tabildot // yarı texting

By mucevherr_

108K 7.3K 1.9K

[tabildot // yarı texting , tamamlandı] 05×× : Geçenlerde sana 'Yemeği beğenmedin mi?' diye sorduğumda bana... More

t // I
t // II
t // III
t // IV
t // V
t // VI
t // VII
t // VIII
t // IX
t // X
t // XI
t // XII
t // XIII
t // XIV
t // XV
t // XVI
t // XVII
t // XVIII
t // XIX
t // XX
t // XXI
t // XXII
t // XXIII
t // XXIV
t // XXV
t / XXVI
t // XXVII
t // XXVIII
t // XXIX
t // XXX
t // XXXI
t // XXXII
t // XXXIII
t // XXXIV
t // XXXV
t // XXXVI
t // XXXVII
t // XXXVIII
t // XXXIX
t // XL
t // XLI
t // XLII
t // XLIII
t // XLIV
t // XLV
t // XLVI
t // FİNAL
t // ÖZEL BÖLÜM - 1

t // ÖZEL BÖLÜM - 2

1.2K 91 44
By mucevherr_

Selamun Aleyküm,
nasılsınız bakalım okurcanlar? ne var ne yok?

girişi çok uzun tutmadan sizleri okumaya alalım zaten yeterince beklediniz. ki bölüm sonunda bi' tık fazla konuşmuş olabilirim.. e o zaman buyurun okumaya.

iyi okumalar.. (:

×

Elimle alnıma vururken bir yandan da "Ah ecrin ah! Öyle söylenir mi hiç? Ne demek belki de karşılıksız değildir? Ne demek?" diye kendi kendime söyleniyordum.

Kafamın içinde yankılanan sesleri bastırmak için kulaklığımdan yükselen melodinin sesini açtım.

"Yar deyince kalem elden düşüyor. Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor. Lambada titreyen alev üşüyor. Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban."

Tek amacım kafamdaki sesleri gizlemeye çalışmakken karşıma çıkan türkü bana pek yardımcı olmuyordu.

Yani evet, bunda da pek başarılı olduğum söylenmezdi.

"Ecrin, kendine gel kızım! Sen bunları da atlatırsın! Neleri atlatamadın ki?" diye kendime gaz verdim bu defa.

Bol öğrenmeli piknik gününden bu yana iki gün geçmişti. Bu iki günde cok net bir şekilde öğrenmistim ki, hayat çok garipti.

Düşüncelerimden kurtulup, uyumak amacıyla sağa sola döndüğüm ama bir türlü uyuyamadığım yatağımdan kalkıp pencerenin önüne doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan da tülbentimi takmakla uğraşıyordum.

Pencereyi açtığımda odaya dolan serin rüzgarla kendime geldim.

"Belki de karşılıksız değildir."

Kendime bir kere daha inanamadım. Bu söylediğim cümle 'seni seviyorum.' anlamına geliyordu.

"Hayır! Öyle bir şey anlamına gelmiyor." diye mırıldandım. Sonra gerçeği kabullenip "Biraz ona gelmiş olabilir laf. Ama sonuç olarak öyle demedim." diye de ikna olmaya çalıştım.

Dememiştim. Desem bilirdim.

Kafamdaki saçma muhabbete karşılık ofladım ve başımı gökyüzüne çevirdim. Bir süre göğe bakarken sokakta yankılanan adım sesleriyle bakışlarım sesin sahibine döndü.

Yüzümde bir tebessüm oluşurken kendime kızıp hemen içeri girdim. Yavaşca perdenin arkasından bakıp ilerlemesini izledim. Tam evin önüne geldiğinde başını hafifçe yukarı kaldırdı ve yüzündeki gülümsemesiyle pencereme baktı.

Yüzümdeki tebessüm biraz daha büyürken perdenin arkasına iyice pustum. Beni gördüğünden emin olmadığım için korksam bile yerimden kıpırdayamadım.

Zaten Selim de bir süre sonra önüne dönüp yürümeye başlamıştı. Her şeyin ortaya çıkmasına vesile olan tanıdık ceketinin önünü kapatıp camiye giden sokağı dönünceye kadar perdenin arkasında saklanırken arkasından sessizce bakındım.

Bir Hafta Önce (akşam yemeği günü)

Akşam yemeği boyunca bakmamaya çalıştığı genç kıza değmişti bakışları Selim'in. Bunca yıldır kalbinde büyüyen sevginin bitmemesiyle kendine kızdı.

Niye unutmamıştı ki? Niye kalbine laf geçirmemişti?

Ecrin "Ellerine sağlık Hacer Teyze. Her şey çok güzeldi." dedikten hemen sonra gülümsemesiyle yanağında oluşan minik gamzeye kaydı bakışları Selim'in.

Ecrin, gördüğü ilk gamzeli insandı. Küçükken de bakmaya doyamazdı zaten. Ama artık bakmamalıydı.

"Afiyet olsun Ecrin'cim. Biraz daha çıkarsaydım tabağına, istemez misin?" diyen annesine çevirdi bakışlarını Selim bu defa.

Acaba Ecrin'in oğlunun sevdiği kız olduğunu bilse sevinir miydi annesi? Annesinin Ecrin'i sevdiğini biliyordu ama tepkisini de merak etmiyor değildi.

"Hem tabağını sünnetlememişsin, yoksa beğenmedin mi yemeğimi?" diyen Hacer Hanım'la dudaklarını birbirine bastırıp gülmemeye çalıştı Selim.

Aklına gelen tanıdık replikle gülümseyen Ecrin "Olur mu öyle şey Hacer Teyze, her şey çok güzeldi. Hem Allah'ın yarattığı bir nimeti sevmemek benim ne haddime." derken gülümsemeye devam eden Ecrin bakışlarını kaçırdı Hacer Hanım'dan.

Neden böyle dediğini anlamamıştı. Kelimeler kendinden bağımsız çıkmıştı ağzından.

Aynı tanıdık replik Selim'in aklından da geçmişti. Hatırlamıştı Ecrin, onu unutmamıştı. Aradan geçen onca güne rağmen hâlâ ilk konuşmaları aklındaydı.

Selim elindeki ekmeği ağzına atarken gülümsedi.

"Haklısın Ecrin'cim, işte senin az yemene alışamadım." diye konuşan Hacer Hanım'a gülümsedi Ecrin ve "Ben ellerimi yıkayayım." deyip gülümsedi yerinden kalkarken.

Hacer Hanım banyoyu tarif edip yerine oturduğu sırada odada yankılanan telefon sesiyle Selim cebinden telefonunu çıkardı ve "Afedersiniz." deyip telefonunun sesini kısıp masaya bıraktı.

O sırada Ecrin'de ellerini yıkamak için lavabodan geri salona doğru ilerliyordu. Ta ki kapısı açık olan odaya gözü takılana kadar. 'Burası Selim'in odası olmalı.' diye düşündü Ecrin. Çünkü biliyordu ki kahverengi, Selim'in en sevdiği renkti. 'İyi de neden biliyorum ki?' diye sordu bu defa kendine.

Ve anlık bir sinirle önüne döneceği sırada yatağın üstündeki yeşil ceketle olduğum yerde kaldı. "Yoksa?" diye mırıldandı yalnızca.

İçeriden gelen sesleri dinlemek için sessizce beklerken Selim'in telefonunun bir kere daha çaldığını işitti. Ama telefonun zil sesi kısa bir süre sonra kesilmişti.

'Cekete bakmam gerekiyor.' diye geçirdi aklından Ecrin. Aklındaki şüphe kuyusunda boğulmamak için cekete bakması gerekiyordu diye düşünüyordu çünkü.

Sesleri dinleyip, gelen giden olmadığından emin olduktan sonra "Allah'ım sen affet." diye mırıldanıp hızlı adımlarla odaya girdi.

"Birisi benim odama izinsiz girse eminim ki çok kızardım ama şu an bunu yapmasam yerine oturmayan taşlar asla yerine oturamayabilir." diye kendini avutmaya çalıştı.

Yataktaki ceketi kaldırıp arkasını çevirdiğinde tanıdık yazıyla gözlerini kapadı. Cebinde kağıdı bulduğu gün kendisine çarpan kişinin ceketiyle aynı ceketti. Yemekhanede gördüğü ceketle de...

"Ama nasıl?" diye mırıldandı.

O sırada salondan yükselen telefon sesiyle hızlıca ceketi aldığı yere geri bırakarak kapıya doğru ilerlemeye başladı Ecrin. Ama o sırada açık pencereden esen rüzgâr masanın üstündeki defterin sayfalarını karıştırmasıyla dikkati defterde yoğunlaştı.

Tanıdık defter yaprağına bakarken sayfadaki yazı dikkatimi çekmişti.

'Ecrin'e yazdığım günden bu yana ilk defa kendimi iyi hissediyorum. Neden mi? Çünkü hattı bugün Faruk'a verdim. Bende durdukça suçluluk duyacağımdan emindim ki nitekim öyle oldu da.'

Bu sefer rüzgara gerek duymadan Ecrin çevirdi sayfaları.

'Her şeyi zaten bilen Umut'un yumruğunun hedefinde Faruk değil de ben vardım. Bunu biliyordum. Bundan adım gibi emindim. Sadece anlaşılmasın diye araya karıştım. Geçmiş gitmiş bir olayı ortaya çıkarması sinirimi bozsa da bana uzatılan mendil her şeyi alıp götürmüştü. Gözlerindeki tuhaf bakış, özür dilermişcesine bana uzattığı mendil bana kendimi değerli hissetmişti. Ecrin beni düşünmüştü çünkü.'

Dolan gözleriyle deftere bakarken bir rüzgarla sayfalar tekrar çevrildi.

'Gitmemiz gerekiyormuş ama istemiyorum. Gitmeyi hiç istemiyorum annemlere de çok söyledim ama dinlemediler. Ben ne bu şehire ne tek dostum Faruk'a ne de -üstü karalanmış bir isim- veda edemem.'

Okuduğu birer satırlık cümlelerle birlikte cebindeki telefonun arkasındaki kağıdı çıkardı. Masadaki defterin yanına tuttuğunda hem kağıt sayfası hem de yazı birbirini tutuyordu.

Ne yapmasını bilemeyen Ecrin anın şaşkınlığıyla öylece dururken oğlunun telefonunun bir kere daha çalmasıyla önemli olabileceğini düşünen Hacer Hanım "Evladım kim arıyorsa aç, bize ayıp olmaz acil herhalde." demesiyle Selim gülümsedi hemen.

"Faruk arıyor anne, önemli olmasa ısrarla bu kadar aramaz." deyip sandalyeden kalktı ve odasına doğru ilerlemeye başladı.

Kendisini bu garip durumdan çıkaran adım seslerini duyan Ecrin korkuyla karışık telaşla birbirini tutan son ipuçlarının fotoğraflarını çekip odadan çıktı ve tekrar banyoya girdi aceleyle.

Aramayı kabul eden Selim "Faruk hayrola kardeşim? Bu kadar devamlı arayacağın kadar önemli olay ne?" diye sordu arkadaşına takılarak.

Sesinden telaşlı olduğu belli olan Faruk "Selim, hat yok kardeşim." demesiyle Selim yatağına oturdu.

"Nasıl hat yok Faruk?" diye sormasıyla "Hattın sarılı olduğu peçetenin içinde minik, kare bir karton var ama hat yok." cevabı şaşırtmıştı Selim'i.

Konuşmayı hoparlörlere alırken yatağına bıraktığı ceketine ilişti gözü. Bunu hangi akılla ortalık yerde bırakmıştı ki?

Ceketini kapının arkasına astı ve kapıyı ittirip geri yatağına oturdu. "Hattı peçetenin içine koyduğuma eminim Faruk nasıl olmaz?" derken bir yandan da odasını arıyordu. Acaba burada mı düşürmüştü.

"Benim eski hattım babama lazım olmuş biz de evde hat arayışına girdik. Neşe'se senin verdiğin peçeteyi bulmuş. Elinden çaktırmadan almaya çalıştım ama beni dinlemeyip peçeteyi açtı. İçinden çıkan kartona yalnızca bakakaldım."

Ellerini saçlarından geçiren Selim derin bir nefes aldı.

"Sana verdiğim ikinci emaneti de kaybettin Faruk!" diye kendine hakim olamayarak konuştu.

"Kardeşim, özür dilerim ama nasıl oldu anlamıyorum ki?"

Aklına gelen günle "Sen hattı banyoda unuttuğun gün senden sonra banyoya Ecrin girdi Faruk, ya o bulup aldıysa hattı?" diye umutsuzca konuştu Selim.

Her şeyi bitirdiğini söylediği günden sonra hattın kendisinde durmasını istemeyen Selim en yanlış günü seçip akşam yemeği için Umutların evine gidecekleri gün hattı Faruk'a vermişti. Ama Faruk hattı eve bırakmayı unutmuş, bir de üstüne ellerini yıkamak için lavaboya girdiğinde hattı da lavaboda unutmuştu.

Fark ettiğindeyse hemen gidip almıştı ama içinden karton çıktığında alamadığını fark etmişti.

"Ya Umut aldıysa hattı?"

"Arada hatırladığım kadarıyla yalnızca Ecrin lavaboya girdi, o da çıktığı gibi ben gidip aldım hattı Selim. Umut ne zaman almış olabilir ki?"

"Umut'u bilmiyor musun Faruk? Benim Ecrin için yazdığım şiiri bile senden bir şekilde alıp Neşe'yle Ecrin'e ulaştırmayı başarmış birisi. Bu yaptığı yetmezmiş gibi bir de benim adımı kullanıp Ecrin'e mesaj attıysa. Ben kıza söz verdiğim günden beri bir kere bile yazamadım, verdiğim sözü tutmak için. Ama ya şu an onun gözünde sözünde bile duramayan bir insansam?"

"Selim, çok özür dilerim. Sanırım ben emanete sahip çıkamıyorum, kusura bakma."

Faruk'un üzgün sesine karşılık sakince nefes veren Selim "Neyse Faruk bu konuyu sonra konuşalım. İçeri geçmem lazım." deyip telefonu kapattı.

Bir müddet sessizce düşündükten sonra ayağa kalkıp salona doğru yürümeye başladı. Hem de her şeyi duyan Ecrin'den habersizce...

× kırk dokuzuncu bölüm sonu ×

uzun bir aradan sonra merhaba.

biliyorsunuz, şu bir ayda Türkiye'de çok zor günler yaşandı.

normalde yaptığımız ve bizim için rutin haline gelen bir yudum su içmek, bir yudum yemek yemek, bir gram uyku uyumak birden lüks haline geldi. bu kadar şeyin arasında da buraya gelip bir satır yazmak da içimden gelmedi.

bu duyguları az veya çok sizler de yaşadığınız için beni anlayacağınızı biliyorum. aslında buraya yazmak istediğim çok fazla cümle var ama maalesef ki hiçbir fayda sağlamayacak..

yalnızca, siz tabildot Ailesi'nin her bir ferdi için anında bir teyzeye dönüşüp "Okuyun." diyeceğim. "Ülkemizi, malzemeden çalıp onlarca kişinin yaşadığı evlerin mezara dönüşmesine sebep olan müteahhit bozuntularından kurtarmak için okuyun. Okuyalım.."

Ülkeminizin, geleceğimizin biz gençlere ihtiyacı var.

ve evet, yaşanan bu zor günler hâlâ devam ediyor. inşallah bu durum en kısa sürede, hayırlısıyla son bulur. Rabbim yardımcımız olsun, bizleri daha da zor afetlerden, her türlü kazadan ve beladan korusun. (AMİN)

bir sonraki bölümde görüşmek üzere. kendinize iyi bakın, Allah'a emanet olun..

hoş kalın, hoşça kalın <3

2️⃣0️⃣.3️⃣.2️⃣3️⃣ (:

Continue Reading

You'll Also Like

2.3K 622 16
Tarık; "Hiç kimsem yokken, hiç kimsem oldun..." Bilinmeyen Numara; "Her şeyim varken, her şeyim oldun..."
5.1K 725 16
Bir romanın; iki zavallı kahramanı olarak kalalım, sevgilim. Zaman karşı yarışan iki düşmanın hikâyesi. © Steve Rogers × Original Male Character
84.4K 3.4K 28
T A M A M L A N D I ✓ Siz: sırf trip atmak için insan numarasını değiştirir mi lan salak. 0547: kimsiniz? Siz: bak oraya gelirsem sikerim seni cacık...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

686K 33.9K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...