Yasak bir zevk!

10.9K 491 43
                                    



Tuhaf bir duygu seli vücudumda kol gezdiriyordu. Aşk mide bulantısı ve kalp çarpıntısı arasında bir şey miydi?

Yoksa bu farkındalığımın korkusu muydu?

İşte kapının açılış sesini duyup, içeri hücum eden hava ayak bileklerime dolanmadan önce bir anlık tek düşünebildiğim buydu.

Bir an sonraysa her şey daha karmaşıktı.

Heyecan, utanç, heyecan, sevinç, heyecan, korku ve bir şey daha, tam anlamlandıramadığım tuhaf bir şey.

Tanrım. Ne diyordum ben?

Belki de abartıyordum. Çok fazla toz solumuştum.

Evet. Gayet mantıklıydı bu.

Ancak içimden ne dersem diyeyim; tanıdık erkeksi deri ve sandal ağacı kokusu burnumdan arkasından hazdan bir iz bırakarak tüm vücuduma yayılırken, tüylerimin diken diken olmasını engelleyemiyordum.

Ya da aptal aptal sırıtıp kıpkırmızı olmayı.

"Annie?" Güçlü bariton ses başımdan aşağıya iliklerimi donduracak derecede soğuk bir tonda su gibi dökülerek beni ayıltmıştı.

Natalie acı çekerken önünde bunları düşündüğüm için kendimden nefret ediyordum. Korkunç suçluluk duygusuyla bir kez daha tenim karıncalanarak renk değiştirirken, düşüncelerimi savuşturmaya çalışarak Jett'in bana uzattıklarını alıp ayaklandım.

Mutfaktan bulduğum kaşığı alıp içine biraz toz koyup su ekledim. "Şuradan bıçağı verir misin?" Jett'in omzumun üzerinde beni izlediğinin farkındaydım.

Bıçağı uzatınca annemin hareketlerini taklit ederek bıçakla, tozu suyun içinde hareket ettirdim. "Limonu keser misin?" Jett ses çıkartmamıştı. Ancak dolap kapağından başıyla onayladığını görmüştüm.

Bir sonraki adımı hatırlamaya çalışıyordum. Bunu daha öncede yapmıştım. Küçükken, annem için.

Kötü evlat diyebilirsiniz, ama yerde kriz geçirirken aklıma gelen ilk şey bu olmuştu. Biraz daha vermek...

Jett elinde yarım bir limonu bana uzatınca bıçağı tezgaha bırakıp elindekini aldım. Birkaç damla yeterli olacaktı.

"Daha önce de hazırladın değil mi?" Limonu bırakırken ona bakmadan cevap verdim.

"Elbette." İstediği cevabın tam olarak bu olmadığını biliyordum. Nedenini ve nasılını bekliyordu fakat ne söyleyebileceğimden emin değildim.

"İyi. En azından ne yaptığını biliyormuş gibi görünüyorsun. Onu öldürme yeter."

"Tıpkı senin az önce neredeyse yapmış olacağın gibi mi?" Bir anda hava ağırlaşmıştı. Sessizliği fiziksel olarak hissedebiliyordum.
Has siktir. Bunu neden demiştim ki?

Gümüşü gri gözlerin derinliklerinde beliren korku ve suçluluk duygusu kalbimi ağrıtıyordu.

"Ö-öyle demek istememiştim..." diye beceriksizce kekeledim. Tanrım, acaba işleri nasıl daha berbat hale getirebilirdim.

"Ama haklısın." Dedi. Sesi öylesine yaşlı ve yorgundu ki hasta olduğu için Natali'den neredeyse nefret etmiştim. Kaşığı bir köşeye atıp ona sarılmak ve her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyordum.

Ancak bunun yerine daha önceden yaktığım bir mumun üzerinde kaşığı gezdirmeye başladım. Eroin yavaşça erirken Jett'e Natalie'nin koluna bir şeyler bağlayıp damarını bulmasını söyledim ardından şırıngaya eroini çekip biraz da su kattıktan sonra yanlarına gittim.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin