Tuhaf Bir Hikaye: Astoria Gre...

By PonineMockingjay

3.9K 169 109

Astoria Greengrass ya da daha çok bilinen ismiyle Astoria Malfoy. Gerçekten tuhaf bir yaşam onunkisi. Herke... More

Okumadan Geçmeyin Olur mu?
Bölüm 1: Sıradanlar**
Cast: Greengrass Ailesi
Bölüm 2: Mektup**
Bölüm 3: Diagon Yolu*
Bölüm 4: Soğuk Selamlar *
Bölüm 5: Birinci Yıl*
Bölüm 6: İkinci Yıl*
Bölüm 7: Şölen
Bölüm 8: Turnuva
Bölüm 9: Balo
Bölüm 10: Hortlak
Bölüm 11: Kim Bu Moody?
Bölüm 12: Cinayet
Bölüm 14: Kayıplar
Bölüm 15: Kayıtsız
Bölüm 16: Direniş
Bölüm 17: Tanıma
Bölüm 18: Sessiz Bir Hogwarts
Bölüm 19: Hediye
Bölüm 20: Noel
Bölüm 21: Tanışma
Bölüm 22: Her Şey Başlarken
Bölüm 23: Kaçaklar
Bölüm 24: Günlük
Bölüm 25: 4 Numara
Bölüm 26: Malikane
Bölüm 27: Ölümün Kendisi
Bölüm 28: Yeniden Hogwarts'ta
Bölüm 29: Sonun Başlangıcı
Bölüm 30: Ölüme Mahkum
Bölüm 31: Gelecek
Bölüm 32: Her Şey Normale Dönerken
Bölüm 33: Muggle
Bölüm 34: Malfoyluk
Bölüm 35: Bebek
Bölüm 36: Scorpius
Bölüm 37: Sırdaş
Bölüm 38: Veda
Bölüm 39: Karmakarışık
Bölüm 40: Sıradanlar

Bölüm 13: Biz Üç Casustuk

64 4 4
By PonineMockingjay

Kızlar histerik çığlıklar atmaya ve hıçkırmaya başladı... Astoria başının döndüğünü hissetti, geç kalmıştı! Olacakları tahmin etmekte çok geç kalmıştı! Ama bu olanlar çok anlamsızdı. Bartemius Crouch neden Diggory'i öldürmek istesin? Potter'ı istemesi daha mantıklı olmaz mıydı?

Tekrar araziye baktığında sözde Moody'nin Potter'ı yarı taşıyarak yarı sürükleyerek götürdüğünü gördü. Bu sefer, bir cinayet daha işlemesine izin vermeyecekti, ama peşlerinden gidemezdi, Moody onu da öldürecek güce sahipti. Ama ne yapabilirdi? Çaresizce çevresine bakındı. Bir yardım? Dumbledore olanları fark etmiş görünmüyordu, hem fark etse bile o Moody'e güvenirdi. Başka kim, kim Moody'i alt edebilir veya Dumbledore'u ikna edebilirdi?

Astoria çaresizce ve telaşla etrafına bakarken ayağa kalkmış karanlık bir siluet gördü, Profesör Snape! Tabi ya! Hemen hayalbozan büyüsü yaptı ve Profesör Snape'in yanına koştu. Snape çimenliğe inmişti ki onu cübbesinden yakaladı.

"Profesör!"

Snape şaşırarak arkasına baktı, asasına davranmaya hazır gibiydi.

"Benim Astoria Greengrass!" dedi Astoria aceleyle ve üzerindeki büyüyü kaldırdı, neyseki gölgede duruyorlardı, üstüne bir de bu kargaşada kimse onu fark etmezdi. "Moody, Potter'ı götürdü!"

Snape'in kuşkulu bakışları hala üzerindeydi "Yani?"

"O Moody değil, çok özlü iksir kullanıyor, o Bartemius Crouch! Açıklayacak zaman yok profesör, o Cedric'i öldürdü her an Potter'ı da öldürebilir!"

Snape'in sorular sormasını bekleyen Astoria onun aceleyle, zaten işkillenmiş olan Dumbledore'a gittiğini, Mc Gonagall, Dumbledore ve Snape üçünün Moody'nin gittiği yönde hızla uzaklaştıklarını gördü. Profesör Snape ise gitmeden Astoria'ya şaşkınlık ve şüphe dolu bir bakış atmıştı.

***

Ertesi gün kahvaltıda Dumbledore okula hitaben bir konuşma yaptı. Onlardan Potter'ı kendi haline bırakmalarını ve ondan soru sormamalarnı istedi. Astoria çoğu öğrencinin Potter'dan çekindiğini görebiliyordu.

O gün akşamüstü dersler bittikten sonra Astoria Profesör Snape'ten bir baykuş aldı. Snape ondan hemen iksir sınıfına gelmesini istiyordu. Astoria nedenini tahmin edebiliyordu, derin bir nefes alarak iksir sınıfının bulunduğu zindanlara yöneldi.

***

Profesör Snape sınıfta oturmuş onu bekliyordu. İçeri girdiğinde bir süre hiçbir şey söylemeden sadece baktı. Astoria nereden başlaması gerektiğini bilemiyordu. Bu gözlerde pek çok şey vardı, soru, merak, korku...

"Haklıymışsın"

Astoria buz gibi bir şeye dokunmuş gibi ürperdi.

"Haklı olmamış olmayı tercih ederdim"

"Benim merak ettiğim" dedi Profesör Snape "Bunu nasıl bildiğin?"

"Tahminler yürüttüm"

"Ve..."

Astoria derin bir nefes aldı, daha fazla saklayamazdı...

"Profesör, tuhaflar diye bir ırk duymuş muydunuz?"

"..."

"Duyduğunuzu biliyorum, anneniz öyleydi, Eileen Prince, onlu yaşlarındayken geçirdiği şiddetli bir hastalık yüzünden yeteneğini çok büyük ölçüde kaybetti. Ama o eşsiz bir yeteneğe sahipti, çevresindeki eşyaları asası olmadan da istediği gibi yönlendirebiliyordu."

Snape bu sefer cidden korkmuş görünüyordu.

"Ben de bir tuhafım, insanların gözlerine baktığımda zihinlerini görebiliyorum ve..." Astoria lafını burada kesti çünkü Snape asasını ona doğrultarak ayağa fırlamıştı, gözlerinde şimşekler çakıyordu. Astoria onun o anda yapabileceklerinden korktu...

"Benim hakkımda ne biliyorsun?" Snape'in gözleri öfkeyle kısılmıştı.

"Hatıralarımı silmek buna bir çözüm değil Profesör" dedi aceleyle. "Her şeyi biliyorum fakat bildiğim her şeyi söylememek gerektiği henüz çok küçükken öğrendiğim bir şey"

"Her şeyi derken?"

"Her şeyi, gençliğinizi, çocukluğunuzu, annenizi, Potter'ı, Evans'ı..."

Snape Evans ismini duyunca asa tutan eli hafifçe titredi.

"Hayatınızı Potter'ı korumaya adadığınızı, Dumbledore'un casusu olduğunuzu ve... tekrar gerekirse olacağınızı da"

"Bunu başka birine söyledin mi?" işte yine bir korku emaresi.

"Hayır" dedi Astoria. "Aslında bunu bir tek size söyledim profesör, bir tuhaf olduğumu. Ve eğer asanızı indirirseniz kendimi çok daha güvende hissedeceğim"

"Yani Moody'nin aslında Moody olmadığını biliyordun ve hiçbir şey söylemedin" dedi Snape alayla tıslayarak.

"Hayır" dedi Astoria üzüntüyle. "Bilmiyordum, çok özlü iksir yüzünden olmalı, insanların gözlerine bakarak zihin okuduğumu söylemiştim, gözleri kendisine ait değildi fakat Profesör Moody'e de ait değildi, bu yüzden görüşümü bulandırdı. Eğer Yasak Orman'da olanları görmemiş olsaydım..." Astoria dudağını ısırarak durdu. Kahretsin! Bunu söylemesi gerekmezdi...

"Neyi gördün?"

"Moody'nin... Crouch'ı öldürdüğünü." Sesi çok cılız çıkmıştı..

"Ve kimseye söylemedin" dedi Snape. "Orada ne işin vardı?"

"Özel bir amacım yoktu, sadece Potter ve Krum'ın oraya gittiklerini görünce peşlerine takılmıştım. Hem anlatsam da kimse bana inanmayacaktı. Sonuç olarak bir Slytherin'im... Bu da beni Moody'nin sıradaki kurbanı yapmaktan başka bir işe yaramazdı. Belki de korkaklık ettiğimi söyleyeceksiniz ama"

"Hayır" dedi Snape "Sadece cesur olmadığını düşünüyorum ki ikisi bambaşka şeyler, ya sonra?"

"Son görev başladığında yıllar önceki Crouch ve Moody raporlarına bakmıştım. Crouch oğlu ile ilgili sayıklayıp durmuştu, ki onda da görüşüm bulanıktı çünkü imperius laneti altındaydı, ve görev sırasında Moody ortadan kayboldu. Ve geri kalan ipuçlarını birleştirdiğim bir tahminden ibaret." İç çekerek ekledi. "Potter'ı götürdüğünü görünce... Diggory'nin ölümünden sonra berbat bir geç kalmışlık duygusu hissetmiştim çünkü. bunun nasıl bir duygu... olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz..."

Astoria konuşmasını bitirince odaya bir sessizlik çöktü. Uzun ve rahatsız edici.

"Çok şey biliyorsun, Karanlık Lord bu bildiklerini bilirse..."

"Merak etmeyin efendim, zihnimi ancak başka bir tuhaf görebilir, zihin okuyan bir tuhaf" dedi Astoria.

Snape ikna olmuş görünüyordu.

"Şimdi de ben size bir şey sormak istiyorum profesör"

"Senin gibi her şeyi bilen biri mi?" sesinde bariz bir alay vardı.

"Hiçbir zaman her şeyi bildiğimi iddia etmem." dedi Astoria ciddiyetle. "Diggory'i Crouch öldürmedi değil mi?"

Sorunun cevabını biliyordu. Ama diğerleri gibi, bunun gerçekliğine inanmak istemiyordu...

Snape kafasını çevirip karanlık bir ifadeyle baktı. Astoria dehşete düştü. Dumbledore haklıydı. Artık apaçık olanı inkar edemezdi.

Karanlık Lord geri dönmüştü.

***

Ders yılının sona erdiği gün Büyük Salon siyah perdelerle kaplanmıştı. Karkaroff dışında bütün öğretmenler masalarında yerlerini almışlardı. Profesör Dumbledore ayağa kalktı...

"Bir ders yılı daha sona erdi,

Bu gece size söylemek istediğim çok şey var. Ama önce çok değerli bir insanı kaybettiğimizi belirtmek isterim. O da burada oturmuş" Eliyle Hufflepuff masasını gösterdi "bizimle birlikte şölenin tadını çıkarıyor olmalıydı. Hepinizden ayağa kalkmanızı ve kadehlerinizi Cedric Diggory'nin şerefine kaldırmanızı rica ediyorum."

Öyle yaptılar, hepsi. Salondaki herkes ayağa kalkarken masalar gıcırdadı; kadehlerini kaldırdılar ve yüksek, tok, gürüldeyen tek bir sesle "Cedric Diggory" adı yankılandı.

"Cedric, Hufflepuff binasını tanımlayan birçok niteliğin timsaliydi. İyi ve sadık bir dosttu, çok çalışkandı, adil davranmaya değer verirdi. Ölümü, onu yakından tanısanız da tanımasanız da, hepinizi etkiledi. Bu yüzden bu ölümün nasıl meydana geldiğini tam olarak bilmeye hakkınız var. Cedric Diggory, Lord Voldemort tarafından katledildi"

Büyük salondaki insanların hepsi dehşete düşmüş görünüyordu. Astoria bu gerçeği çoktan biliyor da olsa durumun sesli ifade edilmesi onu çok daha somut yapmıştı. Korkuyordu, ailesi için endişeleniyordu. Karanlık Lord zamanında pek çok masum Muggle öldürülmüştü. Londra'da pek çok muggle vardı, ailesi onlardan sadece biriydi. Ama yine de...

"Sihir Bakanlığı, bunu size söylememi istemiyor. Belki de anne babalarınızdan bir kısmı bunu söylediğimi duyunca dehşete kapılacak - ya Lord Voldemort'un döndüğüne inanmadıkları için, ya da bunu size söylememem gerektiğini düşündüklerinden, çünkü çok gençsiniz. Ama ben gerçeğin genellikle yalana tercih edilmesi gerektiğine inanırım. Cedric bir kaza sonucu ya da kendi hatası yüzünden ölmüş gibi davranmak ise, onun anısına hakarettir"

"Cedric'in ölümüne ilişkin olarak sözü edilmesi gereken biri daha var, Harry Potter'ı kastediyorum elbette. Harry Potter, Lord Voldemort'dan kaçmayı başardı. Kendi hayatını tehlikeye atarak Cedric'in cesedini Hogwarts'a getirdi. Her yönüyle, Lord Voldemort'la karşı karşıya gelmiş pek az büyücünün gösterdiği türden bir cesaret sergiledi. Ve bunun için onun şerefine içiyorum."

Dumbledore Potter'a döndü ve kadehini kaldırdı. Büyük Salon'da pek çok kişi de aynısını yaptı. Astoria çevresine hiç bakmadan (eğer baksaydı Malfoy ve Slytherin'lerin pek çoğunun bunu yapmadığını göreceğinden ve kendisinin de cesaret edemeyeceğinden korkuyordu) Dumbledore'un yaptığını yaptı. Potter'ın bunu yapması gerekmezdi, cesur bir hareketti, onun yapamadığı bir şeydi... Ondan pek hoşlanmasa da gerçeklere saygısı vardı....

"Üç-Büyücü Turnuvası'nın amacı, sihir dünyasında kaynaşmayı ilerletmek, teşvik etmekti. Olup bitenlerin ışığı altında - yani Lord Voldemort döndüğüne göre böylesi bağlar eskisinden de önemli görünüyor. Bu salondaki her konuk, buraya gelmek isterse eğer, her zaman memnuniyetle karşılanacaktır. Hepinize bir kez daha şunu söylüyorum: Lord Voldemort döndüğüne göre, ne kadar birleşirsek o kadar güçlü, ne kadar bölünürsek o kadar zayıf oluruz. Lord, Voldemort'un anlaşmazlık ve düşmanlık tohumları ekme yeteneği çok büyüktür. Bununla ancak, aynı derecede güçlü bir dostluk ve güven bağı kurarak mücadele edebiliriz. Eğer hedeflerimiz aynıysa, kalplerimiz de açıksa, alışkanlık ve dil farklılıkları hiçbir şey ifade etmez. Ben önümüzde karanlık ve zor bir dönem olduğuna inanıyorum - hayatımda yanılmış olmayı hiç bu kadar kuvvetle umut etmemiştim. Bu salonda bulunanlardan bir kısmı Lord Voldemort'un elinde bizzat ıstırap çekti. Çoğunuzun ailesi paramparça oldu. Bir hafta önce, bir öğrenci aramızdan alındı. Cedric'i hatırlayın. Gün gelir de doğru olanla kolay olan arasında seçim yapmanız gerekirse eğer, iyi kalpli, yardımsever ve cesur bir çocuğa, sırf Lord Voldemort'un yoluna çıktığı için neler olduğunu hatırlayın.

Cedric Diggory'yi hatırlayın"

***

Öğrencilerin eve dönme saati. Durmstrang ve Beauxbatons öğrencileri için de. Astoria geri dönmek için acele ediyordu. Daphne arkadaşlarıylaydı. Astoria omzuna tünemiş Noctua'ya okşarken yine dalıp gitmişti. Karanlık Lord döndüyse artık hiçbir şey aynı olmayacaktı. Karanlık Lord ve Ölüm Yiyenlerin öncelikli hedefleri muggle'lar ve muggle doğumlular olacaktı. Büyü dünyası ile bağlantısı olan muggle'lar için risk daha da büyüktü. Astoria, bakanlık eğer Karanlık Lord'un döndüğüne inanmıyorsa muggle ve muggle doğumluları korumak için hiçbir şey yapmayacağını biliyordu. Ailesini kendisi korumalıydı. Onları korumak için ne yapabilirdi? Başka bir ülkeye gitseler? Ama Astoria Hogwarts'tan ayrılmak istemiyordu. O zaman sadece ailesini...

"Hey Astoria!"

Bu tanıdık, dost canlısı ses Astoria'nın düşüncelerini böldü. Astoria kafasını çevirdi, "Hector!" dedi sevinçle. Hector bu sevinçli karşılamadan dolayı mahcup olmuş gibiydi. sonuçta noel balosundan sonra hiç konuşmamışlardı.

"Biz bugün gidiyoruz ya, vedalaşmak istedim" Astoria'nın ışıl ışıl gözlerine bakarken, tavırlarından dolayı duyduğu suçluluk duygusu artmış, bu bir cümleyi bile zar zor kurmuştu...

"Ah..." Astoria'nın aklına söyleyecek bir şey gelmiyordu, eğer baloya onunla gitmiş olsaydı ne olurdu acaba?

"Ben özür dilerim, sana biraz soğuk davrandım bu son günlerde.. belki de..."

"Hayır hayır" dedi Astoria rahatlatıcı olmasını umduğu bir gülümsemeyle. "Sorun değil, olan şey her neyse... artık olmuştur..."

İkisi de suskunlaştı.

"Immm, belki sonra yine gelirsem görüşürüz ha?" dedi Hector.

"Tabi, iyi yolculuklar Hector!"

Hector Durmstrang'lıların gemilerine doğru yürürken bakışlarını gri gölden ayırarak gökyüzüne baktı Astoria. Ama gökyüzü de, indına, gri bulutlarla kaplıydı.

Continue Reading

You'll Also Like

379K 9.9K 62
GF nin en büyük gizem kitabı :) Tamamlandı . *%1000 gizem *Gizemleri %100 çözüyoruz . *Hayran Teorileri *Okuyuclarımıza Sherlocklar diyoruz . *Biz...
2K 161 13
0546*******:Ayrıca utanmıyor musun hırsızlık yapmaya? 0546*******:Kalbimi dızlamışsın pislik. Yarı texting
9K 448 16
biliyorum Apollon'un Görevleri çıktı ama olsun yine de yazayım dedim ilk kitabım onun için yorumlara kötü şeyler yazmayalım lütfen ;D ;D ;D
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...