CELLAT

By AskiYeniden

74.8K 3.9K 13.3K

Onun yanında ağlamamak için kendimle adeta savaş veriyordum. Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyordu? Hâlâ nasıl... More

Hikayemiz 0.0
kalp acısı 1.Bölüm
Paramparça 2.Bölüm
İhanet 3.Bölüm
Cemre 4. Bölüm
Cellat Gelmiş 5.Bölüm
En Büyük Kalp acım 6.Bölüm
Hayal Kırıklığı 7.Bölüm
Nefret de aşka dahil derler.8.Bölüm
Seni tanıdığım güne lanet olsun 0.9
"GEÇMİŞ" 10.Bölüm
Sana olan aşkımı haketmediğin halde 11.Bölüm
En büyük pişmanlığımsın 12. Bölüm
Hayatta ki Pişmanlığım 13. Bölüm
Senden nefret ediyorum 14. Bölüm
Kalbimdeki hayal kırıklığımsın 15. Bölum
Ne halin varsa gör 16. Bölüm
Çünkü senden daha fazla tiksinmek istemiyorum 17.Bölüm
sende papatyalar kadar masumsun 18. Bölüm
Bu denli kirletemezdin gülüşünü 19. Bölüm
Senden utanıyorum 20. Bölüm
Geçmişteki hayal kırıklığımsın 21. Bölüm
Yüzsüzler 22.Bölüm
Ben senin ruhuna aşık oldum 23.Bölüm
Sen de Gitme papatya 24. Bölüm
Ruhumun en büyük katilleri 25. Bölüm
Elveda papatya 26.Bölüm
Hoşçakal kara çocuk 27. Bölüm
Kalbimdeki bıçak yarası 28.Bölüm
Sana asla güvenmeyeceğim 29.Bölüm
Sevilmek ne çok yakışır sana 30.Bölüm
Bende de kalp var, içinde papatya seven bir kadın var. 31.Bölüm
Beni affedene kadar seni asla bırakmayacağım32.Bölüm
Keşke yine eskisi gibi sevsen beni 33. Bölüm
Gidermi insan çok seviyorken 34. Bölüm
Sevda Oyunu 36. Bölüm
Aşk 37. Bölüm
Seni Seviyorum Mavi gözlü sevdam 38 Bölüm
Saklanılan Sır 39. Bölüm

Beni kendinden kurtar 35. Bölüm

1K 89 506
By AskiYeniden


Ara yorumları unutmayın♥

Multi medyada "Perdenin Arkasındakiler" yeni çıkardığı çok güzel bir şarkı var onu açıp okursanız çok sevinirim. Evet kahveleriniz de hazırsa buyurun efendim herkese keyifli okumalar.🥰

İçin yanarken üşümek, yüreğin kan ağlarken gülmek, özleyip de sevdiğini görememek. İşte aşk bu olsa gerek !

Can yücel

Dik duran kadınlar vardır.
Omzunda koca bir hüznün büyüttüğü acılara rağmen, dik durmayı başarabilen kadınlardan bahsediyorum. Yaşadıkları her ne kadar onu yıpratmış olsa da, ilk sendelediği anda yere düşeceğini hissettiğinde bile adımını daha sağlam atarlar. Onları bir kaç tatlı söz ile kandırmanız imkansızdır.
Onlara her şeyin çok güzel olacağından, bir gün o güzel güneşli günlerin onlar için de doğacağından bahsetmenizi istemezler, çünkü onlar dik durmayı, yaşadıkları acılarından büyütmüşlerdir. Onların güneşli günlerinin üstünde çok fazla gözyaşı vardır, ve sağlam adım atmasını gözyaşlarının üstüne basa basa yürümesinden almışlardır.

Rakı masasında ağlaya ağlaya 'ben böyle hayatın diye küfür edenlerden bahsediyorum beyler. Yüreğinin tam ortasında mayın patlatılmış kadınlardan, yorganı kafasına çekip sabaha kadar ağlayıp, sabah kalkıp hiç bir şey yokmuş gibi işe gidip kimseye dün gece ne olduğunu hissettirmeyen kadınlardan. Her şeyi kendileri yapmaya çalıştıkları için, karşısındakini kullanarak bir yerlere gelmeye çalışırken de, göremezsiniz onları. Daha iyi bir mevki için, daha rahat bir hayat için ve biraz olsun gülümsemek için birilerinin arkasından iş çevirdiğine şahit olamazsınız. Uzatılan eli sımsıkı tutan, ve kalbine götürenlerden bahsediyorum.

Uzattığınız eli yarıda bırakıp, diğer elleri tutmaya çalışanlardan değil..
Güçlü gözükebilmek için çabalamaktan, hiç kırılmamış gibi dik durmaktan, bağıra bağıra ağlamak isterken kahkahalar atmaktan, aldırmıyormuş gibi yapmaktan, ön dört yerimden bıçaklanmışım gibi hissederken bile önemli değil demekten ve önemli değilmiş gibi davranmaktan, benim hayalini kurduğum şeyleri yaşayan insanlara imrenerek bakmaktan, bıktım.
Tüm odaların kapılarını kitlendikten sonra, bir köşeye kıvrılıp korkuyla uyumaya çalışmalarımı,
Kabuslardan uyandığım karanlık gecelerde arayacak, çağıracak, sarılacak birini bulamayıp güneşin doğmasını beklediğimi nasıl anlatayım ?
Bıktım.

Güvenip biraz içimi açtığım herkesin içimi yağlamasından bıktım.
Yanında biraz çocuklaştığım herkesin bana koca elleriyle vurmasından, biraz güçsüzlüğümü gösterdiğim herkesin silahlar kuşanıp karşımda durmasından bıktım.. Çaprazındaki bankta oturmuş, can yakan gerçekleri dinliyordum. Yalan söylemiyor, kafasını ellerinden ayırmıyordu.
Canımın yandığını biliyordu. ama durursa ikimizin öleceğini de çok iyi biliyordu. Tüm gerçekler acının son noktasına ulaştığı zaman sesi kesildi.
kafasını kaldırdı, sana kal diyemem, git de diyemem, sen karar ver dedi.
Gözlerim sadece çıkış yolunun olduğu yöne çakılı kalmıştı. içimden koşmak için yalvarıyordum kendime. koş ve bitsin. daha yola çıkmamışken, yolumdan ayrılmamışken koş.
Yapamadım masanın üzerinden özensizce sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktım. gidemedim.

konuşamadım. yüzüne bile bakamadım. ben aylarca yüzüne bakamadığım adamın o gün yanında oturdum. dinledim, anlattım, ağladım, güldüm. Benden bir şey kaldıysa geriye işte o günden kaldı. insanın içindeki dayanılmaz merhametten mi yoksa o banka çakan sevgiden mi kaldım, bilmiyorum. Yüzüne hiç bakamadığım bir adamın yanında kalmamın hiçliğini bilmiyorum.
Hâlâ bilmiyorum. Bilinmezlerin hepsini yakıp, bir izmaritti öldürür gibi söndürdüğümde belirsizliğin bana bıraktığı en net şey, hiç pişman olmayışımdı. Yine olsa, duvarları başıma yıkan o gerçeklerin arasından kalkıp, o yola koşmazdım. Çaprazındaki bankta oturmuş, kaldırımın tüm detaylarını ezberlerken, yüzüne hiç bakmadığım adamın yanında kaldım o kaldırıma hiç koşmadım. Koşmazdım.
Yine olsa, yine koşamazdım..

Dudaklarımı onun dudaklarından çekip gözlerine baktım. Bacaklarım heyecandan tir tir titriyordu. Cellattın belimdeki elleri olmasaydı her an yere yapışa bilirdim, tek ayaklarım değil elim, avuç içlerim heyecandan terlemişti midem kıpır kıpırdı. Hele kalbim öyle bir atıyordu ki sanki yerinden çıkacak ve başını alıp gidecekti buradan. Hayatımda ilk kez ben onu öpmüştüm, onunla sevgiliyken bile o öpmeden ben ilk adımı atmazdım. Şimdi ise onurumu gururumu her şeyimi bir kenara bırakıp onu öpmüştüm bu ne kadar doğru bilmiyorum ama onu istiyordum. Ona tüm kalbimle güvenmek istiyordum ve o ikinci şansı da verecektim ama hemen değil önce onu izlemem lazımdı bakalım yine oyun mu oynuyor yoksa gerçekten beni onu affetmemi mi?

Cellat gülümseyip alnıma Küçük ama etkisi büyük bir öpücük kondurdu. Gülümseyip başımı eğmem ile Cellat küçük bir kahkaha atıp elini çeneme koyup eğdim başımı kaldırdı.

"Seni çok seviyorum." Dedi neşeli bir ses tonuyla yüzüme küçük bir tebessüm oluştu. Ve birden yüzüme küçük küçük yağmur damlaları geldi. Ben oldum olası yağmuru çok severdim. Telefonumun çalması ile gözlerimi Cellat'ın gözlerinden çekip ceketimin cebindeki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Naliz' in aradığını görmem ile hemen aramayı onaylayıp kulağıma koydum telefonu. Naliz'in ağlamaklı sesini duymam ile kaşlarımı çatım. Ne olmuştu acaba?

"Naliz, iyi misin?"

"C-cemre" dedi hiç kırıklarının arasında.

"Ne oldu Naliz?" Dedim endişeli bir ses tonuyla. Acaba kötü bir şey mi ol muştu. Yine telefonda ağlama sesi gelince. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Naliz bak endişeleniyorum. Ne oldu niye ağlıyorsun, yoksa biri seni üzecek veya kıracak bir şey mi söyledi?"

"Cemre n-ne olur gel, sana çok i-ihtiyacım var. N-ne olur." Dedi hıçkırıklarının arasında zor konuşarak.

"Tamam neredesin söyle bana, hemen geleceğim yanına." Dedim ve bir adım geri atmam ile Cellat ellerini belimden çekmesi ile sanki boşluğa düşer gibi oldum ama hemen kendimi toplayıp Naliz'i dinlemeye başladım.

"Seninle hep geldiğimiz sahildeyim." Demesi ile hemen boğazım temizleyip;

"Sakın bir yere ayrılma hemen geliyoruz tamam mı?"

"Tamam." Dedi hıçkırıklarının arasında zor konuşarak. Telefonu kapatıp hemen Cellat'a baktım.

"Gitmem gerekiyor." Dediğim an başını sallayıp ellimden tutup yürümesi ile elimi tutuğu için bende arkasından gitmek zorunda kaldım. Ne olmuştu da Naliz böyle içli, içli ağlamaya başlamıştı. Oraya gidene kadar herhalde meraktan çatlayacaktım. Zaten şuan Naliz için deli gibi endişeleniyor dum, ve aklıma bin bir türlü şey geliyordu. Cellat arabanın ön kapısını açması ile zaman kaybetmeden hemen bindim. Cellat kapımı kapatıp hızlı adımlar ile kendi kapısını açıp şoför koltuğuna oturup kapısını kapattı ve arabayı çalıştırıp sürdü.

Zaman kaybetmeden hemen sahile gelmiştik. Arabadan inip bankta oturmuş iki eli ile yüzünü kapatan Naliz'i görmemle ona doğru koştum. Şuan öyle bir yağmur yağıyordu ki ben bile ıpıslak olmuştum, Naliz benden daha beterdi. Karşısına geçip. "Naliz?" Demem ile ellerini yüzünden çekip bana bakması ile anlık bir şok geçirdim, ağlamaktan gözlerinin içi kan çanağına dönmüştü. Burnu üşüdüğü için kızarmıştı. Beni görmesi ile ayağa bakıp bana sımsıkı sarıldı, ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Naliz' in ağlaması ile hemen kendime gelip Naliz'in sarılmasına karşılık verdim. Yağmur durmadan yağıyor ve ikimizi de ıslatmıştı. Naliz den ayrılmadan sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

"Naliz ne oldu? Biri sana kötü bir şey mi yaptı, yada bir şey mi söyledi?"

Benden ayrılıp burnunu çekti ve elinin tersi ile gözyaşlarını silip boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Barlas." Deyip sustu kaşları mı çatıp;

"Barlas'a kötü bir şey mi oldu?" Dedim panikle. Başını hayır olarak iki yana sallayıp.

"Hayır, yanıma geldi, kırk dakika oturdu. Sonra bana söylediği kelimeler için benden özür diledi. Onu affetmemi istedi ama affetmedim çünkü bana söylediği şeyleri unutamıyorum Cemre. O da beni affedene kadar gitmeyeceğim dedi sinirlendim bağırdım ona ne istiyorsun benden dedim onu istemediğimi nefret etiğimi artık onu sevmediğimi söyledim ama o ısrarla onu sevdiğimi söyleyip durdu."

Sustu yine elinin tersi ile göz yaşını silip burnunu çekti ve derin bir nefes içine çekip sonra o çektiği nefesi geri verdi. Boğazını temizleyip konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

"Beni sevme, çünkü ben sevilmeyi asla hak etmiyorum dedi bana Cemre sonra da, beni o kadar güzel, o kadar saf ve masum seviyorsun ki, bende seni sevmek isterdim. Ama olmuyor istesem bile sevemiyorum, ben kimseyi hiçbir kadını sevemiyorum. Suç bende, sizde değil. Dedi sonra da tüm samimiyetimle söylüyorum, ben sana söylediğim tüm kötü sözler için özür dilerim. Seni bir daha üzecek veya kıracak hiçbir kelimede duymayacaksın ağzımdan. Kendine iyi bak olur mu? Görüşürüz Naliz. Değip arkasını dönüp çekip gitti. Ben ona ne yaptım Cemre niye bana bunu yapıyor. Ne istiyor benden anlamıyorum onu unutmak için elimden geleni yapıyorum ama o buna izin vermiyor."

Deyip başını eğip iç çeke çeke ağlamaya başladı. Elimi çenesine koyup başını kaldırdım. Dolu gözler ile bana bakmaya başladı. Barlas neden böyle bir şey aymıştı anlamıyorum. Neden birden gelip özür dileyip bunları söylemişti. Amacı neydi bu çocuğun. Naliz'e ne demişti 'ben tüm kadınları sevmiyorum, suç sizde değil bende.' Demişti değil mi? O da Naliz'i sevmek istiyordu ama yapamıyordu, hepsi o annem olacak kadın yüzünden. Onun yüzünden Barlas kendini bir kadına adamak istemiyordu, bir kadını sevemiyordu
Neden o kadın başka bir adam ile beraber olup bize ağzına geleni oylayıp çekip gittiği için. Barlas babam gibi olmak istemiyordu. Her kadını o kadın gibi olduğunu düşünüyordu ama bu yanlıştı her kadın annem olacak kadın gibi değildi. Kalbinin perdesini biraz açsa bir kadını sevse bunu zaten kendisi de görecekti.

Ama o bunu anlamıyordu Naliz'e o şansı verse eminim ki Naliz onu o kadar güzel severdi ki, Barlas bile her şeyi farkında olmadan ona aşık olurdu ama ne yazık ki bunu yapmıyor ve anlamak bile dahi istemiyordu. Başımı iki yana sallayıp Naliz'i kendime çekip sımsıkı sarıldım. Destek verircesine başımı sağa çevirdiğinde sırtını arabaya yaslamış bize bakan Cellat'a baktım. O ise bana göz kırpık yüzüne küçük bir tebessüm oluşturdu. Bende onun gibi ona bakarak yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdim. Başı ile arabayı göstermesi ile başımı sallayıp Naliz den ayrıldım ve iki elimi omzuna koyup.

"Gel eve gidelim, o kadar ıslanmışsın ki hasta olacaksın." Demem ile başını hayır anlamında iki yana salladı.

"H-hayır size gitmek istemiyorum." Demesi ile başımı salladım.

"Tamam size gidelim." Dediğimde yine hayır anlamında iki yana başını salladı.

"Olmaz ailem beni böyle görmemeli."

"Tamam da nereye gidelim?"

"Edaya gidelim mi? Hem ailesi de bugün evde değilmiş."

"Önce sormamız lazım belki müsait değildir yada evde değildir." Dememle Naliz başını sallaması ile kot çek etimin cebinden telefonumu çıkarıp 'Edoşummm' ismine tıklayıp aramaya başladım iki çalışta açtı hemen.

"Cemoşum."

Derin bir nefes verip. " Ne yapıyorsun canım."

"İyim evde oturmuş filim izliyorum."

"Sen tek misin."

"Evet, sende gelsene."

"Bende onu soracaktım müsaitsen Naliz ile sana geleceğiz."

Telefonda bir çiğlik sesi geldi. "Gerçekten mi? Ya süper olur, hemen gelin kız kıza takılalım." Demesi ile "Tamam canım." Değip telefonu kapatıp cebime koydum. Naliz'in koluna girip. "Hadi gidelim." Dememle başını salladı ve Cellat'a doğru yürüdük. Naliz Cellatı girmesi ile küçük bir şok geçirse de takmadan başını yine eğdi. Gözlerimi Naliz den çekip Cellat'a baktım. Cellat'a benim gözlerime baktı arabanın arka kapısını açıp Naliz'in oturmasına yardım edip kapıyı kapattım ve yine Cellat'ın karşısına çektim.

"Bizi Edaya bıraka bilir misin?"

Başını sallayıp. "Naliz'in neyi var?"

"Barlas." Dediğim an Cellat başını salladı, ve boğazını temizleyip.

"Hadi arabaya geç sizi bırakayım."

"Teşekkür ederim."

"Teşekkür etmene gerek yok, yeter ki sen mutlu ol, ben senin için her şey yapmaya hazırım güzelim."

Alnıma küçük ama etkisi büyük bir öpücük kondurdu ve konuşmasına devam etti.

"Seni çok seviyorum."

Gülümseyip hemen arka kapının kapısını açıp Naliz'in yanına oturmamla Naliz başını göğsüme koyup gözlerini kapattı. Bende sacları ile oynadım. Cellat'ta şoför koltuğuna oturup anı bir hızla arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Yol boyunca hepimiz sessizdik hiç birimizden ses seda çıkmıyordu. Arabada sadece çalışan motor sesleri geliyordu. Bide Cellat ile iç dikiz aynasından durmadan göz göze geldik ve ben hemen utanıp gözlerimi çekiyordum. Acaba şuan Barla ne haldeydi, üzülüyor muydu kesin eve gitmiş kendisini odasına kapatmış yemek bile yememişti. Barlas'ın yanına da gitmek istiyordum ama Naliz'i bu halde bırakamazdım. Çünkü en kötü günümde bile Naliz yanımdaydı nasıl onu bırakıp gide bilirdim bu bana karakterime yakışmazdı. Başımı çevirip cama baktım yağan yağmur damlaları cama değip aşığa kadar iniyordu ve bu hep tekrarlamıyordu. Derin bir nefes verip dikiz aynasından yine Cellat'a baktım. O da yola odaklanmış arabayı sürüyordu.

İstemeden yüzüme kendiliğinden bir tebessüm oluştu. Şuan sevdiğim çocuk yanımdaydı ve çok mutluydum. Evet ona güvenmek için bir fırsat verdim, gerisi artık ona kalmıştı beni kendisine inandırması, güvendirmesi lazımdı. Çünkü ben ona tüm kalbim ile güvenmeye hazırdım. Keşke Naliz de mutlu olsaydı, keşke Barlas ona o şansı verseydi. Buna bir çare bulmam lazımdı göz göre göre kardeşimin üzülmesine izin veremezdim. Onu ve Barlas'ı ben birleş tire çektim ama bunu nasıl yapacaktım. Cellattın sesi ile düşüncelerimi bir kenara bırakıp 'ne oldu ' diye bir bakış attım. Cellat;

"Güzelim nereye daldın yine?"

Demesi ile ağzımdan bir "hıı" kelimesi çıkmasıyla Cellat gülmesi ile yanağındaki gamze belediye çukuru gibi oluşmasıyla gözlerim direk gamzesine kaydı. Çoktandır bu gamzeyi görmemiştim şuan o gamzeyi bile özlediğimi şimdi daha iyi anlıyordum. Beni her şeyin den mahrum bırakmıştı. Cellat gülümsemesini yüzünden sonlandırmadan.

"Arkadaşının evine geldik onu söyledim ama sen yine dalıp gitmiştin. Söyle bakalım ne düşünüyordun sen öyle?"

"Hiç, yani hiç bir şey düşünmüyordum. Hem sen Eda'nın nerde oturduğunu ,nerden biliyorsun? Ben sana oturduğu yeri ve semti söylemedim."

Cellat başını sallayıp bana emniyet kemerini açıp yine bana döndü ve biraz eğildi. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Ben senin ile ilgili her şeyi biliyorum güzelim."

"Bir dakika sen beni takip mi ettirdin yani?"

"Evet." Dedi hiç lafı başka yere sapmadan. Şaşkınlıklar içerisinde ona baktım. Hayır yani bunu yapmasındaki amaç neydi. Neden beni takip ettirmişti. Derin bir nefes verip kaşlarımı çatıp sinirle konuşmaya başladım.

"Neden beni takip ettirdin?"

"Şimdi değil sonra konuşalım güzelim Naliz'i de al git." Deyip önüne döndü. Bu neydi simdi, neden birden böyle soğuk bir tepki verdi anlamıyorum. Hiç bir şey demeden arabadan indim bende inatlaşsam kavga ederdim kesin. Ve ben şuan onunla kavga etmek istemiyordum. Naliz' in kapısını da açıp inmesine yardım etim. Bina kapısını açıp asansöre bindik ve Eda'nın bulunduğu beşinci kata doğru çıkmaya başladık. Asansörden indik ve kapıya gelip zile basmamız ile Eda hemen kapıyı açtı yüzündeki kocaman gülümsemesi ile. Naliz'i görmesiyle yüzündeki o kocaman gülümseme kayboldu. Hızlı adımlarla Naliz'in yanına gidip elini Naliz in koluna koydu.

"Naliz ne oldu sana?"

"İçeri geçelim öyle konuşuruz." Demem ile Eda başını sallayıp girmemiz için kenara çekildi. Naliz ile içeri girip Edaya baktım. Daha ağzımı açmadan eda yüzüne bir tebessüm yerleştirip.

"Sormana gerek yok, gelin vermeyip pijama. Ama işerseniz önce banyo yapın."

Naliz'e bakmam ile Naliz hayır anlamında başını iki yana salladı.
Derin bir nefes verip. " Hemen hayır deme Naliz, banyo yapmak sana iyi gelir vücudun rahatlar."

"İstemiyorum."

"Tamam hadi gel üstünü değiştirelim."

Eda bize pijama verdi ben banyoda Naliz ise Eda'nın odasında değiştirdi. Saç kurutma makinasını alıp Eda'nın odasına girdim. Naliz üstünü değiştirmiş Eda'nın yatağında uzanıyordu. Saç kurutma makinasını prize takip Naliz'in yanına hızlı adımlarla gittim ve o ne kadar kalkmamak için ısrar etse de onu dinlemedim. Yataktan kaldırıp saçlarını kurutum. Naliz ise hiç bir şey demiyordu donmuş ve sesiz bir şekilde saçlarını bitirmemi bekliyordu. Ağlamaktan artık gözlerinde yaş kalmamıştı. Onun bu durumuna çok üzülüyordum. Eda elindeki tepsiyle içeri girdi. Ona bakmam ile gülümseyip "Size çay getirdim." dedi. Gülümseyip 'Teşekkür ettim' Naliz' in saçını kurutup fişi çıkardım. Nalizle beraber yatağa Eda'nın yanına oturduk, bardağı alıp Naliz'e uzatım.

"Bir şey içmek istiyorum, sadece uyumak istiyorum."

"Benim hatırım için bu bardağı iç sonra uyu lütfen."

Demem ile bardağı alıp içmeye başladı. Bende bardağımı alıp içmeye başladım. Eda'ya bakmam ile Eda ağzını oynatarak. " Ne oluyor? Naliz neden bu halde." Demesi ile bende onun gibi ağzımı oynatım. " Naliz uyusun anlatacağım." Dememle Eda başını salladı.

Çaylarımızı bitirdik ve Naliz için yatağı hazırladık, Eda'nın yatağı çift kişilik olduğu için üçümüz de rahatlıkla sığa biliyorduk. Naliz yatağa uzanması ile üstünü örtüp saçına bir öpücük kondurdum ve ışığı kapatıp gece lambasını açıp Eda ile odadan çıktık. Oturma odasına gelip koltuğa oturduk, Eda bana baktı. Dilimle kurumuş dudaklarını ıslatıp anlatmaya başladım. Eda ise anlatımlarım karşısında şok olmuş bir şekilde beni dinliyordu. Konuşmamı bitirdiğim anda sinirle konuşmaya başladı.

"Bu çocuğun amacı ne Cemre? Naliz tam onu unutmaya çalışıyor Barlas bey hemen gelip kendini ona hatırlatıyor. Tamam abin ama abin olması bu kızı üzecek yada kıracağı anlamına gelmiyor!"

"Haklısın ama Barlas'ın bunu yapması için kesin bir sebebi vardır Eda."

" Nasıl bir sebep bu?"

"Bilmiyorum ama öğreneceğim."

"Naliz'in Barlas yüzünden artık üzülmesini istemiyordum. Lütfen Cemre öğren nedenini."

Başımı sallayıp ayağa kalktım. "Bizde uyuyalım artık yarın erkenden okula gitmemiz lazım."

Eda da başını sallaması ile Eda ile birlikte odaya girdik ben Naliz'in sağına Eda ise sola geçti Naliz ise ortamızda. Naliz'e baktığımda uyuyordu. Derin bir iç çekip bende gözlerimi kapattım ve uykunun beni esir almasına izin verdim. Kulağıma gelen ince sesle gözlerimi açtığımda Eda gülümseyerek;

"Ne ağır uykun varmış Cemoş hadi uyan."

Bende gülümseyip yataktan kalktım ve banyoya girdim rutin işlerimi halledip banyoda çıktım. Yatağa bakmamla Naliz' i görmediğim an hemen oturma odasına girdim ve "Naliz" dememle Eda Mutfaktan çıktı.

"Kahvaltı yapıyor, hadi üstünü giyin sende gel."

Derin bir nefes verip başımı salladım. Eda'nın odasına girmem ile yatağın üstündeki okul formamı alıp giydim. Makyaj masanın yanına gidip sarı saçlarımı tarak ile taradım düz olduğu için düzleştirici yapama gerek yoktu. Azıcık fondöten yüzüme vurdum ve sünger ile yüzüme yedirttim. Rumeli de kirpiklerime vurdum ve kot cebimdeki parlatıcımı da dudağıma sürdükten sonra, şarjdan telefonumu alıp aşığa indim. Zaten çantam da Cellat'ın arabasında kalmıştı. Okulda kimseye çaktırmadan ondan alırdım. Kahvaltı masasına oturup. "Günaydın" dedim an Naliz ve Eda da aynı anda " Günaydın dedi. Telefonu ekranını açmam ile Cellat'an mesaj geldiğini gördüm, heyecan ile mesajlara girdim.

Gönderen; "Günaydın güzelim, nasılsın bugün."

Alıcı: Günaydın, iyim teşekkür ederim sen nasılsın."

Mesajı gönderdikten sonra telefonu masaya koyup kahvaltı yapmaya başladım. Naliz'in sesi ile başımı kaldırıp ona baktım.

"Cellat ile sen dün ne alaka?"

"Hiç." Deyip ayağa kalktım. Naliz de benle beraber kalktı.

"Beni kandıramazsın yoksa siz-" Naliz'in konuşmasını yarıda kesen Eda oldu.

"Oha Cellat eniştem mi oldu. Ay ne olur eniştem olsun belki o Ateşe ağzının payını verir."

İkisi benden cevap bekliyordu, şuan kendimi anlatmaya hiç hazır hissetmiyordum yutkunup. "Sonra anlatırım okula geç kaldık hadi gidelim." Dedim ve telefonu alıp hemen evden çıktım. Aşağıda inip onları beklemeye başladım. Beş dakika sonra ikisi de inmesi ile yanımızda bir taksi durdu zaman kaybetmeden taksiye bindik, kesin Eda çağırmıştı.

Taksi okulun önünde durması ile ücreti ödeyip taksiden indik. Okulun içine girip bankta oturduk. Okulun kapısına bakmam ile Cellat'ın geldiğini gördüm. Cellat arabanın arka kapısını açıp çantamı çıkardı ve kapıyı kapatıp bana doğru gelmeye başladı. Yanımda durup çantayı bana verip göz kırptı ve okulun arkasındaki bankta arkadaşlarının yanında oturup bana bakmaya başladı. Eda'nın sesi ile hepimiz okulun kapısına bakmaya başladık.

"Oha Barlas ve Ece."

Hepimiz şaşkınlıklar içerisinde onlara bakmaya başladık. Ece okula gelmiyordu ne oldu da hemde Barlas'la beraber geldi. Barlas ne yapmaya çalışıyordu amacı neydi simdi bunun Naliz'e baktığımda o da benim gibi şaşkınca onlara bakıyordu. Sinirle yerimden kalkıp onlara doğru yürürdüm. Artık bu kıza ve Barlas'a. hatini bildirmenin tam zamanı idi.

Bölümün sonu...

Vote sınırı;50 yorum sınırı( 400)

Sınır geçmeden bölüm gelmeyecek!

( Önemli duyuru)

Çok üzülerek şunu belirteyim, ben o kadar emek vereyim sizi bekletmeden yeni bölüm atayım ama o kadar okumadan diğer bölümde gelen vote 40 gerçekten teprik ederim sizi. Evet oy veren veya baya yorum yapanda var ama ben emeğimin karşılığını istiyorum arkadaşlar ve kitabıma sınır koydum çok üzülerek söylüyorum sınır geçmeden yeni bölüm atmayacağım.

Diğer bölüm için gelen vote ve yorum için de çok teşekkür ederim.🙏

Ve hepinizi çok seviyorum balarım. Haftaya yeni bölümle görüşmek üzere, sağlık ve sevgiyle kalın.💕🥰

Continue Reading

You'll Also Like

116K 4.2K 30
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...
1.8M 64.2K 57
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
109K 6.9K 22
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
249K 19.1K 16
Sırlar, sırlar ve sırlar... Ansızın bir gece yarısı evinin camında bulduğun not hayatını ne kadar değiştirebilir? Notun üstünde yazan numarayı deni...