Eva; Gelecek Umuttur

By GlsmOzdmr

593K 34.1K 3.6K

29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm -Final-
Veda Konuşması
Eva Severlere Yeni Hikaye

12. Bölüm

9K 699 63
By GlsmOzdmr

Athan:

Ayakkabımı giyip arkamda bekleyen imama döndüm. Gülerek beni izliyordu. Başımla selam verdim.

''Daha sık gel. Senin gibi gençlere ihtiyacımız var.'' Derken ellerini önünde birleştirdi.

''Vakit buldukça geliyorum ama biliyorsunuz zor bir meslek tercih ettim.'' Dedim. Anlayışla güldü.

''Namazlarını aksatmıyorsan sorun yok.''

''Allah'a şükür onun için her daim vaktim var.'' Telefonum cümlemin bitmesini beklermiş gibi cümlem biter bitmez çaldı.

''Allah'a emanet ol.'' İmam gülerek selam verip içeri geri girdi. Ben cebimde çalan telefonu bulup çıkardım. William ismini görünce yeşil simgeyi kaydırdım.

''William?''

''Athan! Seninki uyandı.'' Derken nefes nefeseydi. Elimdeki kaskı kolumun altına aldım. Motoruma doğru ilerlemeye başladım.

''Benim ki?'' diye sordum. Çünkü dediğinden hiçbir şey anlamamıştım. Benim uyuyan neyim vardı uyanmıştı?

''Şu kız, Ashle miydi adı... Neyse işte uyandı.'' Tam motorun önünde durdum, ne diyeceğimi bilemedim.

''Nasıl?'' dedim bir süre sessizlikten sonra.

''Kız mimarmış, keşke bunu söyleseydin. Ona göre hazırlık yapardık.''

''Kapat William.'' William'ın cümlesini tamamlamasını beklemeden telefonu kapatıp kaskımı taktım. Hızla motora atlayıp çalıştırdım. Ashle kötü durumda olmalıydı. Kendim böyle bir durumda olsaydım... Allah böyle bir duruma getirmesin. Trafikteki araçların arasından hızla geçerken kırmızı ışığa yakalandım. Kaldırıma en yakın konumda son anda durabildim. İnsanlar karşıdan karşıya geçerken onları izledim. Bakışlarım onları takip ederken küçük bir çiçekçiye takıldı.

Ashle'yi biraz mutlu edebilirdi. Düşünmeden motordan indim. Kaskı çıkarıp çiçekçiye daldım. Çalışanlar şaşkınlıkla bana döndüklerinde biraz fazla sert daldığımı fark ettim.

''Merhaba...'' dediğimde o şaşkınlık biraz dağıldı. ''Çiçek alacaktım.'' Hayatımda en anlamsız cümleyi kurmuştum. Bir çiçekçiye girmiştim.

''Hangi çiçekten?'' dedi nazikçe kadın.

''Bilmiyorum.'' Şaşırma sırası bendeydi. Kadına baktım. Yüzümde şaşkın bir ifade olduğuna emindim. Hiç düşünmemiştim ne çiçeği alacağımı. Hastaya ne götürülürdü onu da bilmiyordum.

''Sevgiliniz fazla güzel olmalı, bayım.'' Kadın samimice göz kırptı. Tonton bir teyzeydi.

''Neden?'' boş bulunup sordum. Sevgilim yoktu. Yanlışı düzeltmek için ağzımı açtım ama kadın soruma cevap verdi.

''Aklınızı başınızdan almış.'' Dedi.

''Hayır, hayır. Sevgilim değil. Ameliyattan yeni çıkmış bir arkadaşıma çiçek almak istiyorum. Mutlu edecek bir şey olsun.'' Etrafıma bakındım. Ne alabilirdim. Gösterişli bir şeyler olmalıydı.

''Gül. Gül herkesi mutlu eder.'' Dedi, arkasını dönüp kırmızı güllere ilerledi.

''Fazla romantik değil mi?''

''Bunlar çiçek anlamı veren kişi yükler.'' Kadın güllerden bir demet çıkardı. Ben o canlı insanın dikkatini çeken güllere baktım. O an aklıma geldi.

''Fiyatını öğrenebilir miyim?''

''Kaç tane istiyorsunuz?'' soruma soruyla karşılık derin bir nefes aldım. Şuan hala öğrenciyim diyemezdim. Ay başına az kalmıştı ama para da bitmişti. Uzmanlığımı hızlı almalıydım. Maaşı iyi bir yer de işe girmeliydim.

''Tek bir tane.'' Dedim. Cebimden on dolar çıkarıp masaya bıraktım. Gülü aldıktan sonra gülerek çıktım. Bir kıza gül alacaksın deselerdi inanmazdım. Şimdi elimde gül tutuyordum. Kırmızı tek bir tane. Gülerek motoruma ilerlerken kaskımı taktım. Bu sefer durmadan hastaneye sürdüm.

-

''Suratıma telefonu kapatmak nedir!'' William sorgularcasına konuşunca giydiğim tişörtün uclarını düzeltip ona döndüm.

''Özür dilerim, elim çarptı sevgilim.'' Dedim alayla. Suratındaki değişim ifadesiyle güldüm.

''Biliyordum! Biliyordum! Kızlardan uzak durmanın sebebini biliyordum! Dinini bahane edip duruyordu sen...'' William saçmalamaya başlayınca dolabımdaki en kalın kitabı fırlattım. Son an da kenara çekilerek kurtuldu.

''Seviyeli konuşmaya çalış. Saçmalıyorsun, 13-25 yaş arası ergen değilim. 29 yaşındayım William her nefes alan karşı cinsin peşine takılmamı bekleme.'' Dedim. Sesim oldukça sertti. Bu konuyu anlamamak için elinden geleni yapıyordu.

''Sen ne saçmalıyorsun? Seni ilkokuldan itibaren tanıyorum. Lise yıllarında bile daha aktifdin. Onu geçtim ilk üniversite yılların? Dövme yaptırırken bile dövmeci kız bulmak için tüm Sidney'i dolaşmıştık!'' inanmayan sesiyle ona döndüm.

''Kaçıyla yattım? Kaçıyla çıktım? Kaçıyla görüştüm? Kaçının adını biliyorum?'' dedim. William ellerine baktı. Hesap yapmaya çalışıyor gibiydi. Hoşnutsuz bir suratla bana çevirdi bakışlarını.

''0.'' Dedi. Bu rakam benden çok onu mutsuz etmişti. ''Hiç olmazsa şans veriyordun. Yarım saat de olsa konuşuyordun! Şimdi? Manastıra kapanmış keşişler gibisin.''

''Elhamdülillah Müslümanım, o salaklığı yapamam.'' Dedim. Kitabımı elimle işaret ettim. William yerden alıp bana uzattı. Kitabı dolaba koymak için dolabıma döndüm.

''Zaten ne yapıyorsan Müslümansın diye yapıyorsun. İnan en sonunda ben de deneyeceğim bu dini.'' Derken William'ın suratını görmüyordum. Samimi olup olmadığını anlayamadım. İslam çocuk oyuncağı değildi. Zorlama yoktu ama İslam'ı seçtikten sonra sana yüklenen sorumluluklar vardı.

''Önce karşı cinsten uzak kalmayı başar.'' Dedim. Ona döndüm. Ayakkabılarımı bağlamak için dizlerimin üzerine çöktüm.

''Neden? Karşı cinsin ne günahı var? Arkadaş başkası üzerinden niye başlıyorum.'' Diye mızmızlandı.

''Başkası üzerinden değil kendi üzerinden başlıyorsun. Buna Arap'lar nefs diyor, kendinde iradi hareket, his ve hayat kuvvetini bileceksin ve bunu kontrol edeceksin. '' Sağ ayağımı bağlayınca diğerine geçtim.

''Arapça mı öğreniyorsun?''

''Olaya kendini ver William!'' diye homurdandım. Bu adam akıllanmazdı. Sol ayağımı bağlayınca ayağa kalktım. Beyaz önlüğümü alıp giydim. Yere düşen gülle kolumun biri hava da kaldı. William görmemeliydi. Hızla kolumu geçirip gülü almak için eğildiğimde gül benden önce yerden alındı.

''Oooooo!'' bağırırken hafif hırpalanmış gülü inceliyordu. ''Çok iyi oyuncusun.''

''Oyun oynamıyorum, sadece bir hasta için.'' Dedim. Gülü almak için uzandım. O gülü geri çekti.

''Bu hasta sarışın, orta boylu, güzel fizikli, güzel bir kız mı?'' diye imalı şekilde gülünce dişlerimi sıktım. Yaptığı iğrençti, her kadını böyle süzmesi sapıklığa giriyordu artık. Kendimize çeki düzen vermiyorduk ama kadınları suçlamayı biliyorduk.

''O hastanın adı Ashle ve dediğin görünüşte birini tanımıyorum. İnsanların dış görünüşünü değil adını öğrenmeyi tercih edenlerdenim.'' Derken kaşlarımı çattım. William sinirlendiğimi anlamıştı. Şakayı bırakıp gülü bana uzattı.

''Tamam, tamam kızma. Biraz şaşırdım ve şaka yapmak istedim.'' Derken samimiydi. Uzatmadım, elindeki gülü almak için uzandım. Tam gülü alacakken kapı açıldı. İçeri Lou girdi.

''Richie sizi arıyor çok kızgı...'' Lou cümlesinin devamını getiremedi. Durup bize şaşkınca bakıyordu. ''Pekala, ben bu anı görmedim siz... Richie sizi öldürmeden gidin hocanızı bulun.'' Dedi. Hızla odadan çıktı.

''Siktir!'' William kapıya bakıyordu. Gülmeme engel olamadım. Lou'nun suratındaki o ifadeyi biliyordum. Şaka yaptığını da biliyordum. ''Yanlış anladı! Lou...'' William koşmak için hamle yaptı ama aklına bir şey gelmiş gibi durdu. ''Richie! Geç kaldık öldürecek. Tüm gece nöbetlerini bize yazacak. Koş Athan.''

''Ben izin aldım, işim var.''

''Koca bir siktir daha.'' William beni beklemeden soyunma odasından koşarak çıkıp gitti. Richie bir gün onu uzmanlık programından atacaktı. Başarılı bir cerrah adayı olmasaydı çoktan atmıştı.

Ben elimdeki güle bakıp derin bir nefes aldım. Ashle'yi o halde görmek istediğimden emin değildim. Onu hep ayakta, neşeli, umudunu kaybetmeyen bir kız olarak görmüştüm. Şimdi bitkin haliyle görmek bana nasıl gelirdi bilmiyordum. Bu durumda olması benim suçum değildi. Suçlu hissetmemeliydim. Duruşumu dikleştirdim. Gülü verecek, iyileşmesi için birkaç iyi dileklerimi söyleyecektim. Bunu –gül dışında- her hastama yapıyordum. Kendilerini iyi hissetmeleri lazımdı.

Düşünmeden soyunma odasından çıktım. Hiç bir yere takılmadan gitmeliydim. Cesaretimi toplamışken bu işi bitirmeliydim. Koridorlardan hızla geçerken hemşire ve doktorların bana baktığını hissediyordum. Hatta kadın hastaların bile. Yanından geçtiğim bir hemşirenin derin bir nefes aldığını, doktorun iç çektiğini duydum. Neye yaptıklarını anlamıyordum. Onlarda mı çiçek istiyordu? Tek çiçeğim olmasaydı onlara da verirdim.

''O neden benim doktorum değil?'' duyduğum sesle durup arkamı döndüm. Bana mı söylüyordu. Tekerlekli sandalyedeki kıza baktım. Hayran gözlerle bana bakıyordu. Hayran olunacak biri değildim. Gülümsedim ve önüme döndüm. ''Güldü, bana güldü!'' arkamdan tekrar ses duydum ama bu sefer dönmedim. Yoluma devam ettim.

Koridorları geçerken bakan insanlar artık rahatsız ediyordu. En sonunda Ashle'nin odasının önüne gelince rahatlamış şekilde nefesimi bıraktım. Bu kapının önüne geldiğimde rahatlayacağım aklıma gelmezdi. Derin bir nefes alıp kapıyı tıkladım. İçeriden ses gelene kadar orada öylece dikeldim. Uzun bir süre ses gelmedi. Tekrar tıkladım.

''Gel!'' bu sefer ses gelmişti. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. İnce koridoru geçtiğimde çarşafı başına kadar çekmiş Ashle duruyordu. ''Kimseyi görmek istemiyorum.''

''Doktoruna böyle söyleyemezsin.'' Dedim. Çarşafı sağlam eliyle hızla çekti. Beni beklemediği belliydi. Güldüm. Bitkin haliyle dahi bakımlı gözüküyordu. Sarı saçlarını geriye attı.

''Ah... Keşke haber verseydin gelmeden önce.'' Dedi. Telaşla etrafına bakındı.

''Genelde doktorlar gelecekleri zamanları haber vermezler.'' Gülerek söylediğimde durup bana baktı. Bakışları yüzümden elimde tuttuğum güle indi. ''Bu sana.'' Elimdeki gülü ona uzattım. Bir süre şaşkınca güle baktı. Kendini toparlayıp gülü aldığında suratına sırıtış yerleşti. Sandalye çekip yatağın yanına oturdum. ''İyi olduğunu gördüm.''

''Teşekkür ederim.'' Dedi. Elindeki güle bakıyordu. Kız çocuğuna şeker verilince suratında oluşan ifade vardı. ''Ama testler ne söylüyor? Ameliyat nasıl geçti?''

''Onu ben değil doktorun söyleyecek.''

''Hani sen benim doktorumdun?'' gülden bakışlarını kaldırıp bana baktı. Eğleniyordu. Güldüm. Ellerimi teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdım.

''Pekala, kandırdım. Teslim oluyorum!''dedim. Daha çok güldü. Gülüşünün güzel olduğunu ilk defa fark ediyordum. Kafasını tekrar çiçeğe çevirdi. Utanarak kafasını öne eğdi. Ashle'yi görmeye alışık olduğum bir durum değildi. Gülü hemen yanındaki konsola bıraktı.

''Kurutup saklamak gerek.''

''Saklamana gerek yok.'' Dedim. Yoktu, iyi hissettiyse atabilirdi. Onu iyi hissetmesi için almıştım. İşe yaramıştı.

''Ben bu gülü çok uzun bir süre bekledim.'' Derken tam gözlerimin içine baktı. Ben o an fark ettim. Umut veriyordum. Gözleri...Güzeldi. Gözlerimi kaçırmak istesemde çekemedim. Bunu yapmamam gerektiğimi biliyordum. Ashle'nin dudağı yukarı doğru kıvrıldı. Gitmeliydim. Kıpırdayamıyordum. Ashle'ye daha önce hiç böyle bakmamıştım.

Odanın kapısı açıldığında ben aynı anda kendime gelip sandalyeden kalktım. Bir ses bekliyormuş gibi kapı sesiyle kendime gelmiştim.

''Başarılı bir ameliyatı olan hasta duydum.'' Richie içeri girerken arkasındaki kalabağa baktım. William'ın suratı asıktı. Tek kelime etmeden kalabağın arasına karıştım. O kalabalıkta dört kişiydi. Benimle beş olmuştu. Bu boyla hiç dikkat çekmiyordum (!) bu kalabalıkta hiç çekmezdim. Richie hiçbir şey söylemedi. İzin alıp burada olacağımı biliyordu. Ben cebimde küçük not defterimi ve kalem çıkardım. Ashle'nin bana baktığını bildiğim halde ona bakmadım. Yanlış olan bir şeyler vardı. Bu hoşuma gitmiyordu.

Diğer hikayelerimi profilimde bulabilirsiniz.

İnstagram: Eva_Wattpad

Facebook: GlsmOzdmr-Wattpad

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 119K 65
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
64.8K 3.6K 28
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan. Yıllar sonra tekrard...
5.1M 279K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
62.6K 5.1K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.