-18-

23.8K 1.8K 961
                                    

-Kim Taehyung-

Bazen nefes aldıkça vücut ağırlığım artıyormuş gibi hissediyordum. Yataktan kalkmak değil gözlerimi açmak bile zor gelmeye başlamıştı. Jimin sayesinde ağzıma birkaç lokma yiyecek ve su girmese muhtemelen çoktan ölmüş olurdum.

Namjoon ve o benimle özel bir şekilde ilgileniyordu. Gerek olmadığını söylememe rağmen tek kalmama izin vermemişlerdi. Doğrusu onlara yük olduğumu hissediyordum ama elimden gelen hiçbir şey yoktu. Bu ruh halinden çıkana kadar birilerinin desteğine ihtiyacım vardı.

Jimin'in ağzıma tıkmaya çalıştığı çilekli yoğurda iğrenerek bakarken kafamı iki yana salladım. "Taehyung, deli etme insanı. Sadece yoğurt yiyorsun." Kaşığı elinden alıp onun ağzına uzattığımda gözlerini devirerek kaşıktaki yoğurdu yedi.

"Ağzını aç ve konuş. Dilini yuttuğundan şüpheleniyorum arada."

"Ben iyiyim."

"İyi falan değilsin."

Ona dil çıkartıp kollarım arasındaki yastığa sarılırken alt dudağımı sarkıttım. Bana gülerken elindeki kaseyi bırakmak için mutfağa yöneldi. O sırada yanımda duran telefonu çaldığında eğilip kimin aradığına baktım.

"Yoongi arıyor."

"Geldim." Telefonu uzattığımda alırken yanımdaki koltuğa zıpladı. Konuşmasını dinlemek yerine izlediğim belgeselin sesini açtım. Sürüngenler hakkındaydı. Sürüngenler hep ilgimi çekerdi zaten. Yılanlar gibi deri değiştirmek isterdim mesela.

Kendime sinirlenip yumruğumu ısırdığım sırada Jimin "Kafanı uçururum da onunla konuşmana izin vermem." demişti. Ardından telefonu Yoongi'nin suratına kapattı. "Ne oldu?"

"Önemli bir şey yok. Sen niye yumruğunu ısırıyorsun?"

"Sadece sinirlerim bozuldu."

"Uyumak ister misin?"

"Olabilir." diye mırıldanırken olduğum yere yatıp günlerdir oturduğum ve uyuduğum bu koltuktan eksilmeyen battaniyeyi üzerime örttüm. Uyumak güzel bir kaçış yoluydu. Aklıma getirmek istemediğim bir şey varsa uyuyarak üzerini örtebilirdim.

"Bugün dışarı çıkmam gerekiyor. Benimle gelmeye ne dersin? Kafa dağıtmış olursun."

Yüzümü buruşturdum. Artık bu hareketi yapmaktan yüzüm böyle kalmıştı. Yine de dışarısı korkunç geliyordu. Eve güneş ışığı girmesin diye perde açmayan insandım ben.

"Seni yalnız bırakmak istemiyorum. Çocuklardan birini çağırırım."

"Bana bebek muamelesi yapma artık. Bir haftadır bıkmadınız mı benden?"

"Senden bıkmak mı? Ne diyorsun Taehyung?"

Omuz silktim ve koltukta cenin poziyonu alırken yastığı tutan elimi sıkılaştırdım. Benden cevap bekliyordu muhtemelen ama diyecek bir şeyim yoktu. Belki de biraz yalnız kalıp olan biteni düşünmeliydim. Sürekli ertelediğim bir meseleydi. Nereye kadar göz ardı edebilecektim ki?

"Tamam. Zaten en fazla iki üç saatlik işim var. Sen uyandığında gitmiş olurum."

Eğilip günlerdir yaptığı gibi alnımı öptüğünde gülümsedim. "Teşekkürler Jimin. Her şey için." Son kez yanaklarımı sıktı ve muhtemelen üstünü değiştirmek için üst kata yöneldi.

Gözlerimi kapatıp uyuyabilmeyi diledim. Çıkıp odamdaki o aptal yatakta uyuyamıyordum.

Çünkü biz orda beraber uyumuş, orda sevişmiş, orda sarılmış, orda birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi söylemiştik. Odaya girdiğim her an etrafımı anılar sarıyordu.

class b ✓Where stories live. Discover now