class b ✓

By taeggukfect

1.1M 81.5K 72.7K

Herkesin zorba diye tanıdığı Jeon Jungkook yalnızca sevgilisine karşı hassas davranan bir aşıktı. - Taekook v... More

!
-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-41-
-42-
-43- FİNAL
KARAKTERLERLE SORU CEVAP

-40-

15.2K 1.1K 743
By taeggukfect

Bazen bencil bir insan oluyordum. Her insan gibi benim de hayatımın kısa bir döneminde sadece kendime odaklanmak istediğim, bana iyi gelecek şeyler için çabalamaya çalıştığım bir dönemi oluyordu.

Yaşım da çok büyük değildi. Henüz göreceğim, duyacağım, yaşayacağım çok şey vardı. Büyüyecektim. Hatalarımla beraber...

"Bugün seni en az beş yüz kere öpeceğim. Dün dört yüz yirmiyi geçemedim. Gece uyuyakalmışım."

"Dudağımda uçuk çıktı. Öpemezsin." diye mırıldanırken alt dudağımı uzatarak ona gösterdim.

Jungkook'un omuzları hayal kırıklığıyla çöktü. Gözlerindeki endişe kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu.

"Yoksa çok öptüm diye mi oldu bu?" Parmağını uzatıp dudağımın kenarına dokundu çok hafif bir şekilde. Kafamı iki yana salladım.

"Alakası yok. Ama bugün beni öpmemelisin yoksa sende de çıkar."

Yanağını okşayarak söylediğim cümleyi görmezden geldi ve beni öpmek için kafasını eğdi ancak çabucak geriye çekildim. "Ya!" diye isyan etti. Kafamı iki yana salladım bu defa.

"Uslu dur."

"Öpmeden duramam ki."

"Durman gerekiyor ama. Sabırlı olursan yarına hiçbir şey kalmaz ve doya doya öpüşürüz."

Sırıtarak yüzüme bakmaya başladı. Bu da demek oluyordu ki Jungkook'un aklından pis şeyler geçiyordu.

Düşüncemi onaylar gibi "Öpüşmek deme azıyorum." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Öpüşünce azmıyorsun ama öpüşmek deyince mi..."

"Öpüşürken azmadığımı sana kim söyledi! 13 yaşındaki bebekler gibi her şeye kalkıyor dersin diye saklıyorum senden."

Dediği şeye gülerek "Aynen öyle derdim ve şu an da bunu düşünüyorum." dedim. Kollarını göğsünde birleştirip bana arkasını dönerek küstüğünü belli etti. Bunu fırsat bilip kalçasına vurdum. Ardından "Ne yapıyorsun?" dediği sırada odanın kapısına yönelmiştim çoktan.

"Sen hep bana vuruyorsun ya bak bakalım nasıl bir hismiş?"

"Harika bir hismiş. Gel bir tane vurayım."

Arkamdan geldiğini fark eder etmez daha hızlı adım atmaya çalıştım ancak merdiven basamakları aniden iç içe girince attığım adımı da karıştırıp son üç basamaktan yere düştüm. Kıkırdayarak sırt üstü döndüğüm sırada Jungkook zıplayarak yanıma geldi.

"Taehyung! Taehyung iyi misin!"

"Bağırma kulağımın yanında!"

İki parmağıyla burnumu tuttu ve eğilip dudaklarımızı birbirine bastırdı. Birkaç nefes üfledikten sonra öpmeye başladığında pes ederek tamamen yere uzandım. Ona bir şeyleri kabul ettirmek çok zordu. Kendisinde de bir uçuk görünce tepkisini merak ediyordum.

Geri çekilip yanıma uzandığında dirseğimle onun karnına vurdum. "Sana öpme demedim mi ben?"

"Suni teneffüs yaptım ama."

"Ne zamandır suni teneffüs yaparken dilini kullanıyor insanlar?"

Dudaklarını yalayarak sırıttı. Gerçekten ne kadar arsız birisi olduğunu unutuyordum bazen. Hâlâ açıklama yapmaya çalışmam bile hataydı.

Hızlı bir hareketle yan dönüp tek bacağımı onun diğer tarafına atarak kucağına oturdum. Belimi tutup kaşlarını kaldırarak yüzüme baktı.

"Sonunda beklediğim Taehyung geldi."

"Hangi Taehyung o?"

Elimi tişörtünün içine sokup sert tenini okşayarak karnından göğsüne yol aldım. "Bana ders vermeyi seven, en az benim kadar arsız olan Taehyung."

Söyledikleri beni gülümsetti. Diğer elimi eşofmanınım bel kısmına attım. "Peki favorin hangisi?" diye sorduğumda Jungkook bakışlarını elimden yüzüme çıkardı.

"Benim için birilerine haddini bildiren Taehyung. Onun önünde her zaman diz çökerim."

"O zaman şu an karşında o var."

Benden bu cümleyi duymayı bekliyormuş gibi tek hamlede yerlerimizi değiştirdi. Aniden sırtım duvara yaslı bir halde buldum kendimi. Jungkook tam da az önce söylediği gibi önümde diz çökmüştü.

Ellerini tişörtümün içine sokup ağır hareketlerle üzerimden çıkardı. Yutkundum. Az önce onu etkim altına almayı planlamıştım ancak böyle giderse o beni etkisi altına alacaktı.

Dudakları göğsüme değdi. Nefesimi tutarak onun saçlarını kavradım. Sıcak öpücükleri oradan karnıma, ardından da belime doğru indi. Boştaki eliyle giydiğim pijama altını aşağı çekiştirerek kendine yer açtı. Kasıklarıma indi dudakları.

Saçını bırakıp elimin tersini ağzımın üzerine doğru siper ettim. Pijamanın ardından iç çamaşırımdan da kurtulan Jungkook ufak bir dil darbesiyle penisimi uyardığında gözlerimi sımsıkı kapattım.

Gözlerimin içine bakarak beni yalamasına kalbim dayanamazdı.

"Bana bak." diye fısıldadı. Beni çok iyi tanıyordu. Boştaki elimi tuttu, parmaklarımız kenetlendi ve aynı anda sertleşmiş ucu dudakları arasına aldığında karnım kasıldı.

Uzun zamandır bunu yapmamıştı. Neredeyse unutmuştum ağzının verdiği sıcak hissi.

Benden istediğini yaparak gözlerimi açtım ve bana bakan sevgilimle karşılaşınca dudaklarımda belli belirsiz bir sırıtma oluştu. Kafasını hareket ettirerek bana ağız işi vermeye başladı. Boştaki eli kalçamdaydı.

Yanaklarını içe çekerek alanımı küçülttüğünde dudaklarımdan bir inleme kaçtı. Çabucak elimi ağzıma bastırdım. Çok utanıyordum şu an sebepsiz yere.

Jungkook penisimin neredeyse tamamını ağzına alıyor ve hiç de zorlanmıyordu. "Yavaşla." dememe rağmen bir saniye bile duraksamadı.

Elimi bu defa onun omzuna koydum. Tek elim hâlâ onun parmaklarıyla kenetli haldeydi.

Kasıklarımdaki yanma hissiyle gözlerim kayarak kapandı. Böyle devam ederse dayanamayacak ve erkenden boşalacaktım. Ev sessiz olduğundan Jungkook'un bile isteyen çıkardığı edepsiz ıslak sesler kulağıma doluyordu.

"Sevgilim," diye inledim. "Hm?" Ağzı dolu bir halde bana baktığında göz göze geldik.

"Boşalmak istiyorum."

Bakışlarıyla bana resmen boşal bebeğim demişti. Sırtımı tamamen duvara yaslayarak kendimi onun becerikli ağzına bıraktım.

Penisimin ucunu ufak dil darbeleriyle uyarırken beni dakikalar içinde sona ulaştırdı. İnleyerek onun ağzına boşaldım. Hâlâ elimi tutuyordu ve boştaki eli kalçamdan titreyen bacağıma yol almıştı. Tenimi okşarken geri çekildi.

"Nasıl uçurdum ama seni?"

"Siktir." diye fısıldadım nefes nefese bir halde. Beynim çalışmıyordu şu an. Gözümün kararması da yeni yeni düzeliyordu.

"Seni seviyorum." dediğimde gülümsedi. Ardından bakışları aşağı indi, kendi önüne baktı.

"Seviyorsan eğer burda halletmen gereken bir durum var."

-

Yatakta yüzüstü yatmış Jungkook'un enerjimi toplamam için getirdiği minik makaronları yiyordum. Kalçama hafif bir şekilde vurduğunda kıkırdadım.

"Yeter artık." dememe rağmen eğilip bir de vurduğu yere bir öpücük bırakmayı tercih etmişti.

"Annem ve babam bu akşam yok."

"Yani?" diyerek kaşlarımı kaldırdım. Elimdeki ısırılmış minik makaronu görünce eğilip tek hamlede ağzına aldı. Uzanıp o eski oturur pozisyonuna dönmeden önce saçlarını öptüm.

"Bir şeyler yapalım. Gitmek istediğin bir yer var mı?"

Sevimli kutudan başka bir makaron alırken teklifini düşündüm. Uzun zamandır dışarıda doya doya vakit geçirmemiştim. Yorucu ve bunaltıcı günlerin ardından bunu ikimiz de hak ediyorduk. Güzel olurdu.

"Dağıtmayalı uzun zaman oldu."

"O zaman bizimkilere haber veriyorum. Parti falan varsa oraya gideriz. Yoksa mekan buluruz kendimize."

Sırıtarak onu onayladım. Jungkook da dahil olmak üzere çoğu son sınıf öğrencisi reşit olmuştu ancak ben hâlâ küçük olan kesimdeydim. Doğum günümün yılın sonuna yakın olması benim suçum değildi sonuçta. Sevgilim sayesinde girmek istediğim tüm mekanlara rahatlıkla girebiliyordum. Zaten sürekli bu tarz yerlerde takılan insanlar değildik. Kendimize saygımız var.

Yaklaşık bir saat içinde ikimiz de güzelce duş almış, rahat şeyler giyinmiş ve dışarı çıkmıştık. Namjoon babasının arabasını ödünç aldığı için onu beklemiştik.

Hava ılıktı. İlkbahar akşamlarını çok seviyordum. Gökyüzüne hem ferahlatıcı hem de ısıtıcı bir hava hâkim oluyordu. Burnuma dolan çiçek kokusu da özel hissettiriyordu. En sevdiğim mevsim olabilirdi.

Belki de Jungkook'un doğum günü ilkbahar mevsiminde olduğu için çok seviyordum.

"On dakikadır bekliyoruz."

Arabaya binerken homurdanan sevgilim "Daha da bekletecektim." diye cevap alınca Namjoon'un kafasına hafifçe vurdu. Birlikte arka koltuğa yerleştik. Jungkook'un sıcak elini tuttum.

"Diğerlerini alacak mıyız?" dedim sokaktan çıkıp anayola yaklaşırken. Namjoon "Sadece Seokjin'i." dediğinde Jungkook'la göz göze geldik ve birbirimize sinsi bakışlar attık.

Biz hâlâ Namjoon ve Seokjin'i ayarlamamıştık.

Jungkook saniyeler içinde aklımdan geçen şeyi anlamış gibi bir oyun oynamaya başladı. Kolunu omzuma atıp arkasına yaslanırken bir yandan da gösteriş yapar gibi "İnsanın sevgilisi olması da ne güzel şey." dedi. Gülmemek için yanak içlerimi ısırdım.

Namjoon aptal değildi. Daha ilk saniyesinden yapmaya çalıştığımız şeyi anlamış ve alay eder gibi gülmeye başlamıştı.

"İnsanın Taehyung'u olması ne güzel şey diyeceksin." diye düzelttim onu.

"Özür dilerim bebeğim. Haklısın."

Yanağımı öpüp hemen ardından "Öpüşüp barışalım." dedi arsızca. Yine de bu teklifi reddedecek değildim. Kafamı çevirip dudaklarına bir öpücük kondurdum.

Seokjin'i aldığımızda ön koltuğa oturdu. Jungkook ve ben gideceğimiz yere ulaşana kadar ikisiyle uğraştık. Namjoon halinden oldukça memnun görünüyordu. Aynadan gördüğüm kadarıyla sırıtıyordu hatta. Seokjin ise onun aksine bizi susturmaya çalışma görevini üstlenmişti. Ancak bilmediği bir şey vardı ki Jungkook'un yanındaki bir Taehyung asla susmaz.

Okuldan bir kızın havuzlu evinde düzenlediği partiye gidiyorduk. Sene sonu yaklaştıkça son sınıfların partileri de artmaya başlamıştı. Çoğu kişinin de durumu buna yetiyor da artıyordu.

Evin önünde durduğumuzda bizi Jimin, Yoongi ve Hoseok üçlüsü karşıladı. Onlarla selamlaşıp evin bahçesine girdik.

"Bu gece ortalığın amına koyuyoruz!"

"Kim diyor bunu?" derken Jungkook'un tişörtünde gördüğüm lekeyi sildim parmağımla. Yoongi kollarını kaldırdı ve "Ben diyorum!" diye cevap verdi soruma. Sohbet edip gülüşerek ilerledik.

Başta bizi görünce şaşıran ev sahibinin gözlerindeki korkuyu fark etsem de ona herhangi bir sorun çıkarmayacağımıza dair söz verdik. Arka bahçe kalabalıktı. Havanın güzelliğinden faydalananlar çimlerin üzerine bırakılmış olan renkli minderlere oturarak içki içiyorlardı.

Jungkook "Ne içersin?" diye sorduğunda onu daha rahat görebilmek için kafamı kaldırdım.

"Sen ne içiyorsan bana da ondan al."

"Tamamdır. Jennie ve Kai'nin yanına geç."

Eğilip dudaklarımı öptükten hemen sonra bahçenin ortasına kurulmuş olan servis masalarına yöneldi. Sözünü dinleyerek Jennie ve Kai'ye doğru ilerledim. Derin bir sohbet içinde gibi görünüyorlardı. Beni fark eder etmez elini salladı Jennie.

"Bir an gelmeyeceksiniz sandım!" derken bana yer açmak için kendini sevgilisinin kucağına bırakmıştı. Sırıtarak onun yerine oturdum.

"Aslında gelmeyi düşünmüyordum. Ani bir karar oldu."

"Neyse ki burdasınız ve bu gece dilediğimiz gibi eğlenebiliriz."

Jungkook elinde iki bardakla döndüğünde birini bana uzatırken etrafı inceliyordu. İçeri girerken hiç dikkat etmemiştim kimlerin burda olduğuna. Okula döndüğümüzden beri yine tüm ilgi üzerimizde olduğundan kendimi soyutlamak adına her şeyi yapıyordum. Daha fazla olayı kaldırabileceğimi düşünmüyordum çünkü.

Elimdeki bardaktan bir yudum içtim. Vişneli bir şeydi. Soğuk ve hafif ekşi olması hoşuma gitti. Bahçeyi dolduran müzik sesi henüz çok da duyulmuyordu. Herkes kendi arasında sohbet edip şakalaşıyordu gördüğüm kadarıyla.

Yanağımı Jungkook'un omzuna yaslayarak anın tadını çıkardım. İkimizin kokusu karışmıştı. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Çok seviyordum.

"Jimin'e bak."

Kai'nin seslenişiyle bakışlarımı işaret ettiği yere çevirdim. Jimin şarkıların açıldığı bilgisayarın önüne geçmişti. Bu da demek oluyordu ki parti gerçek anlamda şimdi başlıyordu.

Hareketli bir şarkı açtıktan hemen sonra kollarını kaldırarak bize baktı ve dans etmeye başladı. Kafamı yan tarafımda kalan ikiliye çevirdiğimde Kai'yle göz göze geldik.

"Jimin'i yalnız bırakmayalım." diye bir bahane uydurarak ayağa kalktım. Elimde hâlâ içki dolu bardak vardı. Kai bana eşlik etti.

Henüz çok az kişi parti havasına girmişti. Kalan kısmı eğlendirme görevini de ben üstleniyordum. Elimdeki bardağı havada çevirerek Jimin'e yaklaştım. Suyla dolu havuzun hemen yanında duruyordu.

Şarkıya uygun bir ritimle hafifçe kıvırarak dans etmeye başladığımda uzun zamandır beni böyle görmeyen Jimin tamamen şaşkınlığa uğramıştı. Boştaki elimi tutarak beni kendi etrafımda döndürdü, ardından yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Nasıl özlemişim seninle dans etmeyi."

"Jungkook çok kötü bakıyor."

"Öptüğün için mi?" diye sorarken sevgilime bakabilmek için Jimin'e sırtımı çevirmek zorunda kaldım ancak hâlâ dans etmeyi sürdürüyordum. Jimin'in eli belimi buldu.

Jungkook bardağını dudaklarına yaslarken göz göze geldik. Dilimi dudaklarımda gezdirip şarkının sözlerini mırıldandım.

Onu davet ettiğimi anlaması gerekiyordu.

Kafamı hafifçe geriye yatırarak Jimin'le flört ediyordum aynı anda. Buna devam edersem Jungkook saniyeler içinde burada olacaktı zaten.

Elimdeki bardağı tek dikişte içtim ve Kai'nin eline tutuşturdum. Sorgulamadan içinde bir şey olduğunu düşünüp içmeye çalıştı. Gülerek önüme döndüm.

"Siktir, bak geliyor. Ben kaçacağım."

"Jimin saçmalama. Her zamanki Jungkook işte."

Cümlem biter bitmez bileğimi tutan kişi güçlü bir hamleyle beni kendine çekti. Jungkook'un göğsüyle buluşunca sırıttım. Bu hayatta onu kıskandırmak kadar zevkli hiçbir şey yoktu.

"Eğleniyor gibisin?" derken hafif hafif sallanmaya başladı. Tek eli belimde duruyordu. Diğer elinde ise bizi izlemekten içemediği içkisi vardı.

Kafamı onaylar anlamda salladığım sırada çenemi onun göğsüne yasladım ve dudaklarımı yaladım yeniden. Gözlerine bakarak yapmak daha güzeldi.

Bardağı dudaklarına götürüp bir yudum aldı. Yapacağı şeyi anlayarak dudaklarımı araladım. Onun için açtığım yeri yumuşak dudaklarıyla örttü ve hemen ardından soğuk içkiyi hissettim dudaklarımız arasında. Vişne tadı onun dudaklarının arasından dilime doğru sızdı. Yutkundum.

"Bulduğunuz her yerde sevişmek zorunda değilsiniz."

Kai'ye doğru el hareketi çekmek istiyordum ancak şu an odaklanmam gereken bambaşka şeyler vardı. Jungkook elindeki bardağı ne yapmıştı bilmiyordum ama iki elini birden kalçama indirerek beni kaldırmış ve bacaklarımı beline sarmamı sağlamıştı.

Kalabalığın içinde olmamızı umursamadan kollarımı onun boynuna sardım. Öpüşü derinleşti. Kafamı hafifçe yana eğerek dillerimizi buluşturdum. Beni öptükçe öptü. Çevremizde olup biten hiçbir şeyden haberim yoktu. Saniyeler süren kısa geri çekilmeler ve hafifçe açılan gözlerimiz dışında ikimiz de dudaklarımıza odaklanmış haldeydik.

Jungkook geriye doğru bir adım attı. Korkuyla tırnaklarımı onun ensesine geçirdim. Bir adım daha attı.

Düştüğümüzü hissettim. Geri çekilip "Jung-" demişken soğuk suya gömülünce ilk iş ağzımı kapatmaya çalıştım.

Deli gibi korkmuştum.

Belimdeki tutuşunu daha da sıkılaştıran sevgilim kaçmamı engelleyerek beni de kendisiyle beraber dibe çekti. Dudaklarımdaki baskıyı hissettim. Suyun altında öpüşmek için bunu yaptığına inanamıyordum!

Omzuna vurmaya başladığımda nefessiz kaldığımı çabucak anlayıp ayaklarıyla havuzun zemininden destek alarak ikimizi de yukarı yönlendirdi. Kafam sudan çıktığı an derin bir nefes aldım. Gözlerimi ancak açabilmiştim.

"Delirdin mi?" derken nefes nefeseydim. Tek eliyle ıslak saçlarını geriye yatırdı. Karşımdaki görüntüye hayranlıkla baktım.

Böyle yakışıklı olursa ona sinirli kalamazdım.

"Kabul et, çok zevkliydi."

"İnkar edemem zaten." diye mırıldandım sessizce. Suyun altından kalçama vurdu. Aynı anda göz kırptığı için gülmeme engel olamadım.

"Bazen nasıl arsız birisiyle çıktığımı unutuyorum sanırım." dedim uzanıp onun yanağına hafifçe vururken. Kafasını yana yatırdı onu sevmem için.

"Unutma bence. Hata edersin."

"Haklısın. Unutunca sonum böyle oluyor."

Kafamı eğerek ikimizin sırılsıklam halini gösterdiğimde kıkırdadı. Yedek kıyafetimiz yoktu ve ev buraya yakın da değildi. Henüz havalar tam anlamıyla ısınmadığı için hasta olacağıma da emindim.

Yine de şu an bunu umursamayacaktım.

Bir daha olsa bir daha yapardım. Sonuçta işin ucunda Jungkook'u öpmek vardı.

HEMEN HERKES BURAYA BAKIYOR

finalden sonra özel bölümde soru cevap yapmak istiyorum kitaplarda görünce hep özeniyordum ben de dedim ki class b'de neden olmasın

Taehyung'a sormak istedikleriniz buraya

Jungkook'a sormak istedikleriniz buraya

Ve diğer bölüm için 320 yorum sınırı diyorum çünkü... Yorum okumak çok zevkli.

kendimi buldum onu kaybettim










Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 125K 35
yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers
1.4M 164K 35
Alfa Jeon Jungkook okula yeni gelen omega öğrencinin çantasına mektup koyar. Eh, en azından öyle zanneder.
661K 59.4K 34
(+18 yetişkin içerik ) Polis memuru Kim Taehyung, kiralık katil Jeon Jungkook'un peşine düşecektir. Ancak bilmediği bir gerçek vardır. Jeon Jungkook...
11.3K 969 15
Bar sahibi Taehyung ve sevgilisinden ayrıldığı gün barda eğlenen Jungkook. seni istiyorum... texting düz yazı semetae ukekook "bir povdan esinlener...