Formulaşk1

By PegasusB

166K 13K 5.9K

Hayalleriniz uğruna nelere katlanmayı göze alırsınız? Mesela pembe kimliğinizi bir kenara bırakıp, mavi kimli... More

1.Bölüme Giriş
2.Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölümden Fragman
26.Bölüm
27.Bölüm(1.Kısım)
27.Bölüm(2.Kısım)
AÇIKLAMA :)
Fragman Tadında 28.Bölüm Alıntısı
28.Bölüm
29.Bölüm

1.Bölüm

7K 466 108
By PegasusB

Merhaba :)

Geçen hafta tanıtımı yayınlarken yaşadığım ufak sorundan dolayı birinci bölümün girişini de eklemek zorunda kalmıştım. yaklaşık bir altı gün sonra birinci bölümün devamını eklemeyi başarabildim. Beğenmeniz dileğiyle...


Keyifli okumalar!

*************

Tarihte bir zaman- Monaco Grand Prix

"Monaco'dan selamlar sayın seyirciler! 'dan sonra Dünya'daki ikinci küçük bağımsız devlet olan ve semtindeki gösterişli ile ünlü bu güzel şehir bugün Formula 1 Grand Prix yarışına ev sahipliği yapıyor. Bilindiği üzere Monako Grand Prix'si her pilotun ve takımın kazanmayı hayal ettiği bir pisttir ve bugün burada hangi takıma bakarsanız bakın Monaco'da olmanın, bu yarış içinde yer almanın haklı gururu ve heyecanını takım üyelerinin yüzlerinde rahatlıkla görebilirsiniz. Öyle değil mi Bülent?"

"Evvet çok haklısın Burak. Şahsen ben bile burada olup, bu yarışısın heyecanını canlı canlı yaşayarak ekranları karşısındaki izleyicilerimize bu heyecanı anlatmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Yarışa giden damarları oluşturan takımların heyecanlarını tahmin dahi edemiyorum. İşleri fazlasıyla zor."

"Allah'tan yanımızda röportaj için takımlardan birileri yok Bülent yoksa zaten tavan noktasında olan heyecanlarını daha da arttırmış olacaktın."

"Haklısın Burak. Bende fazlasıyla heyecanlıyım."

"Burdaki heyecan dolu havayı yeterince seyircilere anlattığımıza göre Bülent. Ekranları başındaki izleyicilere Monaco yarışının Formula 1 camiası için neden bu kadar büyük öneme sahip olduğunu anlatmaya ne dersin?"

"Çünkü Monako'da kazanan bir pilotun ismi tarihe altın harfler ile geçer. Monte Carlo sokaklarında hızlıca sürmek kusursuz bir pilotaj, sağlam bir teknik ve yüksek bir cesaret gerektirir. Bariyerler ile çevrili pist hatayı asla affetmez.

Monako'da pilotların diğer hiçbir pistte olmadığı kadar konsantre olması gerekir. Araçlar maksimum yere basma gücü ile yarışır. Geçişin neredeyse imkansız olduğu bu pistte sıralama turları hayati bir öneme sahiptir.

Hazır sıralama turları demişken Monako'da iyi bir tur zamanı elde etmek için Portier virajını iyi almak gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim. Ve dün ki sıralama turlarını izleyenler bilir ki bütün pilotlar Portier virajında ciddi sıkıntı çektiler. Hatta oldukça zorlandıklarını yarış sonrasında yapılan röportajlarda da belirtmekten çekinmediler.

Buranın ardından Loews virajı yani Formula 1 tarihindeki en yavaş dönülen viraj gelir ki şu ana kadar yapılan yarışlarda bu virajlar Ayrton Senna ve Michael Schumacher gibi birçok efsane ismin yarış dışı kalmasına neden olmuştur.

Pistin zorluklarından çıkıp birazda en başarılılarından bahsedecek olursak da Graham Hill nam-ı diğer Bay Monako ve Michael Schumacher burada 5'er kez galibiyete ulaştılar. Alain Prost 4 kez, Stirling Moss ve Jackie Stewart da 3'er kez kazandılar. Fakat tüm bu isimlerin tepesinde 6 galibiyeti ile efsane Senna bulunmaktadır."

"Ah evet gelmiş geçmiş en iyi F1 pilotu. Bu sayede kendisini yad etmiş olalım. Peki elimdeki bilgilere göre pist 1955'de modifiye edilmiş. Doğru mudur?"

"Evet doğru fakat genelde ufak modifikasyonlar yapıldı. 2004'de ise pityolu ve Rascasse virajında önemli düzenlemeler yapıldı ve seyirci kapasitesi arttırıldı."

"Peki biraz önce sıralama turlarının hayati bir önem taşıdığını belirttin. Sıralama turlarının bu kadar önem taşıdığı bu pistte dün gerçekleşen sırlama turu sonuçlarını da bildirelim istersen. Bu sayede izleyemeyen izleyicilerimizi bilgilendirmiş ve izleyenlere de hatırlatmış oluruz."

"Ah çok iyi olur. Yayın başlamadan önce bol bol sırlama turu bilgilendirmesi yazan twit aldım zaten."

"Sende fark etmişsindir son iki yıldır Alp Öztekin'in Formula 1 camiasında Türkiye'yi temsil etmeye başlamasıyla birlikte Türkiye'deki Formula1 izleyici kitlesinde gözle görülür cinsten bir artış oldu. Sosyal medya dan alınan tepkiler de bu artışın ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. "

"Evet farkındayım Bülent. Eşim televizyonda beni görmek için bile yarışlara bakmazken Alp sayesinde yarışların başlangıcını ve bitişini takip etmeye başladı. Sanırım Alp'e bir teşekkür borçluyum."

"Oooo hafif kıskançlık mı seziyorum yoksa? Eğer öyleyse biraz sonra Alp ile yapacağımız röportajda seni buradan uzaklaştıralım."

"Şahsen bu yakışıklılığının ve başarısının sırrını ona sormadan şurdan şuraya gitmem. Gitsem bile sana sordurmak için çabalarım."

"Peki. O zaman kısa bir reklam arasına gidelim ve dönüşte ülkemizi Formula 1 yarışlarında gururla temsil eden Alp Öztekin'le birlikte kısa bir röportaj gerçekleştirelim. Hiçbir yere ayrılmayın sayın seyirciler!"

***************

Aynı anda Ece ise elindeki kumandayı televizyona karşı sallayarak konuşmaya başladı.

"Hah kadına bak Esma ya! Canım yarışları sırf Alp yüzünden mi izliyormuş? Yemin ediyorum kendi cinsimden utanıyorum böyleleri yüzünden. Bu kadar sığ bakılır mı olaya arkadaş!"

"Öyle deme ama Allah için çocuk gayet yakışıklı şimdi." Diyerek elindeki kitaba geri dönen Esma'ya sanki E.T.'ye yakışıklı demiş gibi gözlerini pörtleterek bakan Ece konuşmaya başladı.

"Sana inanmıyorum Esma! Ya dön oku kitabını Allah aşkına sinirlerimi tepeme çıkarma. Ne zaman başlayacak şu yarış. Röportajla vakit kaybedeceklerine başlatsınlar ya bir an önce."

"İyide röportaj Alp'in hayran kitlesi için..."

"Ya kızım dönsene önüne sen! Niye şimdi Monaco yarışını rahat rahat izleyeceğim diye yerinde olan keyfimin yanlış adreslere gitmesine sebep oluyorsun? Pazar Pazar keyfimi bozma lütfen."

"Tamam Ececim. Sustum kızma hemen. Yalnız Ece Alp çıkınca..."

"Ya başlatma şimdi Alp'inden Everest'inden."

"Of Allah'ım bu çok kötüydü." Diyerek suratını buruşturan Esma'yı gören Ece yan yan bakarak Esma'ya gerekli mesajı iletmeye çalıştı ve başarılı da oldu.

"Tamam. Ben sustum. Lütfen sende sus izle yarışını. Seni yarış izlerken daha çok seviyorum Ece. "

"Tamam. Hadi başlıyor. Dön sen kitabına." Diyen Ece televizyonun sesini açarak bir an önce dün yarı zamanlı işte olduğu için izleyemediği sırlama turlarının sonuçlarını öğrenmek istiyordu.

Reklam bitiminde ekranda beliren sırlama listesinde ilk baktığı kişi Alp Öztekin oldu. Her ne kadar Esma ya kızsa da aslında Ece de hayrandı Alp'e ama diğer kızlara oranla arada bir fark vardı.

Ece, Alp'in tipinin değil; F1 pilotluğunun hayranıydı ama bunu asla dile getirmiyordu.

Zaten kimsenin bilmesine de gerek yoktu. Sonuçta Alp Öztekin Ece'nin gelecekteki rakibi olacaktı.

Lakin kaderin Ece ile Alp arasında yaşanacak ilişkinin ismi konusunda ufak(!) bir farklılık yapmak isteğinden Ece'nin haberi yoktu.

Ne demişti zamanında John Lennon?

"Hayat, siz planlar yaparken olanlardır."

***************

"Evet sayın seyirciler. Reklamların hemen bitiminde söz verdiğimiz gibi röportajımızı gerçekleştirmek üzere yanımda Alp Öztekin var. Merhaba Alp."

"Merhaba Bülent. Nasılsın?"

"Teşekkürler. Ekranları başındaki izleyicilerin benim durumumdan ziyade senin durumunu daha fazla merak ettiklerini düşünüyorum. O yüzden kendi hal hatır durumumu es geçip direk konuya giriyorum. Dün gerçekleşen sırlama turalarında ilk üç'e girmeyi başardın. Senin de çok iyi bir şekilde bildiğin üzere Monaco Grand Prix'de sırlama turları hayati bir öneme sahip ve geçen seneki altıncılık sıralamanı bu sene üçüncülüğe yükselterek hem geçen seneye göre hem de bu sene rakiplerin arasında gayet iyi derece yaptın. Sen içinde bulunduğun bu durum hakkında ne düşünüyorsun?"

"Senin de dediğin gibi Bülent Monaco'da sırlama turları bugün ki yarışın sonuçları hakkında ciddi bir ipucu vermekte bu yüzden dün ki sırlamalarda elimden geleni yapmaya çalıştım ve maalesef ki üçüncü sırada yer almaya hak kazandım."

"Maalesef mi? Sıralamandan memnun değilsin yani doğru mu anladım."

"Evet. Çünkü Formula 1 dünyanın en iyi sürücüsünü belirleyen bir yarış. Bana göre bu yarışta ya birinci olup başarılı olursun ya da birinci olamayıp başarısız olursun. Ortası yok."

"Bu cümle kulağa fazlasıyla hırslı geliyor."

"Hırslı olmasaydım zaten şuan bulunduğum yerde olamazdım." Diyerek spikerin gözlerinin içine baktı Alp.

Spiker Alp'in tam olarak ne demek istediğini anladığını belirtir cinsten kafasını aşağı yukarı salladı ve ardından konuşmaya başladı.

" Peki yarışa sayılı dakikalar kala daha fazla vaktini almamak adına yarışta hedeflediğin sırayı soracaktım ama bu saatten sonra pek bir önemi kalmadı sanki." Diyen Spikere gülümseyerek "Sanki." Diyen Alp'in yanına gelen adamla birlikte artık röportajın sonlanması gerektiğini anlayan spiker,

"Bize vakit ayırdığın için çok teşekkürler Alp yarışta bol şans!" diyerek röportajı sonlandırdı.

************

Biten röportajla birlikte televizyonun sesini kısan yardımcısına

"Şimdi neden o gün onu seçtiğimi anlıyor musun Hasan? Ondaki bu hırs olduğu sürece yapamayacağı hiçbir şey yok."

"Anlıyorum efendim. Zaten kendisi de sizin neden onu seçtiğinizi yıllardır gösterdiği her başarıda belli ediyor."

Yardımcısı Hasan'ın dedikleri ihtiyar adamın hem gururunu okşamış hem de yıllar içinde elinde büyüdüğü bu çocukla bir kere daha gurur duymasına vesile olmuştu.

"Onunla konuşmak istiyorum."

"Emredersiniz efendim."

**************

Dışarıdan gelen hareketli müzik ve her köşede rakipleriyle yapılan röportajların olduğu padok dan geçerek takımın yanına gelen Alp'i Sercan telaşla karşıladı. ( Padok: Her pistte yer alan bu özel bölüm, pit alanı ve garajların hemen arkasında bulunur ve grand prix'nin merkezidir. Formula 1 takımlarının operasyon alanı olan bu bölümde takımların, motor ve lastik üreticilerinin nakliye araçları ile, ikram amacıyla kullandıkları karavanlar ve basın merkezleri yer alır.)

"Dostum nerdesin sen?"

"Nerdeydim acaba Sercan! Bir tahmin et bakalım Sercan! Acaba bana sormadan verdiğin röportajı gerçekleştirmiş olabilir miyim he Sercan?"

Sercan, Alp'in tek kaşını kaldırarak sinirli bir şekilde kendisine bakan arkadaşına gözlerini pörtletip elini alnına vurdu.

"Ah hayır ben sana soracaktım aslında ama işte biliyorsun dostum. Son birkaç gündür çok yoğunum her şey benim üstüme kaldı. İnan Monaco'da olduğumun farkına bile varamadım henüz." Diyerek göz kırpan Sercan'ın neyi ima ettiğini anlayan Alp kafasını sağa sola salladı.

"Şimdi benim her yarışta neler çektiğimi anlıyorsundur. İhtiyarla neden her seferinde kavga ettiğimi sorup durmazsın bundan sonra."

"Sen ciddi misin? Dostumm keşke bana daha önce söyleseydin. Senin için bir şeyler ayarlayabilirdim."

Sercan hem konuşup hem de Alp'in peşinden koşturmaya devam ederken

"Sence ben kendi başımın çaresine bakamayacak biri miyim?" diyerek gülen Alp'in suratını göremedi.

Arkadaşının her yarış öncesi son yarım saatte yaptığı gibi kendisine ait olan karavanına doğru ilerlediğini fark eden Sercan:

"Dur Alp!"

"Ne var yine?"

"Seninki konuşmak istiyor."

"Hey Allahım ya! Deli bir tane değil ki etrafımda saymaya başlayayım. Ver şu telefonu!"diyerek telefonu Sercan'ın elinden kaptı Alp.

"Söyle ihtiyar."

"Naber evlat? Nasılsın?"

"İyi ne olsun işte ihtiyar. Yarış marış derken koşturup duruyoruz. Sen ne yapıyorsun? Keyifler yerinde mi? "

Alp'in dedikleri Tevfik'in dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasına sebep oldu. Bu çocuk Tevfik'e çok iyi geliyordu.

Koca Tevfik Varlıer'in gülümseten tek insandı herhalde. Kendi öz torunları bile dedelerinin yüzünü böylesine gülümsetememişti. Nitekim kaç gündür hastane de yatarken Tevfik Bey'in yanına ara sıra uğrayan hiçbir torununa ne Alp'e davrandığı gibi cana yakın davranıyordu ne de onlara gülümsemesinden bahşediyordu.

Tevfik Bey için Alp çok başkaydı. Bambaşka.

"Bende işte hastane, kan tahlili, tansiyon falan derken yatıyorum."

"Hmm... kulağa fazlasıyla sıkıcı geliyor."

"İnan bana evlat kulağa geldiğinden çok daha fazla sıkıcı."

"Tam teşekküllü bir hastane de yattığını sanıyordum İhtiyar. Ayrıca en güzel hemşirelerin sana bakmasını istemiştim. Hemşire mi yok yoksa güzel mi değiller?"

"Ah evlat ah! Eskiden bizim oralarda bir söz vardı. Bilmem bilir misin?"

"Yaş yetmiş iş bitmiş mi? Üzülme ihtiyar daha yetmiş olmana üç sene var. Üç sene daha işlerini askıya almayı unut. Sonra küçük maketler yapmaya başlarsın."

Tevfik Bey kendi yaşını hiç düşünmeden söyleyen bu çocuğa bir kere daha hayran kaldı. Kendi torunları dedesinin yaşı, sağlığı hakkında en ufak bir merak içinde olmadan sadece servetindeki bol sıfırlara odaklanmışken bu çocuk onun her şeyi ile ilgileniyordu.

Şu an yarış için Monaco da olmasına rağmen her gün kendisiyle görüşemese de sık sık Hasan'dan kendi durumu hakkında bilgi aldığının farkındaydı.

Dürüst olmak gerekirse Tevfik Bey, Alp de kendisini görüyordu. Kendisinin yaklaşık kırk sene evvelki halini...

"İhtiyar?"

Alp'in sesiyle daldığı birkaç saniyelik derinlikteki düşünce havuzundan çıkan Tevfik hemen cevap verdi.

"Hayır. Onu demeyecektim. Yaş otuz beş yolun yarısı eder diyecektim."

Alp etrafındaki insanların ona bakmasını umursamadan kocaman bir kahkaha patlattı.

"İhtiyar ne var biliyor musun?"

"Ne?"

"Senin egon benim egomu geçer mi çok merak ediyorum."

Bu sefer Alp kadar büyük olmasa da gülme sırası Tevfik Bey de idi.

"Evlat benim yetmiş senelik egom senin yirmi üç senelik egonu geçemez. Bilmem anlatabildim mi?"

"Anladım anladım. Hem de çok iyi anladım."

Her ne kadar içinde bulundukları durumdan kendilerini soyutlamış gibi görünüp neşeli neşeli takılsalar da aslında bu iki adam ilk defa bir yarışta birbirlerinden ayrı olmanın haklı üzüntüsü içinde bir anda durgunlaştılar.

"İlk defa bir yarışında yanında olamayacağım. Çok üzülüyor musun evlat?"

"Ahh o kadar çok üzülüyorum ki ihtiyar. Bu sefer karavana kapandığımda bir farklılık yapıp sesli sesli ağlayacağım."

"Farklılık mı? Ben seni her seferinde o karavana kapanıp ağlıyorsun sanıyordum."

"Hey! Hey! Hey! Sen kalp krizi falan geçirmedin değil mi? Beni kandırıyorsun. Yani hangi iki gün önce kalp krizi geçiren ihtiyar, bu kadar enerjik ve neşeli bir şekilde takılır hatta üstüne ağzımdan laf alamaya kalkar ki? Kendini hastane odasına kapatıp genç çıtır kızlarla gününü gün edip beni yarışa tek başıma yolladın. Bunu bana yapmayacaktın ihtiyar."

"Bu konuda gerekli açıklamayı yaptığımı sanıyordum."

"İstanbul'a elimde birincilik kupamla döndüğümde seni o hastane odasında yatarken bulmazsam. Benden çekeceğin var ihtiyar. Nereye kaçarsan kaç bulurum seni ve canından bezdiririm."

"Her zaman yaptığın gibi yani."

"Beni kırıyorsun ama ihtiyar."

"Git eşek herif git ve o yarışı almadan İstanbul'a dönme."

"Sende o ameliyathaneden canlı bir şekilde çıkmamayı aklından bile geçirme."

"Pekala. Hadi kapat bir sürü param gitti senin yüzünden. Yurt dışı ile yapılan telefon görüşmelerinin ne kadar pahalı olduğundan haberin var mı?"

"Pinti ihtiyar." Diyerek Tevfik Bey'in cevap vermesini beklemeden kapanan telefonuyla birlikte kendini karavanına kapatan Alp geçen yarım saatin ardından tulumunun üstünü giymeyip belinden aşağı sallandırarak karavanından çıkarak artık yarışa tamamen hazır olduğunun sinyalini herkese suratındaki gülümsemeyle gönderdi.

Alp'in Monaco'dan birinciliği almadan ayrılmaya hiç mi hiç niyeti yoktu. Her ne kadar güneş gözlüklerinden pek belli olmasa da bakışlarındaki bu kararlılık bu yüzdendi.

Biliyordu Alp bu yarış onun için dönüm noktasıydı ve her ne olursa olsun o dönüm noktasını Formula 1 pilotu olarak en başarılı şekilde dönmek için ne gerekirse yapmaya hazırdı.

Evet sayın seyirciler! Sezonun son ve en önemli yarışı Monaco Grand Prix'inden hepinize tekrar merhaba. Ben spikeriniz Bülent Sarıkaya ve arkadaşım Burak Ak ile size sezonun bu zorlu yarışını en iyi şekilde aktarmaya çalışacağız. Dün gerçekleşen sıralama turları sonucunda **grid'e gelen pilotlar formasyon turunu*** tamamlayıp tekrar grid alanında yerlerini aldı. F1 pilotları, takımlar, yarışı canlı canlı izlemeye gelen izleyiciler, biz basın mensupları ve ekranları karşısındaki siz sayın izleyiciler nefeslerimizi tuttuk heyecanla start verilmesini bekliyoruz. Start verilmesine artık saniyeler kala ülkemizi başarıyla temsil eden Alp Öztekin'e bol şanslar dileyelim.

Veee start verildi sayın seyirciler!

**Grid: Sıralama turları sonucuna göre otomobillerin start öncesi yarışa başlamak için çift sıra halinde yer aldıkları alan.

***Formasyon turu: Yeşil ışıklar yandığında pilotların birbirini geçmesinin yasak olduğu formasyon turu atılır. Bu turu atamayan pilot en arkadan veya pit alanından yarışa başlar.

Sürç-i lisan ettiysem affola...

İkinci bölüm gelir en yakın zamana ;)

Continue Reading

You'll Also Like

3.1M 156K 66
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
2.7M 143K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
DİLVAN By Helin

General Fiction

3.9M 190K 57
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...
292K 12.6K 51
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...