☆𝑩𝒂𝒏𝒂 𝑮𝒆𝒓𝒊 𝑫𝒐̈𝒏 𝑳...

LunaAngellinaWood tarafından

6.6K 530 3.8K

Başparmağı ile beyaz tene ulaştı. Temasıyla genç kahramanın içi alevlendi. Kalbindeki sükunet yerini dehşete... Daha Fazla

GİRİŞ
𝐵𝑖𝑟
𝐼̇𝑘𝑖
𝑈̈𝑐̧
𝐷𝑜̈𝑟𝑡
𝐵𝑒𝑠̧
𝐴𝑙𝑡𝚤 (V.I.P)
𝑌𝑒𝑑𝑖
𝑆𝑒𝑘𝑖𝑧
𝐷𝑜𝑘𝑢𝑧
𝑂𝑛
𝑂𝑛 𝐵𝑖𝑟
𝑂𝑛 𝐼̇𝑘𝑖
𝑂𝑛 𝑈̈𝑐̧ [𝒌𝒊𝒍𝒊𝒕 𝒃𝒐̈𝒍𝒖̈𝒎]
𝑂𝑛 𝐷𝑜̈𝑟𝑡
𝑂𝑛 𝐵𝑒𝑠̧
𝑂𝑛 𝐴𝑙𝑡𝚤
𝑂𝑛 𝑌𝑒𝑑𝑖 [𝑉.𝐼̇.𝑃]
𝑂𝑛 𝐷𝑜𝑘𝑢𝑧
𝑌𝑖𝑟𝑚𝑖
𝑌𝑖𝑟𝑚𝑖 𝐵𝑖𝑟
𝑌𝑖𝑟𝑚𝑖 𝐼̇𝑘𝑖

𝑂𝑛 𝑆𝑒𝑘𝑖𝑧

165 16 457
LunaAngellinaWood tarafından

YORUM SINIRI: 120
OY SINIRI: 10-14

SATIR ARASI BÖLÜM İSTİYORUM, İYİ OKUMALAR<3

Marinette

Kış; eriyen kardan oluşan süzülüp giden bir mevsimdi. Arkasında inlerine saklanmış insan topluluğunu terk etmiş ve başkalarına sert işkencesini yaşatacaktı. Bu soğuk mevsim sadece işkence değildi. Mutlu anlara da sahipti: Yeni yıla sevgilimle beraber girmemizi sağlayan öpücük, beraber olmaya karar verdiğimiz gün hep beyaz mevsimin eseriydi.

Baharın gelmesi ile canlanan yeni bir dünya vardı ancak Kara Kedi ve benim için yer, zaman, mekan fark etmeksizin değişmeyen bir rutin vardı: Şehri saldırılardan korumak.

Tekrardan bir görev başındaydık ve gökyüzü bizden yanaydı. Hawk Moth'un göndermiş olduğu ilginç bir yaratık söz konusuydu. Akumatizenin gücünü, sihirli eşyasını kavramak bizi zorlamıştı.

Adının Catalyzer olduğunu söyleyen biriydi. Robot benzeri iri kıyım bir bedeni vardı. Ortalama iki metre boyunda çelikten bir zırh ile donatılmış suratı demir bir maske ile kapalıydı. Korku evlerine giren insanları korkutmak için mikrofonda farklı ve yüksek bas ile konuşan robotik bir sese sahipti.

(Güzel okurlarım; çoğunuz kız biliyorum da hiç Transformer's izlemediniz mi? Oradaki gibi bir robot fakat daha minyonu.)

Sıradan bir akumatizeden daha farklıydı. Olduğundan daha hızlı, daha güçlü, daha çok gizli silah ve malzeme bulunduran. Gözlerimi kırpıştırdım. Yanımda arkasına gizlendiğimiz aracın bagaj tarafından Catalyzer'ı inceleyen siyahlar icindeki partnerime baktım. Düşmanı en ince ayrıntısına kadar ezberlemeye çalışıyordu.

Dikkatini ondan çekip başını bana döndürdüğünde dudaklarına ufak bir buse kondurdum. Bunu yapmamla koyulaşan göz bebekleri ve çatılan kaşlarını görebileceğim bir görüntü oluşmuştu. "Sana kaç bin defa söyledim. Görev esnasında bu tarz davranışlar sergileme diye." Bir eliyle alnına dökülen saçları da kaldırarak alnını mest etti. "Neden?" diyerek yüzüne yaklaştım.

Beni fark etmesiyle geri çekilip kaçarcasına aracın kaporta tarafına doğru kaçtı. Arkasında bir dükkan camı vardı ve köşeye sıkışmıştı. "Uğur Böceği uzaklaş!"

Burun buruna geldik. Şu an sırtı duvara yaslı tamamen altımda kalmış bir yavru kediydi. Gerilen suratından ve göğsünün inip kalkma hızından heyecanı belli oluyordu. "Güzelim lütfen." Nefeslerimiz birbirine çınlarken başını kaldırdı, sert yutkunma sesisinin duydum. "Bak şu an gerçekten oyalanmamamız gerekiyor."

Dediği şeyle geri çekildim. "Senin için zaman kaybı olduğumu bilmiyordum. Haftalardır beraber vakit geçirmiyoruz." Kollarımı önümde kavuşturdum.

"Her gece oturup gökyüzünü seyretmek, beraber sohbet edip devriye gezmek beraber yaptığımız olması gereken şeyler. Peşimden koştuğun zamanlardaki tekliflerin hepsi bitti. Ne zaman bir şey desem 'Bugün olmaz, bu hafta olmaz, yarın sınavım var, şuraya gideceğim.' deyip kaçıyorsun."

"Böyle hissettiğini bilmiyordum. Seni şu sıralar ihmal ettiğimin farkındayım." Bakışlarımı yumuşatmak istemesem de dirayet edemedim. "Sana söz, beraber vakit geçireceğiz ancak şimdi-"

Sözünü kesen akumatizenin yaptığı atıştı.

Aracın camının parçalanması ile yoyomu sağımda kalan müstakil olduğunu zannettiğim çift katlı evin demir balkon tırabzanına doladım. Kendimi çekerek yükselirken Kara Kedi'nin çubuğunun sesini duydum. Balkona indiğimde yanıma gelmesini beklerken birkaç saniye geçmesine rağmen ortalıkta olmayışı endişe ettirmişti. Korkuluklara ellerimi yerleştirip aşağı eğilerek baktım.

Başımı kaldırmamla Spider-Man gibi havada ters durarak yeşil gözleriyle beni izleyen yüzüne baktım. "Bir fikrim var." Düz konuma gelerek yanıma iniş yaptı. "Akuması göğsündeki kasa benzeri bölgede olabilir."

Gözümüzün önünde etrafa dehşet açan Catalyzer'a gözlerimi çevirdim. Gözden geçirdiğimde Kara Kedi'ye katılmadığım kanısına vardım. "Dediğin şey olabilir ancak bu sefer ki düşman hızlı, kuvvetli ve büyük silahlara sahip. Donanımı yüksek bir kötü ancak o bölgede son savunma hattını taşıyor olabilir çünkü her canlının zayıf bir noktası vardır."

"Dediğin akıllıca." Elini omzuma koydu. Deri kaplı ince parmaklarını omzumdan indirip "Görev esnasında böyle şeyler yapmıyoruz Kara Kedi." dedim. Aralık kalan dudaklarından şaşkınlık okunuyordu. "Ama dediğini denemek istiyorum belki de haklısındır." Bir şey demesine izin vermeyip robotun sağ arkasından izleyebileceğim yükseltide bir alana çıktım. Kara Kedi yanıma geldiğinde ne yapacağımı anlamıştı. "Galiba biraz şansa ihtiyacımız var."

Muzipçe tebessüm ederek benim boyuma eğildi. Ona göz devirerek tılsımımı çağırdım. "Şanslı Tılsım!" Elime gelen iri bir kova reçineydi. "Reçine benim ne işime yarayacak?"

"Sanırım tılsımın bile senin tribine sinir olmuş." Onu duymazdan gelerek etrafı taramaya başladım. "Tılsım onun hareketini durdurmak, bir nebze olsun yavaşlatmak için geldi. Eğer sürtünme kuvvetini arttırsak hareketi zorlaşır ve bizim de onun akumasını bulacak fırsatımız olur."

Onu oyalamak için bir hamle yapmıştı ki ikimiz birden vurulduk. Şeker pembesi bir sakızla birbirimize yapışmıştık. Reçine kovası ise görünürde değildi. Catalyzer, bize doğru yaklaşmaya başlamışken "Kara Kedi bir şey yap!" deyip yüksek sesle konuştum. Sırt sırta birbirimize yaslıydık ve kollarımız belimize yapışmıştı. Kara Kedi'nin açıkta olan elleri yukarı tırmandı. "Kedi Klizm."

İmha gücü avucunda belirdi ve yukarıya doğru çevirip sakızı parçaladı. Sakız kül taneciklerine dönüşürken ayağa kalktım. Yoyoma uzanıp robottan uzaklaşmak için hamle yapmıştım ki üzerimize inen bir kapakla kıpırdayamaz hale geldik. Üzerimizde oluşan şeffaf kubbe çıkışımızı engellemişti. Kara Kedi ellerini cama vurdu, omuz attı, sopasını savurdu. Hamlelerinin hiçbiri işe yaramamıştı.

Catalyzer'ın bize doğru gelip üzerimizden gevrek gevrek gülmesi fazlasıyla can sıkıcıydı. "Uğur Böceği, Kara Kedi, mucizelerinizi kendiniz teslim ederseniz sizleri serbest bırakırım."

"Hep aynı muhabbet!" Catalyzer, Kara Kedi'ye küçümseyen bir bakış atıp üzerimize eğildi. Yaklaştıkça büyüyen zırhlı kafası fazla korkunçtu. "Yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Birazdan ikiniz de sıradan liseli çocuklara dönüşeceksiniz."

Acımasız söylemiyle maskenin altında kalan tüylerim elektriklendi. Ürperen bedenimin titrediğini hissettim. Çıkmaza girdiğimiz her anda bir çıkış yolumuz olurdu ancak olayların negatif yanlarına da bakmamız lazımdı: Bir savaşta birimizin veya herhangi bir yurttaş zarar görebilirdi. Hawk Moth'un sağlam bir planı ile bizi oyuna getirerek mucizelerimizi ele geçirip evrenin dengesini mahvedecek bur dilek dilemesi...

Bizler süper kahramandık; herkesin üzüldüğü yerde gülmeyi, herkesin korktuğu yerde cesur kalmayı, herkesin düştüğü yerde kalkmayı bilmeliydik. Bunun için seçilmiştik fakat elimizin kolumuzun bağlandığı anlar oluyordu.

"Dediğinde haklı. Elimizden artık bir şey gelmez. Gücümüz yok ve tılsım dışarıda kaldı."

Bir şey demedi çünkü o da bittiğinin farkındaydı. Kara Kedi milyonlarca kez arkamda durmuştu. Onu kaybetme düşüncesi en başından beri içime bir korku salıyordu. Ona kızsam dahi bu sadece lafta kalıyordu. Dünyaya karşı ikimiz olacağına dair ant içmiştik ve yok oluşa beraber gidecektik çünkü Kara Kedi'nin umudunun yıkılışı benim sonum demekti.

"En azından artık birbirimizi tanıyabiliriz belki de." O Buruk bir tebessüm yolladı bana.

Onu tanımak..?

Birkaç aydır yaklaşıyor ve geri kaçıyorduk. Kimdi o, maskesini ardında saklanan yüzü, hayatı, huyları? Ailesi nasıl insanlardı? Bu güçlü bedenin ruhunda gizlenmiş sırlar nelerdi?

Ve artık bitişin, maskelerimizin inişin özgürlüğün kayboluş ve sınırlarımızın doğacağı bir zamandaydık.

Yüzüğü ve küpelerimden gelen alarm sesiyle dudaklarımı yaladım. Bir umut bizi kurtarmanın yolunu bulurum diye etrafa baktım. Kafamı çevirdiğim yönde onu görmek aklıma gelecek son şeydi: Carapace.

Adını seslendim. "Carapace, Şanslı Tılsım'ı kullan. Onu yürürken kalkan ayak tabanlarına adım adım sür." Eğer Catalyzer yenilirse biz de kurtulabilirdik en azından geri dönüşmeden bu kubbenin şerrinden kurtulabilirdik.

"Uğur Böceği," kubbeye ellerini koydu. "Yaparım fakat gardiyanın size bir iletisi var."

"Usta ne diyor?" Kara Kedi'nin dakikalar sonra duyulan sesi kulaklarımda yankılandı. Deri kostümünün altından kasılarak belirginleşen damarları ciddiyetini anlatıyordu.

Hiçbir şey anlamadığımız her halimizden belliydi. Birkaç saniyeliğine gözleri bir noktaya kilitlendi. Nino, dudaklarını araladı: "'Hatırlayın.' Gardiyanın iletisi bu."

Dediğiyle boşluğa düşmüştüm. "Gerçekten başka diyecek bir yok muydu?" Söylenen sevgilime baktım. Haklıydı ancak Usta'nın gizli şifreleri olduğunu ve bize birçok şeyi bu biçim öğrettiğini varsayarsak şu an bulmaca çözecek fırsatımız olmadığı gerçeğini silmiyordu.

"Usta Fu kelime oyunlarını seviyor. Senin aklında bir ampul yanıyor mu leydim?" Bana rahat düşünebileyim diye fırsat dahi veriyordu. Bu kadar kötü bir durumda dahi beni önemsiyordu.

Elimi cam kubbeye yaslayıp mavilerimi gökte dalgalandırdım. Gözlerimde çakan kıvılcımı sezgilemiştim. "Bizim güce ihtiyacımız var..." Tek başına Catalyzer'ı oyalayıp insanların saldırmasını engellemeye çalışan Carapace'a baktım.

O yan kahraman olarak savaşıyordu ancak biz sadece kahraman değildik: Bu şehirle manevi olarak bir bağımız da vardı. İnsanı, toprağı ile biz onu tamamlıyorduk.

"Ve bizim asıl gücümüz mucizeler değildi." Fısıltılı erkekse sesi dahi beni etkisi altına alıyordu. Vücudumu çevirip havada asılı kalan ellerimi yakaladı. İki eliyle avuçlarımı sararak kavradı. Parmaklarımız birleşirken yüzüme eğildi. Simasında anlamlandıramadığım bir ses vardı. Omuzlarının beyazlaması ile yeşillerine kenetlendim. Kırmızı kostümün bedenimi terk ettiğinin farkındaydım

Ve cesaret etrafımızı sararken o sözcükler dudaklarımızdan döküldü... Fısıltıyla aynı anda.

"En büyük gücümüz inancımızla birlikteliğimiz. Bir daha asla geri dönüşmeyeceğiz."

""Asla!""

Kara Kedi'nin yüzüğünün tekrar beş çizgi olması ve kendi kostümünün yerine geldiğini hissettim. "Artık tamamen özgürüz."

Kamaşan yeşil gözlerini üzerimden çekti. "Kedi Klizm!"

Gücünü harekete geçirerek üzerimizdeki duvarı kırar kırmaz Nino'yu üzerine yürüyen canavarın altında ezilmekten kurtardım. Yoyomu onun beline dolayıp yanımıza çektim. Carapace gülümseyerek ayağa kalktı. "Sağ ol Uğur Böceği."

Onu başımla onaylarken "Artık özgür olduğumuza göre şu canavara dersini verme zamanı. Bir planın var ? Sınırsızlığı denemek için sabırsızlanıyorum."

"Şimdi Carapace ve ben sen onu oyalarken ayaklarının altına reçine sürerek onun süratini azaltarak yavaşlatacağız. Sana işaret verdiğimde onun kasasını yok edeceksin."

Ve planı uygulamaya başladık.

Kara Kedi ıslık çalarak Catalyzer'ın önüne geçti. "Hey, Catalyzer! Beraber kedi-fare oyunu oynayalım ?" Robot gözleri kırmızıya bürünüp çıkartarak Kara Kedi'yi vurmaya çalıştı ancak nokta atışı bir açıdan vuramadığından robotun sinirine dokunuyordu.

Kara Kedi'nin Catalyzer'ın önündeki kasayı patlaması ile akuma serbest kaldı fakat robotik bedenin küçülüp insana dönmesini beklerken Catalyzer, otokontrolünü kaybederek titremeye, güçlerini rızası dışında olumsuz kullanmaya başladı.

Akumayı yakalayıp şaşkınlığıma son verdim. "Bu bir aku6matize his canavarı."

Kara Kedi'nin dediği doğruydu. Ayaklarını tutan reçineden kurtulmaya çalışırken absürt hareketleri çevreye zarar veriyordu. "Kara Kedi-"

Lafımı bitirmeme gerek kalmadan "Sen git. Biz onu oyalarız." diyerek atağa geçti.

۞

Birkaç dakika sonra arı mucizesi ile geri dönmüştüm. Bu takıyı kullanacak biri aklımda yoktu. Dolayısıyla ben kullanacaktım. Lady Bee formundaydım.

Catalyzer'ın kontrolsüz hareketlerinin arasından sıyrılıp erkek kahramanların yanına iniş yaptım. "Beni vurmasını engelleyin."

Yoyomu sağ omzunun çevresinden dolayıp üzerine çıktım. "Zehir!" Arı mucizenin gücünü çağırdıktan sonra elimi omzuna dokundurdum.

Kara Kedi sırtındaki kutuyu patlattığında serbest kalan akumayı yakalayarak ak rengine dönüştürdüm.

Reçineyi gökyüzüne fırlatıp Paris'in eski haline gelişine mavilerimi kaldırdım. "Tikki, Pollen ayrıl." Sarı ışıklarla Pollen'i mucizeden ayırdım. Kara Kedi yanıma gelip "Beni affetin mi böcüşüm?" diyerek dudak büzerek sordu. Çenesini omzuma yaslamasıyla başımı çevirdim. "Affetmem için gerekli bir şey mi yaptın?"

Biraz nazlanmak problem çıkartmazdı.

"Ciddi misin sen?" Ağırlığını omzuma daha da bıraktı. "İyi ki kıyamıyorum." Dudaklarımı dudaklarına yaslayıp çektim. Kapattığı göz kapaklarına öpücük bıraktım. Gülümseyerek başını kaldırdı. Belimi kavrayacak bir hareket yapmıştı ki uzaklaşıp bizi izleyen Carapace'a yöneldim. "Sen mucizeni nasıl aldın, Usta'yı nereden tanıyorsun?"

Dudaklarını yaladı. Ne diyeceğini beklerken Kara Kedi araya girerek "Senin yokluğunda bir akuma olayı nedeniyle tanıştılar." dedi ve olayı kısa kesti. Birdenbire Nino'yu korumaya kalkışması tuhaf gelse de göz ardı ettim. "Arı mucizesini teslim etmem gerekiyor. Nino, alabilir miyim?"

"Kalkan kalksın." Bedeni gündelik giysilerine büründüğünde bilekliği çıkarıp avucuma bıraktı. Yoyomu yukarıdaki apartmana fırlattım. İpi dolanırken "Bu gece buluşuyoruz, değil mi?"

Onun isteğine başımı salladım. Gerçekten sonunda zaman geçirebilmek için fırsat yaratmasına sevinmiştim.

۞

Kızıllaşan gökyüzü evrene renk verme dirayetini gösteriyordu. Şehrin ışık kirliliği gecesini seyretmemizi engellese de günbatımına dalma muazzamlığını kontrolü altında tutamıyordu. Telefonumdan gelmesini beklediğim bildirim ise buna karşıttı.

Kahve bardağımı dizimin üzerine oturtacak ondan mesaj gelmesini bekliyordum. Bana saat ve yer söylememişti. Titreterek salladığım bacağımı süzdüm. Parmaklarım arasında kalan kupayı daha da sıktım.

Ona yazmalı mıydım?

Bir yanım onu darlamamamın daha iyi olacağını söylerken diğer yanım kendisinin bana geleceğini diretiyordu. Telefonumu elime aldım. Her daim konuşabilmek için açtığımız hesaba girdim.

"Saati ne nerede buluşacak olduğumuzu ben bilmiyorum." Gönderdiğim mesajı taramaya başladım. Dakikalarca aktif olsun diye bekledim. Son aktif olduğu saat sabah saatleriydi.

Bazen kim olduğunu ölesiye merak ediyordum. Bu kadar yoğun olabilecek ne yapıyor olabilirdi? Akademik kariyer peşinde koşturacak kadar vakti olan bir insan değildi çünkü hem ikili hayatın yönetiminin hem de okul gibi bir yere özel bir zaman ayırabilecek kadar uygun değildik.

Ekranındaki mesaja gözlerimi kaldırdığında görüldü attığını fark ettim ancak çevrimdışı görünüyordu. Görüldü atacak kadar kâle alınmıyordum?

Tepedeki sesle arama tuşuna bastım. Öfkemin içime dolduğunu hissediyordum ve püskürmek için tutuşan bir yanardağ benziyordum. "Eğer senin için benimle ilgili ufak bir ileti bile değersizse ya şimdi söyle!"

Şiddetli çıkışımı beklemediği ortadaydı ancak benim de bir sabrım vardı. "Uğur Böceği, bir dakika-"

"Demek şimdi Uğur Böceği oldum. Benden soğuduysan ve söyleyemiyorsan içinde tutmana gerek yok. Ben yeterince anladım."

"Bebeğim sadece bir dakika dinle." Onu dinlemeye hazır mıydım bilmiyorum fakat sesine kulak verdim. "Şu an kızma sebebin ilgilenmiyor oluşum değil. Bunu biliyorum. Söz veriyorum bu zamanların telafisini yapacağım.

"Gerçeğin veya zamanın telafisi yoktur." diyerek aramayı sonlandırdım. Yanağımdan süzülen yaş içimdeki onun için atan kalbin kristal parçalarının sesi duymamı sağladı.

...

Bu esnada Adrien Agreste:

Genç adam düğümlenen boğazını temizlemeye çalıştı. Kendisinden soğumaya başlamış olması düşüncesi midesinde bir karmaşaya sebebiyet vermişti. Yine de öğrendiği gerçek sonrası bunun olmasının daha iyi olacağı kanaatindeydi.

Yeşil bakışlarını yerde gezinen desenlerden kaldırdı. "Sanırım onu ihmal etmem, onu benden uzaklaştırdı." Mırıldanarak dökülen sözcüklere karşılık verildi.

"O, senden nefret etmez Adrien. Sadece bu saatten sonra dikkatli olmalıyız."

Gitmek için ayaklandı: "Biliyorum, Usta. Bu saatten sonra duygularla hareket edemeyiz." Kapıyı açtı.

İçinde karışan hisleri mantığına yön vermesine karşı çıkıyordu. "Şu dakikalardan itibaren onun güvenliği hislerinden daha önemli. Kalbinin kırılması teminatından mühim değil..."

۞

2 hafta gibi uzun bir aradan sonra herkese merhaba.

Nasılsınız? Karneler nasıl? Hele 9'a geçen arkadaşlar öncelikli.

Sınavından 45 aldığım kimyacı sözlüme ödevimi tam yaptığım için 90 verdi. Yani arkadaşlar dersi sözlülerle geçiyorsunuz ve sözlüler ödevlerden geliyor. Yani ödevlerinizi tam yapın.

Ailemle külahları takas etmeyeceğiz çünkü takdir geliyor :D

Şimdi gelelim asıl konumuza.

Bölüm nasıldı?

Son sahne neyi barındırıyor?

Uğur Böceği, fazla alıngan yoksa sevgilisinden ilgi istemesi normal mi?

Oy/Vote vermeyi unutmayın.

Mutlu tatiller dilerim. Yetiştirirsem bir sürü bir sürü bölüm atmak istiyorum.

KOCCAAAMMAAAAN ÖPÜLDÜNÜZ<333333

-Luna Angellina Wood

[17.01.2024]

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

26.9K 593 98
Herkese merhaba, Bu hikayeyi yazmamdaki amaç: sensin. Bırak her şeyi, aş kendini. BANA BURADAN ULAŞABİLİRSİN : YOUTUBE : https://www.youtube.co...
8.1K 574 12
"Ölmek üzeresin, uyumalısın." "Ben iyiyim." "Olmayacağın günler gelecek." "Neyse ki hâlâ kalpler atıyor..." 🏹 Genel olarak The Walking Dead evrenini...
27.1K 699 14
Robert hayranlarına sevgilerimle... Bu kitabımda Robert hakkında herşeyi yazacağım. Desteklerinizi bekliyorum...
76.1K 5.1K 31
= Tamamlandı = Yaşım küçük olabilirdi ama kalbim sana yetecek kadar büyüktü... BAŞLAMA TARİHİ : 16/01/2020 BİTİŞ TARİHİ : 28/01/2020 KURGU TAMAMEN BA...