Ziyaret

6.3K 394 38
                                    

Vakit kaybetmeden çıkıp masaların olduğu salona ilerledim. Zary'yle daha sonra ilgilenecektim. Karıncalanan yumruğumu sıkıp hırıltılı bir sesle konuşurken Annie'nin çantasına uzandım. "Scarlett kendini iyi hissetmiyor. Gidiyoruz. Sen de evine gidiyorsun Keita tek başına."

"Jett..." Öfkeli yüzüne bakmadan arkamı döndüm. Keita'nın ciddi olduğumu anlaması gerekiyordu onu da Zary'yle bırakamazdım.

"Sonra Keita." Buradan derhal uzaklaşmalıydım yoksa... Yoksa o pislik herifi kimse ellerimden alamazdı. Bu gece halletmem gereken başka bir iş daha vardı. Sonra, Jett. Sonra.

Kapıda beni bekleyen ufak figürü yaklaştıkça içimdeki sinir biraz yumuşadı ve yerini yavaş yavaş huzura bırakmaya başladı.

Kocaman açılmış gözler ve aralık dudaklarından bakışlarımı sökemiyordum. Ona dokunmalıydım. Kahretsin.

Dokunmamalıydım!

Yine de elim mantığımdan erken davranmıştı. İnce belinden tutup kendime çekerek onu arabaya doğru yönlendirdim.

"Gel."

"Ne oluyor?"

"Gidiyoruz." Elimin altındaki bedeni gerildi.

"Bak benim yüzümden bu anlaşmanın ya-"

"Neden? Onunla iş yapmak mı istiyorsun? Onun hala yanında olmasını mı istiyorsun? Sana geri dönmesini mi istiyorsun?" Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Böyle konuşamazdım. Böyle konuşmaya hakkım yoktu. Yine de geçiştirmek yerine cevabını duymak için ona döndüm.

Gözlerindeki hüznü gördüğüm anda göğsümün ortasına yoğun bir ağrı saplanmıştı. Öyle ki en ufak bir zayıflıkta iki büklüm olabilirdim. Bana bunu nasıl yapabiliyordu?

Konuyu değiştirmek için ağzımı açtım ki mırıldanarak sözümü kesti. "Hayır. Kendime acı çektirmek için şu an farklı bir şeylere ihtiyacım yok."

Bu ne demekti şimdi?

Zary'nin ne bok yediğini çözmem gerekiyordu. Annie'nin bana bir şey söylemeyeceğini çoktan anlamıştım. Ama neden?

Sonraki on dakika boyunca ne olduğunu bulmaya çalışmakla cinayet planı kurmak arasında mekik dokurken, Annie gergin bir şekilde radyoyla oynuyordu. Zary'ye zarar vereceğimden mi korkuyordu?

Korksa iyi ederdi.

Orospu çocuğunu mahvedecektim. Bütün pislikleri bulmayı nasıl başarıyordu?

Beni bulduğu gibi mi?

İçimdeki rahatsız edici sesi duyumsamazlıktan geldim ve arabayı çöp kutusunun yanına park ettim. Düşünceler bir süre sıralarını bekleyeceklerdi.

"Neredeyiz?" İşte bunu sorması için sabırsızlanıyordum. Gülümsedim.

"Alroy'un evinde." Ne dediğimi idrak edince yüzünü anlık bir şok ele geçirdi.

"Onu buldun mu?" Gözleri ilgiyle kocaman oldu ve ufak bir çığlık atarak kollarını sıkıca boğazıma sardı. Tatlı kokusu genzime dolarken içimde kıpraşan tuhaf bir şeyler hissettim. Midemde kelebekler mi uçuşuyordu?

Tanrım... Beynim eşcinselliğini ilan ediyordu.

Bu kız lanetliydi.

Hayır lanetin ta kendisiydi.

Benim lanetimdi.

Bir saniye sonra kollarını çekerek zıplayarak arabadan indi. Koşarak apartmanın kapısına giderken kolundan yakaladım.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin