disiplin

By simaayss

2.6M 191K 105K

Yeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını... More

TANITIM
1 - Yaralı Çehreler
2- Ocakbaşı
3- Sarhoş Bedenler
4- Sorgulanan Suretler
5- Sinir Harbi
6- Titreyen Dizler Ve Çarpışan Kalpler
7- Şeytan'ın Kuklası
8- İki Kalp Tek Ritim
9- Erez Hattı
10- Sabah Rutini
11- Kararsızlığın Pençelerinde
12- Teslim Olmak
13- Ev
14- Bira Krizi
15- Korku
16- Geriye Kalan İzler
17- Enkazın Altında
18- Kabustan Uyanmak
19- Cinnet
20- Şafağa Kadar
21- Sanrı
22- Limonlu Kek
23- Bu Gece
24- Buğu
25- Tekel
26- Umutlar ve Hayaller
27- Gece Yarısına Kadar
28- Veli Toplantısı
29- Sınırları Aşmak
30- Paramparça
31- Artçı Sarsıntı
32- Sonumuz
33- Umut ve Çaresizlik Arasında
34- Kutlama
35- Betül
36- İlk Çatlak
38- Kördüğüm
39- Akşam Yemeği
40- Sinirli Şirin
41- Gerçekler
42- Gecenin Işıltısı
43- Kıskançlık
44- Özlem Dolu Bedenler
45- Ayrılık
46- İzmir
47- Metro
48- Huzurun Kıyısında
49- Meyus
50- Köprüden Önceki Son Çıkış
Final
Özel Bölüm - Düğün
Özel Bölüm - Kedi Yuvası

37- Yıkıntı

35.7K 3K 1.4K
By simaayss

Şarkı- Anon Berg, In The Dark Hours
Duman, Yürek..

Keyifli Okumalar!



Elimdeki anahtarı parmaklarımın arasında çevirirken apartmanın merdivenlerini küçük küçük çıkmaya devam ettim. Benimkiler sınava gireli yarım saat olmuştu, midem kasılıyordu sürekli heyecandan.

Evimin kapısının önüne geldiğimde anahtarı kapıya sokup yavaşça açtım, okulda işim var diyerek kemoterapiye gitmiştim. Ama dozunu biraz arttırdığımız için daha da yorgundum. Evde olmadıkları için biraz dinlenip, sıcak bir duş almak istiyordum. Gerçekten çok halsizdim.

Evin içine girdiğimde, sessizlik derin bir nefes almama sebep oldu. Eskiden sevdiğim sessizlikten artık nefret ediyordum. Kısa holü yürürken ceketimi çıkarttım, bayık gözlerimle salona girdiğimde harelerim kapanmak üzereydi.

Ceketi koltuğa bıraktım, odamıza gitmek için arkamı döndüğüm anda tekli koltukta oturan karaltıyı görmemle ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı, olduğum yerde sıçradım.

Erezdi.

Bacaklarım anında tiremeye başladığında dengemi kaybettiğimi hissettim, arkamdaki koltuğa otururken bakışlarım Erez'de kaldı. Bana bakmıyordu, gözleri kıpkırmızıydı. Elinde bir sigara vardı, masanın üzerinde sönmüş yedi sigara daha vardı.

Burada olduğumu farkındaydı, suratıma bakmıyordu.

Sınava girmemişti, kafayı yiyecektim. Sınava nasıl girmezdi!

"Erez" dedim, sesim hem bitkin hem öfke doluydu. "Ne işin var burada! Nasıl sınava girmezsin? Ne oldu!" dedim hızlı hızlı konuşarak. Bana cevap vermek yerine sigarayı içine çektiğinde sinirle olduğum yerden hızla ayağa kalktım.

"Ne oldu dedim sana!" diye bağırdığımda bakışlarını yavaşça bana çevirdi. Kıpkırmızı gözleri, ifadesiz suratını gördüğümde sertçe yutkundum.

Ağlamış mıydı?

"Cevap ver..." dedim, yanaklarımdaki ıslaklığı hissettiğimde elimi tenimde gezdirdim. Sınava girmemişti, aylardır emek vermiştik. Sınava nasıl girmezdi?

Sigarasını titreyen elleriyle masaya söndürdü. "Erez!" diye bağırdım, sesim evin içinde yankılanırken boğazımdan inanılmaz bir ağrı hissettim.

Kaskatı suratıyla yavaşça bana baktı. Konuşmadıkça kafayı yiyordum, delirecektim.

Ayağa kalktı sakince, üzerime doğru gelmeye başladığında geri gitmememek için yumruklarımı sıktım. Tam önümde durduğunda "Erez..." diye mırıldandım tekrar.

Beni duymuyordu, görmüyordu. Sınavı...

Elini kaldırıp saçlarıma koyduğunda geri çekilmek istedim, sertçe tutamları tuttuğunda yüzüm buruşturdum.

"Bırak" dedim sertçe, bileğini tutup çekmeye çalıştığımda daha sıkı tuttu saçlarımı, dişlerimi sıktım. Ellerimi göğsüne koyup sertçe ittirirken "Bırak dedim!" diye tekrar bağırmıştım, boğazım acıyordu.

Bedeni geriye doğru savrulduğunda avuç içi saçlarım ile doluydu.

Saçlarım dökülmüştü.

Elindeki saçlara bakıyordu, ifadesi sarsıldı. "Kansersin sen" dediğinde dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Ellerim titriyordu, dizlerim titriyordu... "Gerçekten kansersin"

Bir süre sessizlik kapladı evi, benim ağlamam duyuluyordu yalnızca.

"Bana nasıl söylemezsin" dediğinde ellerimi yüzüme bastırdım, ağlamam şiddetlenirken elimi kaldırıp sertçe yüzüme geçirdim. İçimde biriken öfkeyle bağırdığımda sesim evin duvarlarında yankılandı.

Nefes nefese ellerimi saçlarıma geçirdim, beni izleyen adama döndüm.

"Sınavın" dedim ağlayarak. "Erez, nasıl girmezsin!"

Her şey bunun içindi, her şeyi tek başıma göğüslemek istemem bunun içindi. Mahvolmuştu şimdi.

Masaya sertçe tekme attığında olduğum yerde sıçradım. "Sınav sikimde değil!" diye bağırdığında saçlarımı aşağı doğru çekiştirdim. Kafayı yiyecektim.

"Sus!" dedim çığlık çığlığa. "Kes sesini, sus!"

"Bana neden söylemedin!" diye bağırdığında dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Avuçlarımdaki kumral tutamları ona doğru fırlattığımda, ağladığını şimdi fark ediyordum.

Benim aksime sessizce ağlıyordu.

"Bak!" dedim, avuç içimdeki saçlarımı ona doğru uzatırken. "Sınava çalışırken bunları mı görmek istiyordun!" diye bağırdım ağlayarak. "Senin için yaptım, hepsini senin için yaptım!" dediğimde sinirden titreyen göz bebekleriyle bana bakıyordu.

"Sınava  neden girmedin!" diye bağırdım boğazım yırtılırcasına.

"Sınavını da sikeyim, okulunu da! Umurumda değil duydun mu! Senden başka hiçbir şey umurumda olmazdı, olmayacak" dediğinde omuzlarım sarsılmaya başladı.

Ben onun için aylarca uğraşmıştım, o umurumda değil diyordu... Ben nasıl umurunda olabilirdim o zaman?

"Ekin!" diye bağırdığında ellerimi yüzüme bastırdım. Kulaklarım çınlıyordu, genzim yanıyordu. "Bağırma" dedim dişlerimin arasından. Elimi saçlarımda gezdirdiğimde hissettiğim boşluk dizlerimin titremesine sebep oldu.

Bileğimi tutup saçlarımdan ayırdığında geriye çekilmeye çalıştım.

"Dokunma" dedi titreyen sesiyle. "Bırak" saçlarımı kavramış avuçlarımı açmaya çalışıyordu. Parmaklarımı gevşettiğimde avuç içimde kalan saçlarımı yavaşça temizledi.

"Tamam, bağırmayacağım. Bırak saçlarını" dediğinde diğer elimi de ayırdım saçlarımdan, gözyaşlarımdan dolayı elimin içine yapışmış saç tutamlarını temizlemeye çalıştığında bakışlarımı yüzüne çevirdim.

Ağlamasına rağmen ifadesi buz gibiydi.

"Sınavın..." dedim tekrar titreyen sesimle. İfadesi anında kaskatı kesildi.

"Kes sesini" dedi, öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu. "Bir kere daha sınav deme"

İkimizde mantıklı düşünemiyorduk.

Elimi sertçe avuç içlerinden kurtardım. "Sınava girecektin" dedim öfkeyle. "Ben ölecek olsam bile, o sınava girecektin"

"Ölüm lafını ağzına almayacaksın" dedi öfkeyle. Boğazındaki damarlar ortaya çıkmıştı. Bir kaç adım geri giderek aramızdaki mesafeyi açtım.

"O zaman sana yeni bir bilgi vereyim" dedim, ağlamam durmuyordu. Hıçkırdım. "Yüzde yirmi yaşama ihtimalim, öleceğim ben" dediğimde kendime bile ilk defa dillendiriyordum.

Tüm gerçekleri göz ardı etmem sınav yüzündendi, şimdi korkudan zangır zangır titriyordum. Erez, beni bırakıp gider miydi?

"Ölmeyeceksin" dedi sertçe, sesinde hiç tereddüt yoktu.

"Öleceğim" dedim ellerimi iki yana açarak. "İstediğin kadar inkar et..." devam edemeden büyük adımlarla dibime gelip avuç içini dudaklarıma bastırdı.

"Sus" dedi dudakları titriyordu, gözyaşları çenesine doğru uzanıyordu. Ellerimle ellerini tutup daha çok bastırdım dudaklarım, ben susardım. Ben onun için susuyordum zaten, şimdi de susardım.

Alnını alnıma dayadı ve derin bir iç çekti. "Sus Ekin" dedi tekrar.

Konuşmadım.

Hayatını benimle hastane köşelerinde ağrıyla geçirecekti, sonunda ölecektim. Bir avuç toprağa muhtaç edecekti kendini.

Erez'in hayatını mahvediyordum.

Elini dudaklarıma sürterek çektiğinde derin bir nefes aldım. Hayatımızın dönüm noktasıydı. Ya paramparça olacaktık, yada kopmaya yakın yerden daha sıkı bağlanacaktık.

Ve bir süre sonra ben o ipi kökünden koparacaktım. Yada o düğümü yavaşça çözüp Erez'i özgür bırakacaktım.

Çünkü biliyordum o kopan kalın ip urgan olur, Erez'in boynuna bağlanırdı.

Ben olmasam üniversitesini okurdu rahatça, bir işi olurdu. Belki birileriyle tanışırdı, tekrar severdi ve beni unuturdu. Düşüncesi bile içimi titretirken, o soğuk toprağın altına girebilecek olmak beni ölesiye korkuttu.

"Gitmem lazım" dedi bedenini bedenimden ayırarak, titrediğimi hissettim. "Kafamı toparlayamıyorum, gitmem lazım"

Arkasını dönüp dış kapıya doğru ilerlediğinde bileğini tuttum hızla.

Beni bu evde tek başıma bırakırsa kafayı yerdim.

"Şimdi gitme" dedim ağlayarak. Tek başıma kalmaya hazır değildim, Erez şimdi gidemezdi.

"Kurban olayım bırak" dediğinde daha sıkı tuttum. "Ne olur..." dediğimde kıpkırmızı gözlerini yüzüme çevirdi. İfadesi daha çok sarsıldı.

Kendini birden arkasındaki koltuğa bıraktığında, titreyen dizlerime daha çok hakim olamadım. Yere çöktüm, bileğindeki elini bırakmadım. Kafamı dizlerine yasladım.

"Özür dilerim" dedim fısıltıyla. "Senin için yaptım"

Cevap vermedi. Sadece sessizce ağladı.

Ölmek istemiyordum. Ölümden korkmak bir yana, Erez'in suretini unutmak, hiç var olmamış olacağımı düşünmek beni mahvediyordu.

Ölsem, bir sonraki hayatımızda tekrar bulur muyduk birbirimizi? Ayak izi karışır mıydı ayak izlerime? Nefesimi tekrar duyar mıydı? Erez, beni hatırlar mıydın sahi tekrar?

Eğer ki Erez beni bırakırsa, savaşmak için bir nedenim de kalmazdı. Saçlarımı kesmek yerine bileklerimi keser kurtulurdum.

Ama eğer yanımda kalmak isterse sadece onun için savaşacaktım. Evet, git diyemeyecek kadar bencildim. Kendisine temiz bir hayat kurmasına izin vermeyecek kadar vurdumduymazdım. Ama son nefesime kadar savaşırdım, çünkü tek tutunağım oydu.

Belki diğerleride yanımda kalmak istemeyecekti. Yapayalnız, hastane odasında yatmak beni çok korkutuyordu.

Erez'in sessizce ağladığını duyuyordum, ama kafamı dizlerinden bir an olsun kaldıramadım. Kaç saat geçti bilmiyordum. Belki sadece 5 dakika, belki beş saat geçmişti. Zaman kavramını yitirmiştim.

Kapının açılma sesini duyduğumda irkildim, hemen ardından Devran'ın heyecanlı sesini duydum.

"Hocam!" diye bağırdı. "Biz geldik" Onlarla ocakbaşına gittğimiz günü anımsadım birden

"Siz anlatın bakalım, sınav yaklaşıyor. Planlarınız ne?" diye sorduğumda sanki masaya bomba bırakmışım gibi hepsi sessizliğe büründü.

Hasan "Bir planımız yok" dedi. "Lise mezunu olalım yeter"

"Hocam, kesin tıp hocam"

Dudaklarım ruhsuz bir şekilde kıvrıldı.

"Sen tıp kazan ben götümü satacağım canım kardeşim" dedi Hasan.

"Satmayan?" dedi Devran keyifle.

"Zevzeklik yapmayın. Ben çok acıktım ayrıca, Ekin yemek söyleyelim mi?" diye bağırdı Bera.

Daha sonra birden sesler kesildi. Kafamı bir an olsun dizinden ayıramadım. Bir küfür mırıldandığını duydum birinin, seslerini dahi ayırt edemedim.

Dizlerine yattığım beden kıpırdandığında korkuyla titredim. Sakince bileğini ellerimden kurtardı. Ayağa kalktığında dudaklarım büzdüm istemsizce, gidecekti.

"Kucağıma gel" dedi, sesi kısılmıştı.

Kollarımdan tutup beni kaldırdığında bacaklarımı hızla beline doladım. Beni sıkıca tutup yürümeye başladığında gözlerimi hafifçe araladım.

Kırık sehpayı ve saçlarımı gördüm yerde. Diğerlerinin yüzüne bakamadım. Beni odamıza getirdiğinde ilk gördüğüm yere devrilmiş gardırop, paramparça olmuş ayna ve parçalanmış kağıt parçalarıydı. Titrek bir nefes aldım.

Sırtımı yavaşça yatağa yaslayarak beni bıraktı, dudaklarını sol gözümün üzerine bastırdı, hemen sonra saçlarıma bastırdı. Derin bir nefes çekti içine

Saniyeler içinde kendini hızla geri çekip bana tekrar bakmadan odadan çıktığında bakışlarımı beyaz tavana çevirdim.

"Devran" dediğini duydum. "Yanına git"

Saniyeler içinde kapım tekrar açılıp kapandığında bir süre kimse konuşmadı. Daha sonra dış kapının kapanma sesini duyduğumda gözlerimi kapattım.

Gitmişti.

"Bebeğim" yatağın yanı çöktüğünde ıslak kirpiklerimi yavaşça araladım. Devran'ın gözleri dolu dolu olmuştu. "İyi misin?" dediğinde gözlerimi geri kapattım.

"Devran" dedim, sesim o kadar kısılmıştı ki, duyulmuyordu bile. "Saçlarımı keser misin?"

Senden sonra 23 şehir gezdim.
3 kilo aldım.
Saçlarımı 6 kez boyadım.
Dünya bilmem kaç dönümünü tamamladı.
Darbe oldu, ihtilal oldu.
Barış gelmedi, savaş bitmedi.
Seni özledim.
Gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım.
Belki yürürsün aynı sokakta.
Ayak izime denk düşer ayak izin.
Belki saçına değer nefesim.
Belki sen de bir gün beni özlersin diye,
Seni uzakta bıraktım.
Seni uğurladım, sana kavuştum, seni terk ettim.
Bilmem kaç kilometre yol gittim.
Evren kaydı.
Sen göğüs kafesimden milim kaymadın..
-Ezel Roz Manaz

Hastaneli bölümler bekliyor bizi, spoiler vermeyeceğim. Sadece isteklerinizi ciddiye alıp ona göre kararlar verdiğimi bilin.

Merak ettiğiniz bir soru varsa buraya yazabilirsiniz . Hepsine cevap vermeye çalışacağım. Spoi istemeyin ama...

İyi geceler hepinize

Continue Reading

You'll Also Like

DEVA By Khalesi

General Fiction

1.3M 146K 48
[TAMAMLANDI] Bela'nın devam kitabı.
4.2M 264K 65
Korel Demirel, karanlık bir adamdı. Ölümcül zekâsı onu son derece tehlikeli birisi yaparken, bencilliği ve acımasızlığı bunu körüklüyordu. Hayatında...
2.3K 107 11
On yıllık bir esaretten nasıl kurtulunur? Dikkat: Bu hikaye eser miktarda şiddet, kan, ölüm, tecavüz ve taciz sahneleri içerir. Eğer bu konu hakkında...
142 By sehunmelon

Mystery / Thriller

7.4K 719 15
Biri kız biri erkek iki yakın dost yaz tatilinde bir sahil kasabasına güzel bir tatil için gelmişti. Fakat kasabaya musallat olan ve her sene Temmuz...