11. Misafir

9.7K 572 17
                                    

Foto:Güneş

Yine saçmalamaya başlamıştım işte. Demir'in beni sevmediğini bildiğim halde neden böyle düşünüyordum ki? Zor da olsa kendime itiraf edebildiğim bu durumla yüzleşince aynadaki yansımamda gözümden bir damlanın süzüldüğünü gördüm. İçten içe bunun Demir için dökülen son göz yaşım olmasını diliyordum.

Beni kariyeri ve bencilliği yüzünden kullanan bir adama hala nasıl aşık olduğuma inanamıyordum. Gözyaşımı sildikten sonra derin derin nefes aldım. Dünyada milyarlarca insan varken beni sevemeyecek, duygusuz bir adama aşık olup onunla evlenmiştim. En çok da ben acı çekerken onun fazlasıyla mutlu bir şekilde hayatına devam etmesi canımı acıtıyordu. Bir yanım onun da acı çekmesini istiyordu. Oysa bir yanım ona bir türlü kıyamıyordu. 

Kabinden çıkıp sahte gülümsememi takındığımda Esra bir şey anlamadı. Ailemin ölümünden sonra duygularımı saklamayı çok güzel öğrenmiştim. Eğer ben istemezsem kimse duygularımı kolay kolay anlayamazdı. Kim olursa olsun. Ne kadar yakınımda olursa olsun. 

Alacaklarımızı alıp mağazadan çıktığımızda Esra "Hadi bir şeyler içelim." dediğinde başımla onayladım. Esra'yı bundan sonra dinlemeliydim. Onu bir kere dinlememiştim ve en kötü şey başıma gelmişti işte. Başıma gelebilecek daha kötü bir şey olamazdı sanırım. En olmadık adamın büyüsüne kapılıp onunla evlenmiştim. Ve bu adam beni hiç sevmediği halde evlenmişti benimle. Kendimi o kadar aciz hissediyordum ki... Ve derdimi anlatabileceğim tek bir insan bile yoktu.

Kahvelerimizi beklerken Esra "Geçen gün Emre ile konuştuk." dedi. Onlar Emre ile hep konuşuyorlardı. Neden şimdi bana bunu söylüyordu ki? Bu cümlenin arkasından ne geleceğini merak ederek ona bakıyordum. Esra dudaklarını ısırarak gözlerini kaçırdığında bir şey olduğunu anlamıştım. Normal bir zamanda olsa hızla anlatırdı anlatacaklarını. Hatta heyecanlı olduğu zamanlarda nefes almayı bile unutur, o halleriyle beni güldürürdü. 

"Ne oldu Esra, söylesene." diye sordum heyecanla. Bu kız beni kalpten götürmek istiyordu anlaşılan. Her geçen an kalbim hızlanmaya başlıyordu. Annemle babamın gidişi, lanet bir adamla evli olmam dışında bir kötü olay daha yaşamak istemiyordum. Zaman neden benim mutlu olduğum bir anda sonsuza kadar durmuyordu ki sanki?

"Biz belki... yurt dışına gidebiliriz." diye çekinerek söyledi. İçim burulmuştu ama ellerini tutup "Nasıl yani?" dedim heyecanlı görünmeye çalışarak. Başaramadığımı bir sonraki an Esra'nın hüzünlü bakışlarından anlayabiliyordum. Bu yaşımda çok fazla şey kaybetmemiş miydim? Bir kişiyi daha kaybedecek olduğum için mutlu olamamam normaldi.

"Orada yaşayabiliriz." diye devam ettiğinde kendimi fazlasıyla zorlayarak gülümsedim. "Yurt dışında sadece ikiniz. Birbiriniz... Çok  tatlı." dedim heyecanlı görünmeye çalışarak. Tedirgin bir şekilde baktı bana.

"Yani üzülmez misin?" diye sordu çekinerek.

"Tabi ki üzülürüm, seni çok seviyorum. Ama gittiğin için de mutlu olurum. Yani gezmeye geldiğimde en güzel yerleri kim gösterecek bana?" dediğimde gülümsedi. İşte birini sevmek böyle bir şeydi. Ne kadar kırılırsan kırıl onun iyiliğini düşünmekti. Demir bunun binde birini anlasa ne olurdu sanki? Sevmesine gerek yoktu. Bana bu kadar büyük bir kötülük yaparken benim de ne hissedeceğimi azıcık düşünebilseydi... İşte o zaman kalp ağrısından yapamazdı. Kıyamazdı.

***

Demir

Oyun bittiğinde kapı çalınca Ömür "Mükemmel zamanlama." dedi neşeyle. Güneş yanımıza gelirken Ömür "Tam da senin ne kadar mükemmel olduğunu söylüyordum." dedi.  Güneş yanına gelip Ömür'ü öptükten sonra bana baktı.

En Büyük Hayalimdin Sen -Tamamlandı-Where stories live. Discover now