Alev | Kara Bela

By hepbiyazar25

1.4M 59.1K 10.3K

Hikaye yetişkin okurlar içindir, yaş sınırlaması en az 18'dir!! Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür gerçek hayatl... More

iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
final

bir

116K 2.4K 337
By hepbiyazar25


Başlangıç ve yazım tarihi : 14.01.2022

Aslında bu yoktu, öyle bir içimden geldi gerçekten😁😁

Kafamın içi bayram yeri. Michele almış eline sazı, o söylüyor ben yazıyorum.. durmak bilmiyoruz, yetişemiyorum😆

Hadi bölüme geçin, keyifli okumalar gece kuşları 💫💫

Duvardaki saate son kez baktığımda benim çıkmama beş dakika kalmıştı. Aynanın karşısına geçip üstüme başıma baktım. Saçım makyajım her şey yerinde ve dozundaydı. Boynumun boş kaldığını düşünerek masanın üstünde ki kolyeyi alıp boynuma taktım. Son defa maskemi düzeltip ellerimle saçlarımı kabarttım ve kapıya ilerledim. Kendimden emin adımlarımla çok güzel olduğumun farkındaydım. Bu güzelliği buralarda harcamak istemezdim elbette. Yaşadığım hayatı ben seçmediğim gibi çekip gidemiyordum da. Meslek bana annemden kalmıştı. 18 yaşına girer girmez kendisi emekli olup yerine beni geçirmişti. Ben kız çocuğu olarak doğduğum için şanssızdım sadece. Eğer erkek olsaydım, dansöz olarak değil, mekana müşteri çeken o orospu çocuklarından olacaktım..

Annem yıllardır kulübün çalışanı olduğundan artık buraya aitti. Başka yerde çalışamaz, başkasına para kazandıramazdı. Ben yerine geçecek yaşa geldiğimde ise başka meslek yapma şansım yoktu. Bırak mesleği, okuma şansım bile olmamıştı. Normalde annemle geceleri buraya uğramazdım ama lise bittikten sonra işi öğrenmek için her gece gelmeye başlamıştım. İtiraz etme şansım yoktu. Ben de annem gibi buraya aittim. Sonunda yaşım dolduğunda annemin yerini aldım. İşi galiba gereğinden fazla öğrenmiştim...

Annemin yaşından dolayı çöken bedeninden sonra ben bomba gibi düşmüştüm gece hayatına. Şehrin gazinolar sokağında beni izlemek için kuyruklar oluşuyor, diğer mekan sahipleri bu durum karşısında kafayı yiyordu. Birkaç kere Zafer abiyle aralarında silahlı çatışma bile olmuştu. Gizliden bana milyarlar teklif edenlerin yüzlerine bakmamıştım. Çünkü böyle bir şansım olmazdı. Beni yaşatmazlardı. Zaten bir başımaydım bu hayatta. Kafa kaldırmaya kalksam, ne yanımda ne arkamda duran kimse olmazdı.

Annem şimdi şehrin ücra köyünde tek başına bir hayat kurmuştu. Ayda bir ziyarete gidip para bırakıyordum. İkili ilişkimiz yoktu, zamanında onun bana yaptığını ben ona yapıyordum. Yaşaması için çalışıyor ve kazanıyordum. İşler tersine dönmüştü.

Dört yıldır bu gazino için çalışıyordum. Fiziğim oturmuş, figürlerim bedenimle bir olmuştu. Uyum içinde salınırdım sahnede. Kostümlerim dikilirken başında bekler, eklenip eklenmeyecek ne varsa karışırdım. Madem bu işten para kazanıyordum, hakkını vermem gerekirdi. Gazinonun üst katında bir artı bir evde tek başıma, karın tokluğuna yaşayıp kazanmak denirse kazanıyordum. Kalan üç beş kuruşu da annem için saklıyordum. Hayatım bundan ibaretti.

Müzik duyulduğunda alkış kıyamet bastırmıştı sesini. Çoluğundan çocuğundan karısından kısıp, gelip burada para yiyen piç kurularına söverek çıktım karşılarına. Selam vererek başladım oynamaya. Her zamanki gibi maskem vardı. Beni henüz mekanın sahibinden başka kimse görmemişti. Normal bir hayatım olur diye kendimi gizleyerek koruduğumu düşünüyordum. Hala bir hayatım olabileceğine inanıyordum. İşin kötüsü ben yaşlanınca yerime geçecek kimse de yoktu. Annem gibi adamın birinden çocuk peydahlamadığım için bu sofraya biri düşene kadar buradan inemeyeceğimi biliyordum. Babamın kim olduğunu ikimiz de bilmiyorduk evet. Gerçi iyi olan buydu, buraya gelen birinin babam diye karşıma çıkması isteyeceğim son şey bile değildi.

Aç köpekler gibi hayranlıkla izledikleri dansın sonuna yaklaştığımda ayağa kalkıp alkışlayanlarla doluydu mekan. Eğilip selam verdim, para takmak isteyen oluyordu elbet ama asla izin vermiyordum. Para takma bahanesiyle iğrenç parmaklarını tenime dokundurmalarına müsade etmiyordum, aç kalsam da etmezdim. Gülümseyerek indim sahneden, terleyen saçlarımı kenarı toplarken birden bire yolumu kesen adamla durmak zorunda kaldım. Bu üçüncü olmuştu, bu geceyle birlikte üçüncü defa yolumu kesiyordu.

'Çekil yolumdan..'

'Nazlanma işte, neyse parası veririz..'

'Siktir git belanı benden bulma..'

Geçmeye çalıştım tekrar yolumu kesti. Bu tarz ısrarlar beni her zaman korkutmuştu. Zorla bir şey yapma ihtimali korkusu uyuşturucu gibi kanıma karışıp beni titretmişti. Ben hızlı nefesler alıp verirken bir adım yaklaştı.

'Eğer vazgeçeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Ben istediğimi alırım.. Bu gece de kaç bakalım, ya da kaçabildiğin yere kadar kaç. Seni sonunda yakalayacağım..'

Pis pis sırıtırken gözümün önünde avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.

'ZAFER ABİİİİ!!'

Hala gülüyordu umrunda olmadığını göstermek istercesine. Sesim yankı yaptığı için koridorun sonunda ki odadan kolayca duyulmuştu. Zafer abi koşarak yanımıza geldiğinde adamın kolunu tuttu.

'Noluyor lan burda?'

'Çek müşterini önümden. Buranın eğlence mekanı olduğunu, karı pazarlamadığını anlat. Önümü kesip durmasın!'

'Burayı keranemi sandın lan!' diyerek vurmaya başlayınca ben aradan sıyrılıp giyinme odasına koştum. Güvenlik ve diğer çalışanlarla birlikte adamı iyice benzettiler. Hızlıca üstümü değişip eve çıktım. Ilık suyun altında göz yaşlarım sele dönerken bu işten de karşıma çıkardıklarından da bıkmıştım. Bir yolunu bulmam lazımdı. Bir kaçış yolu bulmam lazımdı. Zarar geleceğini bile bile bu hayata devam edemezdim. Sonumu annem gibi yazamadım. Bu çöplükte bir evladın daha solup gitmesine müsaade edemezdim. Yorgunca girdim yatağa. Ağlamam bitmemişti ama bedenim bitap düşmüştü. Yastığım ıslanırken daldım uykuya, sabah ola hayır ola..

Kapımın yumruklanması beni uykumdan uyandırırken yerimden fırlayıp etrafıma bakındım. Evdeydim, yatağımdaydım ve kapı kırılacak gibi çalıyordu. Kalkıp delikten baktığımda dün gece yolumu kesip dayak yiyen adam karşımdaydı. Ne yapacağımı şaşırdım. Burada olduğumu nereden bulmuştu? Biraz daha zorlarsa zaten eski olan kapı kırılacaktı. Hızlıca odama dönüp üstümde ki pijamalardan kurtuldum. Giyinip çantamı aldım ve adam kapıya omuz atmaya başladığında ikinci kattaki evimin balkona koştum. Yangın merdiveni ilk defa işe yaramıştı. Hızlıca inip caddede koşmaya başladım. Sabah erken olduğu için henüz kimseler yoktu. Elimden geldiğince hızlı koşarken ara sokaklara, bilmediğim yollara sapıp durdum. Ahşap kapılı bahçeli evlerin önünden geçerken benim adım seslerimin dışında başka ayak sesleri duymaya başladım. Kalbim boğazıma tırmanmıştı. Arkamı döndüğüm gibi bana doğru koşan adamı gördüm. Fazla şansım kalmamıştı. Yolun sonuna gelmiştim, ya beni yakalayacaktı ya da ben buhar olup uçacaktım.

Köşeyi döndüğüm gibi karşıma çıkan tahta kapıyı aralayıp içeri girdim. Sırtımı yasladım ve olacakları bekledim. Beni görmüş olabilirdi.. Eliyle koymuş gibi bulabilirdi. Sadece bekledim. Kocaman bahçenin içinde ki iki katlı evin kapısı açılınca arada kaldığımın farkındaydım. Adım sesleri kapının dışında, yabancı bir kadın karşımda ben ise çaresizce ortada kalmıştım.

'İş için mi geliverdin?'

Nefes nefese kadının gözlerine bakarken suskundum, adım sesleri kapının önüne kadar geldi.

'Hı hı..' dedim ne cevap alacağımı bilmeden.

'İyi içeri geliver hadi..' dedi ve ben ne işi olduğunu bilmeden koşarak kadının peşinden eve girdim. Kapıyı kapattığım gibi bahçe kapısı açıldı. Delikten baktım, etrafa bakındı, bakındı ve eve doğru yürümeye başladı.. Hay senin ısrarını sikeyim! Kapıyı çalsa ne diyecektim? Kalbim patlayacakmış gibi hızlı atarken dizlerim titremeye başlamıştı. Adam etrafına bakına bakına yaklaştı, o sırada gıcırdayan merdivenden duyulan ayak sesleri arkamda bitti. Dönüp baktığımda ellili yaşlarda evin hanımı olduğunu bağıran bir kadın karşımdaydı. Baştan ayağa süzdü beni. Anladı sanki birinden kaçtığımı. Gerçi o kadar belli ediyordum ki.

'Kimden kaçıveriyon gündüz vakti?'

'Çalacak kapıyı, yok deseniz?'

'Bi teklif yapıvercem sana, kabul ederim dersen yok deyiveririm.'

'Kabul, ne işiyse kabul, yeter ki gönderin kapıdakini..'

Olumlu manada başını sallayıp şalını düzelttikten sonra bekledi. Neyi beklediğini soracakken kapı tıklandı. Elbette bunu beklemişti. Ama beklediğini belli etmemek için hemen açmadı, kapı tekrar tıklanınca araladı yavaşça..

'Buyur..'

'Hayırlı sabahlar hanımım. Kız kardeşim buraya girdi galiba? Buradaysa gelsin, bir şey demeyeceğim bu seferlik..'

'Yok burda biri efendi, yalınış geldin zaar?'

'Buraya girdiğini gördüm sanki..'

'Yok dedim ya, yabancı birini koruyacak değilim. yan tarafta bir cayırtı kopuverdi oraya bak sen oraya..'

'Eyvallah abla..'

Kadın kapıyı kapatıp bana baktığında elimi kalbime koyup rahat bir nefes aldım. Dikildi karşıma, pek taşaklı bir kadındı bakışlarından anladım.

'Tanımıyorum herifi, kardeşim diyor birde. Sabah sabah bütün kasabayı koşturdu bana yolunu siktiğim..'

'Ağzında pek bozukmuş hele.. güzelim kızsın doğru konuş bakem..'

'Afedersiniz hanım teyze.. asabım neyim varsa bozuldu.'

'İyi iyi neyse. Gel oturuver karşıma yapalım pazarlığımızı..'

Tamam dercesine gittim peşinden, mutfağa girdi, oturdu sandalyeye. Karşısına geçtiğimde kuş gibi çırpınan kalbimin sakinleşmesini bekledim. Kapıyı açan kız sıcak bir çay getirdi. Sonra işittiklerim, aklıma hayalime sığdıracağım kadar bile değildi.

Hare gelene kadar tadımlık, kısa bir hikaye paylaşmak istedim.. İkinci bölüm yarın akşam gelecek❤️

Vote ve yorum bırakmayı unutmayın!

Görüşmek üzere

Aslı 🎵

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 784 19
"Ben seni senden bile koruyacağım Yüsra. Sana zarar vermek isteyen kişi baban dahi olsa karşısında tüm gücümle duracağım. Kabuslarını rüyalara dönüşt...
13.7K 716 24
Elise, Çıplak omuzlarına tutkularını saran Günâhkar Kadın! Doyumsuz ruhuna feda edeceği insanları, kibri ve açgözlüğününe kurban edecek... Arsız bede...
443K 35.1K 41
Deli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. E...
52.2K 3.8K 78
Bir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının...