2.5

2.1K 238 247
                                    

bölüm uzun, oy ve bol bol yorumlarınızı bekliyorum❤️

biraz üzücü...kusura bakmayın

***
minho:

"sana anlatmam gereken şeyler var minho."

changbin'e yaslanmış olan başımı hyunjin'i gördüğüm gibi arkadaşımdan uzaklaştırırken masaya dayanmış soluklanmaya çalışan bedene  sandalyeyi işaret ettim.

"otur...bayılacak gibisin."

endişelenmeme rağmen sesimin buz gibi soğuk çıkmasına engel olamazken belime yerleşen eli hissetmemele changbinin kulağıma doğru yaklaşması bir oldu.

"iki arka masaya geçeyim en iyisi ben... bir sorun olursa elini kaldır hemen gelirim yanına."

arkadaşımın fısıldayarak dedikleriyle bana olan bu korumacı tavrını yeniden fark etmek gülümsememi sağlarken dudaklarımı birbirine bastırırak kafamı salladım.

"kendi başımın çaresine bakarım yavrum" dedim changbin'e doğru konuştuğum halde hyunjin'in kızarmış halinini incelemeye devam ederken. "ama teşekkür ederim beni düşündüğün için."

changbin daha fazla bir şey demeden beni onaylayan huysuz mırıltılarla çantasını alıp uzaklaştığında hala hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye devam eden hyunjin için çantama uzanıp sabahtan beri içmediğim şişeyi aldım.

masaya koyduğum cam şişeyi ona doğru uzattığımda bana bakan bedene gözlerimle suyu işaret ettim.

"suyu iç de kendine gel."

hyunjin kafasını hızlıca salladığı gibi gözlerini kaçırarak şişeye uzanıp da suyu içmeye başladığında ben de yudum aldıkça hareketlenmeye devam eden adem elmasını izledim bir süre.

"ben seni zar zor buldum." dedi ilk birkaç yudumunun ardından şişenin kapağını kapatırken."kaç gündür seni arıyordum üniversitede."

"mesaj atsaydın ya....derslerim yoktu bu hafta."

gülerek dediğim şeyle birlikte aramızda bir an sessizlik olduğunda hyunjin'in bana değmeyen utangaç bakışları sayesinde onun yüzünü daha iyi inceleyebilmenin cesareti içinde gözlerimi ondan çekmiyordum.

görüşmediğimiz sürece oluşan gözaltlarının kızarıklığı ve hafifçe belirgenleşen elmacık kemikleri yüzünden daha zayıf ve güçsüz gözükmesi dikkatimi çekerken karşımda sürekli titreyen elleriyle şişe kapağını ittiren bedenin parmaklarına uzandım.

uzun parmakları avuç içimle hafifçe kavrayıp sıktığımda kahverengi gözleri hızlıca yüzümü buldu.

"sakinleş hyunjin...niye bu kadar streslisin bilmiyorum ama merak etme senle kavga edecek halim falan yok benim."

mırıldanışımla kavradığım elini bırakmam ve geriye yaslanmam beraber olurken hyunjin tuttuğum elini saçlarına daldırıp genzini temizledi.

"bir şeyleri açıklamam gerekiyor." dedi omzuma doğru bakarken."eğer konuşmazsam her şeyi mahvedeceğim."

duyduklarım alayla gülmemi sağlarken tek kaşımı kaldırdım.
"bu mahvetmemiş halin mi?"

i need a big boy , minhyunsung/hyunhosungWhere stories live. Discover now