-26-

22K 1.4K 4.3K
                                    

"Sizi dışarı alalım beyler."

Belime sardığım havluyu düzeltmeye çalışırken önüme geçerek hâlâ burda olan futbol takımının beni görmesini engelleyen sevgilim emir verir gibi bir ses tonuyla konuştuğunda kaşlarım havalandı. Jungkook'un çıplak ve ıslak sırtıyla bakıştım birkaç saniye.

Çocuklardan biri "Jeon-" diyerek itiraz girişiminde bulunmuştu ki Jungkook "Ne?" dedi sert bir sesle. "Ne bok yiyorsanız dışarda yiyin. Giyineceğiz."

"Burası bir soyunma odası. Öyle önüne geleni kovamaz-"

İstediğini yapabilir.

O Jeon Jungkook.

Birkaç adımda çocuğa ilerleyip onu yakasından kavradığı gibi kapıya yöneldi ve hiç beklemeden bedenini savurur gibi açtığı kapıya doğru itti. Arkasını dönüp "Var mı başka itirazı olan?" dediğinde ise içeride kalan çocuklar çıt bile çıkarmadan eşyalarını alarak dışarı çıktılar. Jungkook yanıma dönmeden önce kapıyı kilitledi.

"En az yarım saat seviştik. O itler senin sesini duyuyor diye içim içimi yedi, biliyor musun?"

"Bu yüzden mi ağzımı kapatıp durdun?"

Edepsiz bir sırıtmayla ona bakarken yanıma gelip yüzüme eğilişini izledim. "Fazla ses çıkardın." diye fısıldadı yüzüme doğru. Kaşlarımı kaldırdım. "Öyle mi? Hiç fark etmemişim."

"Oynuyorsun benimle."

"Hm hm," Eli çenemi buldu ve dudaklarımızı birleştirdi. Gözlerimi kapatarak ona karşılık verdim. O beni nasıl alt edeceğini biliyorsa ben de onu nasıl elime geçireceğimi çok iyi biliyordum.

Islak saçları arasına attığım elimi boynundan göğsüne ve ordan da karnına indirdim. İşaret parmağım havlusuna değdiği an dudaklarımı serbest bırakarak alnını alnıma yasladı. Soluklandım.

"Giyinmeliyiz."

Elimi onun vücudundan çektim ve az önce tenine sürdüğüm işaret parmağımı yaladım gözlerinin içine bakarak. Kaşlarını kaldırıp indirirken "Ben sabırlı bir insanım." diye fısıldadı. Kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Gülerek geri çekildim. Onunla uğraşmak fazla eğlenceliydi. Dolabına yöneldiğim sırada "Acıktın mı?" diye sordu. Arkamdan gelip kıyafetleri almama yardım etti. Gerçekten de hem kendisine hem de bana yedek kıyafetler koymuştu.

"Yoruldum." diye cevapladım onu. Alnıma bir öpücük bıraktıktan sonra kendi iç çamaşırını giydi ve belimdeki havluyu çekip aldı. Ani hareketiyle irkildim. "Çıplak kaldım!"

"Bebeğim, az önce de öyleydin."

"Utandım ama." Gülerek eğildi ve iç çamaşırımı giymeme yardım etti. Saçlarından sızan şampuan kokusu beni gülümsetti.

İkimiz de siyah eşofmanlar giydik ve ben tişörtümü beyaz seçerken o koyu mavi bir tişört giydi.

"Bakalım bugün kantinde hangi yemekler var. Beğenmezsek bir yere gidip orda yeriz."

Eline aldığı havluyla önce benim saçlarımı ardından kendi saçlarını kuruttu. El ele bir şekilde soyunma odasından çıktığımızda yan tarafta kalan spor salonundan bağırma sesler geliyordu. Maç vardı büyük ihtimalle.

Jungkook eline aldığı telefonla bir şeyler karıştırırken yanımdan geçen bir çocuk bana omuz attığında sendeledim.

Yine mi?

"Önüne baksana piç. Bu gözler sana niye verildi?"

Elimi onun göğsüne yerleştirerek çocuğun üzerine yürümesini engelledim. "Yanlışlıkla oldu." dedik çocukla aynı anda. "Özür dilerim." diyen çocuk çabucak uzaklaşarak kendini kurtardı.

class b ✓Where stories live. Discover now