En Büyük Hayalimdin Sen -Tama...

By rasgar

388K 20.8K 795

Herkesin bir hayali olduğu gibi onun da bir hayali vardı. Aşık olduğu ünlüyle tanışmak... Ve kader onları tan... More

1.Karşılaşma
2.'Bir Dakika'
3. Kurallar
4.Tozlu Raflardan İnen Geçmiş
5.üzgün(!)
6. Şaşkın
7. Büyükanne
8.Blöf
9. Sonradan Akla Gelir Hep
10. Elbise
11. Misafir
12. Tek Yalan
13.Uzak
14.İlham
15. Hoş geldin Minik
16.Bakıcı
17. Gidemezsin
18.Nefret
19. İlk Aşk
20. Tişört
21.Kalbin Kapıları
23. Senin İçin
24. Özlem
25. Bir Süre
26. Uzun Zaman Sonra
27.Şaşkın Ördek
28. Kurallar
29. Senden Uzak
30.Veda-Aşk Gezisi
31. Neden?
32. Test
33.İstemiyorsun
34. Sen Yoksun
35. Deneyelim mi?
36.Toprak
37.Final

22. İyi yolculuklar sevgili

8.3K 515 17
By rasgar

Foto:Hayal 

Odama gittiğimde sinirle bir süre odada dolanıp durdum. Demir'in her canı sıkıldığında bir şeyler söyleyip hayatımı alt üst etmesine izin vermemem gerekiyordu ama veriyordum. Bugün bana tişört getirdiğinde havalarda uçarak geçirmiştim tüm günümü ama az önce söylediği sözler bütün o mutluluğumu yerle bir etmişti. Kendime bir yol bulmak zorundaydım. Onun bana yaptıklarına karşı kendimi korumak zorundaydım çünkü.

Aylar önce onu sevmek benim için bir terapi gibiydi. Onu ekranda gördüğümde bütün dertlerim hafiflemiş gibi hissederdim. Şimdi ise ona baktığımda sadece mutsuz olduğumu hissediyordum. Hayallerimdeki adam o muydu gerçekten? Bu kadar mı büyütmüştüm aklımda, kalbimde? Belki de bir hayali yaşamak istemiştim. Çünkü o zamanlar onunla tanışmak gibi bir düşüncem yoktu. Uzaktan sevmenin hiçbir zararı yoktu. O başkasıyla olduğunda aldatılmış olmuyordun ya da yaptığı bir şeyde üzülmüyordun. Onun hayatının bir parçası olmuyordun çünkü.

Bir süre masamda boş boş oturduktan sonra bilgisayarımı açtım. Ekrana boş boş ne yazacağımı düşünerek baktım. İçimden hiçbir şey yazmak gelmiyordu. O sırada alışkanlık olduğu için Demir'in şarkılarından birini açtım ve parmaklarım klavyenin üzerinde dans etmeye başladılar. Bu kadar hayatıma işlemek zorunda mıydın Demir? Ben senden ayrıldığımda nasıl dinleyecektim bu şarkıları? Her duyduğumda kaçıp gitmek istemeyecek miydim?

Yazmaktan yorulduğumda birkaç saatin geçmiş olduğunu fark edince şaşırmadan edemedim. O sırada kapı açılıp Oya içeri girince gülümsedim. "Demir Bey sizi yemeğe bekliyor Hayal Hanım." Bir an onun resmi konuşması beni rahatsız etti. Gülümsemeye çalışarak "Benimle resmi konuşmasanız olmaz mı? Yaş olarak sizden küçüğüm bildiğim kadarıyla ve bu beni rahatsız ediyor."

Oya bir an şaşkın şaşkın baktıktan sonra başını salladı. "O zaman siz de bana Oya Abla diyebilirsiniz." dediğinde gülümsedim.

"Tamam, Oya Abla. Bugün yemeğimi biraz geç ve odamda yesem olur mu? Ders çalışmam gerekiyor." Oya Abla bir süre bana baktıktan sonra başını sallayarak odadan ayrıldı. O odadan çıktığında masadan kalkıp bir süre odada dolandım. Boynum tutulmuştu. Demir'i görmek bile istemeyeceğimi birkaç ay önce söyleseler sanırım güler geçerdim. Şimdi ise ondan kaçıyordum. O yokmuş gibi yapmak çok zor geliyordu ama yapmak zorundaydım. Alışmak zorundaydım.

Masama geri oturmuştum ki Demir odaya girince şaşkın şaşkın bir süre ona baktım. Onun bu saatte benim odamda ne işi olabilirdi ki? "Evet." dediğimde göz göze gelmiştik.

"Bir yemek için zaman ayırabileceğini düşünmüştüm."

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Her şeyi düşünüyordu zaten. Benim dışımda her şeyi. "Ayıramayacağımı Oya Hanıma söylediğimi sanıyordum." 

Bir süre sanki ne diyeceğini bilemedi. Durakladıktan sonra iç geçirdi. Bu adam ciddi ciddi karşımda durmuş benim yemeğe gelmem konusunda mı tartışıyordu benimle? Yoksa benim hayal gücüm nirvanaya mı ulaşmıştı?

"Beni böyle cezalandırmaya mı çalışıyorsun?"

Rüya görüp görmediğimi bir an gerçekten düşündüm. "Bunun senin için ceza değil ödül olduğunu düşünüyordum." derken ona bakamadım. Onun yüz ifadesini göremiyordum ama sesli bir şekilde iç geçirdiğini duydum.

"Benim hakkımdaki ön yargılarını hiçbir zaman silemeyeceksin değil mi?" 

Başımı kaldırıp ona baktım. "Buna gerek olduğunu sanmıyorum Demir. Ben de sana bunu söyleyecektim. Ayrılacağımız kesin zamanı belirleyelim artık. O zaman ikimiz için de kaç gün kaldığını sayarak dayanmak daha kolay olacaktır."

Demir bir süre bana baktı. Sonra başını sallayarak "Ne zaman istersin?" diye sorduğunda aslında bunu hiç istemediğimi biliyordum ama söyleyebilecek durumda değildim.

"Bu evlilikten rahatsız olan sensin. Sen belirle." 

Başını iki yana salladı olumsuz bir şekilde. "Ben rahatım gayet. Bunu isteyen sen olduğuna göre sorunu olan sensin. Sen belirle."

"Tabi sorunun olmaz. Bekar olduğun zamandan daha rahatsın şimdi. Kimse yaptığın taşkınlığı evli olduğun için umursamıyor." diye homurdandığımda birkaç adım atarak başıma dikildi.

Bu kadar yakın olması iyi değildi. Hem de hiç iyi değildi. Başımı kaldıramıyordum bile göz göze gelmemek için. "Evlendiğimiz günden beri ne taşkınlık yapmışım?" diye sorarken sesi gerçekten ciddiydi. Başımda dikilmiş çocuk azarlayan bir tavır takınması gerçekten hoşuma gitmiyordu. Ayağa kalkıp kollarımı göğsümde çiçek yaptıktan sonra gözlerimi onun gözlerine diktim güçlü olmaya çalışarak.

"Seninle ilgili haber varsa da okumuyorum Demir. Ne yaptığın ilgimi çekmediği gibi umrumda da değil."

Gözlerini ayırmadan gözlerime bakarken dimdik durmaya çalışıyordum. Aklımda bir sürü soru vardı neden burada, neden öyle bakıyor, gerçekten umursuyor mu... Ben bu adamdan nasıl ayrılacaktım? Hadi ayrılmayı başardım, nasıl dayanacaktım?

"Ne değişti Hayal?" diye sorduğunda alayla gülümsedim. 

"Ömür boyu sana aşık olup deli gibi peşinden koşmamı mı bekliyordun? Neden bu kadar bencilsin Demir? İlgimi istemiyorsun ama olmadığında da merak ediyorsun."

Masanın etrafında birkaç adım atıp yanıma geldiğinde daha fazla dayanamayacağımı hissediyordum. "İlgini istemediğimi söylediğimi hatırlamıyorum." 

O kadar heyecanlıydım ki gözlerimi kaçırmak zorunda kalmıştım. "Neden bunu yapıyorsun Demir? Bir gün bakıyorum buzdan duvarların var sonra bakıyorum o duvarlar kırılmış. Bugün de sabah benim için dakikalar içinde tişört getiren kahramanken sonra eski ilişkimden tiksinerek bahseden bir adam oldun. Şimdi ise beni yemeğe çağırmaya gelip azarlıyorsun."

"Niyetim seni incitmek değildi Hayal." derken gerçekten samimi görünüyordu. Ona bakarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Bir süre sonra devam etti. "Bundan sonra yemeklere gelmek zorunda değilsin. Ayrılma konusuna gelirsek de yeni yıla girdiğimizde boşanırız."

O odadan cevap vermemi beklemeden giderken neden canım bu kadar yanıyordu? İstediğim olmamış mıydı? Onunla yemek yemek zorunda değildim, bir süre sonra tamamen istediğimi yapabilecek biri olacaktım. Sadece üç ay mı vardı? Ne garip, bir yıl bile evli kalmadan boşanacaktım. Parmağımdaki yüzüğe baktıktan sonra ondan kurtulacağıma neden sevinemediğimi düşünüyordum.

Bir süre odada öylece dolandıktan sonra Demir ile konuşmam gerektiğini düşünerek odasına gittim. Odasında değildi, çalışma odasına baktığımda orada da değildi. Salona baktım bir umut ama yoktu. Nefes nefese kalmış bir halde mutfağa girdiğimde Oya bana baktı.

"Demir'i bulamıyorum." dedim telaşla.

Gülümseyerek "Çıktı, biraz önce. Arayın en iyisi." dedi.

"Teşekkür ederim" dedikten sonra mutfaktan çıkıp odama gittim. Demir'i aradım ama açan olmadı.

Güneş

Demir'i berbat bir durumda kapıda görünce şaşkınlığımı gizleyemeyerek "Ne oldu sana?" diye sordum Onu uzun zamandır bu kadar bitmiş bir şekilde görmemiştim. "Ömür nerede?" diye sorduğunda acil bir durum olduğunu anlıyordum aslında.

"İçeri gelsene." İtiraz etmeden içeri girince gerçekten bir şey olduğunu görüyordum. Bana laf atmamıştı, takılmamıştı. Onu bu halde görmekten nefret ediyordum. Benimle alay etmesini bin kere tercih ederdim. 

Demir'in arkasından içeri girdiğimde Ömür onu görür görmez bebeğimizi kucağıma verdi. Demir koltuğa kendini attığında ikimiz de dikkatle onu izliyorduk. Uzun süren bir sessizlikten sonra Ömür'e ne olduğunu sormasını işaret ettiğimde Ömür "Ne bu halin?" diye sordu. Demir bir süre sessiz kaldıktan sonra oflayarak ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Gitmesini istemiyorum." 

Bir süre ne dediğini anlamaya çalışarak ona baktıktan sonra "Kimin?" diye sordum.

"Sandığım kadar akıllı değilmişsin cadı." 

Biraz olsun eski haline döndüğü için kendimi gülümsemekten geri alamadım. "İlham aklımı alıp götürdü bu aralar bir de sen meraktan öldür." 

"Kim olacak Hayal'in." 

Bir dakika doğru mu duymuştum? O Hayal mi demişti? Ve gitmesini istemiyor muydu? Neler oluyordu böyle? "Nereye gidiyor, niye gidiyor?" dedim heyecanla.

"Yeni yılda ayrılacağız ve o evimden gidecek ama gitmesini istemiyorum. Neden bilmiyorum ama o eve geldiğinden beri daha katlanılabilir olmuştu her şey."

Ömür ile göz göze geldiğimizde ikimiz de aynı şeyi düşünüyorduk sanırım. Demir kendine bile itiraf etmek istemese de Hayal'e karşı ilgi duyuyordu. Belki de daha fazlasıydı. Demir hayatında ilk kez gerçekten aşık olmuş olabilirdi. Bunun da elinden kayıp gitmesine izin veriyordu.

"Neden böyle bir karar verdiniz?" diye sorduğumda omuz silkti. 

"Buna senin cevap vermen gerek. Akıllı olan sensin."

Bir süre düşündükten sonra Hayal'in Demir'den kaçmak istediğini anlayabiliyordum. Ömür ile ilişkimizin başında ben de onun beni sevmediğini düşünerek olabildiğince uzak bir yerlere gitmek istemiştim. "Senden kaçıyor." dediğimde bana baktı.

Ne demek istediğimi anlamayan bir bakış attığında "Anlasana Demir senin yanında olmak ona acı veriyor. Sen ona ilgi göstermedikçe o kaçıp gitmek istiyor. Orada yaşamak onun için bir işkence. Her an seni görme ihtimali olduğunda daha da kötü oluyor."

Ellerini iki yana açmış "Gitmesine izin verdim işte." dediğinde iç geçirdim. 

"Peki istediğin bu mu?" diye sorduğumda başını iki yana salladı. Öyle çaresiz görünüyordu ki koşup ona sarılmak anne şefkatiyle her şeyin güzel olacağını söylemek istiyordum.

"Onun istediği bu olduğuna göre benim isteğimin çok da bir önemi yok." 

İlham kucağımda uyuduğu için bir şey diyemiyordum ama Demir'i sarsıp kendine gelmesini söylemek geliyordu içimden. "Saçmalama Demir, gideceksin ve adam gibi iyi davranacaksın karına. Onu istiyorsan bunu yapacaksın!" diye sesimi yükselttiğimde, tamam biraz ciyaklamış olabilirim, bana ters ters baktı.

"Onu istediğimi söylemedim." 

Gözlerimi devirip ona baktım. "Demir kendin ol ve itiraf et artık. Hayal'in gitmesini istemiyorsun. Çünkü ona karşı hislerin var. Bunu bize söylemen gerekmiyor ama kendine de yalan söyleme."

Demir oflayarak Ömür'e baktığında Ömür "Hiç bana bakma, seninki en kolay durum. Kız sana deli gibi aşık ve onunla evlisin Demir. Sadece gideceksin ve ondan bir şans isteyeceksin. Her şey bu kadar basitken bu kadar dağılmanı anlamıyorum."

Demir ikimize de baktıktan sonra gözleri İlham'a takıldı. "Uyudu mu?" diye sorduğunda başımı salladım. Demir ayağa kalktı. "Gitsem iyi olacak." 

Ömür "İstersen bu gece burada kal." diye önerdi. O ise başını iki yana salladı.

"Otelde kalırım." dediğinde ikisine de kızgın bir bakış attım. "Ne saçmalıyorsunuz siz? Demir doğru eve gidiyorsun ve güzel bir uyku uyuyorsun. Sonrasında da her ne yapıp kızı deli ettiysen yarından itibaren bunu düzeltmeye çalışıyorsun." dediğimde başını salladı.

Yanıma gelip İlham'ın eline hafifçe dokunduktan sonra "Büyüyünce dert ediniyorsun ufaklık. Şimdi annen sana özenerek ne güzel bakıyor işte." dediğinde elimde olmadan gülümsedim.

Demir gittiğinde Ömür ile göz göze gelip gülümsedik. "Sonunda o da aşık oldu ha?" 

Ömür düşünceli bir şekilde "Sana daha önce söylememiştim ama Demir daha önce aşık oldu." dediğinde konu daha da ilginç olmaya başlıyordu. Ömür devam etti. "Aşık olduğu kız tarafından bir gün öylece terk edildi. Ondan sonra Demir hayata böyle küsmüştü." Durakladığında "Ta ki Hayal ile tanışıncaya kadar." diye mırıldandığımda başıyla onayladı. 

"Peki kız neden hiçbir açıklama yapmadı?"

Ömür başını iki yana salladıktan sonra "Demir bunu asla anlatmadı." dediğinde iç geçirdim. Bana sürekli takılıyor diye sinir olduğum adamın da bir yerlerde bir acısı olduğunu hissetmek çok garip gelmişti.

"Sence Demir Hayal'e hissettiklerini söyleyecek mi?" diye sorduğumda başını iki yana salladı. 

"Korkarım hayır. Annesi ve sevdiği kadın tarafından terk edildikten sonra kadınları tek kullanımlık mendil gibi kullanıp attı. Şimdi Hayal bunu aşacak güçte mi bilmiyorum. O güçte olsa bile Demir asla kalkanlarını indirmeyecektir." dediğinde iç geçirdim. Bunları Hayal'in de bilmesi gerekiyordu. Ömür bu düşündüklerimi anlamış olmalıydı.

"Bunları Hayal'e anlatmayacaksın canım. Aklından neler geçtiğini görebiliyorum. Yapmayacaksın Güneş, bu konuda çok ciddiyim." Ömür'ün bu ses tonunu biliyordum. İstediği olmazsa tüm bağları koparıp gideceği sesiydi bu. Başımı uysalca salladım. Öylece seyirci kalmak çok zor olacaktı ama yapacaktım.

Demir

Demek bu kadar zaman sonra tekrar bir kadını sevebilecek kadar duygularımı korumasız bırakmıştım. Bunu yapmış olabilmeme bile şaşırırken bununla nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. O kadar kadın varken sevebileceğim kadınla evlenmiş olmam da kaderin cilvesi olsa gerekti.

Hayal gözlerime baktığında gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı beynime o kadar iyi kazınmıştı ki ona gerçeği söylesem de inanmayacağını biliyordum. Onun için yavaş yavaş Bay Yabancı olurken buna engel olamıyordum. Elimden bir şey gelmiyordu. Gelse de deneyeceğimi pek sanmıyordum.

Kadınlar bir erkeği sever sonra da en savunmasız zamanında terk edip gider. Onlar için bu konu bu kadar basitken bir daha sevemem. Evet en doğru karar bu. Bir daha bir kadını sevmeyecek ve güvenmeyecektim. Bir süre daha sadece bir süre daha Hayal ile aynı evi paylaşacaktım.

O sırada gelen aramayla telefonumu açıp konuştum. Bana iş teklif ediyorlardı. Hiç düşünmeden kabul ettikten sonra telefonu kapatınca Hayal'in aramış olduğunu gördüm. Artık bunun bir önemi yoktu.

Bir süre Hayal'in uyuma saatinin gelmesini bekledim dışarıda gezerken. Onunla karşılaşmak istemiyordum. En azından bugün. Bugün hislerimi yaşayacağım son gündü. Yarın yeniden uyanacaktım ve her şey güzel olacaktı.

Eve geldiğimde sessizce anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğimde Hayal'i koltukta uyurken görmeyi beklemiyordum. Bu saate kadar orada beni mi beklemişti? Ve beklerken uyuya mı kalmıştı? Bir an görmezden gelip öylece geçip gitmek istesem de yapamadım. Onu kucağıma alıp odasına çıkardım. Yatağına yatırdığımda "Demir, gitme" diye sayıkladı bir an.

Üstünü örttükten sonra odadan çıktığımda kapıya yaslandım güç bulmak için. Bir süre sonra odama doğru ilerledim ama bütün gece uyuyamadım. Onun beni orada beklemiş olması "Gitme" diye sayıklaması. O da seviyordu, görüyordum. İkimiz de böyle acı çekerken... Keşke geri dönüşü olmayan hatalar yapmasaydım. Keşke...

***

Sabah Hayal'in odasından çıktığını duydum ama ona söylemem gereken şeyi akşam söylemem gerektiğini düşündüm. En azından bugün güzel bir gün geçirmesini istiyordum.

O giderken arkasından izledim bir süre. Sonra kendime tekrar böyle olmak zorunda mı diye sordum. Ve yine aynı cevabı aldım. Onun mutlu olması gerekiyordu. Bunun için de onun hayatından gitmeliydim.

Akşamı beklemek gerçekten zor olmuştu. Hayal eve geldiğinde yemeğe inip inmeyeceği konusunda şüphem vardın. Onu merdivenleri inerken görünce en azından odasına gitmek zorunda olmadığıma sevindim. Masaya otururken onun ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedim. İlgilenmemeye çalışırken çok mu göze batıyordum acaba?

"Afiyet olsun." dediğinde başımı salladım sadece. "Demir ben..." dediğinde "Yemekten sonra konuşalım mı? Şimdi yemeğini ye." dedim sözünü bölerek. Dün akşam için bir şey söylerse yelkenlerimi suya indireceğimden korkuyordum.

Yemek bittikten sonra masadan kalktığımda o da kalktı. Pencere kenarına yürürken beni sessizce takip etti ve oturduğum koltuğun karşısındaki koltuğa oturdu. "Önce izin verirsen ben konuşacağım." dediğimde başını salladı usulca.

"Dün bir iş teklifi aldım. Bir ay boyunca turnede olacağım. Değişik yerlerde ve ülkelerde konser vereceğim." 

Kırgın bakışlarla bana bakıyordu. "Kabul ettin yani?" 

Başımı salladım. "Sana soracağımı sanmıyordun değil mi?" diye alay eder bir havayla sorduğumda başını iki yana salladı.

"Ne diyebilirim ki sen kararını vermişsin." 

"Doğru, kararımı değiştirmeyeceğim şu dakikadan sonra. Sen de ben yokken rahat rahat takılırsın burada." dediğimde başını iki yana salladı.

"Sakıncası yoksa Esra'da kalırım." dediğinde başımı iki yana salladım. "O gelebilir ama sen gitmesen iyi olur Hayal." dediğimde başını salladı usulca. 

"Peki ne zaman gidiyorsun?" derken sesi ağlamaklı mı çıkmıştı?

"Yarın." 

"O kadar çabuk mu?" diye şaşkınlıkla sorduğunda başımı salladım sadece. Başını salladıktan sonra iç geçirdi ve en güzel gülümsemesini takınarak "İyi yolculuklar." dedi.

20.9.18 düzenlendi.

Continue Reading

You'll Also Like

320K 13.2K 32
Bahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan'ın...
651 72 7
❝Bakarım ben bunun işine.❞
92.3K 6.5K 131
Oğlunu ve gelinini trafik kazasında kaybetmişti torunu eren yakışıklı bir pilot ama bekar onun mürvetini görmeden ölmeye niyeti yoktu baktı evlenmey...
65.2K 4K 61
O benim için salak bir maviydi. Sonra beynim oldu. Düşüncelerim hayallerim ve sonrasında benim kalbim oldu. Aşkım oldu benim kalbimde hiç sönmeyen. V...