Kaçak

By primrosiaa

850K 36.2K 3.9K

Kaçtığımı sanırken, aslında her adımım beni ona daha çok yaklaştırmıştı... Ve her bir adımı, yasak bir zevkle... More

Tanıtım
Çilek kız'dan şehvetli gecelere...
Kahretsin! Onun burada ne işi vardı?
Yeni Yalanlar
Başka yalan yok.
"Ben playboy'u tercih ederim."
Pekâlâ en son düşüyordum...
Tottenham yuvası...
Eğer Hulk olsaydım, şu an geğirerek dişimde kalan artıkları temizliyor olurdum.
İnsanın para için yapamayacağı şeyler vardı!
Tam da şu hikâyeyi, klişe bir aşk romanına çevirme zamanı değil mi tanrım?
Tanrı'nın Şaka Anlayışı...
Bitmeyen gece...
Kum saatinin içinde akan kumlar...
Sana da merhaba baba...
Zihnimdeki yırtık donu dikmenin vakti gelmişti...
Bugün çarpılmak için pek güzel bir gün sayılmazdı...
En Azından Artık Adam'ın Soyadını Biliyordum...
Bazı ölümler ebediyete yükselirken bir parça da sizden çalarlardı...
Çıplak!
Kıskançlıktan Regli Olmuş Tinkerbell
Anne ruh halinden çıkarmak...
"O seni sevmiyor, sevemez!"
"Hayatta kalmaya çalış..."
Her gün şirinleri yemeye çalışan Gargamel
Yasak bir zevk!
Aslında Olmayan Biri
Nefes almaya ihtiyacım olduğundan da fazla...
Tanrım, lütfen bu seferlik beni tak.
Unutma...
Kendini Kaptırmak
Sana aitim.
Dondurmak İstediğim Saniye
Baba...
Gerçekler ve Yalanlar
Korku önümde diz çökmüştü.
Kanıtlama
Ön yargı ve ya yanlış anlama.
Cinayetin Sonuçları
Mutlu Yıllar
Son Söz
Tutsak-Duyuru-Sorular
Tutsak
Daha sert bir şeylere ihtiyacım vardı.
Sihirli Fasulye
Dönüş
Sarılmalar ve öpüşmeler
Delilik
Hoşçakalın
Aşkın meyvesi ya da günahın cezası
Kömür
Son Öpücük
Listeler
Uzun Hikaye
Ziyaret
Bedenlerin Dansı
Öteki Kadın Hamile
Hayır.
Sonra
Buzdan heykel gibi erimek.
Beni Bırakma
Kabulleniş
Son
Son Not

İpuçları

6.1K 440 42
By primrosiaa


20.04.01 02:48 Annie'nin günlüğün 356. Sayfa.

... Bana bakışı. Bana bakışından anlamalıydım. Dokunuşlarını nasıl hiçbir zaman fark edememiştim. Soluklarının hızlanışı. Söylediği sözler... Milyonlarca ipucu. Kördüm. Sağırdım. Aptaldım.

Başıma gelenlerin sorumlusu bendim.


"Annie ne oluyor? İyi misin?" Ellerimi barın soğuk ve pürüzsüz yüzeyine yaslayıp Tina'ya döndüm ve burnum sızlarken gülümsedim.

"Evet. Harikayım." Tanrım! Bir gün hayatına devam edeceğini biliyordum...

 Ama...  Ama içten içe ukalaca beni beklediğini düşünüyordum.

Hayır, şizofrenik bir şekilde hayal ediyordum.

Çünkü ben devam edemiyordum işte!

Gerçi en başında bile beni istemesinde bir yanlışlık vardı, hala beklemesi saçma olurdu. Ben onun babasını öldüren bir deliydim. Tiksinmemesi bile mucizeydi.

Burnumdaki sızlama kulaklarıma ve genzime yayılmaya başlamıştı. Bu hissi unutalı yıllar olmuştu.

Şimdi ağlayacak mıydım?

Hayır. Hayır!

Bir şeyler içmeliydim. Buraya bu yüzden gelmiştik. Cüzdanımdan bir para çıkarıp barmene uzattım.

"Viski."

Siyah bir el elimdeki parayı kaptı ve "Viski mi?" diye ciyakladı. Tina'nın kahverengi gözleri büyümüştü. Bana sanki bir köpek yavrusunu tekmelemişim gibi bakıyordu.

"Evet." Kesinlikle tüm ciğerlerimi ve yemek borumu yakacak bir viskiye ihtiyacım vardı. Böylece Jett ve Kelly'nin öpüşen hayalini de alevlerinin içinde kül etmesini umabilirdim.

"Bu senin doğum günün Annie!" Bir de o vardı...

Cevap vermeden önce elinden parayı geri aldım ve barmene uzattım.

"Sert bir şeylere ihtiyacım olduğunu söylemiştim."

"Bu gecenin unutulmaz olmasına yetecek kadar içmelisin, tamamen hayatından silecek kadar değil." Diyerek başını iki yana salladı ama engellemek için başka hiçbir şey söylemedi. Bu bakışını tanıyordum. Artık kendi yöntemleriyle işi kontrol altına alacaktı.

"Ne oldu ona?" dedi Miranda geçerken elindeki bezle popoma vurarak. Miranda Tina'nın eski patronuydu.

"Bir anda bu hale geldi. Öylece otururken." Barmenin uzattığı buzsuz viskiden bir yudum alırken Miranda bana göz kırptı.

"Sonunda içindeki avcıya kucak açtı desene."

"Ne avcısı?"

"Biliyorsun ne avcısı olduğunu." Bir daha göz kırptı ve göğüslerini ortaya çıkararak kalçalarını salladı.

"Hayır, hayır, hayır, hayır..." Kesinlikle bahsettiği şey olmayacaktı. Kahretsin.

"Artık sevgilin de yok Ann hadi!" diye diretti Tina kaşlarını çatarak.

"Ama..."

"Hadi etrafa bakınalım. Pekala, kesinlikle sarışın olacak, sarışınlardan hoşlandığını biliyorum." Hayır kesinlikle sarışın olmayacaktı. Bu çok fazla şeydi...

"Tina—"

"Dindar olmayacak..."

"Tina—"

"Seks yapabilselerdi, onları elemek zorunda kalmazdık ama bildiğin gibi..." İki yıl, yani Zary beni sonunda terk edene kadar seks yapmamamızı sağlıksız buluyordu. Bana kalırsa son derece sağlıklıydı.

Zira ben bu konuda kendimi pek iyi hissetmiyordum. Ne olursa olsun artık bunları düşünmek için çok geçti öyle ya da böyle beni terk etmişti.

Hem de tam olarak şu sözlerle:

Sorun sende değil bende.

Kıkırdamama engel olamadım. Başım ağrıyordu ve vücudum son zamanlarda hiç olmadığı kadar canlıydı. Her hücre tuhaf bir heyecanla titriyordu. Midem bulanıyordu. Hastaydım.

Bir şey yapmalıydım. Tek bildiğim buydu. O kadar şaşkın bir haldeydim ki inkar bile edemiyordum. Yasak, yanlış veya imkansız olması önemli değildi.

O benimdi. Ve şimdi...

Gözlerim yumdum ve avuçlarımı alnımın iki yanına dayadım.

Evleniyor muydu yani?

"Viski? Sert bir kız ha? Bu görünümün altında aslında bir vahşi yatıyor desene." Sıçrayarak gözlerimi açtım. Vücudumun sol kısmına sürtünerek geçen kısa saçlı esmer adama beni sanırım seksi olması gereken bir bakışla süzüyordu.

Ağzımı açıp dişlerimi göstermemek için kendimi zor tuttum. At seçiyordu sanki.

"Dan." Dişçiden yeni çıkmış gibi bembeyaz dişleriyle gülümseyerek kendini taktim etti.

"Annie." Diye mırıldanıp kafamı çevirdim. Tina kendine birini bulmuş gibi görünüyordu. Yani bir süre daha buralardaydık. Delirmek için harika saatlerim ve litrelerce alkolüm vardı.

Mükemmel!

"İki viski." Bardağımdaki son yudumlar neredeyse boğazıma kaçıyordu. Bardağı ağzımdan çekip adama yedi numaralı frijid bakışımı attım.

"Buna gerek yoktu." Ancak gülümsemesi yalnızca genişledi.

"Evet, ama güzel oldu." Diye mırıldandı ve elini dizimden biraz yukarıya attı. Elini bacağım yanmış gibi içgüdüsel olarak geri ittirdim. Adamın bakışlarında itici bir şeyler vardı. Karanlık.

"İyi anlaşıyor gibi görünüyorlar." Ancak adam bozuntuya vermeden devam etmişti. Çenesiyle işaret ettiği yöne bakarak dizlerimi öte yana kaydırdım. Beynimin Kelly ve Jett'den oluşan geniş görsel işkencesini, yanımdaki esmer adam devralmış gibi görünüyordu.

"Arkadaşın mı?" diye sordum Tina'yla oldukça yakın temas halinde olan adama odaklanarak. Bu adamın arkadaşıysa onu Tina'dan uzaklaştırmak zorunda kalabilirdim. Ancak belki de Dan-adı buydu sanırım- fazla içmişti ya da arkadaşı onun gibi değildi. Ya da ben büyütüyordum.

Tina'nın özgüven sorunlarına iyi gelecek bir şeyi mahvetmek istemiyordum. Benim aksime o oldukça mutlu görünüyordu.

"Evet... Senin erkek arkadaşın olsam kesinlikle bir dakika yanından ayrılmazdım. Hele de böyle bir yerde..."  Erkek arkadaş.

Anında başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Midem biraz daha kasıldı ve ellerim titredi.

Jett.

Kelly.

Evlilik.

Birbirine girmiş bedenl—

Hayır. Hayır. Hayır.

Kes.

Sadece cevap ver.

"Erkek arkadaşım yok." Diye hırladım önümdeki kehribar sıvıdan cömert bir yudum almadan önce.

"Çok yazık." Sözlerinin altındaki gizli imadan kurtulmak için soğuk bir şekilde cevap verdim.

"Aslında böylesi daha iyi." Sonuçta onunla asla yürümezdi.

"Kötü bir ayrılık ha?"

"Tahmin bile edemezsin." Yalnızca birkaç günlüğüne kardeş olduğumuzu sanmıştık. O başka bir kızla olmuştu. Beni kaçıran babasının, tecavüzünden kaçmaya çalışırken, onu öldürmüştüm.

Rahatsız edici anılar alkolün etkisiyle zihnime daha kısa süre tutunabiliyordu. Yine de  isterik bir titreme dalgası vücudumda dolanmaya başlamıştı. Soluklarımı düzene sokmaya çalıştım. Panik atak krizinden önce tuvalete gitmeye ihtiyacım vardı.

 "Tuvalete gitmeliyim."Hızla ayağa kalkınca bir anda başım döndü ve durakladım.

"Sana eşlik edeyim." Belime konan elinden uzaklaştım. Çirkin gülüşü tenimi tırmalıyordu.

"Yalnız gitm—"

"Annie benimle tuvalete gel." Diye sözümü kesince Tina zafer çığlığı atmamak için hiçbir şey söylemeden hızla yanımıza gelip beni çekiştiren Tina'yla tuvaletin yolunu tuttum.

"Çok yakışıklı değil mi?" diye heyecanla soludu Tina. Kimden bahsettiğini hatırlamam bir saniyemi almıştı. Kendi sorunlarıma o kadar dalmıştım ki adamın ten renginden bile emin değildim. Ancak kız olmanın kolay bir yanı varsa o da onaylamaktı.

Kızlar onaylanmaya bayılırdı.

"Evet..."

"Ama sen mutsuzsun." Dedi içine girdiği kabinin kapısını kitlerken. Beni görmediğine emin olduğumdan gülümsemem yüzümden hızla silindi. Aynada terlemiş ve kızarmış yüzümü izlerken sesimi ayarlamaya çalıştım.

"Nerden çıkardın?" Ancak başarısız olmuştum. Sesim kırgın ve yorgun geliyordu. Derinlerde bir yer öylesine ağrıyordu ki bunu geçirmeyi bırakın tam olarak nerede olduğunu bile bulabileceğimi sanmıyordum.

"Annie..." diye inledi Tina. Elbette inanmamıştı. Yine de geçiştirmeye çalıştım. Ona ne olduğunu anlatamazdım. Anlatırsam her şeyi sorgulamaya başlardı.

Ve sonrada öğrenirdi.

Katil olduğumu.

Suyu sonuna kadar açarak ellerimi altına soktum. Kendini kaybetmek yok Annie.

"Her zamanki benim işte kalabalık, yüksek sesli müzik..." Sesim titremişti ancak tazyikle akan su bir şekilde bu titremeyi kamufle edebilmişti.

"Hayır her zamanki sen olsan, buraya gelmemiş olurduk. Evde ne oldu?" Haklıydı. 

"Hiçbir şey." Dedim kabinden çıkabilesi için kenara kayarken. Ellerini yıkaması bitince konuşmasına izin vermeden ona bir kağıt havlu uzattım ve kapıya yöneldim. "Hadi gidelim." Hızlı adımlarla insanların arasından geçerken sanki birbirine sürtünerek dans eden tüm bedenler onlara dönüşmüş gibiydi.

Kalbim tuhaf bir şekilde kırıktı. Yatağıma gidip yorganın altına saklanıp zamanın durmasını ya da yürürken Kelly'nin kafasına piyano düşmesini dilemekti.

Onun yerine Tina flörtleşmesini izlemeye devam ederek yarım saat daha geçirdim. Neyse ki en azından Dan'in elleri mucizevi bir şekilde benden uzak duruyordu ve pek konuşmuyordu yalnızca elindeki telefona bir şeyler yazıp duruyordu.

Evden bekleyen karısıydı belki de...

Bardağımın dibindeki son yudumu da içtikten sonra milyonuncu kez şimdi ne yapacağımı düşündüm. Durmak çok zordu, geri dönmek daha zordu. Bir anda geri dönsem ne olurdu ki hem?

Jett öylesine biriyle evlenmezdi. Belli ki artık onu seviyordu.

Belki de en başından beri onu seviyordu.

Bu düşünce midem kasıldı. Öfke damarlarımı parçalayarak bedenime yayılıyordu. Neden sinirliydim ki?

Hayatına devam etti, beni unuttu ve başka birine aşık oldu diye kimseye sinirlenmeye hakkım yoktu ama bir şeyleri parçalamamı emreden ilkel bir ses kulaklarımda yankılanıyordu.

"Bakın ne diyeceğim, arkadaşımızın buradan biraz ileride bir partisi var bize eşlik etmeye ne dersiniz?" Terli bir el bacağıma konunca sıçradım. Ben hayal aleminde gezinirken Tina ve Dan'in arkadaşı dans etmeyi bırakıp yanımıza gelmişlerdi.

Tina'nın yalvaran şapşal suratına baktım. Gerçekten mutlu görünüyordu, onun gibiyseniz sevgili bulmak çok kolay değildi. Bir gecelik bencilliği bırakmak zorundaydım.

"Brett bana bahsetmişti. Tuvalette sana söylemeyi unuttum. Ne dersin Annie?" diye sorunca içimde evde yorganın altında ağlamak isteyen bencil kızı bastırarak gülümsedim.

"Pekala, olur."

"Teşekkürler Ann, harikasın!" Zarif kollarını heyecanla boğazıma dolayıp beni kendine çekti. Başka bir gün olsaydı mutluluğu bana da bulaşabilirdi.

Bazen tuhaf bir his içinizi kaplar, sanki vıcık vıcık bir yılan iç organlarınızı kemirmeye başlar ve dışarı çıkmak için debelenir durur ya hani kötü bir şey yanlış bir şey olacağını adeta bilirsiniz. İşte kapıdan dışarıya adım atar atmaz soğuk havayla birlikte bu korkunç ağırlıktaki gerginlik de üzerime çullandı.

Yanımdaki adamdan tuhaf bir elektrik yayılıyordu. Belki saldırmaya hazırmış gibi görünen kambur duruşundan belki etrafı hızla her detayına kadar tarayan bakışlarından ya da paniklemiş gibi tedirgin hareketlerinden.

Emin değildim.

Ancak bir şeylerin yanlış gittiğinden kesinlikle emindim.

Onun incelediğimi fark edince zafer kazanmış gibi gülümsedi ve yanlış anlayarak elini belime dayayarak beni kendisine doğru çekerek konuştu. "Partiyi gerçekten seveceksin." Sesi tenimi kırık bir cam parçası gibi çizmişti.

"Pek parti insanı sayılmam." Diye mırıldandım Tina'nın kıkırtısının yankısı geçtikten sonra. Sokaklar boştu saat gece yarısını çoktan geçmişti. Beyaz dişleriyle kocaman gülümseyerek bana döndü.

"Bunu seveceğine eminim." Ardından belimden yavaşça beni yönlendirerek devam etti. "Arabamız şurayı dönünce." Dokunuşuyla tüm sırtımı bir ürperti tırmalamıştı.

"Bu günlerde otopark ücretleri korkunç." Tina'nın sesi mutlu ve tasasız geliyordu. Belki de abartıyordum.

"Kesinlikle." Dan'in derinden gelen sesi de oldukça kontrollüydü. Kesinlikle abartıyordum. Doktor panik atakların benim dururumuzdakiler için normal olduğunu söylemişti.

Çünkü onca yıl boyunca nasıl hiçbir ipucunu fark etmediğinizi düşünerek kafayı yiyordunuz.

Tüm o delilikten ve kaostan sonraysa aslında her şeyin birer ipucu olduğunu idrak ediyordunuz.

Her bir söz, mimik, dokunuş, hatta nefes alışındaki ufak değişim...

Her şey birer ipucuydu.

Ya da değildi.

Zaten her şey bunun ayırımını yapabilmekle ilgiliydi.

Elimle alnımda biriken teri silip saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Belki hala deliydim ve adam tehlikeli falan değildi. 

Neyse ki bunu anlamanın içgüdülerden farklı yolları da vardı.

Ani bir kararla Tinayı kolundan tutup durdurdum. "Annie?" Şaşkınlıkla irileşen gözlerine bakarak blöfümü yaptım.

"Kendimi iyi hissetmiyorum sanırım başka bir zamana ertelememiz lazım." Anında Dan'in eli bileğimi sertçe kavradı.

"Neden güzelim?" Durakladı ve boşta olan eli cebine gitti. "Öyle bir şey var ki bende... Tüm ağrılarını dindirir." Mide bulantısıyla yutkundum. Kim oldukları önemli değildi zaten tehlikeli ve ya tehlikesiz uyuşturucuyla gezen birileriyle partiye gitmiyorduk.

"Hayır teşekkürler. Eve gidiyoruz." Mırıldanarak elimi çektim ancak eş zamanda bileğimi tutan el beni kendine çekti ve bedenine yasladı.

"Ben bundan o kadar emin değilim." Pis nefesi kulağımı yalarken inledim.

"Bırak beni orospu çocuğu." Kollarımı rastgele savurarak kurtulmaya çalıştım ancak çok geçmeden kollarımı çapraz yaparak hareketlerimi kısıtlamıştı. Bacaklarımla geriye doğru tekme atıp dişlerimi koluna geçirmeye çalışmak da hiçbir sonuç vermemişti. Küfretti beni kucağına alıp ilerlemeye başladı.

"Burada sert bir kızımız varmış." Adrenalin bedenime dolarken eski anılardan kaçmaya çalıştım bunun yerine şimdiye odaklanmalıydım.

"Bizden ne istiyorsunuz?" diye haykırdım. Güldü.

"Bu soruyu bana sormamalısın." Ardından beni arabanın açık kapısından içeriye fırlattı.

Umarım hoşunuza giden bir bölüm olmuştur :D Beğendiyseniz yıldız tuşuna basmayı unutmayın ayrıca yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum! Bu arada bu gece cevap veremediğim geçen bölümdeki yorumlara özel mesajlarınıza ve elbette bu bölümdeki yorumlara cevap vereceğim! Görüşmek üzere :D

Continue Reading

You'll Also Like

49K 92 19
Bir kadın bunu yazabilir mi? Evet yazar , hemde erkeklerden daha iyi yazar. Konuya gelince , hikayen sıradışı, çok dehşet ve aşırı tahrik ediciydi. İ...
682K 7.4K 27
Kim bilir, belkide o gün hayatımın aşkıyla karşılaşmıştım... Anonim: *Fotoğraf gönderildi* Anonim: Günaydın;) Ateş: Hassiktir Anonim: Ooo bu kadar ça...
28.5K 3.8K 11
🏀 Sayın sen, ben Deva. Deva Çetinceviz. Adımdan da anlayacağın üzere ben kolay lokma biri değilim. Evet, babam beni erkek gibi büyüttü ama öyle olma...
1.2M 38.1K 34
Bir kız zeki ve asi. Bir mafya sert ve tek ailesi olarak gördüğü ablası dışında herkese merhametsiz. "Umutlarımı yok ettin, hislerimi teninden birer...