Ya'saklı Bahçe

By suleeterzi

331K 21K 5.1K

Ailesinin zoruyla sevgilisinden ayrılan Ecrin arkadaşının yanına gönderilir ve orada bir adamın kızına bakıcı... More

❀Ya'saklı Bahçe❀
1.Bölüm ❝Yasağa Koşmak❞
2.Bölüm ❝Uzağı özlemek❞
3.Bölüm ❝Yakından Kaçmak❞
4.Bölüm ❝Sebebi sevmek❞
5.Bölüm ❝Yasağı hissetmek❞
6.Bölüm ❝Duygulardan korkmak❞
7.Bölüm ❝Gerçeklere koşmak❞
8.Bölüm ❝Acılardan kaçmak❞
9.Bölüm ❝Farkına Varmak❞
10.Bölüm ❝Karar Vermek❞
11.Bölüm ❝Gerçeği görmek❞
12.Bölüm ❝Yardım Etmek❞
13.Bölüm ❝Karşılığımı Almak
14.Bölüm ❝O Beni Anladı❞
15.Bölüm ❝Sakat Oyun❞
16.Bölüm ❝İyiliğini İstemek❞
17.Bölüm ❝Yeni yol bulmak❞
18.Bölüm ❝Arada kalmak❞
19.Bölüm ❝Yeni Duygular❞
20.Bölüm ❝Hırsı hatırlamak❞
21.Bölüm ❝Kırgınlığı tatmak❞
22.Bölüm ❝Bakışlara dalmak❞
24.Bölüm ❝Ön yargısız tanımak❞
25.Bölüm ❝Başkasıyla paylaşamamak❞
26.Bölüm ❝Karşındakini görmek❞
27.Bölüm ❝Aradığını bulmak❞
28.Bölüm ❝Uzak duran yakın❞
29.Bölüm ❝Yabancı olan tanıdık❞
30.Bölüm ❝Soğuk yakınlık❞
31.Bölüm ❝Uzak sıcaklık❞
32.Bölüm ❝Duyguları açıklamak❞
33.Bölüm ❝Ne kadar istediğini görmek❞
34.Bölüm ❝Masum sanmak❞
35.Bölüm ❝Kıymet bilmek❞
36.Bölüm ❝Tatlı anlar❞
37.Bölüm ❝Ona kavuşmak❞
38.Bölüm ❝Bir olmak❞
39.Bölüm ❝Aşkı tatmak❞
40.Bölüm\FİNAL ❝Sıcaklığında kaybolmak❞

23.Bölüm ❝Sınırı tanımak❞

2.3K 195 19
By suleeterzi


Keyifli okumalar <3

Multmedia Vural Utkan


Öylece bakarken saniyeler salise gibi geçtiğinde göz göze geldik. Hemen anlamıştı kim olduğunu.

Az önceki nazik halinden eser kalmadığında birden karşımda başkalaşım geçirmeye başlamıştı sanki...

Hızla kızaran suratıyla dik dik bakarak çenesiyle telefonu işaret etti.

"Kim o?"

"Kim olduğunu anladığınız halde neden soruyorsunuz?"

Kaşları çatıldı ve sertçe ekrana bakarak konuştu. "Numarayı engellememişsin."

Doğru söylüyordu ancak aklıma o gelmemişti ki... "Akıl edememişim."

"Açacak mısın?"

Nabzımı giderek arttıracak bir tavırla sorgulamaya devam ediyordu. Bıkkınlıkla soluğumu verdikten sonra hayıflandım. "Tabi ki." Surat ifadesi anında sertleştiğinde bakışları kararmıştı. "Açmayacağım."

Gözünün önünde çağrıyı kapatıp engellemek için bilgilerine girdiğim an yeni bir mesaj gelmişti. Çıkan o bildirimin sesiyle bakışlarımız tekrardan kesiştiğinde parmağım ekranın üzerinde donup kalmıştı.

Neden kendimi ona karşı kendimi sorumlu hissediyordum? Sanki büyük bir suç işlemek üzereymişim gibi?

Soluğumu yavaşça bıraktım. Telefonumu elime alıp attığı mesajı okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu.

Pislik herif.

İstemsizce suratım buruştu. Ellerim titriyor, midem bulanıyordu. Bana odasındaki yatağın fotoğrafını atıp özledin mi? Yazmıştı.

"Ecrin?"

Suç anında yakalanmış gibi panik dolu ifademle kafamı kaldırıp ona baktım. Avuç içlerime kadar terliyorken yanaklarımın sıcacık olduğunu hissediyordum. Tam da o gözlere bakarken az önce yazılanlar zihnimden geçti ve bu fazla acı vericiydi.

O ilk zamanlardaki asabi ifadesi hakimdi suratına. Yavaşça telefonuma baktı ve tekrardan gözlerime yönelerek sordu "ne oldu?"

Bakışlarımı kaçırıp telefonu ters çevirerek masanın üzerine koydum.

"Önemli bir şey değil."

Çatalımı elime alıp bir şeyler atıştırmaya çalıştığımda lokmalar çiğnedikçe boğazımda büyüyordu sanki. Aramızda rahatsız edici bir sessizlik oluşunca bakışlarım yavaşça gözlerine doğru kalktı.

Hiç kıpırdamadan bana bakıyordu.

"Erkan mı mesaj attı?"

İstemsizce tekrardan gözlerimi kaçırdım. "Hayır." Lokmam boğazıma takıldı ve hafifçe öksürerek devam ettim. "Hazal bir şeyler yazmış."

Tekrardan tabağıma yöneldiğimde onun kaşını bile kaldırmadan beni incelediğini hissedebiliyordum. Bu üzerime büyük bir ağırlık yapıyor, az önceki mesajın şokuyla beraber harmanlanarak beni iyice çıkmaza sokuyordu.

"Neden bana yalan söylüyorsun Ecrin? Ekranda görmüştüm mesajın o numaradan geldiğini."

Çatalı yavaşça masanın üzerine bırakıp ağzımda kalan kırıntıları güçlükle yuttum ve gözlerine baktım.

"O halde neden beni deniyorsunuz?"

Önce bir durdu, ardından tane tane konuştu. "Sadece cevabı senden duymak istiyorum."

"Neden?"

"Bu konuda benden bir şey saklayıp saklamadığını görmek istiyorum."

Kaşlarım yukarı doğru kıvrıldı "öyle mi?" Kafamı salladım "Bu sizi ne ilgilendirir ki? En son hayatıma odaklanmamı söylemiştiniz, bende öyle yapıyorum. Size de aynısını tavsiye ederim."

Hızlanan soluklarını yavaşça düzene sokmaya gayret etti ve dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra geri açıp tane tane konuşurken ağzından kötü bir söz çıkmamasına titizlikle dikkat ediyor gibi bir hali vardı.

"Baktığın hayatında o çocuğa da yer var mı Ecrin?"

Hayır! Tabii ki de yoktu. Bunu belirttiğim halde neden özellikle deşip duruyordu?

Erkan zırt pırt oradan buradan çıktığı için olabilir mi?

Her şey gerçekten de iyice karışmaya başlamıştı.

"Size ne Vural Bey?" Dedim ve günlerdir bana karşı tutunduğu kaba tavrını göz önünde bulundurarak tabağıma odaklandığımda söylediklerimden dolayı kendimi fazlasıyla huzursuz hissediyordum.

"Ben ne için uğraştıysam." Dedi ve yavaşça masadan kalkıp gitti.

Öylece arkasından baktığımda içimde bir şeyler kopmuş, onunla çıkıp gitmişti sanki.

Birkaç saniye önce oturduğu boş sandalyesine baktım. Şu anda çok soğuk hissettiriyordu.

Ben ne için uğraştıysam

Son söyledikleri tekrardan zihnimde canlandığında tadım iyice kaçmıştı.

"Fazla mı ileri gittim?"

Kendi kendime mırıldanarak tekrardan çatalımı bıraktığımda berbat hissediyordum. Evet, belki de fazla ileri gitmiştim ama o da normal gelmemişti ki. İlk başları gayet güzel ve stabil ilerleyen arkadaşlığımızın dengeleri Melina'yı spaya götürdüğümüz günden beri değişmiş, altüst olmuştu.

Ve bunu başlatan da ben değildim, kendisiydi.

Bir öyle bir böyle davranmasına izin mi verecektim? Hayır. Bu yüzden şu anda verdiğim karşılıktan dolayı kendimi suçlayamazdım ancak...

O anda bakışlarım karardı ve zihnimde birden o güne ait olan görüntüler belerdiğinde iyice düşünceli bir hale bürünmüştüm.

Ne olduysa o günden sonra olmuştu, Vural Beyin bana karşı değişen tutumunun o günle bir bağlantısı olabilir miydi?

Asansörde kaldığımız anla ilgili mesela? O kadın Neşe gibi bir kadının yakın arkadaşıydı ve açıkçası ilk görüşte benden de pek hazzetmemişti, bizi yanlış anlamış olabilir miydi?

Belki de Vural Bey de dava gününe kadar dikkat etmiş, davayı tehlikeye atmak istemediği için bana pislik gibi davranmıştı.

"Fazla mı hayal dünyasında yaşıyorum acaba?" Kendi kendime istemsizce mırıldanarak yerimden kalktım.

Bu kesinlikle olası bir durumdu ancak... Vural Beyin bu şekilde davranması için bir sebebe ihtiyacı olmaz mıydı? Yani aramızda bir şey yok gibi davranması için önce varlığını kabul etmesi gerekmez miydi?

Bana karşı hisleri...

Olamaz. Bu gerçekten de olamazdı çünkü o... Benden neden hoşlanacaktı ki?

Sıkıntılı bir soluk bırakarak yerimden kalkıp merdivenlere doğru yöneldim. Belki de bu kadarını olmasa da en azından bazı şeyleri sakince konuşup halletmek ikimiz için de çok daha iyi olurdu.

Yavaşça merdivenlerden çıktığımda telefonla konuştuğunu işittim, oldukça hararetli olduğu için kendime engel olamadan adımlarımı sessizce atmaya çalıştığımda bir yandan da elimi duvarın üzerinde sürerek dengemi sağlamaya çalışıyordum.

"Bunu aramızda hallettiğimizi" durdu ve biraz daha sessiz olarak devam etti "sanıyordum."

"Anlaşmayı bozdun. O omurgasıza sahip çıkamadın. Hani rahatsız etmeyecekti Ecrin'i?"

Adımı duyduğum an ağzım hayretle aralandı. Boştaki elimde dudaklarımın üzerini örttüm ve aralık kapının arkasına kadar ilişip dinlemeye devam ettim.

"Bilmediğini söyleme bana. Şimdi sen söyle, o çöpü sen mi durdurursun yoksa ben mi?" Sessiz olmaya çalışsa da kısık sesinden öylesine tehditvari bir hava akıyordu ki tüylerim diken diken olmuştu.

"Bir daha kesinlikle olmasın Harun, bu sondu." Aralıktan onu izlediğimde odasında volta atarken bir yandan da işaret parmağını sürekli aşağı doğru indiriyordu. "Bir kez daha tek bir sefer daha denerse olacaklardan sorumlu olmam."

Sertçe yutkunarak tanıdığım adama fazlasıyla yabancı duran bedene baktığımda öfkeden kırmızıya dönen tenini, hararetle dağılan saçlarını görerek ürperiyordum.

Erkan'ın bana ulaşmasını mı engelliyordu? Ne zamandır bunu yapıyordu? Daha da önemlisi... Benim haberim olmayan başka neler vardı?

Titreyen gözlerle onu izliyorken hırsla kafasını salladığını duydum. Ahizenin arkasındaki sesi dikkatle dinledikten sonra ağır ve kısa bir küfür savurduğunda lafın sahibi Erkan'dı.

Ardından uzlaşmış olacaklardı ki telefonu kapatıp sertçe yatağının üzerine attığında geniş ve kuvvetli bedenin kapıya doğru dönmesiyle beni fark etmesi bir olmuştu.

Ürkek ve dolu gözlerle ona bakarken kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissetmiştim. Bir şey diyemedim, yapamadım da. Yalnızca uzaklaşmak istiyordum. Belki de kaçmak...

Bu durum beni neden ürpertiyordu?

Bu adamda kimdi?

Bana karşı duyguları bile yokken neden eski sevgilimin ulaşmasını engellemek için çaba sarf ediyordu?

Beni fark ettikten sonra kaşları şaşkınlıkla kıvrıldığında dağılan ifadesinden o konuşmaya şahit olmamı hiç istemediğini görebiliyordum.

"Ecrin."

Bakışlarım daha da irileşti ve bir adım geri attıktan sonra arkamı dönüp dengesiz adımlarla dar koridorda ilerlediğimde peşimden geldiğini işitebiliyordum.

"Ecrin!" Kısık olduğuna inandığı bir şekilde seslense de durmadan sendelediğimde dengemi sağlamak için duvara tutundum.

"Yavaş ol düşeceksin."

Ürpererek arkama baktım. Acele etmemem için hızını düşürmüştü ancak bu beni yavaşlatmayacaktı. Aynı şekilde ilerlediğimi görünce atik bir tavırla atılıp kolumdan tuttuğumda ürpererek ufak bir nida koparttım.

Beni kendine doğru çevirdiğinde güneş almadığı için loş koridorda karşılıklı kalmıştık. Ürkek bakışlarla iki gözüne de sırasıyla baktığımda o da aynını yapıyor, ifademi inceleyerek ne hissettiğimi anlamaya çalışıyordu.

"Ne kadarını duydun?" Dedi tedbirli bir ifadeyle.

Kaşlarım çatıldı. Bu durumda bile önemli olan tam olarak ne kadarını duyduğum muydu? Ona göre mi bir açıklama yapacaktı bana? Bilmediğim şeyleri saklamaya çalışarak yoluna devam edecekti...

"Siz..." Dedim ve bir adım geri çekilerek sırtımı duvara yasladım. "Siz kimsiniz?" Ne demek istediğimi anlayamamıştı. "Hangisinin gerçek arkadaşım olduğunu anlayamıyorum."

"Bak" sıkıntıyla bir soluk verdikten sonra elini yanımdaki duvara yasladı ve samimi bir tonda içtenlikle konuştu. "Ben sadece seni korumaya çalışan Vural'ım."

"Neden?" Yüzümde ağlamaklı bir ifade oluştu. "Neden beni korumaya çalışıyorsunuz? Arkamdan ne işler çeviriyorsunuz?"

Sertçe yutkunarak devam ettim. "Siz benim bakıcılığını yaptığım kızın babasısınız, bu şekilde davranmanızı nasıl karşılamamı bekliyorsunuz?"

Eliyle çenesindeki sakallarını ovuşturduğunda sert ve yorgun soluğu avucunun içine doğru akıp gitmişti.

Kaşlarının ortası aşağı doğru bükülünce suratında buruk bir ifade oluşmuştu. Gerçekten de üzgün olduğunu hissettiren bir ifade.

"Bilmediğin" Dudaklarını sıkıca bastırarak içinden kendine söylendi. İstemiyordu. Bir şeyler vardı ve bunları bilmemi istemiyordu.

"Bilmediğim ne? Bilmediğim neler var Vural Bey?"

O anda parlayan bakışlarıyla tıpkı bir mücevher keşfetmiş gibi suratıma baktığında her ayrıntıyı hevesle inceliyor, en ufak bir göz yumuşumu bile kaçırmak istemiyor gibiydi.

İlgisiyle tekrardan ürperdiğimde sıcak hissetmeye başlamıştım çok fazla sıcak.

O ilk defa bu kadar filtresiz bir şekilde suratıma bakıyordu. "Ecrin..." Sadece şunu bil ki niyetim kötü değil."

Verdiği yetersiz cevaba kızarak kaşlarımı çattım ve kenardan dikkatli bir şekilde geçerek merdivenlerden inmeye başladım. Yine de peşimden geliyordu.

"Ecrin, bekle."

Onu dinlemeden alt kata indiğimde hemen arkamdaydı. Tekrardan kolumdan tutup kendine doğru çevirmemesi için ona doğru döndüğümde ne hissedeceğimi bilemiyordum. Ne olduğunu da anlayamıyordum tam olarak bu döngü de neydi!

Kafam öyle çok karışıktı ki son zamanlarda olanlarla az önceki telefon konuşmasını bir türlü bağdaştıramıyordum.

Bir hiç gibi hissederken onun tarafından önemsendiğimi görmek, hem de fazlasıyla işte kafamı karıştıran da buydu.

"Biraz bahçeye geçer misin? Konuşalım. Ben de içecek bir şeyler getireyim" ifademi değiştirmeden baktığımı görünce ekledi "böyle gitmeni istemiyorum."

Kapana kısılmış gibiydim sanki. Bakışlarım çaresizlikle etrafta gezindikten sonra kafamı salladım, temkinli bir şekilde gülümsedi ve ifademi tekrardan kontrol edip mutfağa doğru ilerledi.

Bu gerginlik dolu kafa karışıklığıyla kaçıp gitmek yerine onun dinlemem çok daha faydalı olurdu. En azından bazı şeyleri anlayabilirdim.

Yumuşak salıncağa geçip oturduğumda çime bastırdığım ayaklarımdan güç alarak kendimi yavaşça sallamaya başladığımda gözüm Hazal'ların kısmına takıldı. Orada onunla top oynadığımız zamanlar canlandı zihnimde. Uzun süredir yapmıyorduk bunu. Hazal'ın turnuvaları olduğu için yeterince oynuyordu, bana hevesi kalmıyordu.

Yanımdaki hareketle titreyerek kafamı çevirdiğimde Vural Beyin o her zamanki kontrolcü ve sakin ifadesiyle yerine oturduğunu gördüm.

Önüne koyduğu bardaklardan birini bana doğru ittiğinde güçlükle de olsa bakışlarımı suratından çekerek bardağımı elime aldım.

Oluşan o garip sessizlikle beraber soğuk çayımı içmeye başladığımda arka cebinden Melina'nın kamerasını çıkartıp masaya koyduğunda içim sıcacık oldu. Ne kadar da tatlı uyuyordu...

Dikkatini dağıtma Ecrin. Öğrenmen gereken bir mesele var!

"Az önce söyledikleriniz... Yani konuştuğunuz kişi kimdi?"

"Bir arkadaşım."

Durum giderek garip bir hal alıyordu. "Neden bunu yapıyorsunuz peki?" Sıkıntıyla soludum "yani... Haberim olmadan neden Erkan'ın bana ulaşmasını engelliyorsunuz?"

"Ondan rahatsız olduğunu sanıyordum." Bakışlarımız kesişti. Aslında burada tekrar bir teyit alıyordu.

Kaşlarımı yukarı doğru kıvırıp kararlı bir şekilde cevap verdim. "Oluyorum zaten."

Çayından derin bir yudum aldı ve sanki arkamdan iş çeviren o değilmiş gibi sakin bir ses tonuyla konuştu. "Bir sorun yok o zaman."

"Nasıl yok?" İnanamaz bir şekilde kafamı hafifçe yana doğru yatırdım. "Vural Bey neden benim haberim yokken böyle bir işe kalkışıyorsunuz? Hani birbirimizin hayatlarına karışmayacaktık?" O duygusuz ifadesiyle sarfettiği sözleri tekrardan anımsayınca katılaşan gözlerimle devam ettim. "Bunu siz söylemiştiniz, unuttunuz mu?"

Bakışları ısındı. Bana karşı söylediği sözlere alındığımı fazla mı belli etmiştim? Bundan mı hoşlanmıştı? O yüzden mi bazı zamanlarda o bakışlar ısınıyordu?

"Evet Ecrin. Ne söylediğimi gayet iyi hatırlıyorum ancak... İçimden gelen kelimeleri onlar olmadığını aslında içten içe çok iyi biliyorsun." Parmaklarımın arasındaki kupayı daha fazla sıktığımda o heykel gibi sabit duran ifadesine bakakaldım.

"O yüzden bu kadar şaşırdın ve tepki gösterdin değil mi? Aslında içten içe hissettiğin farklı şeyler vardı."

O zamanda yaşadığım duygusal çöküntüyü kısaca özetleyince kendimi ifşa olmuş gibi hissettim.

"Ve siz de..." Bastırdığım dişlerimi aralayıp acımasızca devam ettim. "Bu şekilde düşündüğünüz halde devam ettiniz, öyle mi?"

O zamanlar çektiğim acıları daha dün gibi hissedebiliyorken bir de pişkin pişkin bunları mı anlatıyordu?

Kafasını hafifçe yana doğru eğdi ve oldukça yumuşak bir sesle "zorunda kaldım." Dediği an az önce üzerimde toplanan sinir dağıldı. Neden ona karşı böyle hissediyordum? Neden beni tek bir kelimesiyle bile ikna edebiliyordu?

Etkili olan ağzından çıkanlar mıydı yoksa o anki samimiyeti mi?

Aklımla oynuyordu.

"Neden zorunda kalasınız?"

Sırtını dikleştirip uzun bir soluk bıraktığında suratında oldukça sabırlı bir ifade vardı. Ve aynı zamanda da sevecen. Sanki ben istesem sabahlara kadar konuşup anlatacakmış gibiydi, hiç durmadan...

"Spa günü, asansörde..." Aralık duran dudaklarından ağzının içinde yuvarlanan dilini gördüğüm an kıpkırmızı kesilerek dizlerime baktım. "Olanları biliyorsun."

Kulaklarıma kadar kızardığımı hissettiğimde hangi ara dizlerimin üzerinde duran eteğimin uçlarını avuç içlerime hapsettiğimi bilmiyordum bile.

İlk defa... İlk defa o günden bahsediyordu.

Soluğumun boğazına takılı kaldığını hissettiğinde kalbim öyle bir coşkuyla atıyordu ki o şekilde durmaya dayanamıyordum.

O an sanki hiç olmamış gibi yaşamak ne kadar da alışılagelmişti halbuki... Ne kadar da olağandı. Bana özel bir rüyaymış gibi hissettirirken şimdi o... Kendi ağzıyla ilk defa o anı anıyordu.

Kalbim sanki kulaklarımda atıyorken bacağını yavaşça diğerinin üzerine attığında giderek küçüldüğümü hissediyordum.

Ben bu kadar huzursuz ve küçülmüşken o... Fazla rahat ve pervasızdı.

"Ne o Ecrin? Bir şekilde o anı unuttum falan mı sanmıştın? Ben her şeyi çok net hatırlıyorum." Dedi ve daha da vurgulayarak devam ettiğinde gözümün önünde gömleğinin yakalarına yapıştığım an belirdi. "Hem de en ufak detayıyla."

BÖLÜM SONU

Yeni bölümle ilgili alıntılar için instagram: suleeterzi

Sağlıcakla kalın <3

Continue Reading

You'll Also Like

4M 114K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
26K 6K 88
Ben Zeynep, 25 yaşındayım Annem Yonca ile mütavizi bir hayatımız varken günün birinde başka bir aile çıkıp bana gerçek ailem olduklarını söylediler...
423K 3.5K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
555K 26.5K 24
Hayat mücadelesi içinde herkes gibi yaşam savaşı veren Neva Aktan'ın , işi gereği cezaevine aşıya gitmesiyle başlayan , Savaş Kayademir'in ilk gördüğ...