıyorum Deniz." dedim. "Derya'ya ne kadar bağlı olduğunu, onu ne kadar sevdiğini biliyorum."

Masaya düşmüş kuru yaprağı alarak dalgın dalgın elinde çevirdi."Ona bir abi olarak yetmediğimi biliyorum."

Bu kadar zamandır ilk defa iki arkadaş gibi konuştuğumuzun bilinciyle, ben de sesimi yumuşattım. "Bu konuda çok yanlış düşünüyorsun bence. Derya bana babanızdan bahsetti. İkiniz için de ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum. Özellikle senin için. On dört yaşında hem abi, hem baba, hem de evin erkeği olmak zor olmuştur."

"Sana bu kadar ayrıntılı bahsetti demek."

"Evet, ayrıca artık kendi ayakları üzerinde durmayı ve seni baba rolünden kurtarmayı ne kadar çok istediğinden de bahsetti."

Bunu duyduğunda sertçe başını kaldırıp baktı. "Ama o benim kız kardeşim."

Derya'yı benim gözümle görmesi için şefkatle konuştum. "Bırak hep öyle kalsın o zaman. Belki biraz nefes almaya ihtiyacı var, belki yeniden aşık oldu. Şöyle düşün, aynı üniversitede olmasanız, farklı şehirlerde yaşasanız ne yaptığını, nereye gittiğini bilecek miydin?"

"Hayır bilmeyecektim. Ama bu onu düşünmeyeceğim anlamına gelmiyor, değil mi?"

"Elbette düşüneceksin. Beni ele al. Ben tek başıma bilmediğim bir şehirde, bilmediğim insanlarla yaşıyorum. Buraya gelene kadar, bir iki izci kampı hariç, annem ve babamla bir günüm ayrı geçmemişti. Ama onlar bile senin Derya'ya karşı gösterdiğin aşırı koruyuculuğu göstermiyorlar."

Kaşlarını çatıp, "Bu ne demek şimdi?" diye sordu.

"Bu, sevdiğinin olgunlaşmasına, kendi hatalarıyla öğrenmesine izin vermek demek. Sürekli onu koruyamazsın demek. Bırak kendi kendini korumayı öğrensin Deniz. Bırak büyümeyi öğrensin."

"İki sene önce ailecek neler çektiğimizi, büyüme sevdasına herifin tekine nasıl gönül verip terkedildiğini de biliyor musun?"

"Ümit'i kastediyorsan, evet biliyorum. Ayrıca son zamanlarda artık onu neredeyse hiç düşünmediğini de biliyorum."

Deniz, bana şu anda çok farklı bir şekilde bakıyordu. Sonra birden, "O herif çok şanslı." dediğinde şaşırdım.

"Kim?"

"O demin seni yanımızdan alıp götüren herif."

Gözlerimi devirdim. Bugün duygularımı ikinci kez başka birinin ağzından duyuyordum. Tuna'ya olan sevgim bu kadar mı belliydi gerçekten?

"Kaan benim yalnızca arkadaşım." dedim.

"Emin misin?"

Gülümsedim. "Evet eminim. Şu anda sevgilisi ile arasını düzeltmek için yanına gidiyor."

"Sevgilisi mi var?" Neden bu kadar şaşırdığını anlayamamıştım. "Kız arkadaşı değilsin yani, öyle mi?"

"Bu aralar aklı biraz karışık ama aramızda arkadaşlıktan öte bir şey yok."

"Az önce öyle görünmüyordu ama."

Hafifçe kaşlarımı çatıp kafeteryadakilerin bakışlarını hatırladığımda, "Ben de biraz rahatsız oldum." dedikten sonra, "Sevgilisine evlenme teklifi bile yapmış şaşkın aşık." diyerek tekrar gülümsedim.

"Demek öyle." dediğinde Deniz bir süre daha sessizce oyalandı, bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açtı ama ani bir hareketle masadan kalktığında artık bana bakmıyordu.

Arkamdaki bir noktaya gözünü dikerek, "Benimle konuştuğun için teşekkür ederim Pelin. Bunları duymak iyi geldi." deyip hareketlendi.

"Buna ben de memnun oldum Deniz. Ne zaman istersen, ben burada-"

Deniz'in, lafımı bitirmemi beklemeden kalkıp gittiği noktaya dönüp baktığımda, Arda'nın bahçedeki banklardan birini tekmeleyerek devirdiğini gördüm. Deniz koşup yetiştiğinde, Arda onu göğsünden itip arkasına bakmadan otoparka yöneldi.

O anda Kaan'ın konuşmamızı bölmüş olmasına sevindim. Arda'nın öfkesine bakılırsa sinirini mutlaka benden çıkaracak, canımı daha da sıkacak bir şeyler söyleyecekti.

Beş dakika daha güneşin keyfini çıkardıktan sonra kalkıp yurda döndüm ve o cumartesi gününü odamda ders çalışarak geçirdim.

Derya bana mesaj atıp bu gece muhtemelen geleceğini ve iyi olduğunu yazdığında, mesajla cevap vermek yerine, arkadaşımı arayıp Deniz'in onu çok merak ettiğini ve ağabeyiyle aramızdaki konuşmayı anlattım. Bu gece dönerse her şeyi anlatacağını söyleyerek telefonu kapattıktan sonra Deniz'e haber verdim.

"Sesi nasıldı?"

"Gayet mutluydu, bence bu kız aşık olmuş Deniz. Onun için merak etme, yarın öbür gün nasılsa her şeyi öğrenirsin."

"Sağ ol Pelin."

"Bir şey değil." Onu rahatlatabildiğim için mutlu olmuştum.

Akşama kadar kah kitap okudum, kah ders çalıştım. Hatta Esma ile uzun uzun sohbet etme fırsatı bile buldum. Dediğine göre ses tonum değişmiş ve eski neşemi kaybetmiş gibi çok melankolik konuşuyormuşum. Ben de ona uyku düzenimin altüst olduğunu anlattım. Beni merak etmemesi için iki üç aydır çektiklerimi hiç anlatmamış, hiç paylaşmamıştım.

"Bu bir tek şey demek Pelinciğim."

"Peki çok bilmiş sivri zeka arkadaşım, bu ne demek?"

"Aşık filan mısın Pelin?"

Aşık mıydım? Bilmiyorum ki, sevgi ile aşkı ayırt edecek bir tecrübem yoktu. O yüzden emin olana kadar inkar etmek durumundaydım. "Hayır aşık değilim."

"Benden saklayamazsın. Haydi dökül. Kim bu şanslı?"

Konuştuğum kişi benim en yakın dostumdu. Küçüklüğümden beri her sırrımı bilen canımdı, kardeşimdi. Tuna'yı ondan saklamak birden yanlış geldi. "Esma, aslında birine anlatmazsam patlayacak gibi hissediyorum."

"Dinliyorum."

"İnsan hayatında bir kere gördüğü birine aşık olabilir mi? Bu fazlasıyla saçma olmaz mı?"

"Yani sadece bir kere gördün ve aşık mı oldun? Kızım şu hikayeyi lütfen baştan anlat." Yatağında arkasına yaslanıp telefonunu kulağına iyice yapıştırdığını hayal ettim. Arkadaşım karşımdaymış gibi özlemle hayaline dokundum.

Ona Tuna ile tanışmamızı, bugüne kadar neler konuştuğumuzu anlattım, hatta ilk öpücüğümü bile anlattım. Sonuçta benim en eski arkadaşımdı. Ondan bir şey saklayamazdım.

Ben anlatırken, Esma sessizce dinliyor ve eminim ki arada başını sallayarak beni onaylıyordu. Benim için mutlu olduğunu hissettiren sesler çıkarmayı da ihmal etmiyordu.

Tüm hikayeyi dinlediğinde, "Kızım sen bu Tuna'ya kesinlikle aşık olmuşsun." dedi. Sesine yansıyan kocaman gülücüğü duyduğumda dayanamayıp ben de güldüm. "Emin misin?"

"Eminim tabii deli kız, yoksa niye hayatında bir kere karşılaştığın bir adamı bir saat, on iki dakika ve yirmi üç saniyedir anlatasın ki?"

"O kadar oldu mu?"

"Oldu tabii ki." dedi gülerek.

Utançtan pembeleşen yanaklarımı avuçlarıma gömüp yüzümü sakladım. "Çok utandım."

"Utanmasana! Bunlar güzel duygular, güzel heyecanlar."

"Söyleyene bak! Sanki sen kaç kere yaşadın? Tencere dibin kara seninki benden kara." dediğimde bir süre daha gülüştükten sonra, "Esma seninle paylaşabildiğime çok mutlu oldum." dedim. Birine anlatınca gerçekten rahatlamıştım. "Burada hiç kimse Tuna ile ilgili bir şey bilmiyor. Hatta oda arkadaşım böyle birinin varlığından bile şüpheli."

"Madem öyle, hala beni en yakın arkadaşın olarak gördüğün için mutlu oldum." diye cevap verdi.

"Tabii ki öylesin şaşkın."

"Peki gerçekte kim olduğunuzu açıklamayı düşünmüyor musunuz? Hani ne bileyim, böyle tuhaf değil mi?"

"Evet, Tuna da artık tanışmak istiyor. Ama her şey altüst olacak diye korkuyorum."

"Bence ateş bacayı sarmış. Duyguların çok derinleşmeden bu işi hallet canım. Belki de her şey maskeli balonun büyüsüydü. İkinize de yazık olur o zaman. Duygusal bir çöküntüye girmek istemiyorsan en kısa zamanda hallet. Bu sana arkadaş, hatta kardeş tavsiyesi."

Onu gerçekten hiç olmayan kız kardeşim gibi görüyordum. Arkadaşım haklıydı, bu gizlilik en kısa zamanda son bulmalıydı. Haftalardır hissettiğim mutsuzluğa, bir de duygularımın karşılıksız olduğunu, hatta benim hissettiklerimin de gerçek olmadığını öğrenmek beni iyice çökertirdi.

Zaten bir bunalım girdabının kıyısında köşesinde dolandığımı biliyor ve düşmekten çok korkuyordum. Konuyu değiştirmek için, "Esma?" diye sordum.

"Efendim?"

"Sen nasılsın, toparladın mı?"

"Sanırım evet. Hatta bu hafta üniversite sınav başvurumu bile yaptım."

"Hayırlı olsun canım. Umarım istediğin her şey gerçekleşir."

"Teşekkür ederim." Telefonun diğer ucunda bir çekmecenin açılıp kapandığını duydum. " Kafama koydum Pelin, bu yıl girip kazanmak istiyorum." dedi.

"Benim de senden duymak istediğim bu. Esma, yapabilirsin, sana güveniyorum. Boşuna liseyi dereceyle bitirmedin değil mi?"

"Babam bunu göremeyecek ama." dedi hüzünle.

"Nerede olursa olsun, seni hep izlediğini düşün ve öyle davran canım. Eminim o hep yanında, kalbine en yakın yerde var olacak."

"Seni seviyorum Pelin. Sen bana iyi geliyorsun. "

"Ben de seni seviyorum. Artık kapatmam gerek. Saat ona beş var, biliyorsun Tuna ile randevum var."

"Sonra görüşürüz canım. İyi şanslar."

Esma ile görüşmemi sonlandırıp hızlıca aşağıya indim ve piyanonun başına oturdum. Elim ayağım heyecandan titriyordu. Saat onu geçtiğinde Tuna hala aramamıştı. Biraz daha bekleyip ben aradım ama telefonunu açmadı. Bir anlam veremedim. Mesaj bırakmayı denedim.

<Tuna? Neden cevap vermiyorsun? Hani saat onda görüşecektik?>

Aldığım cevabı okuduğumda dünyam başıma yıkıldı.

<Beni bir daha arama!>
~~≠~~≠~~≠~~≠~~≠~~

Hoppala, şimdi ne oldu?

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

542K 28.5K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
5.6K 122 13
genç bir erkeğin bir kıza defalarca aşkını konu alan bu hikayeyi beğenmenizi temenni ederim.
343K 15.7K 37
Bu kitap,İstanbul'dan mardin'e gelen Esila Avşin ve ona ilk görüşte aşık olan Mardin'in en güçlü ağası Aram Haznedar'ın aşkını anlatıyor. Bu ikili tö...
8.1M 46K 16
TÜM BÖLÜMLERİYLE SİZLERLE TAMAMLANDI