Alev | Kara Bela

By hepbiyazar25

1.3M 59K 10.3K

Hikaye yetişkin okurlar içindir, yaş sınırlaması en az 18'dir!! Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür gerçek hayatl... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi üç
final

yirmi iki

47.7K 2.3K 453
By hepbiyazar25



Kapak için @esmerasel canıma çok teşekkür ediyorum ❤️❤️ nasıl buldunuz? Çok yakışmamış mı?😍😍

Beklettim kusura bakmayın, ama malum biz gece yolcularıyız bizim için hayat şimdi başlıyor😉

Kimler burada, keyifli okumalar gece kuşları 💫

O acıyla, ağrıyla ve kanamayla nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum. Buz gibi odada tek başıma.. Ne üstümü örten bir koca, ne sarılıp ısıtan bir beden, ne kulağıma güzel sözler fısıldayan bir aşık.. Eskiden olduğu gibi yalnız başıma.. kimsesiz ve sahipsiz.. Bu defa aşık ve kırgındım ama.. Gelmemişti bir de peşimden, çok kırgındım. Gözlerimi zorlukla araladım karanlığa.. Üstümü örtmediğim için buz tutmuştu bedenim. İşte Alev'in hakettiği hayat buydu. O penceresine güneş doğan evden çok uzaktaydım artık. Aslında yalnız değildim.. farkında bile değildim, hamileydim. Adet olduğumu zannediyordum ama düşük yapıyordum, sadece ağrı hissediyordum, onu kaybettiğimin farkında değildim.

Rutubetten dolayı genzim dolmuş, başımı ağrıtmaya başlamıştı. Yatakta oturup ayılmaya çalıştım. Ayılmak istemiyordum ki. Ağlamaya başladım bir anda. Ali'den uzakta, çatı katında ki yuvamızdan uzakta, karanlıkta, bir başıma. Ellerimi yüzüme kapatıp ağlarken kasıklarımdan eksilmeyen ağrıyla hıçkırıklarıma yenileri ekleniyordu. Ali nasıl uyumuştu bensiz? Ali şimdi ne yapıyordu? Gece beni burada bırakmayacağını düşünmüştüm gelirken, yanılmak canımı ayrı bir yakıyordu. Güneş yerine karanlığın doğduğu buz gibi odaya uyanmayı değil, beni kucakladığı gibi götürdüğü evimize uyanacağımı düşünmüştüm. Ali'yle ilgili ne çok şey düşünmüştüm ama hiçbiri de gerçek olmamıştı. Ellerimi kucağıma indirip biraz sakinleşmeye çalıştım. Yüzleşmem gerekiyordu. Ben artık o evin bir parçası değil, doğup büyüdüğüm bu pisliğin ev sahibiydim.

Ayağa kalktığımda elbisemin sırılsıklam olduğunu farkettim. Önce üstümde ki kıyafetlerden kurtuldum, buranın tek iyi yanı banyo kazanı değilde şofbeni olmasıydı. Yıkanıp havluya sarındım ve buz gibi odaya dönerken titremeden edemiyordum. Kıyafetlerim hala eski yerindeydi. Kanama leke olarak devam ediyordu, ilk defa böyle adet görüyordum, önlemimi alıp giyindim.. Pamuklu kumaş bedenimi sararken, ağlama hissiyle burnumun direği sızladı. O ipek elbiseler giyen, saten çamaşırlarla süslenen Alev artık yoktu. Bu benim gerçek hayatımdı. Tekrar ağlamama fırsat vermeden mahvolan yatağın çarşaflarını çıkardım. Neyse ki gazinonun çamaşırhanesi vardı. Başıma havlu sarıp eskiden olduğu gibi kirlileri sepete doldurarak aşağı indim. Karnım hala ağrıyordu. Kalbim ise.. atıp atmadığını hissetmiyordum..

Koridor boyu yürürken, beni gören herkes şaşkındı ama kimse karşıma geçip tek kelime etmiyordu. Eşyalarım kanlı olduğu için makinaya kendim atıp çalıştırdım. Eve çıkmadan önce Zafer'in ofisine gittim. Ayağa fırladı hemen. O kadar beklemiyordu ki, cin çarpmışa dönmüştü.

'Karnım aç..' derken karşısında ki koltuğa bıraktım kendimi. Kaşlarını çattı.

'Döndün dimi lan?'

'Hııı döndüm! Karnım aç diyorum sana!'

Kapı açılıp Özkan içeri girdiğinde elinde poşetler vardı. Ona dönerken Zafer'in masasında duran paketten bir sigara alıp yaktım.

'Niye söylemedin döndüğümü?'

'Ben dün gece senin kocandan kaçıp bize sığındığını düşündüm Alev. Sabah gidersin diye de, abimi kızdırmak istemedim..'

'EyvAllah..'

Vay be dedim içimden, ben gideli herkes insan olmaya karar vermişti demek ki.. Getirdiği poşetleri Zafer önüme sürdüğünde içinden sıcacık simit ve poğaça çıkardım. Yarısına geldiğim sigaramı söndürüp çok istekli olmasam da atıştırdım, gerçekten çok açtım. Ağzımın dolu olmasını umursamadan, aldığım yeni kararları anlatmaya başladım.

'Rahatsızım biraz, hemen sahne alamam.. Birkaç gün haber verme kimseye..'

'Tamam sen dinlenmene bak..'

'Bundan sonra her gece çıkmam.. Hafta içi bir gece, hafta içi üç gece çıkarım yine aynı parayı alırım..'

'Kabul..'

'İyi o zaman.. Hasret ablaya haber gönder yanıma gelsin.. birde sigara aldır.'

'Uğrayacaktı öğlen, söylerim çıkar yanına.. sigaranı da Özkan birazdan getirir..'

Zafer çoğu zaman istediğimi yapardı ama bu şekilde emir verilmesinden hiç hoşlanmazdı. Beni kaybetmek ona pahalıya mal olmuştu demek ki, şimdi itiraz etmeden ne desem kabul ediyordu. Eve çıkıp temiz çarşaflar sererek camları açıp havalandırdım iyice. Rutubet kokusu gittiğinde her yeri kapatıp aylardır hazır bekleyen soba kovasını sobaya yerleştirdim. Bir kibrit sobaya çakarken bir kibritte sigarama çakıp evin ısınmasını bekledim. Sıcaklık evi esir alırken kapım tıklandı. Kalkıp açtığımda gelen Hasret abladan başkası değildi. Sadece sarıldı. Bende yüzümü boynuna gömüp hüngür hüngür ağladım. Hiçbir şey konuşmadan dakikalar geçti üstümüzden. Kasıklarım sızım sızım sızlıyor, kalbim deli gibi ağrıyordu.

'Ne işin var burada Alev?'

'Ayrıldık. Döndüm işte kürkçü dükkanına..'

'Ne demek ayrıldık?'

Olan biteni anlattım, hayretler içerisinde dinledi beni. Bir sigara da kendisi yakarken arkasına yaslanıp derin bir iç çekti.

'Ali ne dediğini bilmiyor. Gerçekten bilmiyor, öyle saflıktan filan değil, ne yapacağını ne diyeceğini bilemiyor.'

'Ali kaç yaşında adam Hasret abla.. ne demek bilmiyor..'

'İlk defa bir ilişkisi oluyor Alev.. Tüm ilklerini yaşadığı yetmiyormuş gibi, kıskançlık, aşk, evlilik.. hepsi sana denk geldi. Daha önce aşık olmuş olsaydı böylesine kırıcı konuşmazdı. Kıskanınca kendini frenlemeyi bilirdi. Sevdiği için bazı şeyleri görmezden gelebilirdi ama Ali ilk defa bunları seninle yaşıyor ve hepsi birbirine karıştı.'

Öyle miydi gerçekten? Tüm bu yaşadıklarımız tecrübesizlikten miydi? Ne fark ederdi peki? Bu benim ne dansöz olduğumu değişir di ne de Ali'nin benimle olmaktan çekindiğini..

'Offf onu savunma bana yaa! O benimle anılmaktan korkuyor!!'

'Götünden anlama savunduğum yok kimseyi! Ama kusura bakma Ali de haklı Alev.. Ali çırpınıyor sen farkında değilsin. Tabi sen de haklısın. Çünkü sende Ali gibisin.. Tökezlediniz be kızım. Nazınız birbirinize geçiyor diye de konuşmaktan çekinmemişsiniz..'

Benim bu zamana kadar nazımı çeken hiç olmamıştı ki. Ben çok mu ileri gitmiştim Ali benim gönlümü yapıyor diye? Ben biraz abartmış olabilir miydim, bana değerimden fazla hissettirdi diye? Ama bu kalbim niye kırgındı bende hiç suç yokmuş gibi. O biliyordu bir dansöz yüzünden başına gelecekleri. Ben nereden bilirdim, sabah her şeye göğüs gereceğini söyleyen adamın akşamında beni kırıp dökmekten çekinmeyeceğini.. Her şeyi geride bırakırdım belki ama bakışlarım istemsiz kapıya döndü.

'Baksana, almaya gelmedi beni..'

'Nasıl gelmedi? Özkan içeri almamış sabaha kadar beklemiş kapıda..'

'Nasıl?' Ne sabahı? Ne beklemesi? Kalbim hızlandı anında.. Ali'nin yakınımda olma ihtimali bile nefesimi kesmeye yetiyordu.

'Buraya çıkmadan önce Özkan sigara verdi elime o söyledi. Geldi kocası, almadık dedi. Alevle konuşmadan hareket etmek istemedim dedi..'

'Neyse ne! Bitti bu iş!' Diyerek geçiştirmeye çalıştım ama Hasret abla beni ikna etmeye yemin etmiş gibiydi.

'Hemen kestirip atma! Bırakacak mısın yani kocanı?..'

'Hasret abla ben buraya geldim ama.. ben Ali olmadan nasıl devam edeceğim? Ben onu şimdiden özledim. Bana kimsenin göstermediği ilgiyi sevgiyi göstermişti. Ama çokta kararsızdı benimle bir yola çıkmaktan.'

Dilim Ali dedikçe kalbim başka sızlıyordu. Gözlerim dolarken bakışlarımı Hasret abladan kaçırıp kucağıma indirdim.

'Alev ister kabul et ister etme sen dansözsün! Normal bir hayatın olamaz elbette.. bir bak bakayım etrafına kaç tane evli dansöz tanıdığın var? Nasıl bir dönemde yaşadığının farkında değilsin sen galiba? Gelecekte belki bunlar hiç umursanmayacak ama şimdi bir dansözle tanındık bir ailenin oğlu evlenir mi? Ali seninle mecbur kalarak evlendi, kendi kusurlarını seninle örttü belki ama nihayetinde bir erkek.'

'Ama..'

'Ne ama.. Bize damga vurmak kolay kızım! Ben gazinolara kostüm dikiyorum diye beni orospu bellediler. Evlendim kocam öldü, orospuluk yapıyor adam kalpten gitti dediler. Ben terziyken bunları diyen sana neler demez..'

Hasret abla sonunda bu şehirde ki gerçek yerimi yüzüme söylerken kırgınlığım anında solup gitti. Madem öyle görüyorlardı, yoktum işte hayatında.

'Tamam, kalktım geldim işte. Evlensin istediğiyle.'

'Ali yapmaz öyle şey, gelir alır seni bırakmaz burada..'

'Bilmiyorum..'

'Hadi gideyim ben. Müşteriler gelmiştir bekletmeyeyim..'

Ayaklanıp kapıya ilerledi. Tam çıkacağı zaman aklıma son siparişler gelmişti.

'Son diktiğin kostümlerim nerede?'

'Bilmem, Zafer'e teslim etmiştim. Giyinme odasındadır.'

Giyinme odası aşağıda, sahneye yakın sayılırdı. Hasret ablayı yolcu edip kapıyı kapattım ve üç gün boyunca odadan dışarı çıkmadım. Sadece yattım. Vücudum, kafam, ruhum dinlendi. Taa ki sahne alacağım geceye kadar..

Leke olarak devam eden adetime anlam veremiyordum hala. Bilemiyordum ki neler olduğunu. Hemen hastaneye gitseydim düşük riskiyle yatırırlardı büyük ihtimalle ama ben farkında olmadığım için kalkıp bir de sahneye çıkacaktım. Yeni dikilen kostümü üstüme giyerken zorlanıyordum. Kilo almıştım, kalçalarım büyümüştü. Hatta göğüslerim de.. Buradan giderken ne kadar zayıf olduğumu hatırladım. Tabi orada yata yata kilo almıştım, elbette eski halim kalmayacaktı. Bir şekilde girdim içine, saçım makyajım her şeyim tamdı. Sahneye çıkan merdivenin önünde beklerken Zafer geldi yanıma. Maske takmayacaktım artık, elimde ki maskeyi ona uzattım..

'Mekanı biri kapattı. Bir kişi için oynayacaksın..'

'Ne demek bu? Kişiye özel hizmetim yok benim!'

'Adam bütün masaların parasını verdi Alev. Çık oyna işte ne istiyorsun?'

'Off iyi! Çıkıyorum..'

Üç basamaklı merdiveni çıkıp ışıkların arasından sahneye çıktığımda seyirci kısmı karanlıktı. Beni izlemeye gelen kişiyi göremiyordum. Müziğin girmesiyle birlikte ellerimi havaya kaldırmıştım ki, olduğum yerde durup kaldım. Bu şarkı.. Daha önce bu şarkıda hiç dans etmemiştim ki bu şarkı benim kocama söyleyip durduğum şarkıydı. Ben olduğum yerde donup kalmışken en önde ki tek masaya aydınlatma vurdu. Tek başına oturmuş elinde rakı bardağı, kaşı patlamış, dudağının kenarından sızan kanı peçeteyle durdurmuştu. Gülen gözleriyle bana bakarken şarkı nakarat kısmına gelince kollarımı aşağı indirdim. Kocam Ali tam karşımda beni izlemeye gelmişti. Bunun için de birileriyle kavga etmişti. Günler sonra onu görmek nasıl büyük bir nimetti? O kadar özlemiştim ki o güzel yüzünü, gülüşünü, tenini, kokusunu.. Bir iki adım iyice yaklaştım masasına.

Amaaaan Gül Ali
Canıııııım Gül Ali
Oyna bana Gül Ali
Çal bana Gül Ali..

'Ne işin var burada?'

'Beni izlemem için çağırdın, ben de geldim..'

Cevap vermedim, doğru diyordu, onu terk ederken buraya davet etmiştim. Geri adımladım, oturduğu yerde iyice yayılıp gülmeye başladı. Ellerimi saçlarıma geçirip havaya kaldırdım ve kalçamı yere doğru kıvırdım. Aklını başından alacağımı düşünürken kalçamı sağa savurdum. O anda keskin bir ağrı saplandı kasıklarıma. Hızla eğilip, elimle karnımı tutarken acıyla inledim. Ali oturduğu yerden fırlayıp bana doğru koştuğunda bacak aramdan sızan sıcak sıvıyı görmek için tülü kenarı çektim. İkimiz de bacaklarımdan aşağı süzülen kana baktık. Bu da neyin nesi diye sorarken tekrar bir ağrı saplandı. Ahhh diye bağırıp iki büklüm kıvrıldım ve Ali'nin kucağına almasıyla ağlamaya başladım. Yüzümü boynuna gömüp kokusunu içime çekerken Ali'nin hızlı adımlarıyla dışarı çıktık. Özkan'ın çağırdığı taksinin gelmesiyle hastaneye gitmemiz bir oldu.

'Bir anda kanaması başladı.'

'Dört gün önce de aynısı oldu, sonra leke olarak devam etti.'

'Düşük yapıyor olabilirsiniz. Hemen muayene etmemiz gerekiyor.'

Beni apar topar içeri aldıklarında hıçkırarak ağlıyordum. Ne demek düşük yapıyordum? Daha varlığından bile haberim yoktu. Ultrasonla muayene ettiklerinde bana bir şey söylemediler. İşleri bitince Ali'yi içeri çağırdılar.

'Sekiz haftalık bir bebek var şu anda. Ama kese aşağıya inmiş. Bu da kalp atışı..'

Odaya gümbür gümbür dolan ses ikimizin bebeğine aitti. İnanması o kadar zordu ki. Ali henüz ne olduğunu anlamamış bana bakıyor, ben de ağlarken onu görmeye çalışıyordum.

'Kanama bitene kadar sadece yatman gerekiyor. Çalışmak zorunda mısın?'

Hayır dercesine başımı iki yana sallarken Ali hala bana bakıyordu.

'Çok güzel. İyice dinlen, sadece tuvalete, yemeğe, banyoya kalk.. Cinsel ilişki yasak. Şimdi yatış yapacağız iki gün tedavi uygulayacağız. Hasta bezi pijama alınsa iyi olur..'

'Tamam.' Dedim kısaca. Doktorlar çıkınca elimle yüzümü kapatıp ağlamaya devam ettim..

'Alev..' diyerek yaklaştı yanıma. Üstüme kapanıp yüzünü boynuma gömdü..

'Bebeğimiz mi olacak?

Başımı aşağı yukarı sallarken konuşmaya mecalim yoktu. Öptü, elimi yüzümden çekip boynuna sardım.

'Ama riskli diyor..'

'Yatmam gerekiyormuş..'

'Benim yüzümden mi? Ben üzdüm diye mi durmuyor?'

'Bilmiyorum.' Diye fısıldadım kulağına. O gece o kadar her şey üst üste gelmişti ki, sebebini bende bilmiyordum.

'Ali.. Kim kalacak yanımda? Benim kimsem yok..'

'Ben varım.. kocan var. Babası kalacak yanında.'

Üstümden kalkıp odadaki dolaptan aldığı battaniyeyle üstümü örttü. Elinin tersiyle göz yaşlarını silip yastığımı düzeltti. Sonra da saçlarımı okşadı hep yaptığı gibi..

'Ben eksikleri alıp geliyorum. Sakın ben gelene kadar kalkma. Bekle beni..'

'Kalkmam..'

'Aferin karıma.. hemen geleceğim..'

Odadan çıkıp beni yalnız bıraktığında gülmeyle karışık ağlıyordum artık. Aferin diyordu deli manyak.. Şimdi biz barışmış mıydık? Buradan sonra eve mi götürecekti beni? Minicik bir kalp atışı bize her şeyi unutturmuş muydu? Ne tuhaf bir duyguydu. Ya benim ihmalim yüzümden bebeğe bir şey olsaydı diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Elimi karnıma koyup ağlamaya devam ederken oda kapısı açıldı. Ali elinde poşetlerle içeri girdi, elimle hızlıca gözyaşlarımı silsem de görmüştü. Poşetleri bırakıp yanıma geldiğinde endişesi gözlerinden okunuyordu.

'Ağrın mı var? Doktor çağırıp geliyorum!'

Bileğini tutup durdurdum. Ondan başka kimseye ihtiyacım yoktu.

'Yok.. gitme. Ağrım var ama ağlayacağım kadar değil. Ben, üzüldüm sadece. Birde seni gördüğüm için..'

'Buradayım artık.. kovsan da sövsen de hiçbir yere gitmem.. Seni de bırakmam..'

Eğilip dudaklarımdan uzunca öptü. Bu kadardı işte. Dört günlük ayrılığa değmeyecek şeyler yaşasak da tekrar birbirimize dönmemiz bu kadar kolaydı. Çok az geri çekilip elini yüzüme koyup kendi sildi göz yaşlarımı.

'Ağlama artık.'

'Tamam, bitecek birazdan.' gülmeye çalışıyordum ama onun da gözleri dolduğu için gelmeye devam eden gözyaşlarıma engel olamıyordum. Tekrar öptü ne kadar özlediğini anlatırcasına. Eliyle karnımı okşadı, dudaklarım ağzında olmasına rağmen kıvrıldı. Gülüşüm geri çekilmesine sebep olmuştu. Tekrar saçlarımı okşayıp aldığı poşetlere yöneldi.

'Hadi üstünü değişelim..'

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. İç çamaşırı, pijama takımı, terlik, saç tokası.. Yardımıyla kostümümü çıkarıp beni giydirmesine izin verdim. Saçlarımı tepeden topladı, o kostümü poşete koyarken görmemesine özen gösterip aceleyle hasta bezini koyarak yatağa uzandım. Kanamam hala devam ediyordu. Eşyalarımı toplarken hemşire girdi içeri serum takmak için. Canım acısa da sesimi çıkarmadım, diğer elimi Ali tutuyordu var gücümle elini sıktım.

'Geçti..' diyerek eğilip alnımı öptü. Doğru söylüyordu. Onu gördükten sonra geçmişti acılarım. Hemşire gidince gelip yanıma oturdu. Ona bakmaktan çekiniyor, özlemimi gidermek için de gözlerimi gözlerinden ayırmak istemiyordum.

'Nasıl başladı kanama? Doktora bir kere daha olduğunu söyledin..'

'Seni terk ettiğim gece. Evime geldiğimde..'

'Sonra..'

'Sonra, sadece yattığım için kesildi. Bu gece oynayınca tekrar başladı işte. Ben adet olduğumu zannetmiştim.'

Yüz ifadesi değişirken elimi bırakıp ayağa kalktı. Cama doğru yürüdü, arkasından bakıyordum sadece.

'Kapıda ki adamlar almadı beni içeri. Her akşam geldim ama seni göremedim..'

'Geldin mi gerçekten?'

Eğer bu durumda olmasaydım büyük bir kavga edeceğimiz öfkesinden belliydi. Bana döndü bir hışımla, rüzgarından kirpiklerim titredi.

'Geldim Alev. Nasıl gelmem söylesene? Günlerdir bir saat uyku uyuyorum, en son ne zaman yediğimi hatırlamıyorum bile! Ne zannettin? Senin yokluğunda bir güzel hayatıma devam edeceğimi mi?'

'Benimleyken de hayatına devam etmen çok zor olacak Gül Ali.. Ben bir çocuk yalnız nasıl büyütülür biliyorum ama sen bir dansözle çocuk büyütebilecek misin?'

Yanıma geldi, çöktü, elimi tutup dudaklarına yaklaştırdı.

'Ben bir dansöz severken hepsini göze almıştım ama.. kıskançlığımı kontrol edemememin seninle hiçbir ilgisi yok.. Seni yine üzebilirim. Çok dikkat ederim ama istemeden de olsa sözlerimle üzebilirim.. sen böyle bir adamla çocuk büyüteceksin ve böyle bir adamla ömrünü çürüteceksin..'

Benim aksime sormuyor, onunla olmaktan başka bir şansımın olmadığını açık açık söylüyordu. Yattığım yerde biraz yana kaydım.

'Yanıma gelsene. Birlikte uyuyalım, benim de günlerdir uyuduğum söylenemez..'

'Sen rahat yat, seni sıkıştırmak istemiyorum..'

'Sıkışmam Ali.. Gel yanıma..'

Ayağa kalkıp ayakkabılarını ve kabanını çıkardıktan sonra kaldırdığım battaniyenin altına girdi.. Kolunu boynumun altına sokup beni göğsüne yatırırken huzurla kapandı gözlerim.

'Seni seviyorum karım. Sensiz bir hayat yaşamak istemiyorum. Geleceğim sensin benim. Birde bebeğimiz.. sizden başka kimseyi istemiyorum..'

Onun anlattığı masalla birlikte uykuya daldım. İki gün bekledi başımda, sigara içmeye bile çıkmadı, beni hiç yalnız bırakmadı. Tedavi işe yaramış olmalı ki kanamam kesilmiş, ağrılarım azalmıştı. Taburcu olduk, Şahsine hanım anne gözyaşlarıyla bizi kapıda karşıladı. Utanmıştım yüzüne bakarken, bu zamanda bir gelinin evi terk etmesi, aile büyüklerine büyük saygısızlıktı. Ama hanım anne beni beş karış suratı yerine, ağlasa da gülen gözleriyle karşılamıştı.

'Hoş geliverdin kızım.. bir gittin iki geliverdin. Allahım, sana şükürler olsun..'

Gözlerim dolarken Ali kucağına alıp çıkardı üçüncü kata. Yatağım hazırdı, pijamalarım hazırdı. Hanım anne yeni almış olmalıydı. Kazanın yandığını söyledi Müstesna.

'Geçmiş olsun gelin hanımım..' diyerek ayrıldı hüzünle yanımızdan. O da üzülmüştü anlaşılan. Hanım anne yatağın kenarına yanıma oturduğunda, elimi iki avucunun arasına aldı..

'İyi misin?'

'Daha iyiyim.. bebek durur inşAllah, yatmam gerekiyormuş..'

'Yatıver kızım.. ben bakarım sana.. ellerimle yediriveririm siz yeter ki iyi olun..'

Boşta olan elimle yanağıma düşmek için fırsat kollayan gözyaşımı sildim. Uzanıp yüzümü sevdi, ahh bee iyi ki koşup bu eve gelmiştim.

'Anne.. Alev sadece tuvalet ihtiyacı ve yemek için ayağa kalkacak. Diğer türlüsü yok..'

'Sen merak ediverme Ali'm. Ben çıkıveririm yanına, sen gelene kadar yalnız bırakmam. Bundan sonrası önce Allah'a sonra bana emanet..'

Hanım anne uzanıp başımı öptü ve odadan çıktı. Bir, her şeye zırıl zırıl ağlamam eksikti o da tamamlanmıştı. Gözyaşlarım inci gibi dizilirken yanaklarıma Ali oturdu bu defa karşıma.

'Güzelce yıkayalım seni.. Sonra kendim yıkanayım, kurtulalım şu hastane kokusundan..'

'Olur..'

'Karnın büyümeden düğünü de yapalım. Kendi evimize geçelim, benim artık bekleyecek sabrım kalmadı. Herkes duysun görsün.. Alev'in, Ali Karacabey'in müstakbel karısı olduğunu bilsin..'

'Görsünler kocam.. Ali Karacabey'le Alev Karacabey birbirine çok aşık desinler..'

'Desinler be kara bela.. Ömrüm yolunuza feda olsun.. Sizi nasıl sevdiğimi görsünler..'

Boynuma sarılıp beni kendine sakladı.. Her şeyi o gün geride bıraktık.. Yeni bir sayfa açarken bu defa kalemi eline alıp yazan ne ben ne Ali'ydi, sadece minik bir oğlandı.. Bizim oğlumuz..

Ahaaaa oğlan bebemiz oluyor as bayrakları as💃🏻💃🏻

Kıyamadım bebeye yaaa. O kadar uğraşmış tüplerden geçmiş, rahime yerleşmiş, zigot bölünmüş bir sürü iş halletmiş😂😂

Gel ulen bir sen eksiksin tamamla bu ikisini 😍😍

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin, bu güne kadar gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim ❤️❤️

Görüşmek üzere

Aslı 🎵

Continue Reading

You'll Also Like

2M 133K 63
°19.12.21 *Yaş farkı içerir.
21.4K 1K 8
Üzerimde pofuduk tulumla aşırı sevimliydim. Bahçede oturan abim ve babamı görüp koşarak oraya gittim. Karşılarına geçip ellerimi belime koydum. Ne ya...
807K 38.1K 32
"Mert!" Genç kadının içten, boğuk inlemesi dudaklarının arasında hapsolurken küvetteki suyun yarısından çoğu dışarı taşmıştı. Belindeki elleriyle kız...
442K 35.1K 41
Deli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. E...