i need a big boy , minhyunsun...

By aurigibitanimsiz

127K 9.1K 11.4K

iki sevgili bir senedir akıllarında yer edinen derslerde hep önde oturan çocuğu aralarına alabilmek için en s... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4

1.8

2.5K 221 234
By aurigibitanimsiz

oy sınırı:120
yorum sınırı:250

bayadır atmadığım için gerildim biraz :,) umarım zevkle okursunuzz😚😚

***

hyunjin:

"keyifsiz gibiydi sanki."

jisung kahveyi masaya koyarken sabahtan beri dediği şeyi yeniden tekrarladı."sorsana iki gündür neden öyle duruyormuş diye."

bana ısrarla konuşan sevgilimin yüzünü incelerken daha yeni maviye boyattığı saçlarının ona ne kadar yakıştığını düşünüyordum ki jisung kaşlarını çatıp alnıma hafifçe vurdu."şaşkın şaşkın bakma hyunjin bana."

huysuz sesine yönelik "rengini koyulaştırdıkça çok güzel oldu bu renk sana.o yüzden bakıyorum." dediğim gibi gülerek masaya doğru eğildi.

"sen her zaman çok güzelsin ama böyle mal mal bakmıyorum sana."

"yani?"

"konuyu değiştirmeye çalışma yavrum işte.yazsana minhoya nasıl olduğunu."
dışarıdan şirin konuşuyormuş gibi durmasına rağmen bana karşı iğneleyici tavrını sürdüren jisunga gözlerimi devirip ellerimle kahve bardağını kavradım.

"çok merak ediyorsan sen konuş."

"utanıyorum ya."
jisung hayıflanarak arkasına yaslandığında ağzımın içinden minik bir kahkaha çıkmasına engel olamadım.

"sen.." dedim gülüşlerimin arasında."sen mi utanıyorsun?"

"hyunjin benle böyle zıtlaşıyorsun ya işte..."
sinirli ses tonuyla konuşarak masadan kalktığında elindeki kupayı yüzüme doğru gösterip gülümsedi."çok havalanma götüne sokarım bunu."

kaşlarım duyduğum şeyle havalanırken hızla çıkışa doğru yürüyen sevgilime gülmek ve gülmemek arasında kalarak şaşkınlıkla baktım.

onu takip etmeme fırsat vermeden telefonuma gelen 'minhonun yanına gideceğim.gelme' yazan mesajını görmemle oturduğum yere iyice sindim.

sevgilimin neden birden bu konuyu önemsediğini anlamasam da jisungun iki gündür bana sorduğu dans mevzusu ile içimdeki minhoya karşı hissettiğim suçluluk duygusuna engel olamıyordum.ben okuldan gittikten sonra olayların nereye gittiğini bildiğim halde onu aramadığım minhonun aklına geldiğinde sanki beni görmek istemeyecekmiş gibi hissetmeme engel olamayıp onunla bu ara yüz yüze gelmek istemiyordum.

"oturabilir miyim kanka?"

kendi düşüncelerimde boğuşurken masanın başından gelen sesle hafifçe sıçradığımda bana dik bir şekilde bakan changbini gördüğüm gibi oturuşumu düzelttim."tabi otur."

"daha demin yaptığınız bir kavga mı oluyor?" sandalyeye oturduğu an rahat bi tavırla sorduğu soru karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. "bizi mi dinledin? "

"arka masadaydım. sesiniz geldi diyelim."

soruma yanıt bekliyormuş gibi durduğundan dolayı "hayır. jisungla kavga etmeyiz hiçbir zaman.daha deminki ufak bir inatlaşmaydı sadece." dediğim gibi güldü."neden kavga etmiyorsunuz?"

"neden kavga edelim ki?"

sorumla birlikte "ufak inatlaşmalarınız hariç hep çok mu iyi anlaşıyorsunuz?" dediğinde ona cevap vermediğim için aramızdaki bakışma uzadı.

changbin genzini temizleyip vücudunu öne doğru getirdiğinde bana bir şey söyleyeceğini düşünerek ona yaklaşmak adına üst bedenimi masa ile birleştirdim.

"sana güvenemiyorum."

hafifçe çattığı kaşları ile sessizce konuştuğunda şaşırmama engel olamayarak gözlerimi hafifçe büyülttüm.
neden olduğunu sormak için ağzımı açmama dahi imkan vermeden bir elinin parmaklarını bileğime sarıp "itiraz etmeden dinle ve cevap ver." dediğinde yutkunarak kafamı salladım.

"lisede bir anda ortadan kayboldun.minho seni gerçekten aradı ama ona imkan tanımadın.neden kaçtın? "

"ondan hoşlanıyordum ve korktum."
changbin cevabımla birlikte gülerek kafasını sağa sola salladı."doğru cevabı bu değil."

"bunun doğru bir cevabı mı var benim bilmediğim."
sinirle mırıldanmamla birlikte bileğime tutunan parmaklarını kavrayıp kendimden uzaklaştırdım.

"videoyu alt sınıflara yayanlardan birisi misin hyunjin?"

artık boşta kalan bileğimle birlikte duyduğum soru ile şok içinde kalırken changbin sert ses tonu beynimde tekrarlandı.

"bu kadar şaşırdığına göre doğru mu tahmin etmişim demek oluyor?"

"ha-hayır." yanlış düşünmemesi için ona hızlı cevap vermek isterken bir anda kekelemeye başladığımda sakinleşmek adına yüzümü hafifçe sıvazlayıp devam ettim."benim alakam yok bu yayma olayı ile."

"çok gergin duruyorsun.pek inandırıcı gelmedin." diyen bedenle yutkundum."yayılmasına engel olmadığım için suçlu hissediyorum sadece...yoksa ben yaymadım alt sınıflara."

changbin kafasını sallayıp kahvemi önüne çekip bir yudum aldı.bir şeyleri tartıyormuş gibi dururken gözlerini önündeki kupadan çekmemeye devam etti.

o öyle durdukça kendimi açıklama ihtiyacı ile konuşmaya başladım.
"changbin, ben minhoya hiçbir zaman zarar gelsin istemezdim.dansta eleme günü olanları arkadaşlarımdan duyduğumda ulaşmak istesem de bu sefer onun benle konuşmak istemeyeceğini düşündüm. bu yüzden aramadım.yoksa ben yanlış bir şey yapmadım."

titrek sesimle birlikte açıklamam devam ederken vücudumu ele geçiren hafif bir panik duygusuna engel olamıyordum.

"anladım. kusura bakma... öyle düşündüm bir an.sevgilinle de aran minho ile konuşmamak için bozulduğunda..." changbinin daha deminki çıkışına pişman olmuşçasına çıkan yorgun sesi ile ona incelemeye başladığımda gözlerini bana doğru çevirdi.

daha deminki jisungla aramızdaki konuşmanın nedenini açıklamak istediğim için "ah aramız bozulmadı jisungla. peşinden gidecektim ama minhonun yanına gideceğini gelmememi yazdı...zaten gitmek de istemiyorum." dediğim gibi soluklanıp devam ettim.

"bak biliyorsun ki minho ile konuşabilmeyi ben eskiden de yapamadım. eskiden de üzüldüğü zaman onu rahatlatamadım ve yine aynısı olacakmış gibi geliyor. ama jisungun onun yanına gitmesini isterim.çünkü jisung..." dedikten sonra hafifçe duraksayıp sonra changbinin beni anlayacağını umarak devam ettim.

"...jisung çok tatlı ve komik birisi. ve dürüst.şimdi gider minhonun yanına direkt çat diye kaç gündür üzgün gözüküyorsun diye girer konuya. çünkü rahat olmasını sağlamaya çalışır.minho sorunlarından bahsetmese bile onun yanında olmaya çalışır ve bu şekilde üzüntüsünü azaltır."

"sen de-" changbinin bana karşı çıkmak için kurduğu cümlesinin başlangıçtan keserek mırıldandım."şu an dans konusundan dolayı üzgün olduğu belli bence.jisung söylemişti konuştuğunu bu konu hakkında.gerildiğini biliyorum ve eğer ben onun yanına gidersem bana baktığı gibi aklına sadece kötü anılar gelir."

dediğim şeyle birlikte bakışlarımı kaçırdığımda changbin bir süre bir şey demedi. ben de ara sıra önündeki kupamı çekip birkaç yudum aldım.

"hyunjin."

changbinin fısıltı gibi çıkan sesiyle yeniden gözlerimi ona döndürdüğümde karşılaştığım üzüntülü bakışlarla duraksadım.

"elemeden birkaç ay sonra neler olduğu kulağına geldi mi hiç? "duyduğum şeyle vücudum kasılırken hafif bir telaşla fısıldadım. "hayır.neden? noldu ki?"

"ah,öyleyse ben söylemem bunu."dediği gibi yalvarırcasına bakan bakışları ile ellerime tutundu."eskisi gibi yapıp da ondan kaçınma sadece.özellikle bu dönemlerde."

bu dönem derken ne demek istediğini merak etsem de konuşmayacağını fark ederek onu anladığımı belli edercesine kafamı salladığımda gülümsedi.
"biraz sert gibi dursa da siz ona adım attıkça minho size her konuda fazlasıyla cömert davranır ."

sert kelimesini duymamla birlikte aklıma gelen anılarla yüzüme yerleştirdiğim ifade changbinin dikkatini çekmiş olmalı ki alayla tek kaşını kaldırdı.
"ne düşündün öyle?"

"biraz sert kelimesinin az kaldığını."

alayla mırıldandığım gibi changbin genzini temizlediğinde gözlerini benden kaçırdı."seks anlamında söylememiştim bunu."

çekingen sesi ile dediklerine güldüm."seks anlamında dediğimi hemen anladım bakıyorum da."

"kaç senelik arkadaşım oğlum her şeyini biliyorum çocuğun ma-." huysuz konuşmasını bitirmeden gözlerini kapıya sabitlediğinde ben de bakışlarımı oraya çevirdim. seungmin bizi fark etmeden telefonuna odaklanmış bir şekilde kantindeki sıraya geçerken changbin göz hapsine hızlıca aldığı tatlı çocuk için cümlesini tamamlamayı umursamadan masadan kalkıp üstünü düzeltti.

"ben de kalkayım artık o zaman. görüşürüz."

hızla masadan gitmesine karşılık "sevgiline selamımı ilet."dediğimde sırıttı.seungmine doğru yürümeye başlamadan önce yumuşak bir ses tonu ile mırıldandı.

"iletirim."

***

minho:

"ya bir git yanımdan."

chan sabahtan beri annesini takip eden ördekler gibi götümden ayrılmadığı için sinirle arkamı dönüp kuzenime baktığımda bana dümdüz bakan gözlerini görmemle dışarıya doğru sesli bir nefes verdim.

"oğlum sen şaka mısın? bak zaten canım sıkkın delirtme beni.yalnız kalmak istiyorum sadece." alınlarımızı yaslayıp mırıldanarak konuştuğumda chan eli ile kolumu kavrayıp sıkmaya başladı.

"sikerim senin canının sıkkınlığını da yalnız kalma isteğini de."

chanın sertçe dediği şeyle gülerken bir elimi yakasına doğru getirdim."nasıl sikersin bir anlatsana?"

"ay... kavga mı ediyorsunuz?"

sağ tarafımdan gelen sesle bir an duraksarsan başımı o tarafa çevirdiğim gibi gördüğüm jisungla ellerimi chanın yakasından çektim.

chan da hafifçe genzini temizleyip sırıttı.
"beyfendi gergin de ben de onun anladığı dilden konuşuyordum minik. korkma kavga etmiyoruz."

jisung chanı konuşurken süzüp cümlesi bittiği gibi "anladım." dediğinde bakışlarını hızlıca bana doğru çevirdi. "hyung, öyle okulda takılalım mı diyecektim ama meşgulsen..?"

duyduğum takılma teklifi şaşırmama neden olurken yarın seks için buluşacağımıza rağmen şimdi benimle öylesine konuşmak istemesi hoşuma gittiği için fikrini değiştirmesine imkan vermeden hızlıca başımı salladım."yok yok chan gidiyordu zaten."

ona doğru yürüyüp bana göre fazlasıyla minik kalan bedenin omzuna kolumu attım."hadi görüşürüz tatlım."

chan yan bakışla birlikte sırıtarak bana görüşürüz dediği gibi yürümeye başladığımızda jisung elini çekingen bir şekilde belime yerleştirdi.

yüzüme ne tepki verdiğimi merak edermişçesine yan gözle baktığında sırıtarak bedenimi ona yaklaştırdım.

"benim yanımda istediğin gibi hareket et.düşünmene gerek yok."

fısıldayarak dediğim şeyle birlikte jisung bakışını yere sabitlerken çaktırmadan yanaklarına baktığım gibi gördüğüm kızarmış teni ile gülümsedim.

"dışarıdaki şu banklara oturalım mı?hava güzel."

"olur hyung."

ilk bulduğumuz bir ağacın altında olan banka oturduğumuz gibi "hyunjin nerde?" dediğimde hafif bir rahatsızlıkla kıpırdandı.

"kantinde kahve içiyor." bana mırıldanarak cevap vermesiyle birlikte bakışlarını bana çevirip garip bir ilgi ile yüzümü inceledi.
"biraz kötü gözüküyorsun iki gündür de ."

duyduğum şeyle kaşlarımı kaldırırken jisung genzini temizleyip vücudunu daha dik bir hale getirdi.
"eğer neden böyle olduğunla ilgili konuşmak istersen hyunjinle birlikte seni dinleriz demek içim geldim yanına."

"öyle mi?" dediğim gibi güldüm."o zaman hyunjin şu an neden burda değil bakayım?"

"bir iki gündür biraz çekiniyor senden sanırım..."diyen jisung kendi kendine söylediğini belli edercesine çok alçak bir sesle mırıldandı."nedenini ben de anlamadım."

karşımdaki beden daha deminki öylesine dediğim şeyi ciddiye aldığını bana belli ederken rahatlaması için  "sıkıntım yok." dedim."benim adıma endişelenmen çok tatlı bir hareket fakat emin ol şu an iyiyim."

"ama gözlerinin altı kıpkırmızı."

"fazla uyumaktandır."

hızlı cevabımla birlikte jisung kaşlarını çattı.
"fazla uyuyormuş gibi durmuyorsun ama hyung."

"boşver onu şimdi. yarın evime geleceksiniz değil mi?"

daha fazla bu konu hakkında konuşmamak için birden konu değiştirmemle birlikte jisung afallarken bulunduğum yerden kalkıp onun yanına gittim.bir elimi bacağına koyup şortun bana imkan tanıdığı kadarıyla parmaklarımla yumuşak tenini kavradım.

"bence benim için değil... kendiniz için endişelenmelisin."

jisung dediğimle birlikte büyükçe yutkunduktan sonra yüzüme baktığında onu ilk defa bu kadar savunmasız bir ifade ile gördüğüm için heyecanlanmama engel olamayarak bakışımı dudaklarına çevirdim.

"çünkü yarın sevgilinle birlikte benim için bacaklarınızı ayıracaksınız...ben de seve seve o boşluğu dolduracağım...altımda olmak için delirdiğinizi bilerek zevkle..."

fısıldayarak konuşmaya devam etmemle minik pembeliklerini hafif aralayarak hızlanmaya başlayan nefesleri ile bana baktığında parmaklarımı kavradığım bacağından çekip saçına yönelttim.

bir tutam saçını kulağının arkasına yerleştirdikten sonra burnumu kulak memesine doğru yönlendirdiğimde ona doğru eğildiğim için minik nefesim tenine çarptığı gibi koluma sıkıca tutunan parmakları ile jisung belini hızlıca bükerek kendini öne doğru attı.

bir anda öne doğru eğilen bedenle şaşırırken jisung kıpkırmızı olmuş şaşkın bir suratla yüzüme baktı.

"hassiktir...ereksiyon oldum."

***

minho:
bahçeye gel
bir sweat tarzı bir şey ya da uzun bir üst getir
acil

hyunjin:
noldu
minho
noldu

minho:
sevgilin
bir iki cümleyle
okulun bahçesinde sikini kaldırdı amk
ve bir saattir bekliyoruz
küçük jisung inmemek konusunda fazlasıyla inatçı

hyunjin:
ne oluyor amk||
geliyorum

***

diğer bölüm biraz fazla çekici bir bölüm okuyacağız...

bu arada neden kalktı? ahshshahah ay ne saçma bir soru oldu. ama merak eden olursa dieee...arkadaşlar jisung minhodan sadece etkilenmekten ziyade hoşlanmaya başladığı için minik bir hareketle ereksiyon oldu ehehehehehe.aslında iki bölüm önceki öpüşme sahnesini detaylı yazmamın da nedeni oydu. jisung bir şekilde minhoya doğru çekiliyor ve onu merak etmeye başlıyor.hyunjinle minho zaten apayrı bir mesele.

neyse daha fazla spoi vermeyeyim merakla beni ve gelecek bölümleri bekleyinn💞💞

Continue Reading

You'll Also Like

34K 2.4K 36
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
22.6K 2.2K 11
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
205K 20.4K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.