Sonra

4.6K 310 57
                                    


Dudakları dudaklarımdan bir anda koparken tenimi de beraberinde sürüklemiş gibi canım yakmıştı. İçime oturan bir boşluk hissi kara delik gibi özümü çekip paramparça ediyordu. Gözlerimin içinden deşerek kalbime ulaşan bakışlarıyla bana baktı ve berrak bir sesle konuştu.

"Hayır Annie, seninle kaçmıyorum. Böyle olmayacak, bu sefer değil." Algılayamıyordum. Algılamak istemiyordum. Çünkü bir kere algılarsam bunu kabul etmek zorunda kalacaktım.

Tekrar söylemesine ihtiyacım vardı. Tıpkı intihar edenlerin de ölmeye duydukları ihtiyaç gibi.

Dudaklarımdaki titremeyi tutmaya çalışırken ışık hızıyla düşünceler üzerime yağıyordu. Üşüyen tenime batarcasına saplanan dolu taneleri gibi.

Ne söyleyeceğime karar veremeden ya da anlamsız bir şeyler söylemek için sesimi bulamadan kapı hızla sonuna kadar açılarak duvara çarptı.

"Jett uğursuzluk umurumda değil, hangi cehennemdesin?" Sesiyle birlikte içeri dalan gelinlikli kız gözlerine devirerek konuşmaya devam etti. "Ah tabii uğursuzluk çoktan buradaydı zaten değil mi?"

"Kelly!" Altımdaki adam gürleyince sıçradım.

Ardından içimden keyifle sırıtmak için bir saniye mola verdim. Jett'in tehditkâr uyarısı umutlarımı tekrar ayağa kalmaları için cesaretlendirmişti. Umut en büyük şeytandı, ağlamamı ustaca yok ederken beni oldukça zararlı bir özgüvenle doldurmuştu.

Jett belki benimle olmak istemiyordu. Ama en azından hala Kelly'nin aşağılamasına izin vermeyecek kadar umursuyordu.

"Müstakbel kocamın kucağında ne arıyorsun?" Tamamen benim yüzümden kucak kucağa nişanlısı olan kadına yakalanmamıza rağmen.

Kelly'ye aşık değildi. Bunu artık kesinlikle biliyordum.

Ama bana aşıktı. Bir zamanlar en azından.

İki hafta kadar önce.

Jett'in göğsüne tutunarak doğruldum. Bugün rezil olmaya aşağılanmaya ne gerekiyorsa onu yapmaya gelmiştim.

Savaşmaya gelmiştim. Ayaklarımı sağlamca yere basarak Kelly'nin tam olarak gözlerinin içine baktım.

"O senin hiçbir şeyin falan değil. Buraya benim olanı almaya geldim!" İçimi kemiren utanç hissiyle kızarmaya başlamıştım. Tenime alevden oklar batıyordu.

Pekala, o benim için dört sene uğraşmışken, ben de onun için savaşabilirdim.

Kelly binlerce arı tenimi sokuyormuş gibi hissettiren bir gülüş atarken de lanet umuduma tutunmaya çalıştım.

Umutla, şeytanla, anlaşmaya varmıştım. Beni tüketecek olsa da.

Yalnızca Jett için.

Bazı şeyler riske değerdi.

"Peki senin olan ne?" diye mırıldandı gülmesini tutamıyormuş gibi eliyle ağzını kapatarak. Derin bir nefes aldım.

Bunu yapabilirdim.

Ve yapacaktım.

"Jett." Dedim güçlü bir sesle.

"Ne zamana kadar? Bir sonraki kaçışın ne zaman Ann? Yoksa seni kovalayacak kimse kalmadı mı?" Ağzımı başka bir şey söylemek için açtım ama hiçbir şey bulamadım.

Haklıydı. Ben Jett'e bok gibi davranmıştım. Hayatını mahvetmiştim ve—

"Kelly yeter." Jett'in sesi odada yankılanınca içsel yok oluşum durdu. Kelly'nin ne yaşadığım hakkında hiçbir fikri yoktu.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin