disiplin

By simaayss

2.6M 190K 104K

Yeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını... More

TANITIM
1 - Yaralı Çehreler
2- Ocakbaşı
3- Sarhoş Bedenler
4- Sorgulanan Suretler
5- Sinir Harbi
7- Şeytan'ın Kuklası
8- İki Kalp Tek Ritim
9- Erez Hattı
10- Sabah Rutini
11- Kararsızlığın Pençelerinde
12- Teslim Olmak
13- Ev
14- Bira Krizi
15- Korku
16- Geriye Kalan İzler
17- Enkazın Altında
18- Kabustan Uyanmak
19- Cinnet
20- Şafağa Kadar
21- Sanrı
22- Limonlu Kek
23- Bu Gece
24- Buğu
25- Tekel
26- Umutlar ve Hayaller
27- Gece Yarısına Kadar
28- Veli Toplantısı
29- Sınırları Aşmak
30- Paramparça
31- Artçı Sarsıntı
32- Sonumuz
33- Umut ve Çaresizlik Arasında
34- Kutlama
35- Betül
36- İlk Çatlak
37- Yıkıntı
38- Kördüğüm
39- Akşam Yemeği
40- Sinirli Şirin
41- Gerçekler
42- Gecenin Işıltısı
43- Kıskançlık
44- Özlem Dolu Bedenler
45- Ayrılık
46- İzmir
47- Metro
48- Huzurun Kıyısında
49- Meyus
50- Köprüden Önceki Son Çıkış
Final
Özel Bölüm - Düğün
Özel Bölüm - Kedi Yuvası

6- Titreyen Dizler Ve Çarpışan Kalpler

62.6K 4.3K 1K
By simaayss


Kontrol etmeden atıyorum, bir yazım yanlışı varsa görmezden gelin. Öpüldünüz haydutlar🤍

Aracın içindeki sessizliği iki tarafta dakikalardır bozmuyordu. Aralarında sessizce verilmiş bir söz gibiydi. Erez hiç konuşmadan gerçekten dediği gibi evine doğru sürüyordu arabayı. Ekin ise konuşmak istiyordu, yüzüne bakmak istiyordu ama öyle yorgundu ki tek yapabildiği kafasını koltuğa yaslamak olmuştu. Tanıdık yollar gözlerinin önünden geçip giderken arabaya üflenen sıcak hava tüm vücudunu gevşetmişti, uyumamak için kendi kolunu sıkıyordu arada.

Ne zaman ağlasa veya üzülse uyumak isterdi, sorunlardan kaçmak için ne kadar doğru bir yol olduğu tartışılırdı ama ona iyi geliyordu. Bir de arabayı dolduran tanıdık koku ağlama isteğini körükler gibiydi. Saatlerce ağlamak sonra günlerce uyumak istiyordu Ekin. Böylece rahatlardı belki.

İki cinsiyettende hoşlanmasını hiçbir zaman saklama ihtiyacı duymamıştı. Bu huyuylada gurur duyardı, kendini ilk keşfettiğinde ve ilk hoşlandığı adam olan Turan ile beraberlik yaşadığında bunu gizleme ihtiyacı duymamış, biraz olsun istememişti. Ama şimdi bu şekilde kendisine geri dönebileceğini de düşünmemişti hiç.

Şehirler değişiyor, zihniyetler değişiyordu. Kendi memlektinde de onu yargılayacak onlarca insan vardı. Yargılanmak onun için korkutucu değildi bunu bizzat babası da yapmıştı. Korktuğu ölümdü.

Bu küçük kasabada her şey çabuk yayılırdı. Ve kasabanın okuluna atanan İzmirli Ekin öğretmenin erkeklere de ilgi duyduğu öğrenilince olabilecek şeyleri tahmin ediyordu. Sınıfı bile ondan nefret edecekti belki. Bunu düşünmek bile ense kökünden ayaklarına kadar bir sızının girmesine sebep olurken derin bir nefes aldı.

Üzerinde gölge yapan elaların varlığını hissedebiliyordu ama onunla göz göze gelebileceğini sanmıyordu. Kendi binasının önüne geldiklerinde araç durdu. O sessizlik saniyelerce yine bozulmadı.

İlk konuşan Ekin oldu. "Yarın okula gel, derslerden geri kalıyorsun" dedi. Uzun süre konuşmadığı için sesi çatallaşmıştı.

Erez "Sadece dersler için mi istiyorsun gelmemi?" dediğinde Ekin kafasını çevirip gözlerine baktı. Ona karşı hissettiği çekimi büyümeden bitirecekti, aksi takdirde hem kendi başını hem de Erez'in başını yakmayı göze alamazdı.

"Başka ne için isteyeceğim Erez?" dedi buz gibi bir sesle. Erez'in bakışları gözlerinde oyalanmaya devam etti, bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi. Ekin'in içi içini yiyordu, neden gelmediğini sormak istiyordu ama cesareti birden kırılmıştı.

"Okulda bir sıkıntı mı oldu?" diye soruduğunda Ekin gözlerini Erez'den çekip kapıyı açmak için bir hareket yaptı ama Erez çocuk kilidini devreye sokunca kapı açılmamıştı. Kaşları çatıldı.

"Bir sorun yok, aç kapıyı. Uzatma" dediğinde yan tarafından yükselen sıkıntılı sesi duydu ama yine de ona bakmadı. "Sen söylemezsen kendim öğreneceğim" dediğinde Ekin çatık kaşlarıyla hızla oturduğu yerden doğruldu ve Erez'in üzerine doğru eğildi. Erez ani yaptığı hareketle kıpırdayamazken Ekin bunu fırsat bilip kilite basarak kapıların açılmasını sağladı.

Geri çekilmeden gözlerini hemen suratının yanındaki güzel yüze baktı. Onun yüzüne bu kadar yakından bakmak midesinin kasılmasına yol açarken kıpırdamadan kendisine bakan adam son defa bakıp hızla geri çekildi.

"Öğrenirsen bana da haber ver, çünkü hiçbir şey olmadı" dedi ve boşluğundan yararlanıp hızla arabadan çıktı ve tekrar arkasına bakmadan apartmana girdi. Çünkü tekrar o güzel yüzüne bakarsa saatlerce ağlayabilirdi.

🖇

Bugün haftanın son günüydü. Müdür ile yaşadığı olayın üzerinden iki gün geçmişti o zamandan beri Adnan denilen adamla hiçbir diyaloğa girmemişti ve bu sessizliği fırtına öncesindeki durgun denizi anımsatıyordu Ekin'e

Ve Erez, son konuşmalarından beri okula düzenli olarak geliyordu. Bütün öğrenciler test çözerken Ekin'de yanında oturan kızım yapamadığı tüm soruları sessizce anlatmıştı. "Anladın mı Betül?" diye sordu fısıldayarak. Kız dikkatle test kitabına bakarken "Hocam bu kadar yazarı nasıl ezberleyeceğim ya?" dedi isyankar bir sesle.

Betül hukuk veya tıp kazanmak zorundaydı, aksi takdirde ailesi kızlarını başka bir şehre okumaya göndermezlerdi. Seçtiği bölümden dolayı hukuğa daha yakındı ve kesinlikle edebiyatı çok iyi çözmesi gerekiyordu. Eğer kazanamazsa ailesi kızlarına tekrar bir şans vermek yerine bir kısmet arayışına çıkacaklarını bildiği için Betül geceleri uyumuyordu bile, sadece çalışıyordu. Bu yüzden gözlerinin içi kırmızı, altları mosmordu. Ekin iç çekerek baktı genç kıza.

"Yaptığımız kodlamalar vardı ya" dediğinde Betül kafasını sallayarak onayladı. "Kendince yazarları kodlayabilirsin, aklında kalması çok daha kolay olur" dediğinde Betül'ün suratı hala asıktı ama yine de kafasını salladı.

Test kitabını alıp sırasına doğru gittiği sırada üzerine düşen gölge ile kafasını çevirip yeni gelen öğrenciye baktı.

Erez Çakırca.

"Sorum var" dedi tekdüze bir sesle. İkisi neredeyse hiç konuşmamışlardı bir daha, Ekin özellikle kendini uzak tutuyordu. Kaşları havaya kalkarken boşta sallanan ellerine baktı. "Kitabın nerede? Ezberden mi soracaksın yoksa soruları?" dediğinde Erez bir kaç saniye gözlerini kırpıştırıp "Doğru lan" diye mırıldandı ve hızla sırasına doğru ilerlediğinde Ekin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Sevimli sevimli hareketler yapıyordu şerefsiz.

Devran "Birader, senin kafan nerede?" diye sordu fısıldayarak. Erez sinirle arkadaşına dönerken kendine münhasır bir cevap vererek sinirle "Aç götüne bak belki oradadır" dedi.

Devran karşılaştığı öfkeli cevap ile affalarken "Aaa manyak" diye mırıldandı. Erez kafasını iki yana sallarken Ekin'in yanına ulaşıp yanındaki sandalyeye oturdu ve hiç çözülmemiş kitabı masaya bıraktı.

Bomboş sayfaya bakarken kaşları çatıldı.

"Erez, hiçbirini çözmemişsin" dedi Ekin dikkatle test kitabına bakarken.

"Çözemedim, sana getirdim işte" dedi Erez.

"Çözmeye çalıştın yani?"

"Evet" dediğinde Ekin kalem izi bile olmayan kitaba bakarken gözlerini devirdi. "Hangi konu peki?" dediğinde Erez göz ucuyla kitaba bakmak istedi ama Ekin ince parmaklarını kitaba koyarak görmesine izin vermedi.

Erez bir kaç saniye durup "Tamam, çözmedim" dediğinde Ekin elini kitaptan çekip arkasına yaslandı.

"Yerine  geç o zaman" dedi, dili başka bir şey kalbi başka bir şey söylüyordu. Söylemiyordu hatta haykırıyordu ama Ekin tüm o çığlıkları kesip atmıştı. Atmaya çalışıyordu.

Yanında bir kıpırdanma olmadığında ona bakan ela harelere çevirdi bakışlarını. Erez "Neden beni görmezden geliyorsun günlerdir?" dediğinde Ekin'in kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Derste bile yüzüme bakmıyorsun" dediğinde Ekin aralarındaki bu mesafenin ne zaman kaybolup gittiğini anlamaya çalışıyordu. Haftalar önce Erezle bu yakınlığı kurması imkansız gibiydi, şimdi soru sorma bahanesiyle onunla konuşmaya çalışıyordu.

Göz ucuyla test çözen sınıfı kontrol etti. Bakışlarını yanındaki adama bir defa daha değdirmeden masaya bakmaya devam etti.

"Saçmalıyorsun Erez" dedi sabit tutmaya çalıştığı sesiyle.

"Ekin" karşısındaki adamın ismini söylemesi kalbini tekletirken dudaklarının içini dişledi. "Sen bana bakmayınca benim seni dövesim geliyor, biliyor musun?"

Ekin'in gözleri şaşkınlıkla büyürken bakışlarını ona öfkeyle bakan adama çevirdi. "O ne demek şimdi?" dediğinde Erez sıkılı dişleriyle açık kahvelere bakmaya devam etti.

"Gözlerini niye kaçırıyorsun?" dedi sorduğu soruyu duymamazlıktan gelerek. "Gözlerimi kaçırdığım falan yok" dedi bu sefer, inatla yüzüne bakıyordu şimdi de.

"Ayrıca neden böyle bir şey yapayım? Sen bir kendine gel istersen" dedi Ekin sinirli çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Şimdiye kadar onunla tek kelime konuşmayan Erez kaybolmuş, tam Ekin vazgeçmeye çalıştığında yerine başka bir Erez gelmiş gibiydi. Onun bu ısrarcı ve agresif yanını yeni görüyordu.

"Ben kendimdeyim ama sen o gün okulda her ne olduysa kendinde değilsin" dediğinde Ekin sıkıntıyla nefesini üfleyip tekrar sınıfa baktı. Onlarla ilgilenen olmadığını görünce yanındaki adama geri döndü. "Erez, anlatmak isteseydim anlatırdım değil mi?"

"Bir şey oldu yani hocam?" dediğinde Ekin bakışlarını kaçırdı. "Önemli değildi"

Erez güler gibi bir ses çıkarırken bir elini masaya yaslayıp ondan köşe bucak kaçan adama biraz daha yaklaştı. "Arabamı tekmeleyerek yamulttun ve önemli değildi mi diyorsun? Önemli bir şey olsaydı ne yapacaktın? C4 yerleştirip patlatacak mıydın beni?" dediğinde Ekin istemeden sırıttı. Erez'in kaşları daha çok çatılırken "Bir de gülüyorsun.." dedi isyan eder gibi. Ama normalde sürekli güleç olan adamdan günler sonra ilk defa tebessüm emaresi yakalaması nedensizce rahatlamasına sebep oldu.

O sırada kapı çaldığında Ekin elini karşısındaki adamın göğsüne bastırıp hızla kendinden uzaklaştırdı ve sınıftaki herkesin bakışları kapıya doğru döndü. İçeri giren nöbetçi öğrenciyle oturduğu yerde hızla toparlanırken boğazını temizledi.

"Ne oldu Bervan?" diye sordu Ekin. Karşısındaki çocuk boğazdan gelen bir aksaan ile  "Ekin hocam, Müdür bey sizi çağırıyor" dediğinde Ekin anında kaskatı kesildi ve istemsizce dizlerini tiretmeye başladı. Bugünün geleceğini biliyordu.

Devran "Hocam yemin ederim biz bir şey yapmadık" dediğinde sınıfın geri kalanı da hızla kafasını sallayarak onayladı.

"Ekin hocam sizden habersiz bir şey yaptıysam beni burda ters düz edip si.."

"Tamam Bera, anladım gayet net" dedi küfür etmek üzere olan oğlanı hızla sustururken. Erez'in bakışları yüzüne dönerken "Niye çağırıyor bu götten bacak seni o zaman?" dediğinde normalde dediklerine gülerdi ama o kadar streslenmişti ki dizlerini daha çok titretmekten başka bir şey yapmadı. Durmadan yere vuran topuğu sınıfın içinde yankılanıyordu.

Erez, avuç içini dizine bastırıp sıkıca tutarken titremesini durdurmaya çalıştı.

"Ekin" dedi fısıldayarak, sınıfın duymaması için. "Ne oluyor?" dediğinde genç adam sertçe yutkunup sakinleşmeye çalıştı ve kendini gülümsemeye zorladı. Masanın altından dizini tutan elin görünmeyeceğini bilsede hızla oturduğu yerden kalktı, Erez'in eli boşluğa düştü.

"Siz testinizi çözmeye devam edin, ben geliyorum az sonra" dedikten sonra bakışları ön sırada oturam kıza kaydı. "Betül, sen sorumlusun"

"Merak etmeyin hocam" dediğinde kendisine bakan sınıfına gülümseyip nöbetçi öğrencinin arkasından sınıfı terk etti.

Sırtında gezinen bir çift ela gözü arkasında bırakırken müdürün odasına doğru ilerledi.

🖇

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 215K 66
05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz ama yanlış asla
1.5M 87.3K 56
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
DEVA By Khalesi

General Fiction

1.3M 146K 48
[TAMAMLANDI] Bela'nın devam kitabı.