disiplin

By simaayss

2.6M 189K 104K

Yeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını... More

TANITIM
1 - Yaralı Çehreler
2- Ocakbaşı
3- Sarhoş Bedenler
4- Sorgulanan Suretler
5- Sinir Harbi
6- Titreyen Dizler Ve Çarpışan Kalpler
7- Şeytan'ın Kuklası
8- İki Kalp Tek Ritim
9- Erez Hattı
10- Sabah Rutini
11- Kararsızlığın Pençelerinde
12- Teslim Olmak
13- Ev
14- Bira Krizi
15- Korku
16- Geriye Kalan İzler
17- Enkazın Altında
18- Kabustan Uyanmak
19- Cinnet
20- Şafağa Kadar
21- Sanrı
22- Limonlu Kek
23- Bu Gece
24- Buğu
25- Tekel
26- Umutlar ve Hayaller
27- Gece Yarısına Kadar
28- Veli Toplantısı
29- Sınırları Aşmak
30- Paramparça
31- Artçı Sarsıntı
32- Sonumuz
33- Umut ve Çaresizlik Arasında
34- Kutlama
35- Betül
36- İlk Çatlak
37- Yıkıntı
38- Kördüğüm
39- Akşam Yemeği
40- Sinirli Şirin
41- Gerçekler
42- Gecenin Işıltısı
43- Kıskançlık
44- Özlem Dolu Bedenler
45- Ayrılık
46- İzmir
47- Metro
48- Huzurun Kıyısında
49- Meyus
50- Köprüden Önceki Son Çıkış
Final
Özel Bölüm - Kedi Yuvası

Özel Bölüm - Düğün

36.4K 2.6K 1.9K
By simaayss

Medya: Betül ve Sude

Ulan... çok özledim...

- Ekin -

Üzerimdeki beyaz, salaş gömleğin yakalarını biraz daha açarken özenle topladığım, uzun kumral saçlarıma bakıp kulağıma gümüş renk küpemi taktım.

Sude'nin düğünü için Eskişehire gelmiştik. Hepimiz bir otelde kalıyorduk, hazırlanıp oradan düğüne geçecektik. Bir gece burada kalırdık muhtemelen.

"Fıstığım!" Erez'in sesini duyduğumda gözlerimi banyonun kapısına çevirdim. "Siyah gömleğimi uzatır mısın?" dediğinde gözlerim yatağımızın üzerine serdiği siyah gömleğe kaydı.

Siyah mı giyecekti?

"Başka gömlek getirmedin mi?" diye sorarken siyah gömleği elime aldım. "Yok bebeğim, getirmedim"

"İyi bok yemişsin" dediğimde içeriden sabır çektiğini duydum. Lavabonun kapısı açıldı ve dışarı sadece baksırı ile Erez çıktığında tüm sinirim uçup gitti.

"Senin anan terörist mi?" dediğimde dudakları kıvrıldı. "Bomba gibisin de..."

Ellerini belime yerleştirip beni kendine çektiğinde elimdeki gömleği yatağa doğru geri attım. "Sen ne güzel olmuşsun böyle?" dedi, gergin çenesiyle yüzümü süzüyordu. Yaklaşıp sertçe dudaklarımı öptüğünde alt dudağını dişlerimin arasında çekiştirip yavaşça geri çekildim.

"Düğüne gitmesek mi?" diye sordu. "Ama nikah şahidiyim" dediğimde gözleri kısıldı. "Bu önemli bir detay mı?"

"Yani" dedim dudaklarını tekrar uzun uzun öperken. "Geceler bizim" dediğim sırada kapıda birden kart okunma sesi geldiğinde hızla Erez'den ayrıldım.

"Gelmeyin!" diye bağırdım eşyalarını Erez'in göğsüne bastırıp banyoya doğru ittirirken "Beyim çıplak, gelmeyin!"

Devran beni umursamadan içeri girdi. Diğerleri de arkasından.

Erez sadece kafasının gözüktüğü aralık kapıdan kolunu uzatıp yakamı tuttu ve beni kendine çekti. "Neyim dedin?" dediğinde gözlerimi devirdim, sıkılı dişlerini gevşetmeden sertçe çenemi ısırdı.

"Ay yine başladılar" dedi Devran bıkkınca. "Yalama oldu bebeğimin çenesi"

Erez ıslak dudaklarını çenemden ayırırken ters ters Devrana baktı. Isırdığı yeri öpüp lavaboya geri girdiğinde benimkilere döndüm.

Devran'ı gördüm ilk önce. Benim gibi beyaz, şık bir gömlek ve bacaklarını saran siyah bir pantolon giymişti. Diğerleri de ona benzerdi, Uygar'ın gömleği de siyahtı Erez gibi.

"Salih nerede?" diye sordum. Hasan "Bir tane küçük çocuk gördü içki içen, yıllık vaazını veriyor"

Güldüm. O sırada Devran'ın kafasında gördüğüm parıltılarla kaşlarım çatıldı.

"Devran" dedim şokla, bakışları direkt bana döndü. "Efendim aşkım?" dedi Erez'i deli etmek için.

"Sen kafana sim mi döktün?" dediğimde elini saçına attı. "Evet" dedi pişkin pişkin.

"Ben de istiyorum" dediğimde Bera ve Uygar homurdanmaya başladı, Devran sırıtarak cebinden sim kutusunu çıkarttı.

"Gel bakayım" dediğinde yanına yaklaştım, Devran birazcık kafama sim döktüğünde gülerek geri çekildim.

Uygar söylene söylene kafamdaki simleri dağıttığında "Ya!" diye bağırıp geri çekildim. "Dokunma lan!"

Gülerek saçlarımı bıraktığı sırada Doğu ve Salih konuşarak içeri girdi. Salih biraz sinirli gibiydi ve Doğu onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama Uygarı görünce büyükçe gülümseyip Salihi siktir etti.

"Aslanım" dedi Doğu gülümseyerek, Uygar anında belini yakalayıp dudaklarını öptü. Geri çekildi ama yetmemiş olacak ki Uygar, Doğu'nun yanaklarını sıkıca tutup büzüştürdü ve hızlı hızlı bir kaç kere öperek bıraktı.

"Güzelliğim benim" dedi Uygar hızını alamayarak. "Paşam, bebeğim" dediğinde Erez tuvaletten kusuyor gibi bir ses çıkardı.

Doğu "Komiserim" dediğinde bu sik gibi kelimeden Uygar yine etkilendi ve bakışları dahi değişti.

"Salih" dedi Hasan isyankar bir sesle. "Tamam anlıyorum çocuk içki içiyormuş ama bu kadar gerginlik fazla değil mi?"

Saniyeler sonra Hasan aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyüttü. "Lan bak bizim ilişkimizde böyle başladı bak, Salih bak çıldırırım!"

"Hasan, saçmalama güzelim" dedi Salih ters ters. Sonra hatırlamış olacak ki yine surat hatları gerildi. "Bir de viski içiyor? Salak çocuk, aptal! Daha yaşı başı kaç?"

Devran birden elleriyle Salih'in omuzlarını sıkıca tuttup onu hafifçe sarstı.  "Salih bişi dicem" dedi ciddiyetle. "Bu başkasının hayatı lan!"

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Salih simsiyah gözleriyle Devran'a bakıp "Sus lan" dedi "Eşşek" diye ekledi ve sırıtarak Devranı kolunun altına aldı.

Odada tekrar kart sesi duyuldu ve içeri Betül girdi. Beyaz bir elbiseyle, beyaz aşırı kısa bir elbiseyle.

Oda birden sessizleşti. Betül bana gülümseyerek baktı. "Hocam bakın! Sizinle uyumlu giyindim"

"Keşke devamını da giyseydin" dedi Devran ters ters. Betül'ün gözleri kısıldı. "Sanane be" diye çirkefleştiğinde Devran da kaşlarını çattı. "Sus kız!" dedi o da.

"Betül" dedi Uygar daha ılımlı bir sesle. "Bebeğim, benim tişörtlerden vereyim mi? Daha uzun"

"Ama Uygar..."

"Bak, dediğini yap bence" dedi Doğu birden "Vallaha tutuklar seni" diye eklediğinde Betül bayık gözlerle onları izledi.

Ben oldukça rahat bir adamdım bu konularda, tamam Erez'e karışıyordum ama o benim beyimdi. Karışırdım tabii.

Elbisesi hem çok kısaydı hem de derin bir göğüs dekoltesi vardı. Ama o özgür bir kadındı sonuçta, bizi ilgilendirmezdi.

"Ekinciğim, sence nasıl olmuş" dedi Betül etrafında dönerek, o an sırt dekoltesini de gördüm. Yutkundum sakince.

"On üzerinden on" dedim sırıtarak. "Ama üşümez misin böyle?" dediğimde Devran kıs kıs güldü.

"Üşümem ki, ceket aldım üzerine" dedi ve elindeki beyaz ceketi giydi. Kısa, incecik bir ceketti. Ayrıca beyaz olduğu için yine tenini gösteriyordu.

"Ay, çok kapattı gerçekten" dedi Devran alayla. "Betül neredesin kız, göremiyorum!"

Betül ters ters Devrana baktı. O sırada Erez çıktı lavabodan, simsiyah gömleği ile jilet gibi gözlerimin önüne serildiğinde gözlerimi kırpıştırdım.

"Bu ne be" dedim hızla. "Değiştir şunu"

Sırıtarak yanıma geldi ve dudaklarını burnuma bastırıp yavaşça öptü. "Konuşmaya devam edersen ben de hoşuma gitmeyen konulardan bahsederim. Mesela pantolonunun çok dar olması gibi"

Sustum. Gülerek sıkıca dudaklarımı öptü.

Gözleri Betüle kaydığında duraksadı, bir kaç saniye bekledi.

"Hava soğuk" dedi sonra direkt, sırıttım. "Kıçın donar"

"Ya böyle yaparsanız olmaz ama" dedi Betül. "Ben istediğimi giyebilirim, siz böyle dar kafalı değildiniz"

"İstediğini giy" diyerek yıllık savunmasına başladı Erez "Ama bunu giyme"

"Ya sizene hanzolar" dedim ve Betülü tutup yanıma çektim. "Kuzum çok güzel olmuşsun, harika olmuşsun, bayıldım. Hadi gel gidelim" dediğimde gözleri ışıldadı.

"Ekin" dedi Erez sertçe. "Gaza getirme fıstığım"

"Ne gaza getirmesi be?" dedim sertçe. "Kız istediğini giyer, eğer rahatsız eden olursa o kişiyle ilgileniriz" dediğimde hepsi sus pus oldu.

Betülü tutup odadan çıkarttım, düğüne gitmek için arabalara doğru giderken Betül'ün kulağına doğru yaklaştım.

"Sen yine de ceketini giy, üşütme" dediğimde güldü. "Tamam hocam"

"Hasan, bırak lan o elindekini!" Masalarda oturan insanların etrafında bağıran Salih'i duyduğumda takmadan sırtımı Erez'in göğsüne daha çok yasladım.

"İçeceğim, karışma!"

Hasan koşarken bir yandan da elindeki içkiyi içmeye çalıştığında, içki üzerine döküldü. Ayrıca boğazına kaçınca öksürmekten kaçamadı ve Salih onu yakaladı.

"Kız Betül" dedi Devran. "Bacakların çarpık mı senin?"

"Sen kendi çirkin bacaklarına bak, sütun gibi benimkiler" dediğinde güldüm. Devran burun kıvırdı. "Nerenin sütunu bu? Sütun olsa duramazsın, dikit bu"

Betül gözlerini devirip üzerindeki kalın, geniş cekete sarındı. Salih yine bir arada ceketini Betüle sarmıştı, diğerleri de 'havalar soğuk' dediğinde Betül bir şey dememişti. Ama hava gerçekten serindi.

"Bu Sedat nerede kaldı?" dedi Uygar tedirgnlikle. Az sonra düğün başlayacaktı ama Sedat yoktu.

"Ben bir Sudeye bakayım" dediğimde Devran ve Betül'de benimle birlikte ayaklandı. Gelin'in olduğu odaya ilerledik beraber, kapıyı tıklatıp sakince içeri girdim.

"Hocam" dedi Sude gülümsemeye çalışarak, elindeki telefondan bir şey izliyordu. Gülümsedim.

"Sude" dedi Devran "Kız kocan nerede?"

Bugün herkesi sinir etmeye yemin etmiş gibiydi. Betül hızla Sude'nin yanına gidip arkasından omuzlarına sarıldı.

"Daha kocam değil!" diye bağırdı. "Bu gidişle de olamayacak"

Devrana uyarıcı bakışlar attığımda o beni hiç takamdan yanaklarımı öptü, onu başımdan savıp Sude'nin yanına gidip oturdum.

O sırada bakışlarım telefonunan izlediği videoya kaydı. Kaşlarımı çattım.

Doktorlar 66. Bölüm, Levent Ela'yı düğünde terk etti.

"Yok artık" dediğimde Sude beni takmadan ağlamaya yakın bir ifadeyle videoyu izlmeye devam etti.

"Sen benim olmanı umut ettiğim kadın, olmanı umut ettiğim eş değilsin"

"Orospu çocuğu Levent ya" Devran Sude'nin yanına oturup onunla beraber izlemeye devam etti.

Betül "Levent var ya, tam bir şerefsizsin. Erkeklerin özeti bir bu, iki sadakatsiz Volkan"

"Ya saçmlamayın" dedim Sude'nin sarı saçlarını okşarken. "Gelir şimdi"

Beni umursamadılar.

"Ben bu aşka olan inancımı kaybettim Ela, seninle evlenemem"

Sude ağlamaya başladığında telefonu hızla elinden alıp kapattım.

"Sude ağlama kuzum, değmez Levent için"

"Ne Leventi be!" diye bağırdı Sude Devran'a.

Kapı birden açıldı ve içeri Hasan girdi, üzerine içki döktüğü için kıyafetleri ıslaktı. Hemen arkasından nefes nefese Sedat girdi.

"Şükür" dedim.

"Bu Sedat salak ha, kendi düğününün saat kaçta başladığını unutmuş"

Sedat onu takmadan Sude'nin yanına gitti ve önünde diz çöktü. Islak yanaklarını parmaklarıyla sildi. "Güzelim, özür dilerim" dedi.

Sude kızarmış gözlerini müstakbel eşine dikti. "Lan" dedi öfkeyle. "Lan sen bu aşka olan inancın kaybettin mi?"

Sedat gözlerini büyütüp ona bakarken Devran elini dudaklarına bastırdı gülmemek için.

"Mecbur musun!" diye bağırdı Hasan birden. "Mecbur mu kaldın, ha!"

Devran kısık kısık gülerken onlar ufak kavgalarına devam etti. Devran o arada Sude'nin ayağını tutup ayakkabısının altına hepimizin altına isimlerimizi yazdı.

"Devran, benimkini de yaz" dediğinde Devran Betüle omuz silkti. "Yok yazmam, turşunu kuracağım senin"

Sude dakikalar sonra kabarık gelinliğini tutup ayağa kalktı ve hızla odanın çıkışına doğru yürüdü.

"Sude!" diye bağırdı Sedat. "La bir gelir misin lütfen?"

Sedat'da arkasından çıktığında Devran ve Hasana ters ters baktım. Ama beni umursamadan tuttular ve diğerlerinin yanına çıkardılar.

Sedat Sude'yi ikna edince seremoni başladı, Sude'nin nikah şahidiydim ve Hasan 'hayır' demem içim beni zorlasada Uygar onu kelepçeler gibi tutup benden uzaklaştırdığında seremoni güzelce gerçekleşti.

Semih Hasanı tutmuş tekrar içki içip içmediğini anlamaya çalışıyordu. Yakalarından tutup anlamak için onu koklamaya başladı. Bakışları sertleşti.

"Sen içki mi içtin lan yine!" diye tısladı öfkeyle.

"Ya ne yapsaydım burada herkes içki içiyor ben süt mü içseydim!"

Devran yaptığı alıntıya kahkaha ederken bende güldüm, Salih daha çok sinirlendi ama en sonunda bir kadeh içki de anlaştılar. Salih gizli gizli yarısını yere döktü.

Sudenin çiçeğini Betül tutmuştu. Devran Betül'ün çiçeğini çalınca Bera ona öpücük attı. Herkes dans etmeye başladığında dudaklarımda minik bir gülümsemeyle koşuşturan ikiliyi izledim.

İnanamıyordum şimdi burada olduğumuza.

"Seninle dans etmek isterdim" diye fısıldadı Erez kulağıma.

"Ama insanların o dar görüşleri izin vermiyor, değil mi?" dediğimde dudaklarını uzun saçlarıma bastırdı.

"Yok o yüzden değil" dedi "Pantolonun çok dar"

Kafamı kaldırıp ters ters yüzüne baktım. Bunlar iyice zıvanadan çıkmıştı ha.

Betül "Devran!" diye bağırdığında onlara odaklandım. "Ver çiçeğimi!" diye bağırdı.

"Kız senin adayın bile yok!" dedi ama Betül ona doğru koşunca çiçeği Hasana atı. Hasan havada çiçeği tutup sırıtarak salladığında Betül sinirle bu sefer ona doğru yürüdü.

"Betül" dedi Uygar gergince. "Koşma etrafta ceylan gibi" dedi, eteği havalanıyordu ama fark etmemişti.

Doğu yanında oturan yaşlı adama döndü, "Polis de kendisi, ne yapacağı belli olmaz. Belinde silah var, içi dolu"

Adam bayık bayık Doğu'ya baktı. Yıllardır değişmeyen bir diğer şey Kaynımın bitmek bilmeyen meslek aşkıydı.

"Söyle o zaman versin çiçeğimi!" diye bağırdığında güldüm, Erez ellerini karnımın üzerine sardı ve fark ettirmeden göbeğimi okşadı.

"Koca istiyorum diye de bağır, tam olsun!" dedi Hasan ters ters. "Belki karım olur Hasancığım, öyle deme" dediğinde Hasan'ın ağzı açık kaldı.

Betül bu aralıktan faydalanıp hızla çiçeği elinden alıp, göğsüne bastırdı. Gelip kurtarıcı olarak beni gördü ve hemen yanıma oturdu.

Gece yarısına kadar orada durduk, hatta Devran Sude ve Sedat ile birlikte balayına geleceğini söyleyip onları korkuttu.

Ama gece çok güzel geçti, onların olduğu her an, her mekan ışıklarıyla parıldıyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 97.7K 51
Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete lideri Ziko'ya işinin düşmesiyle başladı...
719K 26.8K 43
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
1M 34.2K 46
Bardağı geri tezgaha koyduğum esnada ensemde hissettiğim nefes ile çığlık atmak için ağzımı açtım. Ne yapacağımı önceden biliyor gibi eliyle ağzımı k...
994K 42.4K 57
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...