4.Bölüm ❝Sebebi sevmek❞

4.7K 426 87
                                    




Vural'ın görseli ve bölüm parçası ektedir.

Merhaba canlarım. Bu, yıllar önce sadece iki bölüm attığım için tohumu bende oluşmamış olan bir kurguydu. Açıkçası asla devam etmeyi düşünmüyordum ama bir kısım okurumun düzenli olarak devam edip etmeyeceğimi sormasından etkilendim ve yazmaya karar verdim.

BU ARADA Melina'nın yaşıyla ilgili değişiklik yaptım, ilk bölümlerden değiştirmemiş olabilirim haberiniz olsun.

İYİ OKUMALAR

     Etrafıma ördüğüm duvarlar yan evden gelen ağlama sesleriyle giderek zayıflıyordu. Göğsümü daraltan ağırlıkla tekrardan yerimden kalktım. Bugün olanların ardından bir süre yalnız kalıp kafamı dinledim, ardından Hazal'la evi temizlemiştim.

     Tüm işim bittiğindeyse yan evden gelen Melina'nın ağlama sesleri başlamıştı. Gerçekten de katlanılır bir yanı yoktu. O aptal kadın kızı bir türlü susturamıyordu.

     "Sana dayanamayacağını söylemiştim."

     Kollarımı sıkıca göğsümün altına bağladım ve Hazal'a düşmanımmış gibi baktım. Koltukta bacak bacak üzerine atmış, bir yandan da kırmızı ojesini sürüyordu.

     "Bakıyorum da sende çok güzel dayanıyorsun." Dinime küfreden Müslüman olsa gerekti. Hanımefendi, sadece masajının eksik olduğu rahatlıkla benim vicdanımı sorguluyordu.

      "Canım benim senin gibi yeteneklerim yok." Ojenin kapağını kapattı. Tırnaklarını dudaklarına kadar yaklaştırıp üfledikten sonra bana bir bakış bahşetti. "Ben bebek bakmasını bilmiyorum."

     "Yapma Hazal, amacını ikimizde biliyoruz." Ellerimi belime bağlayıp onu uyarırcasına baktım. Kaşlarını yay gibi yukarı kıvırdı.

     "Neymiş benim amacım?"

     Bedenimi tamamen ona doğru çevirdim. Anlaşılan sağlam kavgalarımızdan birini daha edecektik. "Senin niyetin Melina değil, babası!" Suratında yorgun bir tebessüm oluştu. Hazal'la en yakın arkadaştık. Birbirimize karşı hissettiğimiz hiçbir şeyi saklamazdık. Doğrularımız ve yanlışlarımızla konuşurduk her zaman. Bundan sonra da öyle olacaktı.

"Öyle pişkin pişkin bakma! Adam evli, evli!"

     Tek kaşını kaldırdı ve en nefret ettiğim biçimde gülümsedi. Bu sırıtışının beni deli ettiğini biliyordu. Ayağa kalktıktan sonra birkaç usul adımla önümde durduğunda suratlarımız aynı hizada kalmıştı. "Bunu daha çok kendine hatırlatıyor gibisin."

     Gözlerimi kıstım "o yüzden mi eve girmek için can atıyorum?"

     Kahkaha attı, söylediklerimin doğru olduğunu biliyordu "ay tamam yeter, tartışmayacağım seninle." Geri dönüp koltuğa  oturunca yastığı alıp suratına fırlattım.

     "Kaltak." İçimde hala daha Erkan'ın acısını yaşıyorken böyle bir şey söylemesi sinirlerimi bozmuştu. Amacı da buydu zaten.

     "Deli misin Ecrin ya, ojemi bozacaktın!" Kapı çalar gibi işaret parmağını büktü ve yastığa vurarak kucağından yere düşürdü.

     "Şüheda kızım, niye zırlıyor bu çocuk" Şernaz teyzenin sesi giderek yaklaşıyordu. Kafamı koridora çevirdiğimde yaşlı bedenini gördüm "sen bakmayacak mıydın yan evdeki fırıldağa? Niye susturmuyorsun?"

     "İlahi anneanne! Ecrin demek daha kolay ya! Nereden buluyorsun böyle isimleri!"

     Arsız arkadaşıma sert bir ifadeyle baktım, omuz silkti. Kadın zaten bunamış, bir de laf ediyordu. Bugün Hazal'a gıcık başladığım için anlaşılan tüm gün ondan nefret edecektim. Her hareketi gözüme batacaktı.

Ya'saklı BahçeWhere stories live. Discover now