tabildot // yarı texting

Av mucevherr_

108K 7.3K 1.9K

[tabildot // yarı texting , tamamlandı] 05×× : Geçenlerde sana 'Yemeği beğenmedin mi?' diye sorduğumda bana... Mer

t // I
t // II
t // III
t // IV
t // V
t // VI
t // VII
t // VIII
t // IX
t // X
t // XI
t // XII
t // XIII
t // XIV
t // XV
t // XVI
t // XVII
t // XVIII
t // XIX
t // XX
t // XXI
t // XXII
t // XXIV
t // XXV
t / XXVI
t // XXVII
t // XXVIII
t // XXIX
t // XXX
t // XXXI
t // XXXII
t // XXXIII
t // XXXIV
t // XXXV
t // XXXVI
t // XXXVII
t // XXXVIII
t // XXXIX
t // XL
t // XLI
t // XLII
t // XLIII
t // XLIV
t // XLV
t // XLVI
t // FİNAL
t // ÖZEL BÖLÜM - 1
t // ÖZEL BÖLÜM - 2

t // XXIII

1.9K 155 69
Av mucevherr_

Selamun Aleyküm,
nasılsınız? herkes iyi mi?

yemedim, içmedim size bölüm hazırladım. hem de epey uzun bir bölüm şfqnhehehe

ama şimdi 1.1 k okunma ne demek? geçen gün 300 okunma olduk diye seviniyordum (:

neysse, buyurun efenimm yıldız toplamamıza yardım ettiyseniz sizleri okumaya alalım. yorumlarınızı bekliyorum..

iyi okumalar.. (:

×

Kimdi bu saatte odamıza gelen diye bakarken Nisanur'u görmemle kocaman gülümsedim ve "Hoşgeldin Nisanur. Önemli bir şey yok değil mi?" diye sordum.

"Hayır yok." cevabından sonra "Şey uyumuş muydun yoksa? Uyandırdım mı seni?" diye sordu.

"Hayır uyumamıştım, gelsene."

Çekinik bakışlarla bana baktı ve çok geçmeden pencereye çevirdi.

"Bir şey mi söyleyecektin?"

"Aslında evet."

Biraz duraklamanın ardından "Dün sen ve Neşe'yi merdivenlerde konuşurken duydum. Bilinçli olarak değil de yanlışlıkla." diye devam etti.

Bakışlarımı yere indirip bizi hangi konuda konuşurken duymuş olacağını düşünürken tekrar konuşmaya başladı Nisanur.

"Size söylesem mi söylemesem mi diye çok düşündüm ve az önce de söyleme kararı alınca sabaha bırakmak istemedim."

Yerdeki bakışlarımı kaldırıp Nisanur'a baktığımda "Özür dilerim Ecrin. Sonuçta bu senin için özel bir konu ve bilmemem daha doğru olurdu." diye konuştu Nisanur ve yüzünü yere eğdi.

Sanırım Tabildot'u öğrenmişti. Çünkü dün merdivenlerde, yeni tanıdığımız Halil'le ilgili konuşmuştuk ve Tabildot'un da ismi geçmişti.

"Gerçekten özeline karışmak istemezdim. Özür dilerim."

Bakışları beni bulan Nisanur'a bakıp "Nisanur seni tanıyorum. Çocukluğumuz beraber geçti. Senin başkasının konuşmalarını dinlemeyeceğini de biliyorum. Bu yüzden özüre gerek yok." diye gülümseyerek konuştum.

"Kızmadın mı, küsmedin mi yani bana?" diye masumca soran dostuma bakıp "Saçmalama tabi ki kızmadım. Küsmedim de. Senin nasıl mükemmel bir dost olduğunu biliyorum çünkü." dedim.

"Ecrin, teşekkür ederim, iyi ki varsın." diyerek bana sarılan Nisanur'a karşılık bende kollarımı sırtında birleştirdim.

"Nasık öğrendiğin peki?" diyerek sarılmamızı sonlandırdım ve Nisanur'un yüzüne baktım.

"Dün uyuyakalmışım, bu sebeple ceza aldım. Sizin nöbetiniz bitene kadar ben de yemekhane de size yardım edecekmişim. Onu size söylemek için arkanızdan geliyordum ama siz konuşuyordunuz. Öyle duydum yani."

Derin bir nefes verdim.

"Neyse artık bir yardımcımız daha var. Üç kafayla daha çabuk buluruz Tabildot'u." deyip tebessüm ettim.

Tabildot'u bulma işi biraz daha kolaylaşmış gibiydi. Çünkü Nisanur İlayda'nın kuzeniydi ve İlayda'nın bu okulda tanımadığı insanlar oldukça nadirdi. Nisanur, İlayda'dan bizim için çaktırmadan birkaç bilgi alırsa bize avantaj sağlayabilirdi.

"Tabildot?" diye sorarcasına konuşan Nisanur'a bakıp "Evet Tabildot." dedim.

"Ben anlayamadım."

Yüzündeki ifadeden dolayı Nisanur'a "Nisanur sen tam olarak ne duydun?" diye sordum.

"Halil'in gece yemekhaneye geldiğini anlamıştım sadece. Onunla konuştuğunu düşünmüştüm de siz başka bir şey mi konuşmuştunuz?"

Pot kırmış mı oluyordum şuan?

"Tam olarak öyle değil ama öyle gibi de."

"Yardımcı olabilirsem bana da danışabilirsin." diye konuşan Nisanur'un şaşkın yüzüne bakıp gülümsedim.

Evet pot kırmıştım hem de en güzelinden, tebrikler..

Olayın daha fazla uzamasını istemediğim için "Bana biri yazdı geçen gün. Ben ve Neşe de birkaç kişiden şüpheleniyoruz. Merdivende konuştuğumuz konu buydu. Bana yazan kişiyle ilgili yani Tabildot." diye konuyu özet geçtim.

"Ve şimdi de Halil çıktı ortaya. Ya bizi kandırmak için gönderdiler ya da bu kişi gerçekten Halil. Yine de ben Halil olduğunu sanmıyorum." diye beklenmedik anda lafa atlayan Neşe'yle ağzımdan bir "Allah-u Ekber." nidası çıktı.

Dirseğine yaslanmış konuşan Neşe'ye baktım ve "Ödüm koptu. Niye birden konuşuyorsun!?" diye kızdım.

"Dalmışsınız ne yapayım." diye bana laf yetiştiren Neşe hemen sonra Nisanur'a dönüp "Sen bu konuyla ilgili ne diyorsun Nisoşum?" diye sordu.

"Halil'le ilgili hiç konuşmadı İlayda. Onun ilgilendiği başka biri var. Ama Halil'in çekingen birisi olduğunu ve çok konuşmadığını söylemişti. Küçükken de öyleymiş zaten."

"O zaman Halil değil mi yani?"

"Bilmiyorum. Peki şüphelendiğiniz başka biri var mı?"

Neşe'ye baktğımda onun da bana baktığını gördüm. İkimiz de aynı şeyi düşünüyorduk demek ki.

Nisanur "Neyse size bunu söylemek için gelmiştim ben. Artık söylediğime göre odama gideyim." diye alıngan olmayan bir sesle konuşmuştu.

Nisanur'un ayağa kalkmasıyla "Mehmet." dedim.

Ani bir duruşun ardından bana dönüp şaşkın bakışlarına eşlik eden şaşkın sesiyle "Mehmet mi? Hangi Mehmet? Faruk'un arkadaşı Mehmet mi?" diye sordu.

Başımı olumlu anlamda, aşağı yukarı, salladım. "Evet o."

"Ondan sizinle yakın şu son günlerde."

"Fark ediliyor mu?"

"Mehmet gibi bir soğuk nevalenin bir tek sizinle konuşmasının arkadaşca olduğunu düşünmüyordum ama ben Neşe'ye karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyordum, sana değil."

Nisanur'un cümlesi üstüne Neşe "Beni mi? Aman aman kalsın." diyerek göz devirdi.

Bendeki bakışları Neşe'ye giderken "Sen öyle diyorsan öyle olsun." deyip gülümsedi Nisanur.

"Neyse kızlar bu konuyu yarın konuşalım şimdi saat geç oldu ve yarın okul var. Erken uyanmak şart."

Nisanur "Aynen Ecrin, haklısın. Ben gideyim." diyerek yerinden kalkarak kapıya ilerledi ve kapıyı açtı.

"Üçünüz de bir hafta yemekhanede nöbetçisiniz. Kolay gelsin."

Birden karşımızda beliren Hülya Hoca yüzündeki sinirli gülümsemesiyle bize baktı.

"Ama hocam..."

"Konuşun demedim size. Cezalısınız o kadar. Sen de odana. Ayrıca şu kafandakini çıkar. Göz zevkimi bozuyor." diyerek Nisanur'a çevirdi bakışlarını.

Sinirlenmiştim ama. Niye bize bu kadar eziyet ediyordu bu kadın? Hadi eziyet etmesini geçtim göz zevkimi bozuyor da neydi? Müslüman ülkede Müslümanların dinini yaşamasına da mı izin verilmeyecekti?

"Başımdaki sizin göz zevkinize hitap etmek için taktığım bir şey değil." diyen Nisanur'la "Terbiyesiz." deyip arkasını dönen Hülya Hoca "Cezanız iki hafta oldu." diye ekledi ve saçlarını savurarak ilerlemeye devam etti.

Cezamız bitecekken tekrar başlamıştı. Pek iyi bir haber değildi bu.

Koridorda kaybolan Hülya Hoca'nın ardından Nisanur bize döndü ve "Kusura bakmayın benim yüzümden tekrar ceza aldınız. Hem de yemekhane cezası." dedi.

"Alıştık artık. Hem bu sefer yanlız da değiliz."

"Evet ya bende sizinleyim artık."

Sessizce gülüştük.

"Yine Hülya Hoca gelmeden uçayım ben. Kadına bak, çok can sıkıcı."

"Evet."

"Hayırlı geceler."

"Sana da."

"Sana da hayırlı geceler."

Odadan çıkan Nisanur kapıyı kapattı ve gitti.

Bir süre sonra Neşe'ye dönüp "Neşe Nisanur'a söylemekle doğru mu yaptık dersin?" diye sordum.

"Kız öğrenmiş zaten birazını. Hem çocukluğumuz beraber geçti. Bize yardım eder Nisanur."

"Evet, öyle olur. Zaten söyleyecektik. Kısmet bugüneymiş. Hem ben Nisanur'a güveniyorum." dedikten sonra yatağıma ilerleyip yattım.

Ciddi duran Neşe birden gülmeye başladı.

"Yine yemekhane cezası aldık. Hemde iki hafta."

"Bir de o vardı değil mi?" deyip örtünün altına girdim.

Yine mi yemekhane?

"Tabildot'u bulmaya çalışıyorsun artık. Nisanur'dan yardım almak istemen falan. N'oluyoruz Ecrin?"

"Bir şey olduğu yok." diye kestirip attıktan sonra masamın üstünde duran masa lambasını kapattım.

Tabildot'u bulmak istiyor muydum diye kafamı yormak istemediğim için "Neşe gerçekten çok yoruldum. Hemen uyuyacağım." diye mırıldandım.

"Tamam kuzum, hayırlı geceler. "

"Sana da."

Yine kısa süre sonra Neşe'nin düzenli nefes seslerin duymamla ile sıkıntılı bir nefes verdim ve yatağımdan kalkıp pencereye doğru ilerledim.

Vücuduma temiz hava depoladıktan sonra pencerenin önünden ayrılıp yatağıma doğru ilerledim. Yorgundum ve çok saçma bir günle başbaşa kalmıştım.

"Dayan kızım eve gitmene iki gün kaldı. Dayan."

Asla geçmemişti bu hafta. Bitseydi artık ne güzel olurdu halbuki.

Yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım.

Açık pencereden esen rüzgar, ılık havaya meydan okuyordu. Gülümsedim ve esen rüzgar eşliğinde uyumaya çalıştım.

Kulağıma gelen müzik sesiyle kapalı gözlerimi açtım. Yine bir öğrenci penceresinden konser veriyordu anlaşılan çünkü yine müzik sesi geliyordu.

Peki bu satte, bu seste müzik mi dinlenirdi?

Müziği duymamaya çalışmak amacıyla yastığımı kafama bastırdım ama nafileydi. Ses kesilmemişti hatta aksine daha da artmıştı sanki.

"Ama yani kul hakkı diye bir şey var." diye söylenip kapatmak için pencereye doğru ilerledim.

Müzik sesine rağmen kulağıma gelen üç kelime öylece gökyüzüne bakıp kalmama neden oldu.

"İyi geceler tabildot."

Müziğin yoğunluğundan sesi tam anlayamasam da duyduğum cümleden emindim. Tabildot demişti, iyi geceler demişti.

"Bir adım daha yaklaştım sana. Demek ki odan ön tarafa bakıyor." diye mırıldandım.

× yirmi üçüncü bölüm sonu ×

evet bir bölümün daha sonuna geldik.

bir minik spoi : yeni bölümde size ufak bir sürprizim var <3

yeni bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.. Allah'a emanet olun..

hoş kalın <3

2️⃣3️⃣.7️⃣.2️⃣2️⃣ (:

Fortsett å les

You'll Also Like

Çilek Kız Av Lara

Ungdomsfiksjon

1.1M 74.1K 56
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
128K 5.8K 29
Siz| Şimdi sen esmer, kızları etrafında toplayan badboylardan değil misin? Aradığım kişi| Değilim olmam mı gerekiyordu Siz| Sigara da içmiyorsundur s...
12.9K 1K 46
0534**: Soruyorlar hep 0534**: Esmerin adı ne diye 0534**: Ne diyeyim
5.1K 725 16
Bir romanın; iki zavallı kahramanı olarak kalalım, sevgilim. Zaman karşı yarışan iki düşmanın hikâyesi. © Steve Rogers × Original Male Character