En Azından Artık Adam'ın Soyadını Biliyordum...

14K 607 94
                                    

Merhaba :))

Geçen bölümde gelen bir sürü yorum ve özel mesajlara gerçekten nasıl sevindiğimi anlatamam yanımda olduğunuzu bu şekilde hissetmek gerçekten harika bir duygu... İnsan yazarken yanında destekçileri olduğunu bilmeye bayılıyor!

Şimdi sizden ufacık bir şey isteyeceğim hikayenin daha fazla okura ulaşmasına yardımcı olabilir misiniz?

Bunun için yandaki yıldız tuşuna basmanız yeterli :D Tabii paylaşmak isterseniz de hayır demem :D

Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur yorum ve görüşlerinizi bekliyoruuum :)) İyi okumalar!

Bana yalan söyledin..." Lee'nin gözlerindeki boşluk yerini alevlere bırakmıştı. Üzerimde gezdirdiği bakışları tenimi de yakıyordu. Kor ateş, damarlarımda yayılarak tüm bedenimi kaplamıştı.

"Be-ben..." ne diyeceğimi bilemeyerek sustum.
Hayır, mı diyecektim? Sana yalan söylemedim?

Ama bebeğim var... Çünkü ben aslında Meryem anayım...

Lee tekrar ağızını açıp öfkesinin zehrini kelimelerle akıtmıştı;
"Eğlenceli miydi? O giydiğin minicik şeylerle sana her dokunduğumda masum bakire rolleri yapmak? İyi dalganı geçmişsindir umarım sürtük!" ebedi sessizliğin ortasında patlayan kelimeler kulağımda atan nabzımın ardından boğuk ve ulaşılmaz geliyordu. Yavaş yavaş zihnim berraklaşıp kelimeler anlam kanamaya başlıyordu. En sonunda uçurumdan yere düşmüşüm gibi tüm gerçeklik beynime hücum etmişti.

Kahretsin!

Gözlerim orada olduğunu bilmekten nefret ettiğim gözyaşlarıyla yıkanırken elimi beni tutan dala son kez tutunmak için uzattım. "Lee..." sesimin titrekliğini umursamadan konuşmaya devam etmek istiyordum tüm bunları düzeltecek doğru kelimeleri bulup saklı oldukları yerden çıkarmak istiyordum.

Ama o sinirinin ateşiyle o dalı çoktan yakmıştı. "Git, defol... Frijid orospu..." Sesi kulaklarıma nüfuz eder etmez kalbimin binlerce, milyonlarca parçaya bölündüğünü hissettim. Sanki camdan yapılmıştı ve az önce de Lee onu alıp duvara fırlatmış gibiydi;

Öylesine param parça...

Tuzla buz olmuş gibi.

Lee dönüp giderken bomboş bir zihinle sırtını izledim. Daha hiçbir şeyi idrak edememiştim. Her şey anlamsız ve boştu.

Ardından aniden tenimde gezinen bakışları çok fazla gelmişti. Rahatsız edici şaka oyuncaklarındaki elektrik gibi cildimi rahatsız ediyor midemi huzursuzlandırıyorlardı.

Yalnızca fısıltıların ve solukların rahatsız etme cüretinde bulunduğu sessizliğin ortasında birden tiz bir kahkaha kırbaç gibi şakladı.

Kuruyan gözyaşlarından gerilip yapış yapış olmuş suratımı sesin kaynağına çevirdim. Nefretle kaynayan gözleri küçümseyici bir edayla tüm bedenimde geziyor bana tepeden bakıyordu.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin