-17-

23.2K 1.8K 1.1K
                                    

-Park Jimin-

Sinirden titreyen elimi yumruk yapıp Yoongi'ye savurduğumda çeviklikle tuttu. "Yoongi! Ne bok yiyorsunuz siz?" Sakinleşebilmek için ona vurmaya çalışıyordum ama izin vermiyordu. Aptal Jungkook'la beraber barlarda geziyorlardı. Neden kimse olayları ciddiye almıyordu?

"Jungkook ve Taehyung konuşacaklar."

"Kimseyle konuşmayacağım ben." dedi Jungkook zar zor çıkarttığı sesiyle. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Sorunlarından içkiyle kaçmaya çalışıyordu. Aptalın tekiydi işte.

Gözlerini zar zor açık tutan Jungkook'a dönüp masanın üzerinde duran cüzdanı aldım ve bir saniye bile düşünmeden kafasına attım. Acıyla inlerken kafası masaya düşmüştü. "Jimin, ne yapıyorsun?"

"Sen sakın konuşma. İki gündür bu piçin nerde olduğunu biliyorsun ama söylemiyorsun, ha?"

"Ne yapayım yani? Size söyleseydim de kıyamet mi kopsaydı?"

Boşluğundan yararlanıp saçlarını çekiştirdim. Bileklerimi tutarak beni engellemeye çalışırken acıyla inliyordu.

"Kıyamet kopmayacak ama birinizin kafası kopacak, eminim."

"Bu niye bayıldı?" Yeni gelen Namjoon Jungkook'un kafasına vurduğunda tepki vermedi. Bayılmadığını biliyordum. O kadar sarhoş olmuştu ki cüzdanı atmamı bahane ederek sızmıştı. Piç kurusu.

"Taehyung'dan haber alan var mı?"

"En son arkadaşları onunlaydı. Uyku ilacı içmiş." Bileğimi tutan Yoongi'den kurtulup Jungkook'un kafasına bir tane de ben vurduktan sonra çıkışa yöneldim. Hoseok ve Seokjin kapıda bekliyorlardı.

En iyisi Taehyung'un yanına gidip onunla beraber ağlamaktı. Onu yalnız bırakmak istemiyordum. Giderken dondurma ve meyve suyu alıp bir hafta onunla evde kalabilirdim. Yoksa bu kaos ortamında öfke sorunları yaşayacaktım. "Gidelim. Bir markete uğrayabilir miyiz?"

"Jungkook orda mıydı?"

Kafamla onaylarken arabaya bindim. Sürücü koltuğuna binen Seokjin "Ne oldu?" diye sorduğunda nefesimi üfledim. Ne olduğunu anlayamıyordum doğrusu. "Sarhoştu. Tek kelime etmeden sızdı. Yoongi ona saldırmama engel olunca döndüm."

"Ne bok yediğini bir anlasam."

Hoseok ve benim homurdanmalarım eşliğinde marketin önünde durduğumuzda üçümüz de arabadan indik. "Bu akşam Taehyung'la kalacağım. Gelmek ister misiniz?" Bir market arabası alırken Seokjin kaşlarını çattı. "Onun yanında arkadaşları yok mu?"

"Onları kovacağım."

"O zaman bizde varız. Biraz kafası dağılmış olur."

"Umarım."

Taehyung'un seveceğini düşündüğüm abur cuburları alırken Hoseok içki dolu reyona yönelmişti. Uzun bir süre markette dolaşıp aldıklarımı arabaya doldurdum. Ben bu haldeyken nasıl Taehyung'u mutlu edecektim ki?

Aptal Jungkook hepimizin modunu düşürmüştü. Kimseye açıklama yaptığı yokken haklı duruma düşmesi fena halde sinirlerimi bozuyordu. Bu işleri yoluna soktuğumuzda psikiyatrist randevularımın parasını Jungkook'a ödetecektim.

Aldıklarımızın parasını ödeyip poşetlere doldurduktan sonra arabaya yöneldik. Üçümüzden de fazla ses çıkmıyordu. Konuşacak hiçbir şey yoktu. Ayrıca konuşursak sürekli aynı olaylar gün yüzüne çıkacak ve ben bir şeyleri anlamak için beynimi gerekenden fazla kullanmak zorunda kalacaktım.

Benim şuan sevgilimle duşta olmam gerekiyordu, sarhoş bir piçin arkasından saydırmam değil.

Bagajı açan Seokjin poşetleri bizden alıp yerleştirirken cebimdeki telefonum titremeye başladı. Elimdeki poşeti Hoseok'a uzatıp kimin aradığına baktım. Taehyung'tu. "Efendim?"

class b ✓Where stories live. Discover now