Gerçekler ve Yalanlar

8K 469 95
                                    

Keyifli okumalar dilerim. Umarım beğenirsiniz! Medyada bölüm için seçtiğim şarkı var isterseniz dinleyebilirsiniz :D 

Ailemizin genişleyebilmesi için oy verir ve yorum yaparsanız çok sevinirim ^-^

“Ne?” Sesimi duyana kadar konuştuğumu fark etmemiştim. Düşünemiyordum. Beynimi parçalara ayırıp dondurmuşlardı. Üşüyordum ama anlamını veremediğim bir şekilde mutluydum. Rahatlamış gibiydim. Uykum vardı.

Ancak düşünmek zorundaydım. Beynimin kıvrımları arasındaki iletişimi sağlamak zorundaydım. Onun kızı değilsem bunun anlamı, benim hayatımın da anlamsız olduğuydu.

Suçumun şu saniyeden itibaren tek bir bedeli vardı.

Ölüm.

Parlayan tanıdık gri gözlere baktım. “Lütfen…”

Cevabı basitti. “Özür dilerim küçüğüm.” Ardından boynuma keskin bir şey battı. Şaşkınlık ciğerlerimi havayla doldururken kanıma yumuşak bir şeyin yayıldığını hissettim.

Dinginlik.

Gözkapaklarım birkaç saniye içinde onları açık tutamayacağım kadar ağırlaşmışlardı. Dünya karanlığın içinde kaybolurken en son hatırladığım kirpiklerimin arasından yanaklarıma sızan sıcak yaşlardı.

***

Sekiz saat önce…

Jett

“Ne var? Ne…” Sonunda kapıyı açınca durdu. Ağızındaki sigara düşmeden yakaladı. “Jett?”

Kucağımdaki bebeği eline tutuşturmadan önce karşımdaki adama bir kez göz attım. Dağınık saçları, kızarmış, birbirinden farklı renkli gözleri ve ağızındaki sigarayla bakıcı tanımına en son uyacak kişiydi. Ama dünyada bu orospu çocuğundan daha fazla güvendiğim kimse yoktu. Bu yüzden Bree’yi… Kardeşimi akşamdan kalma Preston’a emanet ederken daha fazla düşünmedim.

 “Ona iyi bak ve ne olursa olsun Ren’e burada olduğunu söyleme. Sana sormaz ama…” Elindeki bebekle hala boş boş bana bakıyordu.

“Jett iyi misin oğlum? Bok gibi görünüyorsun.” Başımı sallayıp arkamı döndüm. Bok gibiydim zaten. “Dur, dur bu bebek kimin?”

Başımı çevirip cevap verdim. “Annie’nin.”

“Pekala neden—“ Benim daha fazlasını anlatacak gücüm ya da onun daha fazlasını bilmeye ihtiyacı yoktu şu an.

“Daha fazla soru sorma Press sadece ona bakmana ihtiyacım var.” Tekrar dönmeden önce gözüm sigarasına takıldı. “Ve o siktiğimin sigarasının Bree’nin etrafında içmeyeceksin.”

“Nerede kaldı nezaket…” O söylenerek kapıyı kapatırken arabaya ulaştım. Çok fazla soru sormamıştı. Bu ondan istediğim ilk tuhaf şey değildi. Ne yazık ki sonuncusu olmayacağını da biliyordum.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin