PALYAÇO [GAY]

Por izmaritkizi0

170K 10.9K 3.8K

Dünya yansa umrunda olmayan, Hayatı laylaylom yaşayan bir çocuk Batı Günay. Hayata gözlerini açtığı andan ber... Mais

NOT
One
Two
Three
Four
KARAKTERLER
Five
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Twelve
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty one
Twenty two
Twenty three
Twenty four
Twenty five
Twenty six
Twenty seven
Twenty eight
Twenty nine
Thirty
Thirty one
Thirty two
Thirty three
Thirty four
Thirty five
Thirty six
Thirty seven
Thirty eight
Thirty nine
Forty
Forty one
Forty two
Forty three
Forty four
Forty five
Forty six
Forty seven
Forty eight
Forty nine
Fifty
Fifty one
Fifty two
✨💥
Fifty three
Fifty four

Six

4.2K 259 56
Por izmaritkizi0

Arkadaşlar yorumlarınızı merak ediyorum. Yorum yapmaktan kaçmayın.

"🍀 Boğulduğum denize zaafım bitmiyor...🍀"

______

Şahin'le konuştuktan sonra odama gidip onların ki gibi siyah tişört ve siyah kot giyinmiştim. Şahin 'bir daha karşıma böyle çıkma' dediği için eşofmanla durmama kızar diye.

Sonrasında ise en alt kattan başlayıp evi temizlemeye başlamıştım. Afedersiniz götüme kadar terlemiş boncuk boncuk terler akıtıyordum.

Tahmin edin ki kimse de yardım edeyim dememişti. Zafer'le Tekin'den böyle bir incelik beklemek benim hatamdı zaten.

Şuan da ise ikinci katta yani Zafer ve Tekin'le kaldığım kattaydım. Tüm odalar bitmiş sadece salon kalmıştı. Daha Şahin'in kaldığı üçüncü kat duruyordu.

Salonu paspaslarken merdivenlerden inen Zafer az önce sildiğim yerden ayağında ayakkabıyla basarak geçince gözlerimi büyüttüm.

" Ne yapıyorsun ya daha yeni sildim orayı?"

Sesimi duyunca tam sildiğim yerin üstünde durup bana baktı ardından yere. " Ne bileyim lan!"

" Of  Zafer of temizlik yaptığımı biliyorsun ya..." dedim sitemle. Zaten yorulmuştum sinirlerim şuan daha hassastı. " Sen sileceksin orayı..."

" Alırsın başını, benim başka işim var herkes işini yapsın..." dedi. Sinirlerim artarken " Siktir git lan burdan..." dedim.

Zafer ona küfür etmeme her zaman kızdığı gibi şimdi de öfkeyle yüzüme baktı. " Sikerim o ağzını benimle adam gibi konuş..."

Benim ona küfretmeme kızıyordu ama o bana ediyordu. Diyorum ya salak işte.

Aşırı yorulmuş ve terlemiş olduğum için cevap vermedim. Ben yerleri silmeye devam ederken Zafer sinirini alamamış olcak ki durduğu yere ayakkabısını sürtüp daha fazla kirlenmesine sebep oldu.

Sinirle kafamı kaldırdım. " Sonrada bana küfretme diyorsun amın oğlu..."

Zafer arkasını dönmüş gitmeye hazırlanırken sözlerimden sonra ışık hızında bana dönmüştü. Gözlerinden ateş çıkarken hızla üzerime doğru gelip yakamı tuttu.

" Lan elimde kalacaksın, bak yemin ederim öldürürüm oğlum seni..." dedi beni öfkeyle silkeleyerek .

Ben Zafer'i dövemezdim. Bu çok açık bir gerçekti. Kendim gibi çocukları anca döverdim böyle hayvan gibi eğitimli adamları değil...

Yinede elinden kurtulmak için debelenmeye başladım. " Bıraksana be katil..."

Zafer alayla elinden kurtulmaya çalışmamı seyrediyor sadece yakamı tutarak bile tüm gücünü gözüme sokuyordu.

" Bırak lan bırak koduğum..."

" Böyle şeyler söylemeye devam edersen daha çok yalvarırsın böyle..."

Olduğumuz katın dış kapısı açılınca ikimizde oraya döndük. Zafer'in eli hâlâ yakamdaydı ve ben parmak uçlarımda havalanmıştım.

İçeri Şahin girdiğinde anında gözleri biz buldu. " Ne oluyor burda sesiniz dışarı kadar geliyor?" dedi sertçe. Keskin bakışları Zafer'in yakamı tutan eline kaydı.

" Abi yapma dediğim şeyleri inatla yapıyor..." dedi Zafer çocuk gibi şikayet ederek. Daha doğrusu Zafer'e sinir olduğum için ben öyle betimledim çünkü o Şahin'e açıklama yapmak zorunda olduğu için öyle demişti.

" O da bana yapıyor, yeni sildiğim yeri inatla pisletti..." dedim itiraz ederek. Şahin'de Zafer'in pislettiği yerde duruyordu şuan. Hay amına...

" Bir daha sizi böyle görmeyeceğim..." dedi sertçe soluyarak, ikimizin de gözlerine bakıyordu.
" Sözel olarak ne yaparsanız yapın ama fiziksel olarak birbirinize girdiğinizi görürsem ikiniz için de çok kötü olur..."

Şahin'in sözlerinden sonra Zafer yakamdaki elini hızla çekti. Onlar Şahin'i çok iyi tanıyordu ve sinirli halinden tırsıyorlardı.

" Öyle adam ol..." dedim Zafer'in duyabileceği bir şekilde. Zafer önümden geçerken omuzuyla beni sertçe ittirmiş sanki yanlışlıkla olmuş imajı vermişti. Çok sert ittirdiği için geriye doğru savruldum arkamdaki paspas arabasına da takılınca ayak bileğimin üzerine ters bir şekilde düştüm.

Ayağımı tutarak sızlandım. Kesin burkulmuştu. Zafer arkasını dönüp yanıma geldi. Şahin'in de bakışları beni buldu.

" Lan o kadar sert itmedim..." dedi telaşla. Bu savunma mıydı şimdi?

" Hayvan gibi bir şeysin Zafer..." dedim sinirle. Ayak bileğim sızlarken gözlerim yaşarmıştı. Zafer bunu görünce şokla yüzüme baktı.
" O kadar mı acıyor lan?" dedi. Çünkü benim ağladığımı hiç görmediği için şaşırmıştı. İlk tanıştığımız zaman bile beni sehpaya fırlattığında ağlamamıştım.

Ama burkulma çok kötü bir şeydi...

Şahin önüme gelip durduğunda yaşlı gözlerimle kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Bakışları yaşlı gözlerime değince o da kaşlarını çattı.

Bugün de şaşıran şaşırana.

Zafer'e döndü. Zafer de ona baktığında sessiz bir komut almış olacak ki kafasını sallayıp kolumdan tuttu. Kolumu sertçe çekerek elinden kurtardım.
"Siktir git dokunma bana..."

" Hastaneye gidelim morarır yoksa..." dedi sanki çok düşünüyormuş gibi. Şahin öylece bizi izliyordu. Tiyatro oynuyordu ya amına koyayım.

" Başkasıyla giderim sana ihtiyaç yok..."  dedim ayağa kalkmaya çalışırken. Sol ayak bileğim burkulmuştu.

" Herkesin işi var..." dedi bu seferde. Sinirle yüzüne baktım. " Zafer..." dedim adını vurgulayarak. "Siktir git..."

Zafer sinirle dişlerini sıkıp Şahin'e baktı. Bende o sıra ayağa kalkmaya çalışıyordum. Zafer yanımızdan ayrılırken ona içimden bir ton küfür ettim.

Zorla da olsa ayağa kalktığımda sol ayağımı yukarı kaldırıp yerle temasını kestim. Çok acıyordu. Elimin tersiyle gözlerimi sildim ve koltuğun başlığına oturdum. Şahin arkamda kalıyordu ve ne yaptığını görmüyordum.

Beş dakika sonra dış kapı açıldı ve evdeki adamlardan biri elinde bir siyah tişörtle içeri girdi. Şahin'in arkamdan gelen ayak seslerini duydum ama ona bakmadım. Bakışlarım yerdeydi. Canım yanıyordu. Bileğimdeki acı gittikçe katlanıyordu.

Adamın elindeki tişörtü aldı.
" Çık..." deyince adam hızla yanımızdan ayrıldı.

Şahin önüme geçti. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Tişörtü uzattı.
" Terlisin giy..." dedi. Bu adam hep az konuşuyordu. Öz konuşuyordu.

Ne yani benim için tişört mü istetmişti?

Dediği gibi terliydim bu yüzden işime gelmişti. Tişörtü elinden aldım. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp kenara koydum. Şahin tam önümdeyken biraz ateş basıyordu ama ayağımın acısı yüzünden çok umursamadım.

Ona çaktırmadan baktığımda bakışlarının bedenimde gezdiğini gördüm. Sonra gözlerimiz birleşince gözlerimi kaçırıp tişörtü hemen başımdan geçirip giydim.

Gözlerini kısmış tüm odağı bendeydi.

" Kalk..."

Bakışlarımı birleştirdim.
" Yürüyemiyorum acıyor..." dedim. Sesim çok fazla masum çıkmıştı.

Bir anda kolumu tutup çekmesiyle bedenim göğsüne çarptı. Diğer ayağımdan destek alarak ayakta durdum. Elim de otomatik olarak koluna gitmişti ama aniden çektiği için kolunu sıkı sıkı tutmuştum.

" Yavaş..." dedim, anın heyecanıyla sesim sinirli çıkmıştı. Kaşlarını havaya kaldırdı
" Beni Zafer'le kıyaslama istersen..." dedi sakin bir tonda.

Ama altında ki tehdidi net olarak almıştım. Gözlerimi kaçırdım.

" Tırnaklarını da kolumdan çek..." dediğinde anında kolunu tutan elime baktım. Beni aniden çektiği için tırnaklarımı farkında olmadan koluna geçirmiştim. Elimi kolundan çektim kolunda tırnak izleri çıkmıştı.

Aklıma fesat şeyler doluşmaya başlayınca kafamı iki yana salladım.
Aynı saniyede Şahin elini belime koyunca ona baktım.
" Tek başına yürüyemezsin..." dedi.

Evet kesinlikle yürüyemezdim.

Belindeki eli olduğu yeri yakıyordu. Yavaş yavaş yürümeye başladık. Belimdeki eliyle beni desteklerken bahçeye çıktık. Adamlarının hepsinin gözü bize döndüğünde yüzlerinde şaşkınlık oluştu. Şahin onlara aldırmadan benimle beraber yürümeye devam etti.

Tutuşunun hassaslığına kendi içimde şaşırdım. Özellikle bana karşı.

Büyük ağacın altındaki çardaklara ilerledik. Elimi belimden çekince yavaşça oturdum.
" Doktor çağıracağım..." deyip telefonda birini aradı. Biraz öteye gidip telefonla konuşmaya başladı. Bende ağrıyan bileğimi ovuyordum.

" Doktor geliyor , çok ağrıyor mu?" dedi. Bu ilgili hallerine alışık olmadığım için daha da şaşırdım.

" Sen bana bu kadar değer verir mıydın reis?" dedim şakaya vurarak.

Ellerini cebine koyup gözlerini kıstı.
" Benim yanımda çalışan herkes benim sorumluluğumdadır..." dedi otoriter tavrıyla. " Sadece sana özel değil..."

Heh sana özel değil konuşmasını da yaptığınıza göre dağılabilirdik.

" Ben köleyim sadece, bunu yapmak zorunda değilsin..."dedim, o zamanında bana 'sen kölesin diğer adamlarımla kendini bir tutma' demişti.

" Ama insansın, canının yandığını görüp de izlememi mi bekliyorsun..." dedi. Hiçbir şey söylemedim.

O ise doktor gelene kadar uzun uzun beni seyretti.

___

" Dediğim gibi Batı Bey bu kremi sürerseniz ve ilaçlarınızı kullanırsanız bir haftaya hiçbir şeyiniz kalmaz..."

Hâlâ çardaktaydım. Şahin doktorun evde değil açık havada muâyene etmesini istemişti. " Tamam doktor bey çok sağolun..." deyip oturduğum yerden tokalaştım.

Doktor Şahin'le de tokalaşıp bir kaç şey konuştuktan sonra evden ayrılmıştı.

Ayağım bandajdaydı ve kendi başıma yürüyebilmem için iki tane koltuk değneği vermişti doktor.

Şahin tekrar yanıma geldiğinde ellerini pantolonunun cebime soktu.
" İyileşene kadar hiçbir şey yapma, izinlisin..."

Yüzüne bakmadan kafamı salladım. Çok sinirliydim şuan. Patlayacak yer arıyordum. Zafer görüş acıma girdiğinde dişlerimi sıktım. Şahin öylece ayakta dikilmiş bizi seyrediyordu.

Yanıma oturup elini dizime koydu.
" Batı kusura bakma isteyerek yapmadım..." dedi. Sesi gerçekten kırık çıkıyordu ama ona sinirli olduğum için şuan bunu umursayamadım.

" Çek şu elini..." deyip elini ittirdim.
" Mümkünse sen benimle herhangi bir temasta bulunma..."

Mümkünse görüşmeyelim kardeş diyen adam gibiydim şuan.

" Neyse sen sinirlisin anlaşılan, bende özrümü diledim gerisi umrumda değil ..." dedi. Bu halde bile kibirli konuşuyordu. Şahin'den bile görmemiştim ben bu kadar kibiri.

Yanımdan kalkıp gitti.

Az sonra Şahin olduğu yerden yanıma doğru ilerleyip oturdu. Ona dönmedim. Öylece önüme bakıyordum. Ben hiperaktif bir insan olduğum için hareketlerimin böyle kısıtlanması hoşuma gitmiyordu.

" O kadar şey yaşadın hiçbirine ağlamadın şimdi ayağın burkuldu diye göz yaşı döküyorsun..." dedi düz bir sesle.

" İstediğim gibi hareket edemiyorum..." dedim mutsuz bir sesle.

" Zaferi kışkırtma o zaman bunu bilerek yapıyorsun farkındayım..." dedi uyarır gibi.

Sinirle ona döndüm. " Bu seferkinde o haksızdı, sildiğim yeri kirletti bilerek..." dedim hafif yüksek sesle.

Kaşlarını çatıp bana doğru döndü. Eli çeneme gittiğinde afalladım. Çenemden tutup sertçe kendine çekince vücudum havalandı ve iyice dibine girdim. Kafasını eğip yüzüme baktı.

" Bana sesini yükseltme..." dedi baskın bir tonda nefesini yüzüme vererek.

Teninden gelen kokusu anında burnuma doldu, çok doğal bir kokuydu. Parfüm olmasının imkanı yoktu.

Ama adını hatırlayamamıştım.

Koyu kahveleri yüzümü turlarken çok yakındık. Çenemi tutan elinden kendimi geri çekmeye çalışınca burkulan ayağım yere baskı yaptı ve acıyla inledim. Acının etkisiyle hafif eğildiğim için onun yüzü tam boynumun hizasına gelmişti. Hemen kendimi geri çektim ama o bir kaç saniye boynuma baktı.

" Sende beni suçlama bilip bilmeden..." dedim. Bir nefes verip dudağını yaladı. Kendini zor tutuyor gibiydi çünkü yine aksi bir sesle konuşmuştum.

Koyu kahveleri dikkatli yüzüme odalandı. " Bir daha bana sesini yükseltir ya da aksi bir ses tonuyla konuşursan..."

Ben gergince ona bakarken kulağıma yaklaştı. " İlkini sevdiğin biriyle yaşamanı isterim sözümü geri alır, seni saatlerce altımda inletirim..."

Duyduklarımla ağzım aralanırken boğazım kurumuştu. O geri çekilirken sertçe yutkunup gözlerine baktım.
Koyu kahveleri en koyu haline bürünmüştü.

Kafasını yana eğerek " Ayağı sakat falan dinlemem..." diye eklendiğinde bakışlarımı kaçırdım.

Bu ses tonu!

Şahin'in ses tonu!

Yanlışlıkla bile sesimi yükseltmesem bu saatten sonra benim için çok iyi olurdu...

Çünkü bu sefer namusu kurtaramayabilirdik Rıza Baba.

Heybetli vücuduyla gözlerime bakarak yanımdan kalkıp eve doğru yürüdü.

İki ayağımı da ileri doğru uzatıp uzandım. Temiz ve güneşli havada biraz olsun ruhumu dinlendirmek iyi olurdu.

Şahin'in söyledikleri aklımda dönüp dururken içimden söve söve gözümü kapattım.

" Zafer senin ağzına etmezsem bana da Batı demesinler sikik herif..."

Bölüm Sonu.

Batıcık uf oldu fjdkkx.

Continuar a ler

Também vai Gostar

14.4K 805 12
Leyla Rüya Kor. Dağların korkulu rüyası. Görevden geldiği zaman telefonuna bakar ve hayatı değişir. Güzel günler yaşanır, kötü günlerde.
2.2M 74.3K 46
"Bana kendi isteğinle geliceksin " dedi boğuk bir ses tonuyla. Dilini damağına vurduğunda kulaklarıma doğru sıcak nefesini üfledi. "Ve sana söz veriy...
94.2K 1.4K 11
- Geç yatağa. + Hocam? Sabır diler gibi gözlerini kapatmış, iri elleriyle yüzünü sıvazlıyordu. Soğuk bakışları ve ürpertici ifadesiyle beni süzerek g...
120K 6.8K 23
aile kurgusudur klasik bir şey yazıyorum umarım beğenirsiniz