İnsanın para için yapamayacağı şeyler vardı!

16.6K 755 76
                                    

YGS'ye girecek herkese şimdiden başarılar dilerim. Bugünkü bölüm onlara gitsin!Asla şu an düşündüğünüz kadar zor olmayacak :D

Ayrıca hikayeyi şu bölüme kadar okumuş olan herkese teşekkür ederim. İyi okumlar! Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur...

7

Sokak lambalarının ışığı üzerimden geçerken, göz kapaklarım adeta zımpara kâğıtlarına dönmüş her gözümü kırpıştırışımda sulanıp batıyordu. Lanet olsun ki hala uyuyamamıştım. Üç gündür birkaç saati geçmemişti gözlerimin kapalı olduğu süre...

Yakında tamamıyla sonsuz bir uykuya dalabilirdim.

Tüylerim adrenalinin etkisiyle diken diken olmuş, altımdaki yüksek kaliteli deri bacaklarımı ve popomu terletmişti. Kusmak istiyordum. Birçok rahatsız edici şey yapmıştım, ancak bu hepsinin arasında en rahatsız edicisiydi...

En iyisi en baştan başlamak...

Pazartesi gecesi, rendelenmiş ellerim ve kurumuş tuzlu gözyaşından yapış yapış olmuş yanaklarımla eve döndüğümde kapıda beni ev sabim Bayan Picket karşılamıştı. Kaçmaya çalışmıştım ancak bebek arabasıyla kaçmak ne kadar zor bilseniz şaşarsınız!

"Annie... Eğer soyadını bahşetme inceliğini gösterseydin sana daha saygılı hitap edebilirdik." Diye homurdandı. Bir aydır bu konuda sitem etmeyi bir türlü kesmemişti. Ona milyonuncu kez "Önemli değil Bayan Picket, bana adımla hitap etmenizin hiçbir sakıncası yok." Dedikten sonra yaklaşık üç saat boyunca ödemediğim fatura ve kira hakkında konuşmasını duvar kâğıdındaki ayıcıkları sayarak geçirmiştim ta ki;

"... Eğer üç gün içerisinde ödemezsen evden atılırsın."

Kelimeler beynime nüfuz edince birden bire istemsizce "Ne?" diye bağırdım.

"Beni duydun Annie üç gün!" arkasını dönüp koridorun sonuna doğru yol alan kadına boş gözlerle baktım. Has siktir!

Şimdi ne yapacaktım!

İşte bittiğim andı...

Mahvolmuştum!

Hayır, hayır, hayır, hayır...

Odaklanmalıydım. Bir şeyler bulmak zorundaydım.

Belki şimdi peşinden koşarsam onu ikna edebilirdim değil mi?

Tanrım...

"Bayan Picket... Lütfen... Biraz daha-"

"Üç gün Annie. Kuralları biliyorsun sana zaten yeterince ayrıcalık gösterdim!" Dedi ve içeri girip suratıma kapıyı çarptı.

Bir dakika boyunca kapıda dikilip hiç bir şey düşünmeden bekledim. "Ve son." Dediğimiz kısma bu kadar çabuk mu yaklaşmıştık?

Tanrım bir yolu olmak zorundaydı...

Kendimi daha da umutsuzluğa sürüklemek yerine başka şeylere odaklanmalıydım, mesela köşede açık kapısından beni seyreden kadına.

Uzun dalgalı sarı saçları tiftik tiftik olup koca bir saman yığını gibi duruyordu. Dağılmış göz kalemi ve çirkin bir kırmızı rujunun altında, ince bir bornoza sarınmıştı. Kısaca alnına "Fahişe" yazsak bu kadar bariz belirtmiş olamazdık...

Kadına dönüp, içimdeki üzüntüyü yok etmek için sataşmak istedim. Üzüntünüz bu yolla geçmeyebilirdi belki ama mutlu olduğu için karşınızdakini kıskanmanızı engellemeye yeterdi.

Ancak kadın ben ağızımı açana kadar çoktan yanıma gelmiş, uzun takma tırnaklı soğuk parmaklarıyla çenemi kavramış suratımı sağa sola çevirerek inceliyordu. Kafamı elinden sertçe çektim.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin