20. Tişört

8.6K 517 27
                                    

Hayal

Güneş süsleme işini bitirdiğinde Oya ile yemek masasını düzenlemeye çalışıyordu. Bir ara benden yardım istedi ama bunu sırf her şeyi kendi yaptı gibi görünmek istemediği için söylediğini biliyordum. Güneş ipleri elinde tutmayı seven bir kadındı. Tüm işleri de zevkle yaptığına emindim.

Kapı çaldığında "Geldiler." dedi heyecanla. Kocasını her akşam böyle mi karşılıyordu acaba? Güneş ayakta onları beklerken ben elimdeki dergide çok önemli bir şey varmış gibi onu okuyordum. Demir'e ilgi gösterisi yapmak şu an yapmak istediğim en son şeydi. Güneş'in "Hoş geldiniz." demesinden artık odada olduklarını anlayabiliyordum. Kafamı dergiden kaldırmadan "Hoş geldiniz." diye mırıldandıktan sonra dergiye bakmaya devam ettim. Ta ki Demir gelip yanıma oturana kadar.

"Çok önemli bir şey var da biz mi kaçırıyoruz?" 

Sesimi çıkarmadım. Ondan tek bir şey istemiştim o da bunu yapmadığı gibi yüzsüz yüzsüz konuşuyor muydu yani? Kafamı çevirip ona baktığımda elimdeki dergiyi alıp sehpaya koydu.

"Anlaşılan hala küssün." 

"Size küsmeye hakkım var mı?" diye sordum haksız yere. O böyle benimle ilgilenince birden suçlu hissetmiştim. 

"Yapma Hayal, bundan çok daha iyi anlaştığımız zamanlar olmuştur." 

"Gerçekten mi, ne zaman, neden hatırlamıyorum?" diye sordum alay ederek. 

"Pekala, daha iyi olabiliriz o zaman." dediğinde ona baktım. Ciddi miydi acaba bu sözlerinde. Bir insan size bir kere yalan söylediğinde hep yalan söylüyormuş gibi hissediyordunuz.

"Bu sefer çıkarın ne? Önemli bir şey istiyor olmalısın." 

Başını iki yana salladı. "Çıkarım yok." 

Demir'e dikkatle bakarken ne düşündüğünü anlayamıyordum. "Her neyse Güneş kutlama için çok uğraştı." diyerek ayağa kalktığımda Güneş'in onaylamayan bakışlarıyla karşı karşıyaydım ama umrumda değildi. Sonuçta tüm bunlarla o uğraşmıştı. Kendim bir şey yapmış gibi davranamazdım ya.

"Hadi yiyelim o zaman." diyerek masaya oturduğumda herkes önce bana baktı, sonra onlar da oturdular. Güneş ve Ömür'ün çok Demir'in az benimse neredeyse hiç konuşmadığım yemekten sonra Ömür elindeki vişne suyunu kaldırdı. "Kadehimi Demir'in yeni albümüne kaldırıyorum." dediğinde gülmemek için  kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım gülmüştüm. 

Bana baktıklarında "Masanın düzenini bozuyorum, değil mi? İlk defa yabancı biriyle kutlama yapıyorsunuz." dediğimde bir süre sessizlik oldu.

Demir sessizliği bozdu. "Sen yabancı değilsin, karımsın." 

Ona bakıp gülümsemeye çalıştım. "Bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. İzninizle bugün yorucu bir gündü benim için." diyerek ayağa kalktığımda Demir kolumdan tutup gitmeme engel oldu.

"Biraz çaba göstersen her şey yoluna girebilir." 

Kolumu hızla çekip "Biraz fazla rol yapsam diyecektin sanırım. Gidip gülümseme antrenmanı yapmalıyım o zaman." diyerek masadan ayrıldım.

Bu adam ne sanıyordu ya kendini? Her şey onun istediği gibi mi olacaktı? Onu uzaktan izleyecek miydim sürekli? Ne yaparsa yapsın kabul mü edecektim? Odama gittiğimde bir şeyin farkına varmıştım. Demir bana hüzünden başka bir şey getirmiyordu ve ben ondan en kısa zamanda boşanmalıydım.

***

Sabah uyandığımda bugün güzel olmam gerektiğini hissediyordum. Sarp'ı gördüğümde evli olduğumu da söylemem gerektiğini yazmıştım bir kenara. Yani hiçbir şey olmamış gibi bir şeylere devam edemeyeceğimizi bilmeliydi. Hoş istediğini de sanmıyordum ama. Yine de beyaz renk çiçek desenleri olan bir bluz giydim. Sarp bana beyaz rengin çok yakıştığını söylerdi hep. 

En Büyük Hayalimdin Sen -Tamamlandı-Where stories live. Discover now