Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamaml...

By tenuzo

818K 52.3K 24.5K

En yakın arkadaşım düşmanıma dönüşürken bana sadece izlemek kalmıştı. 1 #gay 1 #boyxboy 1 #loveislove 1 #eşci... More

giriş
ihanetin daha keskin o güzel gözünden
ölüm kokar hatıralarım
dağ gibi kaç benden
böyle gitme ağlarım
hüngür hüngür ağladım senin alacağın olsun
ah be, hiç haberin yok
erkekler ağlamaz diyen seni tanımamış
kırılır kanadım, dönemem geriye
bu sapa yere beni attılar
yine de kalkar severdim
burda alevlerin içindeyiz yok mu yangın gören
bundan geceleri uyuyamam
küçücüğüm, her şeyim
ıslattığın dudaklar, bayadır aklıma takıldı
birbirimizden büyük sevdikçe küçüldük
bak burdayım deyip de saramam
ben yangına vurgun suyum, aman kuzum
bizi bu yanılgılar, yanlışlar, arsız korkular bitirdi
silahım yok, sigaram var
ciğerimi deliveren aşkı görün
seni bir şarkıya sığdıramam
kalbinde birileri var
aşkın kanunu yok ama cezası ağırdır
senin Allah'ın yok mu?
Ankara İzmir'e Vurgun
bana neden gülmedin
son defa aklımdasın
kurumuş çiçekleri sulayan biri var
aşığın olamaz tenim
yağmurlar yağsa da o zaten sırılsıklam
gökyüzünde ne çok yıldız var
aşkmış adı, nereden bileyim?
bir saman sarısı bir duman karası
ay bile böyle tutulmaz
gönlümün nazlı meleği
yarınımız yok belki, bugünse benimsin
bak göğsümde izin var
mutlu sonsuz olsun

huzur sende, ben neredeyim?

20.3K 1.2K 289
By tenuzo

Bölümü Karsu- vuslat dinleyerek yazdım, en sevdiğim şarkılardan ve bence Cihan ve Furkan'a çok yakışıyor :')

İyi okumalar ♡

Bel yıl önce/ devamı

"Avlıcılıkta önemli kurallardan biri de kurduğun kapanı hayvan fark etmeyecek," Tolga, bir binanın arkasına saklanmış gruplarına doğru fısıldayarak konuştu.

Gruptakilerden bazıları gülerken Cihan ortada komik bir şey göremedi.
"Abi, sırası mı şu an?"

Tolga gülümsemesini soldurdu. Durumun kardeşi için hassasiyeti aklından çıkmıştı bir an.

Cihan'ın ise kafası her zamankinden de doluydu. Gerginlikten saçlarını yolacaktı neredeyse.
Korktuğu şey kavga etmek ya da dayak yemek değildi. Sadece işin ucunda Furkan vardı ve işleri onun için daha kötü hale getirmek istemiyordu.

Karşılarındaki grubun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorlardı bile. Tolga, Furkan ile konuştuktan hemen sonra Mert'in abisini bulmuştu ve bir kavga planı oluşturmuştu. Cihan işlerin bu kadar aceleye gelmemesi gerektiğini düşünüyordu. Furkan'ın en az zarar göreceği yolu bulmaları gerekirdi ancak abisi bunu reddetmiş ve 'kaybettiğin her dakikada Furkan bir travma daha yaşıyor' demişti. Haklılık payı vardı, ne sanıyordu ki, Cihan onu kurtarmak istemiyor muydu sanki?

Sadece yalnızca adını bildikleri birini mahalleden adam toplayıp dövmeye gitmek biraz riskliydi. Yaşadığı yerde mafya gibi takılan tek kişi Tolga değildi ya, bu adamın da öyle çıkması işten bile değildi. Üstelik direkt olarak kendi mahallesinde dövmeye gelmişlerdi adamı.

"Şş, geliyor lan geliyor." Dedi Tolga heyecanla.

Sebebi önemli değildi, her türlü kavgadan zevk alırdı o. Bazen sırf eli kaşındığı için durduk yere kavga çıkardığı bile olurdu. Fakat bu seferki daha ciddiydi, bu şerefsizin kardeşi elinde büyüyen çocuğu taciz etmişti. Yanına bırakacağını mı sanıyordu? Onu öyle bir dövecekti ki vücudu bir beş yıl daha kavgaya tok kalacaktı.

Grubun en önünde o olduğu için yolun öbür ucundan sallanarak gelen adamı bir tek o görebiliyordu. Biraz sonra hayatını kaydıracaktı o şerefsizin.

"Tolga, önce o olup olmadığını teyit et. Yanlış kişiye saldırmayalım." Kardeşi konuşunca odaklanmış gözlerini birkaç saniyeliğine ona yöneltti.

Adamın işten çıkış saatini beklerken hava epey kararmıştı. Ki böyle bir durum olmasaydı bile Tolga aydınlıkta dövüşmeyi sevmezdi. Gözlerinin keskinliğine güvenirdi, onu yanılttığı hiç olmamıştı. Cihan'ın, abisinin yetenekleri hakkında hiçbir fikri yoktu.

Adamı ıssız sokakta tek bir ses çıkarmadan duvara sıkıştırması da bu yüzden şaşkına uğratmıştı onu.

Binanın arkasında, Tolga'nın işaretini bekleyen grup ne konuştuklarını duyamıyordu ama adamın kulağına fısıldanan şeylerle korkudan tir tir titrediğini görebiliyorlardı.

"Nasılmış lan köşe başlarında sıkıştırılmak, orospu çocuğu?"

"Ne diyorsun lan, sen kimsin?" Yüzü duvara bastırılan adamın hiçbir şeyden haberi yoktu.

"Kardeşin olacak o orospu çocuğu diyorum, benim kardeşimi okul tuvaletlerinde sıkıştırırken bu kadar zevk alıyor mudur?"

Adam yüzünü dönmeye çalışsa da Tolga izin vermedi ve şiddetle duvara çarptı elinin altındaki kafayı.

"Benim hiçbir şeyden haberim yok, bıraksana lan!"

Konuşulanları boğuk boğuk duyan Cihan abisinden işaret bekliyordu ama hiç gelmeyecekti anlaşılan. Oraya gidip bir yumruk da kendisi atmamak için zor tutuyordu kendini.

Az önceki kaygılı halinden eser kalmamıştı. Sadece öfke vardı içerisinde, saf öfke. O adamın kardeşi Cihan'ın dokunmaya kıyamadığı kıvırcık saçların, göz göze gelmeye utandığı gözlerin sahibini incitmişti. Kendisinin kaç katı olduğu hiç önemli değildi, eline verseler öldürürdü bile onu.

"Olmaz, bu kadar çabuk bırakmam. Önce bir ders alman lazım."

Cihan abisinin adamın kafasını peş peşe duvara çarptığını gördü. Tüm işi kendisi mi halledecekti yani? İyi de verdiği söze ne olmuştu?

Cihan daha fazla bekleyemeyecekti. Tam binanın arkasından çıkıp onlardan tarafa yöneliyordu ki Tolga'nın arkadaşlarından bir kolunu tutup engel oldu. Ona sinirli sinirli baksa da çok geçmeden Tolga'nın ıslık sesi duyuldu.

Tolga'nın ıslığı ile koşmaya başlayan beş vücuda korkarak baktı genç adam. Biraz sonra başı fena halde belaya girecekti.

Korktuğu kadar da vardı cidden, bir anda yere devrilmiş, tekme ve yumruklar arasında kaybolmuştu. Öyleydi ki kulağına inen darbelerden Tolga'nın sesini zar zor seçebildi,

"Bu sana küçük bir uyarı, eğer o orospu çocuğu kardeşine Furkan'ın peşini bırakmasını söylemezsen çok daha kötüleri olacak."

Tolga, kendini kaybetmiş gibi yumruklar savuran kardeşini koltuk altlarından tutarak yerden kaldırdı. Durum müsait olsa neredeyse gülümseyecekti bile. Şiddetin bir çözüm olmadığını, etraflıca düşünerek hareket etmeleri gerektiğini düşünen kardeşi kendisine dönüşmüştü bir anda.

Bu durumla ilgili ona nutuk çekecek biri değildi. Şiddet elbette bir çözümdü onun için. Hatta bir ihtiyaç bile diyebilirdi.

Cihan kollarının altında çırpınıp daha fazla vurmak için dilenirken abisini onu bırakmadı. Buradan sonrası diğerlerindeydi. Mahallede en güvendiği dört kişi işi bitirecekti.

"Abi, bıraksana geberteyim şu orospu çocuğunu!"

"Aa ama Cihan'cığım şiddet bir çözüm değildir yavrum, medeniyet biraz lütfen."

Cihan abisine ters ters baktı ama kolunu ondan kurtardıktan sonra geri dönmeye de yeltenmedi. Tamam, bir sorun yoktu işte. Bugünden sonra Furkan'a bulaşmaya cesaret edemezlerdi. Rahat nefes almalıydı.

Öyleyse neden hala onu huzursuz eden bir şeyler vardı?

Kana bulanmış ellerini sokak ışığı altında inceledi Cihan.
Arkasında bir adam hayatının dayağını yiyorken böyle bir şey hatırlaması etik miydi bilmiyordu ama gördüğü kan bir anı canlandırdı gözünde.

Küçükken mahallede herkes birbiriyle kan kardeşi olurdu. Cihan, Baran ve Eren ile çoktan olmuştu bile. Ama dediğine göre Furkan'ın hiç olmamıştı çünkü kendini kesmekten çok korkuyordu. Cihan ne kadar ısrar ettiyse de ikna edemedi onu ve neredeyse vazgeçiyordu. Ta ki bir gün patlak dudağıyla koştur koştur Cihan'ın evine gelene kadar.

Cihan korkudan deliye dönecekti. Hemen merdivenlerden inip yanına gitmişti. Çocuğun dudaklarından boşalan kana göz yaşları da karışmış, yüzü sırılsıklam olmuştu. Fakat Furkan Cihan'ı görür görmez susmuş ve 'artık kan kardeşi olabiliriz." demişti. 

Şimdilerde gülerek hatırlıyordu ama o zaman hissettikleri bambaşkaydı. Furkan'ın babasının dudağında açtığı yarayı bastıracak bir kesik açtı Cihan bileğinde. Öyle çok acımıştı ki hala hatırlıyordu o sızıyı. İzi bile duruyordu. Elbette ufak bir çizik de işlerini görebilirdi ancak acısına eşlik etmek istemişti arkadaşının.

Öyle de olmuştu. Canları çok yanıyordu. Üstleri başları kan içindeydi. Ama birbirlerine sarıldılar, birbirlerinin yara bandı oldular. Eh, en sonunda da kan kardeşi oldular.

Anılar üst üste geliyordu. Cihan bu sefer de Furkan'ın kan kardeşi olduklarından bir gün sonra  Chan'a 'E ama senin kanını aldığım halde hala yakışıklı olmadım!' diye sitem edişini hatırladı.

Belki Furkan Cihan'ın yakışıklılığını alamamıştı ama daha değerli bir şey almıştı ondan. Damarlarında dolaşan kan hala onun için akıyordu. Bunun bilimsel bir açıklaması yoktu ama, kanına işlemişti kıvırcık saçlı çocuk. Her bir zerresinde o vardı. Mesafeler ya da araya giren yıllar umurunda değildi, her zaman vücudunda gezecekti. 

Doğrudan yanındaki abisine dikilmiş bir çift mavi gözü fark etmeseydi belki başka anılar da hatırlardı Cihan ama önce Koray'ın sert bakışlarını anlamlandırması gerekiyordu.

Abisine döndüğünde onun da aynı şekilde Koray'a baktığını gördü. Fakat bakışları arasında büyük farklılıklar vardı. Arkalarındaki manzaraya bakıp Tolga'ya geri dönen tiksintiyle bakan gözler ve panikle bakan kahverengi gözler.

Koray'ın sakin sesi ilk defa bu kadar sert geldi Cihan'ın kulaklarına,
"Sen adam olmazsın Tolga."  sırtını dönüp geldiği yolu geri yürümeye koyuldu.

Sanki zaman yavaşlatılmıştı da Koray hareketlenince tekrar normale dönmüşlerdi. Böylece donup kalan Tolga Koray'ın arkasından koşup ona yetişmeye çalıştı.

"Koray! Ne olur dur, sandığın gibi değil!" Abisi kendisini unutup arkadaşının peşinden koştururken yalnız kaldı.

~

"Uyan bakalım Cihan Efendi."

Kolunun dürtülmesi ile sırasına koyduğu başını kaldırdı ve kendisine dikilmiş bir çift göz ile karşılaştı. Eh, görmeyi beklediği simaydı bu, şaşırdığını söyleyemeyecekti. Hatta biraz geç kaldığını bile söyleyebilirdi şayet dün geceki olaydan sonra çocuğun ilk teneffüste başında biteceğini düşünmüştü.

"Ne istiyorsun?"

"Bilmem, sence ne istiyor olabilirim?" Ellerini sertçe masaya koyup üzerine eğilen çocukla sınıftakilerin onlardan tarafa dönmesi bir oldu. Cihan etrafına göz gezdirdiğinde herkesin korkuyla onlara baktığını gördü. "İpucu ister misin, abim desem mesela?"

Karşısındaki ukala surata yumruk atmamak için dişlerini sıktı Cihan. Fakat dışarıdan baktığınızda gayet rahat görünüyordu. Mert'i çıldırtan da tam olarak buydu ya zaten.

Cihan kafasını iki yana salladı,
"Hiçbir şey çağrıştırmadı." 

Mert burnundan bir nefes verdi ve üstten baktığı çocuğa iyice yaklaştı.
"Bana bak, abin ve çevresi umurumda bile değil. Beni hiçbir şeyle tehdit edemezsin. O ibne arkadaşını..."

Cümlesini tamamlamasına engel olan şey ağzının ortasına inen yumruktu. Bu o kadar ani gelişmişti ki Cihan hangi ara kanın beynine sıçradığını, ayağa kalkıp kolunu kaldırdığını anlamadı bile.

Kafası savrulan çocuğu omuzlarından tuttu Cihan,
"Bir daha ona o kelimeyi kullanırsan, bu söyleyeceğin son şey olur."

İşaret parmağıyla dudağını kontrol eden çocuk eline bulaşan sıvıyla kanadığını anladı. Gözlerini ağır ağır kendisine öfkeyle bakan surata çevirdi. Az önceki umursamaz tavrıyla karşılaştırdığında, zayıf noktasını anlamak zor olmamıştı. Tek bir kelime bile onu böylesine çıldırtıyorsa epey değerli biri olmalıydı onun için. Eh, bunu kullanmaktan elbette ki çekinmeyecekti.

Cihan anladı.
Az önce yumruk yemiş birine göre fazla ukala, hatta daha da emin duruyordu. Bu çocuk diğerlerine benzemiyordu, bir tehditle ya da iki yumrukla korkutulacak biri değildi. Acele etmişlerdi. Cihan yanılmamıştı, yaptıkları cidden de bir hataydı.
O an haberi yoktu belki ama iç sesini biraz olsun dinlese, o günden sonra işlerin her zamankinden kötü hale geleceğini bilse o yumruğu atmazdı.

Ya da atardı.
Ne olursa olsun, Furkan'a kötü söz söylemesine izin vermezdi.

Yaş farkına rağmen kendisiyle neredeyse aynı boyda olan çocuk omuzlarını Cihan'ın ellerinden kurtardı ve kanlı ağzıyla gülümsedi,
"Peki, sen istedin." Bir adım geri gitti, "bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim."

Sonra hızla çekip gitti sınıftan.

Bu çocuk bir şey biliyormuş gibi konuşup tüymeyi huy edinmişti anlaşılan.

Çevresine baktığında şok içinde kendisine dikilmiş sınıf arkadaşlarının bakışlarıyla karşılaştı. Bir de onlara bir şey açıklayacak hali yoktu bu yüzden o da terk etti sınıfı.

Furkan'ı görse iyi olabilirdi. Şayet içi içini yiyordu ve öyle kolay geçecek gibi de değildi. Onu görmeliydi. İyi olduğunu ve endişelenecek bir şey olmadığına kendini inandırmalıydı.

O genelde bahçede takılırdı bu yüzden direkt olarak bahçeye çıktı. Saniyeler geçtikçe içindeki onu görme isteği de artıyordu.  Sanki birer mıknatıslardı da yaklaştıkça çekim güçleri artıyordu. Aslında bir kere dokunsalar birbirlerine, bir daha hiç ayrılmayacaklardı da...

Bahçeyi didik didik aradı ama hiçbir yerde bulamadı onu. Sınıfına bakmak biraz riskliydi şayet orada ne yaptığını nasıl açıklayacağını bilemiyordu fakat umursamadı. Onun sınıfına yönlendirdi adımlarını.

Ne olursa olsundu artık.
Babasının koyduğu yasakları sikerler, ona ihtiyacı vardı. Göze alıyordu. Her şeyi göze alıyordu. Ani gelen bu cesaretle gülümsedi. Hatta dişlerini göstererek sırıttı. Koridorda ona garip garip bakan insanlar umurunda bile değildi.

Gidip konuşacaktı onunla, aslında san o kötü kelimeleri etmeyi hiç istemedim diyecekti. Sen hep benim en yakın arkadaşım oldun diyecekti. Belki sarılırdı da ona.

Bahçede oturup hava almak dışında en çok yaptığı şey sınıfta oturup kitap okumaktı Furkan'ın.

Fakat bu sefer odaklandığı şey bir kitap değildi. Bir telefondu. Üstelik her ne yapıyorduysa epey eğlendiğini söyleyebilirdi Cihan şayet ağzı kulaklarına varacak gibiydi.

Sınıf kapısına yaslanan beden, ön sırada oturup elinden telefonda hızlı hızlı bir şeyler yaza bedeni izledi.

Biriyle mesajlaşıyordu.

Kiminle ise onu çok mutlu ediyor olmalıydı.

Onu izleyen çocuk ise, onu bir kere böyle gülümsetebilbilmiş miydi diye düşündü. Sahi, ne zaman yüzünde göz yaşları yerine gülücüklere sebep olmuştu, en son ne zaman onu aşağılamak yerine mutlu etmişti? O kadar eskiydi ki hatırlayamadı bile. Peki o kim oluyordu da sırf birine böyle güzel gülüyor diye kıskançlıktan gözleri doluyordu?

Evet, adı buydu.
Kanını fokur fokur kaynatan, beyninde şimşekler çaktıran duygu buydu.

Kıskançlık.

Bugün değil, diye düşündü Cihan. Uzun zaman sonra ilk defa mutlu olduğu anı mahvedemezsin. Yine gidip kalbimi paramparça edemezsin.

Bu yüzden geldiği gibi çıkıp gitti oradan.
Bir gün tüm bunları düzeltecek ve yüzünde yine güller açtıracaktı. O gün o anın çok yakında olduğunu düşünmüştü, birkaç gün sonra yaşayacaklarından hiçbir haberi yokken.

Eğer uzun bir bölüm olmazsa gelecek bölüm lise anıları bitecek vee büyük olay açıklanmış olacak. Sizi birazcık merakta bırakırsam bişi olmaz dimi ಥ‿ಥ

Vee bir şey sormak istiyorum size. Karakterler gözünüzde nasıl canlanıyor? Ben hayal gücünü sınırlamamak için bir karakter yüzü koymayacağım ama sizin fikirlerinizi çook merak ediyorum. Gelecek birkaç bölümde karakterlerin giyim tarzı/ aestheticini    paylaşıcam. Belki siz de bana fikirlerinizi söylemek istersiniz ve beraber oluştururuz.

Geçen gün eşcinsel etiketinde birinci olmuştuk, bugün gay etiketinde yedinciyiz. Okuyan, zamanını ayıran  herkese çok teşekkür ederim. (Yazar burada ağlıyor.)

Continue Reading

You'll Also Like

103K 4K 59
"Yaranı yok edemeyiz belki ama güzel anılarla acısını hafifletebiliriz Can."
44.9K 1K 10
tamamlandı✓ tepki kitabımın içinde uzattığım bir hikaye.
656K 33.9K 51
Boyxboy hikayedir. Eşcinsel karakterler barındıran bir kitap olduğundan, homofobiklerin okumaması önemle rica olur. - "Beyazı siyahla kirletebilirsi...
290K 20.6K 37
Kocaman şatoda yalnızca basit bir hizmetliydi ama neden prense bir eş seçme balosunda en çok parlayan oydu? ( Düzenlendi) ∆ bxb bir kurgudur ∆ tari...