Karanlık Esaret KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

30.2M 689K 186K

"Sana dokunabilmem için..." dedi ve dudaklarını belli belirsiz tenime değdirirken konuştu. Nefesini ensemde... More

🌕 ZARARSIZ DÜŞÜNCELERİN İZDİHAMI | BÖLÜM▪︎1▪︎🍂
🌕 SANA İÇKİ YASAKLANMALI | BÖLÜM▪︎2▪︎🍂
🌕 KAFEDEKİ GERGİN SOHBET | BÖLÜM▪︎3▪︎🍂
🌕 YAKUT YÜZÜK | BÖLÜM▪︎4▪︎🍂
🌕 İÇ ÇAMAŞIRI | BÖLÜM▪︎5▪︎🍂
🌕 APTAL ROLÜ | BÖLÜM▪︎6▪︎🍂
🌕 SOKAK LAMBALARI | BÖLÜM▪︎7▪︎🍂
🌕 PERDEME UZANAN EL | BÖLÜM▪︎8▪︎🍂
🌕 ZENGİN KOCA BULACAĞIM | BÖLÜM▪︎9▪︎🍂
🌕 MİDYE YEMEYE GİDELİM Mİ? | BÖLÜM▪︎10▪︎🍂
🌕 BARLAR SOKAĞI | BÖLÜM▪︎11▪︎🍂
🌕 SANA YALANLAR SÖYLEYEBİLİRİM | BÖLÜM▪︎12▪︎🍂
🌕 BANYOMDAN ÇIK | BÖLÜM▪︎13▪︎🍂
🌕 PEZEVENK DEĞİLİM | BÖLÜM▪︎14▪︎🍂
🌕 SOLUK BORUMA TAKILAN GÜL YAPRAKLARI| BÖLÜM▪︎15▪︎🍂
🌕 ARAMIZA HOŞ GELDİN | BÖLÜM▪︎16▪︎🍂
🌕 CİVCİV | BÖLÜM▪︎17▪︎🍂
🌕 UYGULAMA | BÖLÜM▪︎18▪︎🍂
🌕 ÇANLAR ÇALINDI | BÖLÜM▪︎19▪︎🍂
🌕 ESARETİN KARANLIK TARAFI | BÖLÜM▪︎20▪︎🍂
🌕 ONUN PARMAK UÇLARINDAKİ HAYAT | BÖLÜM▪︎21▪︎🍂
🌕 DEVLET SIRRI | BÖLÜM▪︎22▪︎🍂
🌕 KARA LİSTE | BÖLÜM▪︎23▪︎🍂
🌕 POLİGON | BÖLÜM▪︎24▪︎🍂
🌕 ESARETE BOYANMIŞ DÜŞLERİM | BÖLÜM▪︎25▪︎🍂
🌕 YANLIŞ CEVAP | BÖLÜM▪︎26▪︎🍂
🌕 SANA LAYIK | BÖLÜM▪︎27▪︎🍂
🌕 GÖREV ZAMANI | BÖLÜM▪︎28▪︎🍂
🌕 TEHLİKELİ BAĞIMLILIK | BÖLÜM▪︎29▪︎ 🍂
🌕 BİR KONUDA ANLAŞALIM | BÖLÜM▪︎30▪︎🍂
🌕 BENİ, BENİM İSTEDİĞİM GİBİ | BÖLÜM▪︎31▪︎🍂
🌕 ERKEKLİK GURURU | BÖLÜM▪︎32▪︎🍂
🌕 DÜNYAMA HOŞ GELDİN | BÖLÜM▪︎33▪︎🍂
🌕 İÇİMDEKİ ATEŞLİ KADIN | BÖLÜM▪︎34▪︎🍂
🌕 BENİM CANIMI SIKMA | BÖLÜM▪︎35▪︎🍂
🌕 FERMUAR | BÖLÜM▪︎36▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎37▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎39▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎40▪︎🍂
Hellö
🌕 BÖLÜM▪︎41▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎42▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎43▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎44▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎45▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎46▪︎🍂
🌕 BÖLÜM▪︎47▪︎🍂
Deliler Ağlamaz Kitap Oluyor
Karanlık Esaret KİTAP OLUYOOOORRRR
İZOLE VE İNGİLİZCE SERÜVENİM
DUYURU
KİTAP KAMPANYASI (Yayınevi Açıldı)
YAYINEVİ AÇILDI

🌕 BÖLÜM▪︎38▪︎🍂

33.7K 2.8K 1.4K
By ilmelistan

Hellö 💦

Size küstüm ciddi manada. O yüzden iyi okuyun sizden intikamımı nasıl alıyorum:))))

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

"Tahir, Atalay'a haber verdin mi?" diye sorduğumda yaşlı adam direktifimi yerine koşulsuz getirmeye hazır bir şekilde başını olumlu anlamda salladı.

Gülümsedim ve ona şöyle bir baktım. Uzun olmasa da bu süre zarfı içerisinde beni koruyan, saygılı ve işini hakkıyla yapan bir adam olduğu için ona teşekkür etmiştim. Artık yollarımızın ayrılacağının farkında olarak sesini bile çıkarmadan olanları izliyordu. Ben ise eşyalarımın toplanmasını istemiş ve kadın çalışanlar odamdaki bütün eşyaları paketlerken Atalay ile buluşacağım saatin gelmesini bekliyordum.

Dün gece aklımdan çıkmıyordu. Çeko'nun bana sunduğu bu teklif âdeta velinimetti ve pek de düşünmeme gerek kalmadan kabul etmiştim ama o gittiğinden beri aklımda dönüp duran bir sürü şey vardı.

Atalay'ın etrafımda dolanmasından hoşlanıyordum. Bana verdiği gücün içerisinde hâkimiyet kurmaktan hoşlanıyordum. Şimdi ise hayatım eskisi gibi düz ve rahat olacaktı. Buna sevinmeliydim. Seviniyordum da. Yine de Atalay'dan uzak kalmak zorunda olduğum gerçeği beni garip bir şekilde üzüyordu. Ne de olsa onunla geçirdiğimiz onca güzel vakit varken son yaşananlardan sonrasında onu süründürmeye ve acı çektirmeye hazırdım. Şimdi ise bununla bile uğraşmadan hayatından çıkıp gitmeye hazırdım.

Bu haksızlık mıydı?

Kesinlikle değildi. Yine de haklıydım. Yapmalıydım. Ondan uzak durarak eski hayatımı ve kendi dünyama geri dönmeliydim çünkü bu iş sandığımdan da kötü bir hâl almaya başlamıştı.

Kapının çalınmasıyla birlikte bir anda bütün düşüncelerimden kurtulup bütün odağım kapıya uzanan koridora kaymıştı.

Beklediğim başka misafirim yoktu ve Atalay'ın geleceğine emindim. Onu son kez göreceğim düşüncesi içimde büyük bir burukluk oluşmasına neden oluyordu. Ensemde tokmak gibi atan bir kalp atışı ile karşı karşıya kalırken nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerim dolmaya hazırdı. Oysaki bana onca yaşattıklarından sonrasında bunları düşünmem kendime hakaret değil miydi?

Yutkundum ve boğazımda oluşan o ağrıyı yok etmeye çalıştım ama sanki daha da büyümek için çabalıyordu.

Ve onu gördüm. Uzun iri bedeni beyazlarla süslenmiş salonuma öyle bir girmişti ki tezat siyah kıyafetleri ve uzun paltosu ile âdeta bir mafya babasını andırıyordu ama çok yakışıklı bir mafya babasıydı. O bedenin ne denli lezzetli olduğunu hatırlıyordum. Bana dokunduğunda ve üzerimde olup hâkimiyeti eline aldığında beni ne denli yönettiğini biliyordum. İşte bu, beni ona karşı iten bir gerçeklikti. Yine de seks hayatım için kendimi onun kollarına atmayacaktım.

Atalay beni sevmiyordu. Beni sevmeyen bir insan için de hayatımı zindana çeviremeyecek kadar kendime değer veriyordum.

Çatık kaşları, parlak mavi gözlerini ışıldatıyordu ve köşeli yüz hatları o kadar soğuk ve keskin duruyordu ki birazdan sanki beni öldürmeye hazırlanan bir savaşçıyı andırıyordu. Oysaki o adama neler yapmıştım öyle değil mi?

"Hoş geldin." dediğimde kokusunu ya da varlığını yakınımda hissetmemek için yerimden bile kalkmadan karşımdaki koltuğa oturması için elimle işaret verdim.

Anlamayan bir şekilde dikkatle yüzümü inceledi ve yavaşça paltosunu çıkarıp gerginleşen bedenindeki bütün kasları bir an da olsa ince tişörtünden görmemi sağladı. Kolları kısa olduğu için dövmeleri yine gözler önündeydi ve onun bu görüntüsünü ne kadar sevdiğimi hatırladım. Sanki o dövmeler onunla bütünlemiş bir gerçeklikti. Sanki doğduğunda da annesinin karnından kollarındaki resimlerle çıkmış gibiydi.

Onu doya doya inceledim. Paltosunu koltuğun bir tarafına özenli bir şekilde attıktan hemen sonrasında koltuğa oturup bir ayağını dizinin üzerine atışını dikkatle belleğime kaydettim.

Mavi gözleri, meraklı bir şekilde bana bakıyorken çekik gözlerinin güzelliğini unutmamak için uzun uzun tek kelime etmeden ona baktım ve beni bu transtan kurtaran yine o olmuştu.

"Ne oldu? Neden beni bu kadar acil bir şekilde çağırdın?"

Derin bir soluk... Ona bunu nasıl söyleyecektim? Aslında provasını yapmıştım ama şimdi her şeyi unutmuştum işte.

"Ben gidiyorum." dedim bir anda. Evet, en kolay yöntem buydu ve vereceği tepkiyi anlamak için dikkatli bir şekilde yüzüne baktım.

"Nereye?" diye sorduğunda ne demek istediğimi tam olarak anlamadığını görebiliyordum.

"Buradan, hayatından, senden uzağa..." dediğimde gözlerimin içerisine baktı ve anlamlandırmaya çalışırcasına dikkatlice inceledi. Kaşları çatılmıştı ve bunu kavramışken bariton sesi bütün salonumda yankılandı.

"Ne saçmalıyorsun Almira?"

"Beni duydun." dedim ve derin bir nefes alıp bütün her şeyi anlaması için kendimi içten içe gazladım.

"Son yaşananlardan sonrasında çok düşündüm..." dediğimde sözümü kesti.

"İçerek mi?"

Dün akşamdan bahsettiğini fark edince istemsiz gülmeden edemedim.

"O özgürlüğümü, kendimi ne kadar özlediğimi hatırlattı bana. Aslında evet, bunun bir katkısı oldu." dediğimde söylediklerim hiç hoşuna gitmemiş gibi büyük bir soğuklukla bana baktı. Sanki o an, sözlerimle bedenim ondan kilometrelerce uzağa gitmişti.

"Ee... Gidiyorsun yani?"

Öyle soğuk çıkmıştı ki bu sözler dudaklarının arasından bir an bunu yaptığım için pişman olmuştum.

"Evet."

Ama kararlı bir şekilde sözlerimin arkasında durmaya devam ettim.

Başını yavaşça iki yana sorarcasına salladı ve "Nereye gidiyorsun peki?" diye sordu.

"Bu seni ilgilendirmez. Böylesi daha iyi." dediğimde ilk cümlemde oluşan öfkeli gözlerine karşılık daha da yumuşatmaya çalıştım ama bana mısın dememişti.

Ona söylediğim her şey, hiç hoşuna gitmemişti.

"Gittin diyelim... Hayatına nasıl devam etmeyi planlıyorsun? Seni herkese taktim ettim." dediğinde sesindeki düz ton, iliklerime kadar işleyecek hâlde buz gibiydi. Sanki karşısında yavaşça donmaya başlıyordum ve kendi kutbumda hayatımı sürerken orada duran hayatımı yaşayacakmışım gibi hissetmeye başladım.

"Öldü dersin. Ne de olsa bunu daha öncesinde yapacaktın." dediğimde gerilen çenesini gördüğüm an nefesimi tutarak ters bir şey yapmasını bekledim ama o sakinliğini korumaya devam ediyordu.

"Sen her şeyi düşünmüşsün anlaşılan?" dediğinde ona katılan bir hâlde rolümü devam ettirdim ve başımı onaylayan anlamda aşağı yukarı salladım.

"O zaman bana bir söz söylemek düşmez." dediğinde bedenime sanki bomba bırakılmıştı.

Parçalara ayrılmış ve saliseler içerisinde yeniden birleştirilmiş gibiydim ve hiçbir şey eski yerinde değildi.

Nasıl oldu bilmiyordum ama bana bu kadar kötü hissettireceğini asla tahmin etmezken gideceğim gerçeğini bu denli kolay kabul ediyor olmasının verdiği darbe, en acısı gibi gelmişti.

Onun için bunca zaman uğraştıktan sonrasında gitmemi bu kadar kolay kabullenmesi haksızlıktı.

Belki de ben bize çok anlam yüklemiştim.

"Çalışanlar eşyalarımı topluyorlar. Bugün bu evden ayrılıyorum. Gideceğim yeri sonradan haber vereceğim. Daha karar veremedim. Birkaç gün otelde kalacağım." dediğimde sadece başını onaylar anlamda salladı ve bana aynı soğuklukla bakmaya devam etti.

Sanki her şeyi kaybetmiş gibi hissediyordum.

Onu, varlığını, benliğini ve bana verdiği hâkimiyeti kaybetmiş gibiydim. Sanki kanatlarını üzerimden çekip gitmişti. Öylece uzaktan bana bakıyordu ve yuvadan uçmam için beni teşvik ediyordu.

Terk ediliyormuş gibi hissettim ama giden taraf ben değil miydim?

Nefes almak zorlaşırken kendime gelmek için gözlerimi onun üzerinden aldım ve zor bela dikkatimi dağıtarak toparlandım.

"Sana söylemek istediklerim bu kadardı." dediğimde karşımda otururken hâlâ boş gözlerle dikkatli bir şekilde beni inceliyordu.

"O zaman sana yeni hayatında mutluluklar dilerim." dedi ve bir anda yerinden doğrularak karşımda uzun bedeni ile korkutucu bir şekilde dikildi.

Ben de yerimden kalkıp onu yolcu etmek istediğimde uzandı ve montunu alıp yeniden üzerine geçirmek yerine elinde tuttu.

Şimdi ne yapmamız gerekiyordu? Birbirimize sarılmamız, son kez vedalaşmamız gerekmiyor muydu?

Ama karşılıklı öylece dikilirken gitmek için hazırlanışını izledim. Sonra karşımda doğruldu ve bana şöyle yukarıdan baktıktan sonrasında o sözleri dile getirdi.

"Dikkatli ol!"

Ve arkasını dönüp gitti.

Ruhum parçalandı gidişini izlerken. Sanki bedenim, ilmek ilmek kendini yaralıyordu. Düşüncelerim, aklımda yer edinemeyecek kadar yoğun duygularla beni karşılıyordu. Boğazımda bir yumru, karnımda ise acımasız bir kamçı yer alıyordu. Tüm zerremle bırakılmanın verdiği darbeyi yaşıyordum. Ölüyordum ama sanki son raddesinde geri getiriliyordum.

Hayal kırıklığı yaşıyordum bir kere. Emeklerime üzülüyordum. Onun için verdiğim zamanın değerinin Atalay tarafından bu kadar değersiz görülmesine kahroluyordum. Yüreğim ağrıyordu. Anlamın veremediğim bir şekilde göğüs kafesimi parçalamak istiyordum.

Ve kapının kapanma sesini duyduğumda gözlerimden akan yaşlar, dile getiremediğim her şeyi haykırmak istercesine hızlı ve sektesizdi.

Sicim gibi süzüldüler yanaklarımdan ama rahatlayamadım.

Bağırmak istedim ama kendi evimde bile yabancılar, onun varlığını yaşatan insanlar olduğu için içime haykırmaya çalıştım ama patlamak üzereydim ve oracıkta dermanı kesilen ayaklarımın üzerinde kendimi yerde buldum.

Neden bu kadar üzülüyordum? Dün gece bunu kabul ederken en mantıklı kararın bu olduğuna emindim. Atalay evime gelene kadar her şeyin doğru olduğuna emin olan taraf bendim. O zaman neden üzülüyordum? Neden kahrolmuştum bu denli? Neden etimi kemiğimden sıyırıyorlarmış gibi hissediyordum?

Kan, damarlarımda donmaya yüz tutmuştu.

Şimdiden onu özlemiştim.

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Bölüm nasıldı?

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari

Continue Reading

You'll Also Like

23.3K 837 35
"Küçük Kaktüs Neden Papatya Oldu?"
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 34.4K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
913K 63.9K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
9.4M 302K 89
~Dengesiz Herif & Asi Rapunzel~ Kaderden kaçamazsın, istemediğin kadar ister, nefret ettiğin kadar seversin.Farklılıklar çıkmaz sokak olur, sonuna ba...